Tarihin her döneminde insanlar evrenin ve canlıların kökeni üzerinde düşünmüş ve bu konuda çeşitli fikirler ortaya atmışlardır. Bu fikirleri evreni materyalist bakış açısıyla açıklamaya çalışanlar ve Allah'ın tüm kainatı yoktan var ettiğini -yani yaratılış gerçeğini- görenler olmak üzere iki başlık altında toplamak mümkündür.
Önsözde evrim teorisinin materyalist felsefe üzerine bina edildiğinden söz etmiştik. Materyalist bakış açısı, evreni oluşturan maddenin, var olan yegane varlık olduğunu iddia eder. Bu batıl inanışa göre madde sonsuzdan beri vardır ve maddeye hakim olan bir başka güç yoktur. Materyalistler, evrenin tesadüfler sonucunda kendiliğinden şekillendiğini, canlılığın ise zaman içerisinde yine kör tesadüfler sonucu cansız maddelerden evrimleşerek meydana geldiği yanılgısını kabul ederler. Bu yanılgıya göre, yeryüzündeki tüm canlılar doğal etkiler ve tesadüfler sonucu ortaya çıkmışlardır.
Charles Darwin |
Diğer bir deyişle, materyalist felsefe canlılığın oluşumunu evrim teorisiyle açıklamaya çalışır. Evrim teorisi ile materyalist felsefe birbirini tamamlayan iki batıl düşünce sistemidir. Eski Yunan'da doğan bu birliktelik, 19. yüzyılın ilkel bilim anlayışı içinde yeniden gündeme getirilmiş ve evrim teorisi materyalizme sözde bir destek oluşturduğu için -bilimsel olup olmadığına bakılmaksızın- materyalistler tarafından derhal kabul görmüştür.
Evrim teorisinin karşısında ise yaratılış gerçeği yer alır. Bilimsel bulguların da açıkça ortaya koyduğu gibi, madde sonsuzdan beri var değildir, başıboş da değildir; Allah maddeyi yoktan yaratmıştır. Canlılar da yine Allah'ın yaratmasıyla var olmuştur. Evrendeki ve canlılardaki büyük denge ve düzen, bu gerçeğin açık kanıtlarıdır.
İnsanın akıl ve gözlem yoluyla kavrayabileceği yaratılış gerçeği, tarihin başından bu yana din yoluyla insanlara öğretilmiştir. Tüm İlahi dinler, Allah'ın tüm kainatı yoktan, "Ol" emri ile yarattığını ve kainattaki kusursuz işleyişin Allah'ın üstün yaratma gücünün bir delili olduğunu bildirmişlerdir. Kuran'ın pek çok ayetinde de bu gerçek bizlere bildirilmiştir. Allah "Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen olur." (Bakara Suresi, 117) ayetiyle kainatı yoktan ve mucizevi biçimde yarattığını bildirmektedir. Enam Suresi'nde ise şu şekilde buyrulmaktadır:
O, gökleri ve yeri hak olarak yaratandır. O'nun "Ol" dediği gün (herşey) olur, O'nun sözü haktır. Sur'a üfürüldüğü gün, mülk O'nundur. O, gaybı ve müşahede edilebileni bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar olandır. (Enam Suresi, 73)
Günümüzde bilim, materyalist-evrimci iddianın geçersizliğini göstermekte ve yaratılış gerçeğini doğrulamaktadır. Evrim teorisinin iddiasının aksine, çevremizi saran her bir yaratılış delili kainatta tesadüfe asla yer olmadığını bizlere göstermektedir. Göklerin, yeryüzünün ve tüm canlı varlıkların incelenmesi ile ortaya çıkan her detay Allah'ın büyük güç ve kudretinin birer delili niteliğindedir.
