Darwinizm ile Nasıl Mücadele Edilir?

Darwinizm'e karşı yürütülecek ilmi mücadelenin son derece kapsamlı olması ve dünya çapında yürütülmesi şarttır. Çünkü Darwinizm, tüm toplumları hedef almakta, insanlığı büyük felaketlere sürüklemektedir. Gazete ve dergi yazıları, belgesel filmleri, televizyon programları aracılığıyla yoğun olarak devam ettirilen Darwinizm propagandasına karşı, bu sapkın ideolojinin bilimsel olarak hiçbir değerinin olmadığı ve ne gibi tehlikeler içerdiği herkese anlatılmalıdır. Evrim teorisinin bilimsel olarak çöktüğünü, Darwinist propagandanın içi boş telkinlerden ibaret olduğunu görenlerin sayısı arttıkça, Darwinizm belasının etkisi azalacaktır. İnsanları inançsızlığa ve dinsizliğe sürükleyen Darwinizm'in fikren ortadan kalkmasıyla, din ahlakı hızla yayılacak, yeryüzüne barış, güvenlik ve huzur hakim olacaktır.

Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi de eserlerinde Darwinist ve materyalist felsefelere karşı yürütülecek ilmi mücadelenin üzerinde durmuştur. Özellikle ahir zamanda bu fikri mücadelenin çok daha büyük önem kazanacağına dikkat çekmiştir. Ahir zamanın en büyük fitnesi olan Deccal'in, Darwinist ve materyalist akımların lideri konumunda olacağını ifade eden Bediüzzaman, bu konuda Müslümanları şöyle uyarmıştır:

Tabiiyyun (tabiatçılık, Darwinizm), maddiyyun (maddecilik, materyalizm) felsefesinden tevellüd eden (kaynaklanan) bir cereyan-ı Nemrudane (inkarcı akım), gittikçe ahir zamanda felsefe-i maddiye (materyalizm felsefesi) vasıtasıyla intişar ederek (güçlenerek) kuvvet bulup, uluhiyeti (Allah'ın varlığını) inkar edecek bir dereceye gelir... Ve onların başına geçen en büyükleri, ispirtizma ve manyetizmanın hadisatı nev'inden (hipnotize edici ve büyüleyici) müdhiş harikalara (olağanüstü özelliklere) mazhar (sahip) olan Deccal ise; daha ileri gidip, cebbarane suri (şiddete dayalı) hükümetini bir nevi rububiyet (üstünlük) tasavvur edip (sanıp)...54

Bediüzzaman'ın da belirttiği gibi Darwinizm, Deccaliyet'in en önemli aracıdır. Deccaliyet'in dini konumundadır. İnsanları inkara, dinsizliğe, ahlaksızlığa sürükleyen Deccaliyet, bunu yaparken dinsizliğin sözde bilimsel kılıfı olan Darwinizm'i kullanır. Bu durumda bazı Müslümanların, Darwinizm'e karşı fikren mücadele etmenin gereksiz olduğunu öne sürmeleri, Deccaliyet ile mücadelenin gereksiz olduğunu söylemekle aynı anlama gelir, ki bunu hiçbir Müslüman kendisine yakıştırmamalıdır. "Darwinizm'le uğraşmaya ne gerek var?" demek, "Deccal dilediği gibi fitnesini yaygınlaştırsın, bizi ilgilendirmez" anlamına gelir. "Darwinizm o kadar önemli bir konu değil" demek, Deccaliyet'i göz ardı etmek, gizlemek demektir. Samimi bir Müslüman Deccaliyet'i kendi eliyle gizlemez. Tam tersine tüm oyunlarını ve hilelerini deşifre ederek, Deccaliyet'i fikren yok etmeyi hedefler.

