Dünyanın hiçbir üniversitesinde, Darwinizm'i sorgulayan bir öğretim üyesine yer yoktur.
Darwinizm zorbalıkla, dayatmayla, sahtekarlıkla ayakta tutulur. Darwinizm'in yıllardır gündemde olmasının tek sebebi tüm dünyaya hakim bir sistem olan Darwinist diktatörlüktür. Darwinizm, bu dikta rejimi neticesinde insanlara dayatılmış, zorla, icbar yoluyla kabul ettirilmiştir. Darwinist hipnoz, insanların hiç farkına varmadığı şekillerde yaygınlaştırılmış, büyük bir kitle bu hipnozun etkisi altında kalmıştır. Bu kirli diktatörlüğün sinsi yöntemleri sonucunda Darwinizm, dünya çapında adeta reddedilemez, itiraz edilemez konuma getirilmiştir.
Darwinizm şu anda büyük oranda dünya devletlerinin koruması altındadır. Pek çok ülkede devlet kurumları tarafından desteklenir ve hatta zorla kabul ettirilir. Batıl Darwinizm dinine karşı gelenler ise yine aynı zorba yöntemlerle susturulurlar. Bunun örnekleri yüzlercedir. Yalnızca evrim teorisini eleştirdikleri için işlerinden atılan profesör ve bilim adamlarından bazıları karşı karşıya kaldıkları bu sindirme politikasını son yıllarda açıkça deşifre etmektedirler. Öğrenciler sınıfta bırakılmakta, devlet kurumlarında kıdemli kişiler kariyerlerinden olmaktadır. Üniversiteler, yalnızca Darwinist eğitimin verildiği ve yalnızca Darwinist eğitimin kabul edildiği dikta rejiminin bir parçası haline getirilmiştir.
Darwinizm'in reddi engellenmektedir, çünkü aksi takdirde batıl Darwinizm dininin savunucularının hiçbir dayanağı olmayan bu teoriyi canlı tutabilmek için bir yolu kalmamış olacaktır. Yalan, yüksek sesle söylenmekte ve bunun yalan olduğunu iddia etmek suç sayılmaktadır. Bilimsellik iddiasıyla ortaya atılan teori, bilimden tam anlamıyla uzak, resmen ve açıkça reddedilmesi engellenen, batıl, dogmatik bir inanç sistemi haline getirilmiştir. Asıl dikkat çekici olan ise, bunun göz göre göre, hiç çekinmeden yapılmasıdır.
İşte bu sebeple "Darwinizm bütün dünyada kabul ediliyor" şeklindeki hezeyanların hiçbir anlamı yoktur ve bunların hiçbir şekilde dikkate alınmaması gerekir. Darwinist diktatörlüğün sistemli ve sinsi çalışmaları, zaten böyle bir kabulu şart kılmıştır. Kimi insanlar işlerinden olmamak, kariyerlerini bırakmamak için mecburen bu sahte teoriyi kabul eder gözükmekte, öğrenciler sınıf geçebilmek için evrimi destekleyen sorulara cevap vermek zorunda kalmaktadırlar. Tarihin en geniş kapsamlı dikta uygulaması, Darwinist diktatörlük tarafından dünya çapında gerçekleştirilmektedir.
Darwinist dikta rejiminin boyutları bilindiğinde, neden evrimin bütün dünyada destekleniyor gibi görüldüğü daha rahat anlaşılabilecektir. İnsanların bir kısmı genellikle kalabalığın yaptığı şeylerin makuliyetine inanırlar. Kalabalığı haklı bulmak isterler. Halk arasındaki "uydum kalabalığa" lafı bu anlayışın ürünüdür. Oysa Kuran'da, "Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar..." (En'am Suresi, 116) ayetinde belirtildiği gibi çoğunluk, çoğu zaman, Allah yolundan saptırıcı bir kitle telkinine sahiptir. Çoğunluğa değil, Kuran'a ve vicdana uymak esastır. Dünya savaşları sırasında kitleleri ölüme götüren, Hitler Almanya'sını, Mussolini İtalya'sını, komünist Rusya'yı kana bulayan, yine bu kalabalık psikolojisidir. Kökenini Darwinist ideolojinin oluşturduğu bu çarpık zihniyet, yalnızca bu Dünya Savaşları ve onların kirli etkileri sonucunda 200 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olmuştur. İşte Darwinizm konusunda da insanları en fazla aldatan unsurlardan bir tanesi bu kalabalık kültürüdür.