Materyalizm ile Allah inancı arasındaki fikri ayrılık, din ile dinsizlik arasındaki en temel farktır. Allah Kuran'da inkar edenler için, "Yoksa onlar, hiçbir şey olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa yaratıcılar kendileri mi?" (Tur Suresi, 35) buyurarak, onların yaratılış karşısındaki batıl iddialarına dikkat çeker. İnkarcılar, tarihin başından bu yana, evrenin ve insanların "yaratılmamış" oldukları yalanını öne sürmüş, bu saçma iddiayı kendilerince makul gösterebilmek için çeşitli yollar aramışlardır. 19. yüzyılda Darwin'in teorisi ile de aradıkları bu felsefi desteği bulmuşlardır. Bu konuda fikri bir "uzlaşma" aramak bir Müslüman için söz konusu bile olamaz. Elbette insanlar istedikleri gibi düşünebilir, istedikleri teoriye inanabilirler ama ortaya atılma sebebi Allah'ı ve yaratılışı inkar etmek olan bir teori ile Müslümanların "uzlaşması" mümkün değildir. Bu, tamamen boş bir çabadır.
Nitekim böyle bir girişimin Müslümanlara kendilerince zarar vermek anlamını taşıdığını bilen evrimciler, dindarları bu uzlaşmaya zorlamak için uğraşmaktadırlar.
Darwinizm’le ilmi mücadele etmekten kaçınanlardaki ortak psikoloji Darwinizm'e karşı hissedilen bir tür eziklik duygusudur. Evrim teorisinin bilimsel bulgulara dayandığı yanılgısına kapılan kişiler, çaresiz olduklarını düşünürler. Evrimcilerin öne sürdükleri iddiaların, doğruluğu ispatlanmış verilerle desteklendiğini, dolayısıyla kendilerinin bunlara cevap vermelerinin neredeyse imkansız olduğunu zannederler. Cevap vermelerinin mümkün olmadığını sandıkları için de, daha en baştan "teslim olmayı" kabul ederler.
Oysa evrim teorisinin bilimsel bir teori olduğu yanılgısı, bu konuda yapılan yoğun propagandanın bir ürünüdür. Televizyon haberlerinde, gazete ve dergi yazılarında sürekli, evrimin ispatlanmış, reddedilmesi mümkün olmayan bir teori olduğu imajı verilir. Evrim teorisini savunmanın bilimi savunmak olduğu, evrimi reddetmenin ise bilime karşı gelmek olduğu izlenimi oluşturulur. Ancak bilimsel bulgular bu propagandanın tam tersini göstermektedir. Bilim, evrimi desteklememekte tam tersine çürütmektedir. Tarafsız olarak bilimi savunan bir insanın evrimi savunması da aslında mümkün değildir. Evrim teorisinin bu derece gündemde tutulması, bilimsel bir teori olması nedeniyle değil, materyalizmin ve dinsizliğin dayanak noktası olması nedeniyledir. Diğer bir deyişle, evrim propagandası bilimsel nedenlerle değil, ideolojik kaygılarla yapılmaktadır.
Bazı Müslümanların bilinçaltlarında "Darwinizm ile mücadele etmenin imkansız olduğunu" düşünmelerinin temelinde de bu yoğun propagandanın etkisi vardır. Bu propagandalar sonucu, hiçbir bilimsel delili olmadığı halde, evrime karşı çıkmanın bilime karşı çıkmak olduğu kanısı oluşur. Bilime karşı çıkmamak için de, bilimsel olduğu sanılan evrim teorisiyle İslamiyet arasında "orta bir yol" oluşturulmaya çalışılır. Ama aslında bu, Darwinizm'le fikri mücadele etmekten kaçınmak için bir yol oluşturmaktır.