Müslümanların Deccaliyet ve Deccaliyet'in silahı konumundaki Darwinizm'le mücadeleleri ise mutlaka ilmi olmalıdır. Darwinizm, silahla, şiddet eylemleriyle, saldırganlıkla yok olmaz. Bilimsel delillerle açıklanarak etkisiz hale getirilir. Peygamberimiz (sav) bir hadis-i şerifinde, Deccaliyet'in ahir zamanda "tuzun suda erimesi" gibi eriyerek yok olacağını bildirmiştir. Deccaliyet'i "tuz"a, Deccaliyet'i fikren yok edecek sistemi ise "su"ya benzetmiştir:
İşte o sırada Allah'ın düşmanı olan DECCAL MESİH, Hz. İsa'yı gördüğünde TUZUN SUDA ERİMESİ GİBİ ERİR GİDE.R..55

Ahir zamanda Deccaliyet'i eritip yok edecek su, ilimdir. Tuz ateş edilerek, bombalanarak eritilemez. Sadece suda erir. Darwinizm de, liselerde, üniversitelerde, eğitim kurumlarında evrim teorisinin tüm iddialarının geçersizliği anlatıldığında, tuzun suda erimesi gibi eriyip yok olur. Darwinizm'in yenilgisiyle, komünizm, faşizm, ırkçılık, terörizm, anarşizm gibi tüm saldırgan ve radikal akımlar da taraftarlarını kaybeder. Yeryüzünde karışıklığa ve bozgunculuğa sebep olan Deccaliyet fikren ortadan kalkar.

Deccaliyet'in fitnesini etkisiz hale getirmek isteyen her Müslüman, Darwinizm'e karşı ilmen mücadele etmelidir. Bunun için evrim teorisini çürüten delillerin sürekli anlatılması, çoğaltılıp dağıtılması gerekir. Bir tek proteinin dahi tesadüfen oluşmasının imkansız olduğunu, canlılığın cansız maddeden kendi kendine oluşamayacağını, hücrenin ve organellerinin kompleks yapısının tesadüflerle açıklanamayacağını, canlıların birbirinden türediğini gösteren tek bir fosilin dahi olmadığını, mutasyonların ve doğal seleksiyonun yeni bir canlı türü meydana getiremeyeceğini öğrenen bir kimsenin Darwinizm'in aldatmacalarına inanması mümkün değildir.

Dünya çapında yürütülecek böyle kapsamlı bir ilmi mücadele, Allah'ın izniyle, kısa sürede etkisini gösterecektir. Müslümanların, Allah rızası için tüm imkanlarını seferber ederek dinsizliğe karşı yapacakları fikri mücadele, tüm insanlık için en güzel şekilde neticelenecektir. Birlik ve beraberlik içinde, samimiyetle yürütülecek çalışmalar, Rabbimiz'in Kuran-ı Kerim'de vaat ettiği gibi "Hakkın üstün gelip, batılın yok olmasına" vesile olacaktır. Yüce Allah'ın bu vaadi tüm iman edenler için büyük bir şevk ve heyecan kaynağıdır:

Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)

Darwinizm'le İlmi Mücadele Tüm Müslümanların Sorumluluğudur

Darwin canlılığı, 19. yüzyılın ilkel araçları ile incelemiş ve bu nedenle yaşamın kompleksliğinin farkına varmamış, canlılığın kör tesadüflerin eseri olabileceği gibi büyük bir yanılgıya kapılmıştı.

İçinde bulunduğumuz dönemdeki teknolojik imkanlar, Müslümanlar için çok büyük birer nimettir. Bu nimetlerden gereği gibi faydalanıldığında, Darwinizm'e ve materyalizme karşı yürütülecek fikri mücadele çok daha kolay ve hızlı olacaktır. Önemli olan hiç kimsenin, "Ben ne yapabilirim ki?", "Benim gayretim neyi değiştirir ki?" gibi yanlış bir düşünce içinde olmamasıdır. Herkesin, olanaklarının ölçüsü ne olursa olsun, bunu ne kadar kullandığı, samimiyetle ne derece çaba sarf ettiği önemlidir. Neticeyi takdir edecek olan Yüce Allah'tır. Allah, samimi olarak çaba gösterenlerin çalışmalarını en güzel şekilde neticelendirir. Herkesin gösterdiği çabanın karşılığını eksiksiz alacağı Kuran'da şöyle haber verilmiştir:

