Gerçekten, gece ile gündüzün art arda gelişinde ve Allah'ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde korkup-sakınan bir topluluk için elbette ayetler vardır. |
Darwinizm, yalan üstüne kurulmuş, baştan çöküntüye uğramış bir teoridir. Zaman içinde taraftar toplamış olsa da, tüm yalanlar, tüm sahtekarlıklar gibi Darwinizm aldatmacası da uzun zaman gizli kalmamıştır. Yüzyılımız, evrim teorisi aldatmacasının tüm dünya tarafından anlaşıldığı yüzyıl olmuştur. Darwin döneminden beri, sayısız iddiayla ortaya çıkan evrimcilerin, iddialarını destekleyecek yalnızca bir tane delil getirmesi beklenmiştir. Bu delil ortaya çıkmamıştır ve hala beklenmektedir. Darwinistlere, çok uzun zamandır, eğer varsa "tek bir tane" ara fosil kalıntısı sergilemeleri çağrısı yapılmaktadır. Ama bu bir türlü gerçekleşmemektedir. Kuşkusuz gerçekleşmesi de mümkün değildir. Çünkü evrim teorisine kanıt oluşturması gereken "tek bir tane bile" ara fosil kalıntısı bulunmamaktadır. Darwin'in, "Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse, neden sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz?" sözünü söylerken bahsettiği çaresizlik, günümüz evrimcileri için de aynı şekilde geçerlidir. Yüce Allah, Kuran'da, inkarcıların asla Allah'a karşı bir delil getiremeyeceklerini haber vermiştir:
De ki: "Gördünüz mü haber verin; Allah'tan başka taptıklarınız, yerden neyi yaratmışlar, bana gösterin? Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı var? Eğer doğru sözlüler iseniz, bundan önce bir kitap ya da bir ilim kalıntısı (veya bir eser) varsa, bana getirin." (Ahkaf Suresi, 4)
Ayette işaret edildiği gibi, Darwinistlerin teorilerini dayandırabilecekleri tek bir "ilim kalıntısı" bulunmamaktadır. Çünkü Darwinizm'in iddiası çürüktür, son derece yüzeysel bir mantığa dayanır. Akıl ve bilim dışı formülü ise şudur: Çamur + zaman + kör tesadüfler = medeniyet. Darwinistlere göre bu formül var olduğu sürece, gezegenler, güneşler, uçsuz bucaksız evren, hayvanlar, fotosentez yapan bitkiler, dağlar, denizler, atmosfer, mikroorganizmalar, ağaçlar, kelebekler, balinalar, çiçekler, profesörler, cerrahlar, biyologlar, teknoloji, gökdelenler, uçaklar, uydular; projeler çizen, hesaplar yapan, bir uzay roketini inşa etmek için matematiği kullanan, sevgi duyan, fedakarlık yapan insan; İstanbul, Londra, New York gibi şehirler ve buralardaki medeniyet kolaylıkla oluşacaktır. Etrafta biraz çamur birikintisinin olması, tesadüfi, kontrolsüz, rastgele olayların gerçekleşmesi ve yeterince zaman geçmesi yeterlidir. Ne kadar bilimsel kelimelerle süslü olursa olsun, ne kadar kimya formülü gösterisi yapılırsa yapılsın, bu inanışın bir mantık zafiyeti olduğu açıktır. Hiçbir eğitimi olmayan, okuma yazma bilmeyen bir insan, hatta okul çağına henüz gelmemiş bir çocuk bile bu iddiayı komik bulacaktır. Ne var ki tüm evrimci kaynaklarda aslında anlatılmak istenen tam olarak budur.
Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki sakınasınız. |
Darwinistlerin, Yaratılış Gerçeği delillerine karşı çırpınışları ise, Darwinizm aldatmacasının ortaya çıkmış olmasının paniğinden kaynaklanmaktadır. Oysa bu çırpınışların tümü boşunadır. Tüm övgülerin ve en güzel isimlerin sahibi olan Allah, tüm varlıkların Ulu, Yüce, Güç ve Kudret Sahibi Yaratıcısı'dır. Yüce Allah dilediği takdirde, tüm evreni ve dahasını, içindeki tüm varlıklarla birlikte yoktan yaratmaya kadirdir. Darwinistleri mantık çöküntüsüne uğratan şey; bu gerçeğe inanmak istememeleri, kendilerince Allah'a karşı büyüklenmeleri ve Allah'ın Yüce Kudretinden kuşku içinde olmalarıdır. (Allah'ı tenzih ederiz.) Allah bir ayetinde şöyle buyurur:
Ya, Biz ilk yaratılışta güçsüz mü düştük? Hayır, onlar 'karmaşık bir kuşku' içindedirler. (Kaf Suresi, 15)
Darwinizm'i yıkan gerçekler ve kesin bilimsel deliller karşısında yapılacak en doğru şey, son dönemlerde insanların büyük bir çoğunluğunun yaptığı şeyi yapmak ve Darwinizm'in bir aldatmaca olduğunu kabul etmektir. İnsanların büyük bir kısmı, farkına vardıkları bu önemli gerçeğe karşı kayıtsız kalmamışlar, yıllarca savundukları Darwinizm iddiasının geçersizliğini kabullenmekte tereddüt etmemişlerdir.
"Örneğin, 1980'lerin başında Türkiye'de evrime inanmayanların sayısı %30-40 civarındayken, 2006'da yapılan uluslararası bir anket, halkımızın %75'inin evrime inanmadığını ortaya koymuştur. Son olarak Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV)'in yaptığı bir kamuoyu araştırmasına göre, haklımızın %87.4'ü "İnsanı Allah'ın yarattığına" inanmaktadır."
Elbette en doğrusu da budur, çünkü bir insanın yıllar boyunca bir yanlışa inanması, yaşamının geri kalan kısmında da, yanlış olduğunu bile bile buna inanmakta ısrar etmesini gerektirmez. Aklını kullanan, doğruyu görebilen ve "düşünen" bir insan için yanlışta ısrar etmek ve aldatıldığını bile bile buna inanmayı sürdürmek kuşkusuz ki mantıksızdır. (www.Allahvar.com)
İnsanın yalnızca etrafındaki birkaç şey üzerinde düşünmesi bile bunu anlaması için yeterli olacaktır. Düşünen bir insan, Darwinizm'in, canlılığın kökenine akılcı, mantıklı ve bilimsel bir cevap veremediğini tüm açıklığıyla görecektir. Ve düşünen bir insan, tüm varlıkların Sahibi ve Hakimi olan Allah'ın mutlak ve üstün varlığını tüm ihtişamıyla fark edecektir. Bu, Allah'tan bir nimet, akledip anlayabilenler için dünyada ve ahirette büyük bir kurtuluştur.
Sen Yücesin,
bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok.
Gerçekten Sen, herşeyi bilen,
hüküm ve hikmet sahibi olansın.
(Bakara Suresi, 32)