Peki bütün mantıksızlığına rağmen, çoğunluğun Darwinizm'i benimsemesi nasıl sağlanmıştır? Bunun sebepleri şunlardır:
a. Darwinizm, dönemin ateist masonları tarafından teşkilatlı şekilde organize edilmiş batıl bir inanç sistemidir. Başlangıcından şu aşamaya kadar bütün gelişimi bu organize plan dahilinde gerçekleşmiştir.
b. Ateist masonlar, tekellerine aldıkları bazı basın yayın araçları yoluyla ilk başta oldukça tepki çeken evrim fikrini derinden ve sessizce yaymışlar, bir kitle hipnozu meydana getirmişlerdir.
c. Ateist masonların tekelindeki dergiler, gazeteler, televizyonlar ve diğer yayın organları vasıtasıyla, evrimin bir gerçek olduğuna dair aldatıcı telkin verilmiştir. Bu telkin halen devam etmektedir.
d. İnsanlar üzerinde büyü etkisi oluşturabilmek için sahte resimler, rekonstrüksiyonlar, sahte fosiller, sahte çizimler oluşturup görsel telkin metodları geliştirmişlerdir.
e. Tarihin en büyük sahtekarlığı olmasına rağmen evrimi, okul müfredatlarına bir bilimmiş gibi dahil etmişlerdir.
f. Ateist masonların tekelindeki Darwinist diktatörlük bütün dünyada evrimi koruması altına almış, bazı devlet yönetimleri bu koruyuculuğu bizzat üstlenmiştir. Evrime karşı gelmek adeta bir milli suç sayılmış, insanlar, okullar, idareler bu sebeple mahkemeye verilmiştir.
g. Evrime karşı gelenler sindirilmişler, susturulmuşlar, işlerinden edilmişlerdir. Evrim, itiraz edilemez bir konuma getirilmiştir.
h. Bilim, tümüyle evrimi reddetmiş olmasına rağmen, evrime inananları bilimsel, inanmayanları bilim dışı ilan etmişler ve bu telkin sonucunda evrimi reddedenlerin toplumdan dışlanmasını sağlamışlardır.
Görüldüğü gibi Darwinizm, bilimsel olduğu için değil, tamamen dayatma yoluyla telkin edildiği ve Darwinist diktatörlük tarafından korunduğu için dünyada destek bulmuştur. Çoğunluğun bu sahte teoriyi destekliyor görünmesi insanları aldatmamalıdır. Çünkü bu insanların bir kısmı, Darwinizm'in dünya çapında yaşanan tarihin en büyük sahtekarlığı olduğunu bilmemekte, bir kısmı ise işini kaybetmemek veya çevrenin tepkisini çekmemek için Darwinizm'i destekliyor gözükmektedir.