Şüphesiz insana kendi emeğinden başkası yoktur. Şüphesiz kendi emeği (veya çabası) görülecektir. Sonra ona en eksiksiz karşılık verilecektir. Elbette son varış Rabbine olacaktır. (Necm Suresi, 39-42)

Tüm insanlar arasında Kuran ahlakının yaygınlaşması için çaba harcamak, iman ve vicdan sahibi tüm insanların sorumluluğudur. Allah, Kuran'ın "Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır." (Al-i İmran Suresi, 104) ayetiyle bu yükümlülüklerini iman edenlere bildirmiştir. Kuran ahlakının tebliğ edilmesinin önemli bir aşaması da, insanları Kuran ahlakından uzaklaştıran fikri unsurların ortadan kaldırılmasıdır. Din ahlakının yaşanmasına ve yayılmasına engel olan ideolojiler fikren etkisiz hale getirildiğinde, insanların doğruyu görmeleri daha kolay olacaktır. Bir başka ayette ise Allah tüm inananlara "...Artık hayırlarda yarışınız. Tümünüzün dönüşü Allah'adır..." (Maide Suresi, 48) şeklinde buyurmuştur. İçinde bulunduğumuz dönemde materyalizmin ve ateizmin ilmen mağlup edilmesi, en hayırlı çalışmalardan biridir. Allah'ın izniyle bu çalışma, dinsizliğin sonunu getirecek, din ahlakının yeryüzüne hakim olmasına vesile olacaktır. Bu nedenle her Müslüman elindeki imkanlar ölçüsünde Darwinizm'i fikren ortadan kaldırmaya, Kuran ahlakının tebliğ edilmesine destek olmaya çalışmalıdır.

Bu konudaki yanlış düşüncelerden biri de, "İmkanları olanlar zaten ellerinden geleni yapıyorlar, benim başka birşey yapmama gerek yok" mantığıdır. Oysa, her insan, Allah'ın Kuran'da bildirdiği hükümleri uygulamak, ahlakı yaşamak, sorumlulukları yerine getirmek konusunda yalnızca kendi nefsinden sorumludur. Nasıl ki bir kişi bir başkasının yaptığı hatalardan, işlediği günahlardan –gereken uyarı ve hatırlatmaları yaptıktan sonra- sorumlu olamazsa, başkasının yaptığı güzel davranışlardan da- eğer kendisinin bunda bir desteği yoksa- bir pay alamaz. Ahiret gününde herkes tek başına Rabbimiz'in huzuruna çıkacak ve yaptıkları ve yapmadıkları nedeniyle tek başına hesap verecektir. Bu gerçek Kuran'da şöyle bildirilmiştir:

Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) 'teker teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda)' Biz'e geldiniz ve size lütfettiklerimizi arkanızda bıraktınız... (Enam Suresi, 94)

Her Müslüman, diğer konularda olduğu gibi, inkara karşı yaptığı fikri mücadeleden, bu konuda ne kadar gayret gösterdiğinden, din ahlakının yayılması için nasıl çaba harcadığından da tek başına hesap verecektir. Bu durumda yapılması gereken, nefsin öne sürdüğü mazeretlere aldanmadan, elinden gelenin en fazlasını yapmak, dinsizliğin son bulması için gücünün yettiği oranda gayret etmektir. Allah yolunda samimiyetle çaba gösterenlere, Allah muhakkak yol gösterecek, onları yardımıyla destekleyecektir. Rabbimiz müminleri şöyle müjdelemiştir:

... Allah Kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, aziz olandır. (Hac Suresi, 40)

Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca:
"Ol" demesidir; o da hemen oluverir.
(Yasin Suresi, 82)

Bilimsel Delillerin Açık ve Net Olarak Sunulması Gerekir

Darwinistler teorilerinin sözde bilimsel olduğu iddiasıyla ortaya çıkmakta ve sürekli bunun propagandasını yapmaktadırlar. Bu durum karşısında Müslümanların Darwinizm'e cevabının da bilimsel olması, bilim adına öne sürülen iddiaların yine bilimle çürütülmesi önemlidir.