Halbuki Darwinizm'le fikren, açık ve net bir şekilde mücadele etmekten çekinilmesi gereken hiçbir husus yoktur. Bilimin evrimi ispatladığını sandıkları için, bu konuyla yakından ilgilendiklerinde kendilerinin de bu telkinlerin etkisinde kalıp inançlarının sarsılacağından, dünya görüşlerinin değişeceğinden korkanların endişeleri yersizdir. Bilim Darwinizm'i değil, Yaratılış'ı göstermektedir. Darwinizm'in öne sürdüğü iddiaların her biri, yüzlerce bilimsel delille çürütülmüştür. Müslümanların yapması gereken, bu delilleri de kullanarak, Darwinizm'i fikren tam anlamıyla etkisiz hale getirmektir.
Bazı Müslümanlar, şevkle ve heyecanla Darwinizm'le ilmen mücadele edeceklerine tamamen spekülatif yöntemlerle ve ideolojik sebeplerle yapılan evrim propagandalarını gözlerinde büyütüp, bununla baş edemeyeceklerini zannederek, pasif ve teslimiyetçi bir yol benimsemektedir.
Bu pasif ve teslimiyetçi tutumun en çirkin örneklerinden biri, daha önce de belirttiğimiz gibi, Darwinizm'i sözde Müslümanlaştırmaya çalışmaktır. Bu tutumlarını destekleyebilmek için de Sümer dönemi toplumlarından kalan putperest inançları kullanarak, alim olarak addettikleri kişilerin sözlerini aktarır ve kendilerince "Din bunu anlatıyor" mesajı vermeye çalışırlar. Oysa bu açıkça, Darwinizm'le fikri mücadele etmekten kaçınmak için bir bahane yöntemidir. Pasif, teslimiyetçi mücadelenin çok çirkin bir yönüdür.
Bu kimseler, korkup fikren yenemeyeceklerini düşündükleri Darwinizm'e karşı bu yöntemi kullanarak, gizli mağlubane bir mücadele şeklini uygulamış olurlar. Oysa Allah'a kalpten inanan, O'nun üstün gücünü takdir eden bir Müslüman için bu mücadele şekli son derece küçük düşürücüdür. Salih bir Müslümanın mücadelesinin, pasif ve mağlubane olması mümkün değildir. "Biz de aynı şeyi savunuyoruz" mantığı ile hareket edilirse Darwinizm'e karşı koymak da söz konusu olamaz. Müslümanın iman ettiği gerçek, her şeyi Allah'ın yarattığıdır. Dolayısıyla bir Müslümanın Darwinistler ile aynı şeyi savunuyor olması mümkün değildir. Müslüman, Darwinizm'e karşı açık, galibane bir fikri mücadele içinde olmalıdır. Allah'tan gereği gibi korkan bir Müslümanın, Darwinizm ile aynı fikri ve ideolojiyi savunması mümkün değildir.
Darwinizm tehlikesinin farkına varamamış, evrim teorisinin Allah inancına karşı mücadelesini anlayamamış olan bu insanların, yanlış yöntemler uygulamak yerine bu konuda hiç yorum yapmamaları çok daha iyi olacaktır. Fikri mücadeleden korku duyup, güç yetiremedikleri konularda yanlış ve akılsızca metodlara başvurmak yanlış bir tutumdur. Darwinizm, ciddi şekilde karşı konulması ve ilmi açıdan tamamen ortadan kaldırılması, yanlışlarının anlatılması gereken büyük bir tehlikedir. Bu büyük tehlikenin farkına varmayarak Darwinizm'e karşı yapılan fikri mücadeleye engel oluşturmak, büyük bir hata ve Allah'a karşı büyük bir sorumluluktur.