Elbette bu insanlar arasında -azınlık da olsa- Darwinizm'i bir ideoloji, sahte bir din olarak benimseyen kişiler de bulunmaktadır. Bu kişiler, Allah'ın Kuran'da bildirdiği gibi zaten Allah'ın varlığını reddetmek ve batıl olana uymak için yaratılmışlardır. Kuran'a göre bu insanlar, mucizeler dahi görseler inanmayacaklardır. O yüzden böyle kişilerin varlığı insanları aldatmamalıdır. Yüce Allah Kuran'da bu insanları şöyle tanıtır:
Gerçek şu ki, Biz onlara melekler indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve herşeyi karşılarına toplasaydık, -Allah'ın dilediği dışında- yine onlar inanmayacaklardı. Ancak onların çoğu cahillik ediyorlar. (En'am Suresi, 111)
Kuran'da açıkça tanıtılan bu insanlar, aslında yaptıklarının yanlış olduğunu bilmektedirler. Darwinizm'in sahte ve yanlış olduğunun, kendilerini ve tüm varlıkları Yaratan'ın Yüce Allah olduğunun farkındadırlar. Fakat onlar, Kuran'da bildirildiği gibi vicdanları kabul ettiği halde, büyüklük içinde olmalarından dolayı itiraz ve inkar içindedirler. Bir ayette Yüce Allah şöyle buyurur:
Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak. (Neml Suresi, 14)
Darwinizm, Darwinist diktatörlük tarafından 150 yıldır kapsamlı bir koruma altında bulunmakta, bazı devletlerin kanunları tarafından himaye altına alınmakta, teoriyi kabul edenler övülüp, teoriyi reddedenler işlerinden atılmakta ve,okullarda dayatma zoruyla okutulmaktadır. Dolayısıyla böyle bir ortamda bir kişinin Darwinizm'i reddettiğini açıkça ifade etmesi çok kolay değildir. Böyle kişiler; Darwinist telkinin yoğun etkisi altındaki insanlar tarafından aniden dışlanır ve uzaklaştırılırlar. İşte bu, Darwinist diktatörlüğün taraftarlarını kaybetmemek için kullandığı psikolojik caydırma metodlarının en başlıcalarındandır.
Hayatı boyunca evrim konusunda ihtisas yapmış ve profesörlüğe kadar yükselmiş bir kişinin, günün birinde Darwinizm'i reddettiğini, evrimin geçersizliğini gördüğünü açıklaması büyük bir olaydır. Eğer bir profesör artık evrimi reddettiğini açıklarsa; bütün kariyerinin sona ermiş olacağını, üniversitedeki popüler görevinden atılacağını, çoğunluğunu Darwinistlerin oluşturduğu arkadaş çevresinin büyük bir hızla kendisini terk edeceğini ve bunun yanında da oldukça yoğun bir aleyhte propagandaya maruz kalacağını da bilir. Bu her zaman böyle olmuştur. Daha önce örneklerini verdiğimiz profesörler tam olarak bu sebeple işlerinden ve yakın çevrelerinden olmuşlardır. Kimileri hakkında, tekrar iş bulamaması için internet üzerinden çirkin bir tanıtım kampanyası başlatılırken, kimileri işverenleri tarafından "entelektüel terörist" ilan edilmiştir.
Yıllarını bir evrimci olarak geçirmiş hatta bu yönde kariyer yapmış biri için evrim teorisini reddetmek bu kişinin yaşamında önemli değişiklikleri beraberinde getirir. Böyle bir kişi için Darwinizm'in beraberinde getirdiği tüm belalı ideolojiler bir anda geçersiz hale gelir. Komünistlik, ateistlik ve bunun gibi pek çok sapkın inancın bir anda hiçbir değeri kalmaz. Bir satanist Darwinizm'in geçersizliğini gördüğü anda onun için satanist olmanın bir manası yoktur artık. Acımasızca insanları katledebilen bir terörist, Darwinizm'in geçersizliğini anladığında bir anda yaptığı şeyin ne kadar mantıksız ve vicdansızca olduğunu fark eder. İnsanları öldürmeyi meşru kılan sapkın ideolojik dayanak, bir anda kül olup uçmuştur. Dolayısıyla Darwinizm'i reddetmek, hayatını bu sapkın ideolojiye dayandırmış olan insanların tüm bakış açılarını, tüm değerlerini, tüm yaşamlarını değiştirir.