Darwinizm'e karşı bilimsel tüm gelişmeler yakından takip edilerek, bu gelişmelerin ortaya koyduğu gerçekler toplanarak, açık ve net deliller sunularak mücadele edilmesi gereklidir. Yeterince bilgi ve delil sunmadan, "Madem insanlar maymundan geldi, niye o zaman hala maymunlar var, onlar niye insana dönüşmüyor" gibi yıllardır alışılagelmiş bazı örnekler verilerek Darwinizm'in fikren mağlup edilebileceğini sanmak, olayın boyutlarının yeterince düşünülmemesinden kaynaklanmaktadır. Çok çeşitli kaynaktan sürekli Darwinizm propagandasına maruz kalan bir insanın, basit ve sıradan örneklerle kalıplaşmış düşünce yapısını değiştiremeyeceği açıktır. Bu nedenle bilimin evrim teorisini desteklediğini sanan insanlara, bizzat bilimin ortaya koyduğu sonuçları sunarak, evrimin bilim dışı olduğunu göstermek gerekir.

Doğal seleksiyonun evrimleştirici bir gücü olmadığı, yıllardır evrime sözde bir delil gibi gösterilen endüstri kelebekleri konusunun evrimci iddiaları desteklemediği, kambriyen dönemi bulgularının evrimle açıklanmasının mümkün olmadığı, mutasyonların canlıların yapısına zarar verdiği, onları geliştirip ilerletmediği bilimsel delilleriyle ortaya konulmalıdır. Fosil kayıtlarının, canlıların kademeli olarak bir diğerinden meydana gelmediğini gösterdiği, öne sürülen fosil örneklerinin birer sahtekarlık ürünü oldukları, fosil kayıtlarında milyonlarca yıldır canlıların yapısında en küçük bir değişiklik olmadığının görüldüğü, yaşayan fosillerin evrim teorisi için bir çıkmaz olduğu, insanın hayali soy ağacının yüzlerce delil ile çürütüldüğü, proteinin, hücrenin, DNA'nın, RNA'nın tesadüflerle meydana gelmesinin imkansız olduğu açık ve net olarak anlatılmalıdır. Cansız madde yığınının canlılığı meydana getiremeyeceği, şuursuz atomların biraraya gelerek düşünen, sevgi duyan, sevgiden hoşlanan, merhamet eden, gülen, muhakeme yeteneğine sahip olan bir varlık oluşturamayacakları, göz ve kulak gibi organlardaki kusursuz düzenin aşamalı olarak meydana gelemeyeceği akılcı örneklerle açıklanmalıdır. Varyasyonun evrimsel bir delil olmadığı, antibiyotik direncinin evrime delil kabul edilemeyeceği, körelmiş organlar diye birşey olmadığı, canlılardaki benzerliğin Darwinizm'i desteklemediği, moleküler homolojinin geçersiz bir iddia olduğu, evrim teorisinin embriyolojik bir dayanağının olmadığı gibi konular ispatlarıyla sunulmalıdır.