Eğer sizi ele geçirecek olurlarsa, size düşman kesilirler, ellerini ve dillerini kötülükle size uzatırlar. Onlar sizin inkar etmenizi içten arzu etmişlerdir. |
Evrim teorisini körü körüne savunan bilim adamları, bilim alanında yaşanan ilerlemeler karşısında her geçen gün daha büyük bir açmaza girmektedirler. Çünkü her yeni gelişme teorilerinin aleyhinde olmakta ve yaratılış gerçeğini tasdik etmektedir. Bu nedenle de evrimci literatürde bilimsel deliller değil, demagojiler ağırlıktadır. Öte yandan en önde gelen evrimci bilim dergileri dahi evrim teorisinin çıkmazlarını itiraf etmek zorunda kalmaktadırlar. Bilimsel tartışmalar yaratılışı savunan bilim adamlarının kesin zaferleriyle sonuçlanmakta, evrimcilerin çaresizliklerine tüm dünya tanık olmaktadır.
İşte bu noktada bir diğer yanılgı olan evrimsel yaratılış yalanı, materyalist çevrelerin adeta imdadına yetişmektedir. Evrimciler, inanç sahibi kişilerin desteğini alabilmek ve onların evrim teorisi karşısında yaptıkları fikri mücadeleyi zayıflatabilmek için, evrimsel yaratılış yanılgısını el altından destekleyerek farklı bir yol denemektedirler. Kendileri Allah'a inanmadıkları, tesadüfü ilahlaştırdıkları (Allah'ı tenzih ederiz), yaratılış gerçeğine tamamen karşı oldukları halde, teorilerinin kabulünü hızlandıracağını düşündükleri için, bazı kimselerin Allah'ın canlıları evrimle yarattığı yalanına karşı sessiz kalır, hatta çoğu zaman bu fikri teşvik ederler. Ancak bu yalnızca bir taktiktir. Evrimciler dine ve yaratılış gerçeğine şiddetle karşıdırlar. Hatta yaratılış gerçeğinin çoğunluk tarafından kabul görmesini engellemek için gerekirse evrim teorisi ile yaratılış arasında bir uyum varmış gibi gösterilebileceğini, bunun yaratılışı savunanların gücünü kıracağını iddia ederler.
Bu durumda Allah'ın tüm kainatın Yaratıcısı olduğuna iman edip, bilimin ortaya koyduğu gerçekleri göz ardı ederek evrim teorisine destek vermek, üstelik Kuran'daki açık izahları görmezlikten gelerek evrimin Kuran'a uygun olduğunu iddia etmek çok hatalı bir yaklaşımdır. Böyle bir yaklaşımı benimseyen inançlı kimseler, gerçekte materyalist felsefe yararına ortaya atılmış bir düşünceye destek vermekte olduklarını fark etmeli ve bundan vazgeçmelidirler.
"GÖZÜ DÜŞÜNMEK BENİ TEORİMDEN SOĞUTTU!" -Charles Darwin- |
Evrim teorisinin en büyük açmazlarından biri canlılardaki kompleks yapılardır. Örneğin evrimciler, yaklaşık 40 ayrı parçadan oluşan gözün tesadüfen oluştuğunu iddia ederler, ama bunun nasıl olduğunu asla açıklayamazlar. Nitekim böyle muhteşem bir yapının şuursuz tesadüflerle oluşması mümkün değildir. Aşağıdaki şemada gözü oluşturan parçalardan bazıları görülmektedir. |
1. Yan rektus kas tendonu | 9. Mercek kapsülü | 17. Camsı cisim | 24. Sarı beneteki oluk |
Charles Darwin |
Günümüzde tüm canlıların evrimsel bir süreç sonucunda meydana geldikleri yanılgısını savunan Müslümanların sayısı azımsanamayacak kadar fazladır. Bunun nedeni ise bu kişilerin bilgi eksiklikleri, hatalı bakış açıları ve özellikle bilimsel konulardaki bazı yanılgılarıdır. Bunların en başında ise evrim teorisinin bilimsel ve kanıtlanmış bir gerçek olduğu yanılgısı gelir.