Darwinizm'i reddedenlere yönelik bu dışlama politikası, Darwinistlerin sarıldığı belki de en etkili psikolojik silahlardandır. Bu dışlama politikasının kolaylıkla üstesinden gelemeyeceğini düşünen bazı insanlar inanmadıkları halde evrimci görünmeye mecbur kalmışlardır. Evrime inanmadığı halde evrim konferansları veren, mantıksızlığını bildiği halde bu yönde kitaplar ve makaleler yazan, tam tersini düşündüğü halde evrimcilerin bulunduğu ortamlarda teoriyi canla başla savunur gözükmek zorunda kalan çok fazla sayıda insan vardır. Allah'ın varlığını açıkça görüp anladığı halde ateist arkadaşlarının arasında bu düşüncesini dile getiremeyen kişilerin sayısı özellikle son yıllarda çok artmıştır.
Bu caydırma politikası söz konusu kişileri tedirgin etmemelidir. Çünkü Darwinist diktatörlüğün sözde hakimiyeti oldukça geçici, güçsüz ve zayıftır. Allah'ın vaadi gereği mutlaka batıl yok olacak ve Hak olan galip gelecektir. Asıl olarak şu bilinmelidir ki Allah, samimi olarak kendisine yönelen, vicdanına uyan, içinde bulunduğu toplumdan dışlanmayı göze alarak doğru ve Hak olanın savunuculuğunu yapan kişinin yanındadır. Galip gelecek olanlar mutlaka Allah'ın dostları olacaktır. Yüce Rabbimiz bir ayetinde şöyle bildirir:
Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, O'ndan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler. (Al-i İmran Suresi, 160)
Darwinistlerden bir bilimsel delil istendiğinde genellikle şu cevabı verirler: "Evrim zaten bütün dünyada kabul görüyor!" Darwinistler bunu söylediklerinde evrim ile ilgili bütün sorunların ortadan kalkmış olacağını, insanların bununla tatmin bulacağını ve bunun Darwinizm'i kabul etmek için yeterli olacağını düşünürler. Gerçekten de bu psikolojik telkin metodu şimdiye dek bir kısım insanlar arasında etkili olmuştur. Bazı insanlar, teorinin bilimsel delillerle desteklenmiyor oluşunu pek önemsemez, genel kabule bakarlar.
İşte bu sebeple Darwinist diktatörlük, tüm dünyanın evrimi kabul ettiği izlenimini verebilmek için mümkün olan her yolu dener. Bunlardan bir tanesi sahte anketler ve istatistikler düzenlemek, bu anketler yoluyla evrime inananların sayısını fazla göstermek ve bunların sonuçlarını Darwinist diktatörlüğün denetimi altındaki basın organlarında büyük bir yaygarayla yayınlamaktır.
Söz konusu anket sonuçlarına bakan bir insan, Allah'a inanan ve evrimi reddeden insanların sayılarının özellikle Amerika, İngiltere gibi ülkelerde çok az olduğunu düşünebilir. Daha önce belirttiğimiz kalabalık psikolojisinin getirdiği etki nedeniyle evrime inanan sahte çoğunluğun doğru yolda olduğunu düşünebilir. Oysa bu bir aldatmacadır. Böyle bir anket gerçekte hiç yapılmamıştır. Bu sonuçlar, Darwinist diktatörlüğün denetimi altındaki basın organlarında insanlara duyurulmak için özellikle belirlenmiş sahte rakamlardır. Darwinistler, bu sahte anketler ve istatistiklerle her zaman olduğu gibi insanları aldatmaktadırlar.
Pek çok ülkede bu anketler gerçekten yapılmış, insanlara gerçekten ne düşündükleri sorulmuştur. Alınan sonuçlar Darwinistlerin iddiaları ile taban tabana zıttır. İnsanlar evrimi reddetmekte, tüm varlıkları Allah'ın yarattığına inanmaktadırlar. Bu oran gün geçtikçe daha da artmaktadır. Yapılan somut anketlerin en büyüklerinden biri, evrimi reddeden ülkelerin başında Türkiye'nin olduğunu göstermiştir.3 Türkiye'yi hemen ardından takip eden tüm ülkeler arasından evrimi reddeden ikinci ülke ise Amerika'dır.