İnsanların büyük çoğunluğu, yukarıda saydığımız gerçeklerden habersiz olduğu için Darwinizm'in telkinlerine aldanmaktadır. Bu gerçekler, açıklayıcı örneklerle, bilimsel bulgularla, delil ve ispatlarıyla anlatıldığında pek çok kişi gerçekleri görecektir. Bu nedenle Müslümanların geçiştirici cevaplar vermek, üstün körü açıklamalar yapmak yerine, bilimsel delilleriyle Darwinizm'i çürütmeleri gerekir. Aksi bir üslupla Darwinizm'i fikren mağlup etmek mümkün değildir. Delilleriyle açıklandığında ise Darwinizm'i mağlup etmek çok kolaydır.

Dolayısıyla, Müslümanların bu konuda kendilerini yetiştirmeleri, bilgilerini artırmaları da önemlidir. Bir ateistin, materyalistin, Darwinistin öne sürdüğü iddiaları en hikmetli şekilde çürütebilecek bilgi birikimine sahip kişinin, Darwinistlerle ilmen mücadele etmekten kaçınması için hiçbir sebep kalmaz. Pasiflik ve acizlik göstermesine, garip bir eziklik duymasına, çekinmesine, tedirgin olmasına zemin hazırlayan tüm unsurlar ortadan kalkar. Salih bir Müslümana yakışacak şekilde, Darwinizm'e karşı açık, galibane bir fikri mücadele içinde olur. O zaman, Hz. Musa'nın asasının büyücülerin tüm hilelerini yutup yok etmesi gibi, ortaya konulan deliller, Darwinizm'in tüm aldatmacalarını etkisiz hale getirir. Ve Allah'ın izniyle, Rabbimiz'in Kuran'da bildirdiği gibi, hak açıkça ortaya çıkar ve inkarcılar büyük bir yenilgiye uğrarlar:

Böylece hak yerini buldu, onların bütün yapmakta oldukları geçersiz kaldı. Orada yenilmiş oldular ve küçük düşmüşler olarak ters yüz çevrildiler. (Araf Suresi, 118-119)

İlkel bilim seviyesinin ürünü olan Darwinizm, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında elde edilen bilimsel bilgi ve bulgularla yıkılmıştır.

Şeytan Müslümanları, Darwinizm'e Karşı Yürütülen Mücadeleden Alıkoymak İster

Dünya hayatında yaratılan imtihanın bir gereği olarak şeytan, sürekli olarak insanları Allah yolundan alıkoymak için uğraşır, müminleri güçsüzleştirip cansızlaştırmak, heyecanlarını ve şevklerini kırmak, böylece mücadele azimlerini azaltmak için tüm gücüyle çabalar. Şeytanın dünyadaki hedefi, boş kuruntu ve vesveseler fısıldayarak insanları içten içe aldatmak ve böylece yıkıma sürüklemektir. Kuran'da şeytanın bu yönde gösterdiği faaliyet, "Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim…" (Nisa Suresi, 119) ayetiyle haber verilmiştir. Şeytan tüm insanlara olduğu gibi inananlara da çeşitli yollarla yaklaşmaya, hayırlı ve güzel olan şeyleri onlara şer gibi göstermeye çalışır. Bazı olayları çözümsüz gibi göstererek, yarı yoldan geri döndürmek, hayırlı işleri yarım bıraktırmak ister. Olayları zor göstererek, insanları yılgınlığa düşürmeye, ümitsizliğe sevk etmeye çabalar. Tembelliği teşvik ederek ağırdan almalarını, iradesizlik göstermelerini ister.

Şeytanın Müslümanları güçsüz düşürmeye çalıştığı konulardan biri de Darwinizm'e karşı yürütülen fikri mücadeledir. Darwinizm'i sözde bilimsel göstererek, fikren yenilmesi sanki mümkün değilmiş gibi telkinler vererek, Müslümanları yersiz korkulara düşürerek Darwinizm'le ilmi mücadeleden onları alıkoymak ister.

