Herşeyin Yaratıcısı olan Allah sonsuz kudret sahibi olandır. Rabbimiz bizi de yaratmış ve Kuran'da Kendisi’nin istediği şekilde davranmamızı, O'na karşı itaatli olmamızı emretmiştir. Allah'ın bize Kuran'la bildirdiği ve yapmamızı istediği herşey bizim için ibadettir. Namaz kılmak, oruç tutmak, Allah'a şükretmek, sabırlı olmak, dua etmek, güzel davranışlarda bulunmak bu ibadetlerden birkaçıdır.
Oruç da Kuran'da bildirilen bir ibadettir. Allah Ramazan ayı boyunca gündüzleri hiçbir şey yemememizi ve içmememizi emretmiştir. Allah'ın bu emrini uygularken, Rabbimiz’e itaat etmek için açlığa ve susuzluğa sabretmiş oluruz. Bu şekilde nefsimizi eğitiriz.
Zekat vermek ise, insanın sahip olduğu malın bir kısmını, ihtiyaç içindeki insanlara vermesidir. Her ibadet gibi bu ibadeti yerine getirmek de çok önemlidir, çünkü cimri olmamak ve fedakarlıkta bulunmak, Allah'ın sevdiği güzel ahlak özelliklerindendir. Ayrıca zekat insanlar arasında yardımlaşmayı artırır ve insanın ruhunu eğitir.
Allah Kendisi’ne dua etmemize çok önem verir. Bir ayetinde, "De ki: "Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?.." (Furkan Suresi, 77) diyerek duanın önemine dikkat çekmiştir. Bu ayetten anladığımız gibi, insanın Allah Katında bir değerinin olması duasına bağlıdır. Çünkü dua eden insan herşeyi sadece Allah'tan istemiş olur. Allah herşeyin asıl sahibidir.
İhtiyacımız olan herşeyi bizim için Allah yaratır. Örnek olarak yaşamamız için gerekli olan yiyecekleri ele alalım. Sebzeleri, meyveleri, tavukları, inekleri bizim için yaratan Allah'tır. Annenizi babanızı ve diğer bütün insanları yaratan ve işlerini yapabilecek bedeni, aklı, bilgiyi, gücü, kuvveti, sağlığı, imkanı onlara veren de sonsuz kudret sahibi olan Allah'tır.
İşte olaylara bu şekilde bakmayı öğrenmeliyiz. O zaman neden Allah'a dua etmemiz gerektiği de ortaya çıkar. Çünkü herşeyin Yaratıcısı yalnızca Allah'tır.
O'na dua etmemizi, şükretmemizi gerektirecek şeyleri yazmaya kalksak milyonlarca ciltlik kitap olurdu. Bu yüzden çevrenizde bunları önemsemeyen insanların olması sizi sakın etkilemesin. Bu insanlar az önce dediğimiz gibi, akıllarını kullanmadıkları için, düşünmekten kaçtıkları için büyük bir hataya düşmüşlerdir.
Bu insanları bekleyen sonu, Allah bize çok açık şekilde anlatmıştır. İnsanların öldükten sonraki hayatlarında yani ahirette bulunacakları iyi veya kötü ortam işte bu dünyadaki davranışlarına, Allah'a yakınlaşıp uzaklaşmalarına bağlıdır. Her insan, yaptıklarının karşılığını ahirette görecektir.
Allah'ın büyüklüğünü düşünerek, saygı duyarak O'ndan istemek, gönülden yalvarmak dua etmenin önemli şartlarından birisidir. Nasıl dua edeceğimizi Allah bize Kuran'da bildirmiştir:
Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin. Şüphesiz O, haddi aşanları (Allah'ın sözünün dışına çıkanları) sevmez. (Araf Suresi, 55) |
Dua etmek için yer ve zamanın önemi yoktur. Her an Allah'ı düşünüp dua edebiliriz. Allah Kuran'da şöyle buyurmaktadır:
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler (anarlar ve O'ndan konuşurlar) ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Al-i İmran Suresi, 191) |
Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi anayım; ve (yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin.
Ey iman edenler, sabırla ve namazla yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir. (Bakara Suresi, 152-153) |
Allah, nasıl dua etmemiz gerektiği konusunda bize Kuran'da daha birçok örnek vermiştir. Peygamberlerin dualarının ve geçmişte yaşamış müminlerin yaptıkları duaların bazıları ayetlerde anlatılmaktadır:
(Hz. Nuh) Dedi ki: "Rabbim, bilgim olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Ve eğer beni bağışlamaz ve beni esirgemezsen, hüsrana uğrayanlardan olurum." (Hud Suresi, 47) İbrahim, İsmail'le birlikte Evin (Ka'be'nin) sütunlarını yükselttiğinde (ikisi şöyle dua etmişti): "Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin". (Bakara Suresi, 127) Rabbimiz, ikimizi Sana teslim olmuş kıl ve soyumuzdan Sana teslim olmuş bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin. Rabbimiz, içlerinden onlara bir elçi gönder, onlara ayetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Şüphesiz, Sen güçlü ve üstün olansın, hüküm ve hikmet sahibisin. (Bakara Suresi, 128-129) Rabbim, Sen bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkanını) verdin, sözlerin yorumundan (bir bilgi) öğrettin. Göklerin ve yerin Yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim velim Sensin. Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat. (Yusuf Suresi, 101) ... Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat. (Neml Suresi, 19) De ki: "Ey mülkün sahibi Allah'ım, dilediğine mülkü verirsin ve dilediğinden mülkü çekip-alırsın, dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; hayır Senin elindedir. Gerçekten Sen, herşeye güç yetirensin." (Al-i İmran Suresi, 26) (Hz. Musa) Dedi ki: "Rabbim, benim göğsümü aç. Bana işimi kolaylaştır. Dilimden düğümü çöz; ki söyleyeceklerimi kavrasınlar. Ailemden bana bir yardımcı kıl, kardeşim Harun'u. Onunla arkamı kuvvetlendir. Onu işimde ortak kıl, Böylece Seni çok tesbih edelim. Ve Seni çok zikredelim. Şüphesiz Sen bizi görüyorsun." (Taha Suresi, 25-35) Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru. Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu 'hor ve aşağılık' kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur. Rabbimiz, biz: 'Rabbinize iman edin' diye imana çağrıda bulunan bir çağırıcıyı işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür. Rabbimiz, elçilerine va'dettiklerini bize ver, kıyamet gününde de bizi 'hor ve aşağılık' kılma. Şüphesiz Sen, va'dine muhalefet etmeyensin." Nitekim Rableri onlara cevab verdi: "Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam…" (Al-i İmran Suresi, 191-195) |