Pasif kelimesinin sözlük anlamı, "bir şeye karşı tepki göstermeyen, etkinliği olmayan, durgun, çekingen"dir. "Pasif bir insan" dediğimizde yapı olarak şevksiz, çevresindeki olaylara karşı ilgisiz, insanların sıkıntıları ve sorunları ile ilgilenmeyen, bu sorunlarla ilgili herhangi bir çözüm arayışı içinde olmayan, kendi küçük dünyasında yaşayan bir insan modeli akla gelmektedir. Bu kitapta, tarif edilen pasif karakteri kasten sergileyen, bu çirkin modeli sinsice Müslümanlar arasında yaşatmaya çalışan insan karakterini anlatacağız. Bu insan modelini "pasifist" yani "pasifizmi savunan" olarak ele alacağız.
Herşeyden önce şunu belirtmekte fayda var. Kendisini “Müslüman” olarak tanıtan insanlar içinde de Kuran ahlakını yaşamayan ve yaşanmasını istemeyen, inananlara kendince zarar vermeye çalışan farklı kişilik ve yapıda insanlar olabilir. “Pasifist” dediğimiz insan modeli de Kuran’da pek çok ayette tarif edilen ve dikkat edilmesi için uyarıda bulunulan bir insan tiplemesidir. Bu kişiler Müslümanların yaşadığı yüksek iman heyecanını içlerinde yaşamaz, onların mutluluk ve huzurundan uzak, soğuk ve donuk bir hayat sürerler. Allah'ın büyüklüğünü kavrama, Kuran ahlakını benimseme isteğinde olmadıklarından, din ahlakının yaşanması ve anlatılması amacıyla yapılan her türlü girişimde hep geride kalan, olanları uzaktan izlemekle yetinen bir görüntü sergilerler. Ne yaşantılarında ne de iman anlayışlarında canlı, akılcı ve sağlıklı bir yaklaşımları yoktur.
Pasif karakterli insanların belki de en dikkat çekici özelliği sevgisiz olmalarıdır. Bu yönleriyle Müslümanların tam zıddı bir karakter gösterirler. Müslümanlar Allah’ın yarattığı her varlığa karşı içlerinde bir sevgi ve sıcaklık duyarlar. Çünkü yerler ve gökler Allah’ın tecellileri ile doludur. Bir çiçek, küçük bir karınca, güzel bir insan, tatlı bir çocuk iman edenlerin kalbinde büyük bir coşku meydana getirir. Çünkü her güzellik Allah’ın güzelliğidir ve Müslüman Allah’ın güzelliğine, Allah’ın tecellilerine aşıktır. Bu nedenle sevgi inananların hayatlarının merkez noktasıdır. Her hallerinde, her tavır ve konuşmalarında derin bir sevgi, derin bir şefkat ve sıcaklık hissedilir.
Pasif insanların en büyük özelliği ise karakterlerinin buz gibi olmasıdır. Ne bir güzelliğe, ne bir insana, ne bir hayvana karşı sevgi duyarlar. Kalpleri adet bomboştur. Hayatta tek sevdikleri varlık kendileridir ve bencil bir kişilikleri vardır. Sevgiyle birlikte, yakınlık, samimiyet, dostluk, kardeşlik, sadakat, vefa, bağlılık gibi Allah'ın razı olacağını bildirdiği Müslümanların üstün ahlak özelliklerinden de yoksundurlar. Bu kişiler kasten uyguladıkları pasiflikleri, cansız, şevksiz ve donuk kişilikleriyle etraflarındaki insanlara negatif elektrik yayan, soğuk, duyarsız, son derece resmi ve yakınlık kurulması imkansız; hepsinden önemlisi de Allah korkuları olmayan, hain karakterli insanlardır. Allah Kuran'da, "Şüphesiz içinizden ağır davrananlar vardır. Şayet, size bir musibet isabet edecek olsa: "Doğrusu Allah, bana nimet verdi, çünkü onlarla birlikte olmadım" der." (Nisa Suresi, 72) ayetiyle Müslümanlara bu karakterdeki insanların kişiliklerini haber verir.
Allah Kuran'da yer alan daha birçok ayetle, Müslümanların Kuran ahlakını tebliğ etmedeki şevklerini ve hızlarını ağır davranarak kırmaya çalışan bu yapıdaki insanları bizlere tanıtır. Onların bu sinsi sakinliklerinin ve ağırlıklarının altında yatan gerçek niyetlerini, gizli planlarını anlamamızı sağlayan son derece önemli bilgiler verir.
Müslümanları pasifize etmeyi amaçlayan bu gibi kişiler, müminlerle birlikte yaşayan, iman ettiğini söyleyen ancak münafıkane tavırlar gösteren veya kalplerinde hastalık taşıyan insanlar olabilir. Veya henüz imanı tam olarak kavrayamamış, Allah'ı gereği gibi takdir edemeyen zayıf imanlı kimseler de olabilir. Bu insanlar, müminlerin arasında olmalarına rağmen din ahlakını anlamakta ve yaşamakta çekimser, gevşek davranır, diğer müminlerin de kendileri gibi olmalarını isterler. Bu kişiler, müminleri pasifize etmek için açıkça faaliyette bulunabilecekleri gibi, sinsi ve gizli yöntemler de kullanabilirler. Örneğin, münafıklar ve kalplerinde hastalık olan kimseler, inkar edenlerle işbirliği yaparak kendilerince müminlerin aleyhlerine açıkça tuzaklar kurabilirler. Böylece, iman edenlerin zarara uğramasını hedeflerler. Bununla birlikte, verdikleri sinsi telkinler, olumsuz konuşmalar ve davranışlarıyla da iman edenleri pasifize etmeye çalışabilirler.
Öte yandan pasif karakterli insanların hemen hepsinin ortak bazı yönleri yani onları bize tanıtan alametleri vardır. Akıl zayıflığı, ferasetsizlik, tembellik, korkaklık, hainlik, sinsilik, mal hırsı, olumsuzluk, sevgisizlik, kibir, kıskançlık gibi -samimi müminlerde Allah'ın izni ile rastlanmayan- bazı özellikler, bu kimseler üzerinde yoğun olarak görülür. İşte farklı çevreler içinde veya aynı ortamlarda dahi olsalar bu kişilerin, gerektiğinde müminler aleyhinde kendi aralarında ittifak edebilmelerine neden olan da bu özelliklerdir.
Bu nedenle kitap boyunca, ağırlıklı olarak Müslümanların arasında yaşayan ve onları pasifliğe sürüklemeye çalışan kişilerin kullandıkları gizli ve açık yöntemler incelenirken, bir yandan da bu kimselerle ittifak etme potansiyeline sahip inkarcıların özellikleri ele alınacaktır.