Ancak Kuran'da şeytanın tüm çabalarının ve hilesinin aslında son derece zayıf olduğuna dikkat çekilmiştir:

(Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va'detmez. (Nisa Suresi, 120)

... Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır. (Nisa Suresi, 76)

İman sahiplerinin de bu gerçeğin bilincinde olup, şeytanın telkinlerinin kendilerini etkilemesine izin vermemeleri gerekir. Aklını ve vicdanını tam olarak kullanan kimse için Darwinizm'le ilmen mücadele etmekten kaçınmak söz konusu değildir. Tam tersine, salih bir mümin en etkili, en vurucu, en akılcı ve en hikmetli yöntemlerle, büyük şevk ve azimle bu mücadeleyi yürütür.

Müminler, Darwinizm'in yalanlarına karşı, Allah'ın varlığını ve birliğini anlatmakta, Allah'ın üstün yaratışının delillerini ortaya koymakta ve çok şerefli bir hizmet yapmaktadırlar. Bu nedenle, Darwinizm'le yapılan fikri mücadelede Müslümanlar, hayırlarda yarışmanın şevkiyle hareket etmeli, muhakkak üstün geleceklerini düşünerek azimli ve güçlü olmalı, Rabbimiz'in vaadini asla unutmamalıdırlar:

Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz. (Al-i İmran Suresi, 139)

Darwinizm'le Fikri Mücadele Birlik Olmayı Gerektirir

Böyle kapsamlı bir ilmi mücadelenin etkili olabilmesi için Müslümanların birlik ve beraberlik ruhu içinde hareket etmeleri büyük önem taşımaktadır. Allah Kuran'da Müslümanların inkar ahlakına karşı verecekleri fikri mücadelede birlik olmaları gerektiğini bildirmiştir. Bir ayette, Müslümanların birlik içinde hareket etmemeleri durumunda yeryüzünde bozgunculuk çıkacağı şu şekilde haber verilmiştir:

İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. (Enfal Suresi, 73)

Dinsizlik dünyanın pek çok bölgesinde yaygınken, terör ve anarşi tüm insanları tehdit ederken, pek çok mazlum ve masum insan, zulüm ve baskı altında ezilirken samimi olarak iman edenlerin yapması gereken tüm imkanları sonuna kadar kullanıp Darwinizm'le fikren mücadele etmektir. Zira, dinsizlik ve ateizmin dayanak noktası Darwinizm'dir. Müslümanların aralarındaki düşünce farklılıklarını öne sürerek birlik sağlayamamaları, yapılması gereken bu büyük ilmi mücadelede güçlerinin azalmasına neden olacaktır. İçinde bulunulan koşullar görüş ayrılıklarını bir kenara bırakıp, din ahlakının yayılması için ittifak etmeyi zaruri kılmaktadır.

Allah Kuran'da müminlere "çekişip birbirlerine düşmemelerini" (Enfal Suresi, 46) emretmekte ve bunun Müslümanları zayıflatacak bir durum olduğunu bildirmektedir. Bir başka ayette de şu şekilde emredilir:

Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, parçalanıp ayrılan ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır. (Al-i İmran Suresi, 105)

Bazı iman edenlerin dinsizliğe karşı yürütülen fikri mücadelede ittifak sağlayamamalarının temelinde, Allah'ın emrettiği ahlakı gereği gibi yaşamıyor olmaları vardır. Bu ahlak tevazuyu esas alır. Tevazudan uzaklaşanlar, kendilerini ve kendi fikirlerini mutlak doğru olarak görür, kendilerinden farklı düşünenleri küçümser ve onlara öfke duyarlar. Kendi görüşlerinin mutlak doğru olduğundan hiç kuşku duymadıkları için, kendilerini hiçbir zaman sorgulamaz ve dolayısıyla daha iyiye, daha doğruya gidemezler. Yalnızca kendi fikirlerinin duyulmasını, yayılmasını, anlatılmasını isterler. Aynı uğurda çaba gösterenlere destek vermez, bu çabaları görmezden gelirler. Çoğu zaman kendilerince diğerlerinin çalışmalarını ve faaliyetlerini küçümser, hatta bu çalışmaları engelleyici tavırda dahi bulunabilirler. Sadece kendi yorumunu beğenip bununla övünenlerin durumuna Kuran'da, "... onlar, işlerini kendi aralarında (farklı) kitaplar halinde böldüler; her bir grup, kendi ellerinde olanla yetinip sevinmektedir." (Müminun Suresi, 53) ayetiyle dikkat çekilmiştir.