Oysa bu kişiler kesin olarak bilmelidirler ki, evrim teorisi günümüz bilimsel gelişmeleri karşısında tüm dayanaklarını yitirmiştir. Gerek moleküler düzeyde, gerekse biyoloji veya paleontoloji alanlarında yapılan araştırmalar canlıların evrimsel bir süreç sonunda meydana geldikleri yönündeki iddiaları tamamen geçersiz kılmıştır. Bilimsel gerçeklere rağmen evrim teorisinin bu kadar gündemde tutulmasının altında yatan neden ise, evrimcilerin yaptıkları demagojiler, yanlış örneklendirmeler, kelime oyunları, kullandıkları çarpık mantık örgüleri ve hatta kimi zaman sahtekarlıklarla halkı yanıltmaya çalışmalarıdır. Evrimcilerin, halk tarafından anlaşılmayan bilimsel terimleri kasten yoğun olarak kullandıkları konuşma ve yazıları analiz edildiğinde, aslında teori lehinde hiçbir delil öne süremedikleri görülür.
Darwinist yayınlar dikkatle incelendiğinde bunu görmek mümkündür. Hemen hiçbir zaman somut bilimsel delillere dayalı bir anlatım yoktur. Evrim teorisinin temel açmazları birkaç cümle ile geçiştirilir, öte yandan doğa tarihi konusunda pek çok masalsı senaryo yazılır. Darwinistler, ‘ilk canlılığın cansız maddelerden nasıl meydana geldiği, fosil kayıtlarındaki büyük boşluklar, canlılardaki kompleks sistemler’ gibi temel konuların üzerinde hiç durmazlar. Çünkü açıklayacakları her ayrıntı amaçlarına ters düşecek ve kendi teorilerinin çürüklüğünü gözler önüne serecektir.
Nitekim teorinin kurucusu olan Charles Darwin, canlılardaki kompleks sistemlerden biri olan gözü düşündüğünde teorisindeki açmazları fark etmiş ve "gözü düşünmek beni teorimden soğuttu" şeklinde bir itirafta bulunmuştur. Darwin gibi günümüzün evrimci bilim adamları da kompleks sistemlerin evrim teorisini büyük bir açmaza soktuğunu bilirler. Ancak bunları dile getirmek yerine demagoji yapmayı, bilimsel delil yerine senaryo yazarak kendilerince üstün gelmeyi ve türlü aldatmacalarla evrim teorisini bilimsel bir imajla süsleyerek insanlara dayatmayı tercih ederler.
Bu yöntemleri, evrimcilerle yaratılış gerçeğini savunan kişilerin karşı karşıya geldikleri tartışmalarda, evrimci yazılarda ya da belgesellerde görmek mümkündür. Zaten evrimcilerin de bilimsellik ya da akılcılık gibi bir endişeleri yoktur. Onlar için önemli olan toplumu evrimin bilimsel bir gerçek olduğuna inandırmak, bunun için de göz boyayıcı bir "bilimsellik" imajı oluşturmaktır.
İşte Müslüman evrimciler de evrim teorisinin bu sözde bilimsel görüntüsünden etkilenirler. Özellikle de Darwinistlerin kullandıkları "evrim teorisine inanmayan dogmatiktir", "evrim teorisine inanmayan bilimsel değildir" şeklindeki asılsız sloganlardan tedirgin olur ve bilimsellikten ve inandıkları gerçeklerden taviz verirler. Güncellikten uzak bilgilerin, evrim propaganda kitapçığı haline gelen eserlerin etkisinde kalıp, evrimin canlılığın oluşumunu açıklayabilen tek teori olduğunu sanırlar. Bilim dünyasında yaşanan gelişmeleri, evrim teorisindeki çelişkileri ve bu teorinin iddialarının tüm geçerliliğini yitirdiğini bilmediklerinden ya da görmezden geldiklerinden kendilerince din ile evrimi bağdaştırmaya çalışırlar.
