“Onların içinde bulundukları şey (din) mahvolucudur ve yapmakta oldukları şeyler (ibadetler) de geçersizdir.”(Araf Suresi, 139)
Öyle bir din düşünün ki kurucusu bir bilim adamı, kitabı sözde bilimsellik mesajıyla yola çıkan bir araştırma kitabı, taraftarları ise kendilerini bilim adamı sıfatıyla tanıtan insanlar olsun. Bu aynı zamanda öyle bir din olsun ki gelmiş geçmiş tüm uygarlıklarda, fikir akımlarında ve ideolojilerde kendine bir yer edinsin, takipçilerinin sayıları ise yüz milyonlarla ölçülsün. Tarih, sosyoloji, felsefe, psikoloji, biyoloji kısacası tüm bilim dalları için temel bir düşünce şekli, "doğruları aydınlatan bir ışık" olarak sunulsun.
Genel hatlarını çizdiğimiz bu batıl dini aslında hepiniz çok yakından tanıyorsunuz. Bu dinle günlük hayatınızda karşılaşıyor, gazetelerde bu dinin propagandasını okuyor, televizyonlarda da yine bu dinin telkinlerini izliyorsunuz. Bu din hayatınızın her anına girmiş, adeta bir parçası olmuş. Hatta belki de bazılarınız -bilerek ya da bilmeyerek- bu dinin birer tabisi haline gelmişsiniz. İşte bu sapkın din, "Darwinizm Dini"dir.
Yukarıdaki açıklamaları okuduktan sonra kendinize bazı sorular sormuş, "Darwinizm bir din değil, bilimsel bir teoridir!" diye düşünmüş olabilirsiniz. Dünya üzerinde pek çok insan da bu şekilde düşünmektedir. Bazı insanlar evrim teorisinin ispatlanmış bilimsel bir gerçek olduğunu zanneder, dünya üzerindeki etkisinin altında da bu sözde "bilimselliğin" yattığına inanır. Bu düşünüş şekli birbirini takip eden bir dizi yanılgı üzerine kurulmuştur. Bu kitabı yazmamızdaki amaç da bu yanılgıları ortaya koymak, bilimsellik görüntüsünün hayali bir etkiden öteye gidemediğini yanılgıya düşen insanlara göstermektir. Çünkü evrim teorisi; kurucusuyla, sözde kutsal kitabıyla, takipçileriyle, canlılığın oluşumuna getirdiği sözde cevaplarla, putlarıyla, inançlarıyla, farklı açıklamalara, eleştirilere ve bilimsel gelişmelere kapalı yapısıyla Allah'ın varlığını inkar eden pagan (putperest) bir dindir.
Darwinizm'in Allah'ın varlığını inkar üzerine kurulu, putperest bir din olduğu gerçeği artık pek çok kişi tarafından yüksek sesle dile getirilmekte, yazılarda, makalelerde ve kitaplarda –hatta çoğu zaman bizzat bu dinin tabileri tarafından- belgeleriyle ortaya konmaktadır. Bu nedenle de kitap boyunca okuduklarınız karşısında belki siz de çok şaşıracak, Darwinizm'in ne kadar kapsamlı, girift ve yaygın bir din olduğunu öğrendiğinizde, bunca yıldır nasıl olup da bu apaçık gerçeği fark edemediğinizi kendi kendinize soracaksınız.
Darwinizm batıl bir dindir, hatta dünyanın en büyük ve en yaygın dinlerinden biridir. Bu batıl din türlü propaganda yöntemleri, taktikler, sahtekarlıklar ve göz boyamalarla insanlara çok şiddetli bir şekilde telkin edilmekte, yüzyıllardır da taraftarlarının sayısını büyük bir hızla artırmaktadır. İnsanlar bilerek ya da bilmeyerek bu batıl dine tabi olmakta, bir süre sonra da şiddetli birer Darwinist haline gelmektedirler.
Fakat Allah'ı inkar eden bu pagan dinin karşısında duramadığı gerçekler, bilimsel alanda yaşanan gelişmelerle sürekli ortaya konmakta ve insanlar her gelişmeyle birlikte, yaratılış gerçeğiyle bir kez daha karşı karşıya kalmaktadırlar. İlk canlının nasıl oluştuğu, canlılardaki kusursuz yaratılış delilleri, canlı varlıklardaki kompleks yapı, türlerdeki çeşitlilik ve daha pek çok soru karşısında Darwinizm dini sürekli gücünü yitirmekte, her geçen gün hayat damarlarından birini daha kaybetmektedir. Çünkü körü körüne bir inanç üzerine kurulu olan bu din, moleküler biyolojide, genetikte, paleontolojide, biyomatematikte yaşanan gelişmeler karşısında çaresiz kalmaktadır. Bu bilim dalları tarafından ortaya konan sayısız bulgu, evrimin hiçbir zaman gerçekleşmediğini çok açık ve kesin olarak göstermektedir.
Bilimsel gelişmelerle tekrar tekrar gözler önüne serilen tek gerçek "Yaratılış Gerçeği"dir. İnsan sadece çıplak gözle dahi etrafındaki canlıları incelese olağanüstü bir aklın, planın ve yaratılmışlığın delillerini görecektir. Bir mikroskobik deniz canlısında, tek bir atomda, hücrede ya da herhangi bir canlı organizmasında insanoğlunu şaşkınlığa düşürecek kadar kusursuz bir yapı görülmektedir. Doğanın her yanına hakim olan bu büyük akıl, kusursuz düzen sonsuz güç ve kudret sahibi olan Allah'a aittir.
Kitapta zaman zaman karşınıza Allah'ın yaratmasındaki mükemmelliği vurgulamak için kullandığımız "tasarım" kelimesi çıkacak. Bu kelimenin hangi maksatla kullanıldığının doğru anlaşılması çok önemli. Allah'ın tüm evrende kusursuz bir tasarım yaratmış olması, Rabbimiz'in önce plan yaptığı daha sonra yarattığı anlamına gelmez. Bilinmelidir ki, yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah'ın yaratmak için herhangi bir 'tasarım' yapmaya ihtiyacı yoktur. Allah'ın tasarlaması ve yaratması aynı anda olur. Allah bu tür eksikliklerden münezzehtir. Allah'ın, bir şeyin ya da bir işin olmasını dilediğinde, onun olması için yalnızca "Ol" demesi yeterlidir. Ayetlerde şöyle buyurulmaktadır:
Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir. (Yasin Suresi, 82)
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)