Bu, Allah'tan korkup sakınanların ve ahiret gününde hesap vereceğine iman edenlerin şiddetle sakınıp korunmaları gereken bir durumdur. Bu konunun önemini fark edenlerin, diğer müminleri de bu hataya düşmekten sakındırmaları, Müslümanların Kuran ahlakında ve dinsizliğe karşı yürütülen fikri mücadelede ittifak etmelerini sağlamak için gayret etmeleri gerekmektedir.

Darwinizm'e karşı yürütülen ilmi mücadelede her Müslüman sorumluluk üstlenmelidir. Tüm Müslüman sivil toplum kuruluşları, organizasyonlar, vakıflar ve dernekler ortak bir şuurla hareket etmeli, "Bu bizim organizasyonumuzun çalışması değil" ya da "Bu bizim vakfımızın eseri değil" diye düşünmeden, Darwinizm'le mücadeleye katkıda bulunmalıdır. Mensup olduğu vakfın, derneğin, organizasyonun çalışmaları dışındaki tüm çalışmaları göz ardı etmek, "Bizim camiamızdan değil, o nedenle fikrine de önem vermeyiz" mantığında olmak, Müslümanlara hiç yakışmayan bir yaklaşımdır.

Dünyanın dört bir yanında Müslümanların içinde bulunduğu sıkıntılı durum, yaşanan çatışmalar, çekilen acılar, anarşi ve terörün neden olduğu korku ve endişe ortamı din ahlakının yayılmasına acil ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Bu koşullar altında çeşitli bahaneler öne sürerek Darwinizm'le fikren mücadele etmekten kaçınmak, birlik ve beraberlik ruhuyla hareket etmemek hem dünyada hem de ahirette sorumluluğu olan bir davranış olabilir. Samimi Müslümanların bu hataya düşmekten sakınması son derece önemlidir.

Bediüzzaman, Darwinizm ve Materyalizmle İlmi Mücadelenin Önemine Dikkat Çekmiştir

Hayatı boyunca dinsizliğe karşı ilmi bir mücadele yürütmüş olan büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi, eserlerinde dinsizliğin Darwinizm ve materyalizmden kuvvet bulduğunu söylemiştir. Bu nedenle de bu ideolojilerle yapılacak ilmi mücadelenin önemine dikkat çekmiştir.

Bediüzzaman, bir sözünde inkarcıların kendisine ve çevresindekilere karşı kurdukları tuzaklarda materyalizmin etkisini şöyle açıklamıştır:

Ve salisen (üçüncü olarak): Maddiyyun (materyalizm) felsefesinin ve medeniyetinin cazibedar (çekici) sefahat ve uyutucu lezzetli zehirleriyle ifsad etmek (bozmak) ile mabeynlerinde tesanüdü (aralarındaki dayanışmayı) krmak ve üstadlarn ihanetlerle çürütmek ve mesleklerini fennin (bilimin), felsefenin baz düsturlaryla nazarlarndan sukut ettirmektir (susturmak) ki... 56

Bediüzzaman'ın da belirttiği gibi, inkarcılar kendisinin mücadelesini etkisiz hale getirebilmek için, materyalist kültürün neticesi olan geçici ve dünyevi tutkularla iman edenleri aldatmaya çalışmışlar, yine materyalist kültürün telkinleriyle iman edenlerin birlik ve beraberliğini bozmaya kalkışmışlar, Bediüzzaman'a çeşitli iftiralar atmışlardır. Ancak bu planlarında başarılı olamamışlardır.