Dolayısıyla bir Darwinist yayında, herhangi bir anketin veya yapılan istatistiklerin sonucu olarak, evrime inananların sayısı fazla gibi gösteriliyorsa, bu sonucun aldatmaca olduğu unutulmamalıdır. Gerçekte tüm dünya çapında yapılan anketler, Amerika, Kanada ve İngiltere başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde evrimin ciddi şekilde terk edildiğini göstermektedir.
Bütün gücüyle Darwinizm propagandası yapan bir yayın grubunun yaşayacağı en büyük dehşetlerden biri kuşkusuz anti-Darwinist çalışmaların başarısıdır. Yaratılış gerçeğinin delillerini gösteren ve evrimi çökerten kitaplar, yazılar, sergiler ve konferanslar dünya çapında etkili olmaya başlayınca, bu Darwinistler için ciddi bir tehdit anlamına gelir. Oldukça geniş bir kesim evrim aleyhine gerçekleştirilen bu başarının büyüklüğünden bahsederken, söz konusu yayın grubu buna ses çıkarmazsa, bu onların çok ağırına gider. Bu sebeple yöntemleri genellikle bu başarıyı önemsemiyor gibi gözüküp, "hiç etkilenmedik" demektir.
Aslında bu bir paniğin ifadesidir. Dünya çapında yapılan bir konferansta tek bir proteinin ortaya çıkışının Darwinistler tarafından açıklanamadığı anlatılmakta, evrimi çürüten fosil deliller sunulmakta, moleküler biyolojinin evrimi ortadan kaldırdığı ispatlanmaktadır. Binlerce insan bu bilgileri hayranlık ve şaşkınlık içinde dinlemekte, bu bilgiler silsileler halinde yüzbinlerce kişiye ulaşmaktadır. Bu delilleri gören insanların artık Darwinizm'e inanması mümkün değildir. Dolayısıyla, "hiç etkilenmedik" ifadesi, bu büyük yıkımı bertaraf edebilmek, gizli tutabilmek için bir savunma metodundan ibarettir.
Bu aslında tam bir çocuk reaksiyonudur. Tıpkı babası kendisine ceza veren küçük bir çocuğun "bir şey olmadi ki" diyerek etkilenmediğini hissettirmeye çalışması gibi, Darwinist yayınlar da aynı çocuksu yöntemi uygularlar. Oysa oynadıkları oyunların gerçek yüzü ortaya çıkarılmakta, canla başla sahtekarlıklarla savundukları evrim teorisi, herkesin gözleri önünde çökertilmektedir. Dolayısıyla Darwinistlerin bu büyük çöküşten etkilenmemeleri mümkün değildir. Elbette şiddetli şekilde etkilenir ve korkuya kapılırlar.
Darwinistlerin korkusu daha da artacaktır. Çünkü dünya, gitgide artan bir hızla, tüm bilimsel delillerin Yaratılış gerçeğini gösterdiğini görmeye başlamıştır. Darwinist diktatörlüğün kirli hegemonyası, artık sona ermektedir. Artık devir, Yüce Rabbimizin Hadi (Hidayet veren) isminin tecelli ettiği, iman devridir. Allah inancına karşı ortaya atılmış olan her batıl din, mutlaka yok olacaktır. Yüce Allah bir ayetinde şöyle buyurur:
De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur." (İsra Suresi, 81)
Yıllarca bizlere gazete ve dergi sayfalarında telkin edilen, öğrencilerin okul kitaplarında senelerce gerçekmiş gibi anlatılan ve insanın sahte tarihinin önemli bir delili gibi sunulmuş olan bir maymun adam vardır. Eğik yürüyüşü, hayvansı görünümü, yanındaki garip görünümlü karısı, elindeki sopası ile yaşadığı hayali sosyal hayat içinde resmedilen bu sahte maymun adama bir de telafuzu dahi oldukça zor Latince bir isim verilmiştir: Hesperopithecus haroldcookii.