Charles Darwin, canlılardaki kompleks sistemlerden biri olan gözü düşündüğünde teorisindeki açmazları fark etmiş ve "gözü düşünmek beni teorimden soğuttu" şeklinde bir itirafta bulunmuştur. |
Gerçekte ise evrim ve yaratılış birbirinin zıttıdır. Evrim teorisinin geçersizliğinin ortaya konması, yaratılış gerçeğini kabul etmeyi zorunlu kılar.
Bu nedenledir ki, evrim teorisi ile ilgili tartışmalar, materyalistler için bir tür "mücadele alanı" durumundadır. Konuyla ilgili tartışmaları bilimsel bir yaklaşımla değerlendirmez, doğrudan ideolojik bir mücadele olarak görürler. Yaratılışı savunanları engelleyebilmek için her türlü yönteme başvururlar.
Evrim teorisini savunan Müslümanların, bu fikri mücadelenin farkına varmaları gerekmektedir. Darwinizm, herhangi bir bilimsel tez değil, insanlara Allah'ı inkar ettirmek için kurgulanan ve savunulan bir düşünce sistemidir. Bilimsel hiçbir dayanağı bulunmamasına rağmen, sırf taraftarlarının propagandalarına aldanarak bu teoriyi benimsemek, bir Müslümanın asla düşmemesi gereken bir yanılgıdır.
Bilim evrimin geçersizliğini ortaya koymuştur. Bu gerçeği gösteren eserler, belgeseller, konferanslar, sergilerle halkımız tam anlamıyla bilinçlenmiş, gerçeği görmüştür. Güneş bir kere doğmuştur. Bazı kimseler kendilerince propagandalarla ve masallarla Güneş’in doğduğunu saklamak isteseler de, bu doğuşu geri çevirmeleri mümkün değildir. Halkımız lokantalarda, eczanelerde, alışveriş merkezlerinde fosilleri kendi gözleriyle görüp incelemiş, evrimin yaşanmadığına bizzat tanıklık etmiştir. Bundan sonra Darwinistler istedikleri hikayeleri anlatsınlar, istedikleri kadar aralıksız propaganda yapsınlar, istedikleri kadar baskı oluşturmaya çalışsınlar, evrimi ayakta tutmaları mümkün değildir. Evrim çökmüştür, Darwinizm ölmüştür. Devir, Darwinizm'in cenazesinin kaldırılması devridir. Evrimcilere tavsiyemiz, beyhude çabaları bir yana bırakıp, akılcı ve mantıklı davranıp, bilimsel verileri gözardı etmeyip, Darwinizmin yok olduğunu kabul etmeleridir.
Evrimcilerin, insanları kendi saflarına çekmek için kullandıkları propaganda yöntemlerinin başında "teori, bilim dünyasının geneli tarafından kabul edilmektedir" aldatmacası gelir. Bir başka deyişle, evrimciler çevrelerindeki insanlara, kendilerinin daima çoğunluk oldukları ve çoğunluğun da her zaman haklı olduğu yönünde telkinde bulunurlar. "Bu kadar insan evrimi savunduğuna, üniversitelerde evrime inananlar ağırlıkta olduğuna göre teori doğrudur" mantığıyla, kitleler üzerinde -ve bu arada inançlı insanlar üzerinde de- psikolojik baskı oluşturmaya çalışırlar.