Bediüzzaman açıklamalarında, özellikle ahir zamanda Darwinizm ve materyalizmin güçleneceğini, inkarcılığın bu güçten destek alarak yayılacağını, ancak Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin fikri mücadeleleriyle bu fitnelerin son bulacağını belirtmiştir. Hz. Mehdi'nin birinci görevinin de, Darwinizm ve materyalizmi fikren etkisiz hale getirmek olduğunu söylemiştir. Bediüzzaman'ın da belirttiği gibi, Hz. Mehdi bu görevini tam olarak yerine getirecek, Darwinizm'i ve materyalizmi fikren ortadan kaldırarak, insanların imanlarının kurtulmasına vesile olacaktır:

Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutiyle (etkisiyle) ve maddiyun ve tabiiyyun taunu (Darwinizm ve materyalizm hastalığı), beşer içine intiçar etmesiyle (insanlar arasında yayılmasıyla), her şeyden evvel felsefeyi ve maddiyun fikrini (materyalizmi) tam susturacak bir tarzda imanı kurtarmaktır.57

Bediüzzaman, Darwinizm'in ve materyalizmin Deccaliyet'in dayanak noktası olduğunu, Hz. İsa'nın bu fitneye karşı büyük bir mücadele vereceğini ve etkisiz hale getireceğini ise şöyle anlatmaktadır:

Ahirzamanda felsefe-i tabiiyenin (Darwinizm felsefesinin) verdiği cereyan-ı küfriye (inançsızlık hareketi) ve inkâr-ı uluhiyete (Allah'ı inkara) karşı İsevilik dini tasaffi ederek ve hurafattan tecerrüd edip (hurafelerden ve batıl inanışlardan arınıp temizlenip) İslamiyete inkılab edeceği (yöneleceği) bir sırada, nasıl ki İsevilik şahs-ı manevisi, vahy-i semavi kılıncıyla o müdhiş dinsizliğin şahs-ı manevisini yok eder; öyle de Hazret-i İsa Aleyhisselam, İsevilik şahs-ı manevisini temsil ederek, dinsizliğin şahs-ı manevisini temsil eden Deccal'ı yok eder...58

Şahs-ı İsa Aleyhisselamın kılınciyle maktul olan şahs-ı Deccal'in, teşkil ettiği dehşetli maddiyyunluk (materyalizm) ve dinsizliğin azametli heykeli ve şahs-ı manevisini öldürecek ve inkar-ı uluhiyet (Allah'ı inkar) olan fikr-i küfrisini (inkarcılık hareketini) mahvedecek...59

Görüldüğü gibi Bediüzzaman Said Nursi, inkarcılığın ve din ahlakından uzaklaşmanın temelinde Darwinizm ve materyalizm olduğunu söylemektedir. Hz. Mehdi ve Hz. İsa önderliğinde Müslümanların bu iki sapkın ideolojiye karşı büyük bir fikri mücadele yürüteceklerini belirtmektedir. Allah'ın izniyle, Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin liderliğinde bu ideolojiler fikren ortadan kaldırılacak ve İslam ahlakı yeryüzüne hakim olacaktır.

Dipnotlar

54. Mektubat, Sayfa 55

55. Sahih-i Müslim, c. 4/2221; İmam Şarani, Ölüm, Kıyamet, Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, Bedir Yayınevi, sf.444

56. Şualar, s. 300

57. Emirdağ Lahikası, s. 259

58. Mektubat, s. 6

59. Şualar, s. 493

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER
  • Giriş
  • Darwinizm'i Müslümanlaştirma Çabalari: Pasif, Aciz, Teslimiyetçi Mücadelenin Bir Türü
  • Darwinizm Nasıl Bir Tehlike?
  • Darwinizm ile Nasıl Mücadele Edilir?
  • Sonuç