Bu kitabın amacı "düşünmeye davet"tir. Bir insana gerçekler birçok şekilde anlatılabilir; tüm detaylar, tüm deliller, her türlü imkan kullanılarak gösterilebilir. Ancak eğer insan tüm bu gerçekleri kendi içinde, samimi ve dürüst olarak, gerçeği kavrayabilmek amacıyla düşünmezse, tüm bu çabaların hiçbir etkisi olmaz. Bu nedenle Allah'ın elçileri kavimlerine tebliğde bulunduklarında onlara gerçekleri tüm açıklığı ile anlatmışlar ve ardından onları düşünmeye çağırmışlardır.
Düşünen insan Allah'ın yaratış sırlarını, dünya hayatının gerçeğini, cennet ve cehennemin varlığını, olayların iç yüzünü kavrar. Allah'ın razı olduğu bir insan olmanın önemini daha iyi anlar, din ahlakını gereği gibi yaşar, gördüğü herşeyde Allah'ın sıfatlarını tanır, insanların büyük çoğunluğunun değil, Allah'ın emrettiği şekilde düşünmeye başlar. Bunun sonucu olarak da hem güzelliklerden herkesten çok daha fazla zevk alır, hem de gereksiz kuruntulara, dünyaya yönelik hırslarla kapılarak kendini sıkıntıya sokmaz.
Bunlar, düşünen bir insanın dünyada kazanacağı güzelliklerden sadece birkaçıdır. Düşünerek daima doğruyu gören insanın ahiretteki kazancı ise Rabbimiz'in sevgisi, rızası, rahmeti ve cennetidir. Dünya hayatında düşünerek gerçekleri görmekten kaçınan insanların ise düşünecekleri, hem de "derin ve iyiden iyiye" düşünecekleri ve gerçekleri tüm açıklığı ile görecekleri bir gün mutlaka gelecektir. Ancak o günkü düşünmeleri onlara hiçbir yarar sağlamayacak, hatta onları kahredecektir. Allah bu insanların ne zaman düşüneceklerini Kuran'da şöyle bildirir: Ancak o, 'her şeyi batırıp gömen büyük-felaket' (kıyamet) geldiği zaman. O gün, insan, neye çaba harcadığını düşünüp-anlar. Görebilenler için cehennem de sergilenmiştir. (Naziat Suresi, 34-36)
Düşünmeyerek sorumluluklardan kaçabildiklerini zannedenler, belki uğrayacakları sonu düşünür ve Allah'ın dinine dönerler diye insanları düşünmeye çağırmak müminlerin ibadetidir. Ancak iman edenler Kuran'da Rabbimiz'in verdiği hükmü bilerek hareket ederler. Ayette şöyle bildirilmektedir:
Artık kim dilerse, öğüt alıp-düşünür. (Müddessir Suresi, 55)
Sen Yücesin,
bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok.
Gerçekten Sen, herşeyi bilen,
hüküm ve hikmet sahibi olansın.
(Bakara Suresi, 32)