Evrimcilerin bu propaganda yönteminin yanlışlığı -kendisi de bir evrimci olan- Boğaziçi Üniversitesi eski felsefe profesörü merhum Arda Denkel tarafından şu şekilde dile getirilmiştir:
"Evrim kuramını, çok sayıdaki saygın kişinin, kuruluşun evrimciliği benimsemiş olması mı kanıtlayacak? Yoksa mahkeme kararlarıyla mı doğru kılınacak bu kuram? Doğruluğu sağlayan şey, saygın ve yetki sahibi kişilerce doğru bulunmak mıdır acaba? Bir tarihsel olguyu anımsatmak isterim. Galileo Galilei, döneminin bütün saygın kişilerine, hukukçularına ve özellikle de bilim adamlarına karşı tek başına karşı çıkıp doğru olanı söylüyor ve savunmuyor muydu? Engizisyon mahkemelerinin öbür eylemleri de, ortaya buna benzer görünümler koymamış mıydı? Toplumda saygın ve başat olan çevreleri arkasına almak, ne doğruluk yaratan, ne de bilimsellikle doğrudan ilgili olan bir şeydir."1
1. Prof. Owen Gingerich | 4. Prof. Robert Matthews |
Yaratılış gerçeğini kabul eden bilim adamlarından bazıları (soldan sağa): Harvard Üniversitesi'nde astronomi ve bilim tarihi profesörü olan Prof. Owen Gingerich, Almanya Max-Planck-Gesellschaft Üniversitesi'nde fizik profesörü Prof. Carl Friedrich von Weizsacker, Oregon State Üniversitesi'nde kimya profesörü Prof. Dr. Donald Chittick, Oxford Üniversitesi fizik profesörlerinden Prof. Robert Matthews, Lehigh Üniversitesi'nde biyoloji profesörü Michael J.Behe, Washington Üniversitesi'nden Anatomi Profesörü David Menton. |
Arda Denkel'in de dikkat çektiği gibi, bir teorinin yaygın kabul görmesi, onun doğruluğuna dair bir kanıt değildir. Bilim tarihi, ilk başta azınlık tarafından kabul edilen, ancak doğruluğu sonradan herkes tarafından anlaşılan gerçeklerle doludur.
Konunun bir diğer yönü ise, bugün evrim teorisinin sanıldığı gibi "tüm bilim dünyası tarafından kabul edilen bir teori" olmayışıdır. Son 20-30 yıl içinde, evrim teorisini reddeden bilim adamlarının sayısı hızla artmaktadır. Bunların çoğu evrendeki ve canlılardaki kusursuzluğu görerek, Darwinizm dogmasından kendilerini kurtarmaktadırlar. Bu bilim adamlarının evrimin geçersizliğini ortaya koyan sayısız çalışması vardır. Her biri başta Avrupa ve Amerika olmak üzere, dünyanın çeşitli ülkelerindeki önde gelen üniversitelere mensup olan bu kişiler, biyoloji, biyokimya, mikrobiyoloji, anatomi, paleontoloji gibi bilim dallarında uzman olup, kariyer sahibi akademisyenlerdir. (Detaylı bilgi için bkz. Batı Dünyası Allah'a Yöneliyor, Harun Yahya, Kuran Bilime Yol Gösterir, Harun Yahya) Dolayısıyla bilim dünyasının çoğunluğunun evrime inandığı şeklinde bir genelleme yapmak son derece hatalı olur.
Kaldı ki, başta belirttiğimiz gibi, eğer gerçekten evrimciler çoğunlukta olsalar dahi, bunun bir değeri olmaz. Çoğunluğun sahip olduğu anlayışı "mutlaka doğrudur" diye kabul etmek doğru olmaz. Bu gerçeğin evrim teorisini kabul eden Müslümanlar tarafından da biliniyor olması gerekir. Kuran'da bildirildiği gibi, tarihteki pek çok inkarcı topluluk Allah'ı ve dinini inkar etmek için kendilerinin çoğunlukta olduklarını söyleyerek, insanları hak yoldan döndürmeye çalışmışlardır.
Allah, bu çarpık mantığa karşı iman edenleri uyarmakta ve çoğunluğa uymanın insanları büyük aldanışlara sürükleyebileceğini şöyle bildirmektedir:
Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.' (Enam Suresi, 116)
Göklerde ve yerde her ne varsa O’nundur. Şüphesiz Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayan (Gani)’dır, övülmeye layık olandır. |
1. Arda Denkel, Cumhuriyet Bilim Teknik Eki, 27 Şubat 1999, s.15