Hesperopithecus haroldcookii, dünyanın en tanınmış dergilerinde defalarca yeniden çizilmiş, resmedilmiş, rekonstrüksiyonları yapılmış, dünyanın en tanınmış hatta Nobel ödüllü bilim adamları tarafından konferanslarda tanıtılmış, üzerine tezler hazırlanmış, nerede nasıl yaşadığı, nasıl bir sosyal hayatı olduğu, nasıl yürüdüğü, nasıl konuştuğu konusunda bilim adamlarının defalarca tartıştığı oldukça tanıdık bir isimdir aslında. Bu, Nebraska Adamı'dır.
Burada önemli bir nokta vardır: Darwinist bilim adamlarının yıllarca üzerinde çalışma yaptığı ve öğrencilerine yıllarca eğitim verdiği Hesperopithecus haroldcookii üzerindeki bütün bu hayali senaryo, yalnızca tek bir diş üzerinden kurgulanmıştır. Ardından o dişin de, insana da maymuna da ait olmadığı, gerçekte yalnızca bir domuz dişi olduğu ortaya çıkmıştır.
Nebraska adamı, Darwinistlerin görsel telkinlerle yaptığı sahtekarlığın boyutlarını anlamak için iyi bir örnektir. Fakat tek örnek değildir. Darwinistlerin sosyal hayat içinde tüm uzuvlarıyla çok detaylı çizimini yaptığı tüm hayali maymun adamlar kimi zaman sadece bir serçe parmak fosilinden, bir kaval kemiğinden, ya da bir dişten oluşur. Kimi zaman fosillerin iskeletlerinin bir bölümüne de ulaşılır, fakat bunlara öyle bir rekonstrüksiyon yapılır, bu canlılar öyle bir resmedilir ki, karşımıza çok kapsamlı bir maymun adam çıkar. Oysa bu bir aldatmacadır.
Rekonstrüksiyonlar ve evrimci çizimler, insanları yönlendirebilmek, sanki evrim varmış telkinini vermek için oldukça kapsamlı kullanılırlar. Nebraska adamı örneğinde gördüğümüz gibi, oluşturulan resim veya rekonstrüksiyon tamamen onu yapan kişinin hayal gücüne dayanır. Gerçekte böyle bir maymun adam, asla ve hiçbir zaman yaşamamıştır. Nitekim bulunan tüm kafatası ve iskeletlerin tamamı, ya insana ya da özellikle soyu tükenmiş bir maymuna aittir. Fakat çizilen resim ile verilecek telkinin altyapısı hazırlanmış olur.
Darwinist gazete, dergi ve TV'lerde rastlanılan tüm maymun adamlar, tüm dino-kuşlar, tüm sudan karaya ulaşmaya çalışan canlılar hayalidir. Bunlar, tamamen bunu yapan sanatçıların hayal güçlerini yansıtır. Bunların sahtekarlık olduğu ortaya çıkarıldığında ise, usulca geri alınırlar. Darwinist basın bu sahtekarlığın boyutlarının anlaşılmaması için oldukça titizdir. Fakat elbette artık sahtekarlıkları gizleme politikaları sonuç vermemekte, bütün Darwinist aldatmacalar bir bir ve anında ortaya çıkarılmaktadır.
Darwinistler, geçtiğimiz 150 yıl boyunca yukarıda anlattığımız bütün bu büyü telkinlerini kullanarak her türlü sahtekarlığı yapıyor, sahte fosillerin propagandasını diledikleri her yerde yürütüyorlardı. Tüm okulları, üniversiteleri, tanınmış bilim adamlarını, dergileri, gazeteleri, görsel yayın organlarını tekellerine almış olduklarından dolayı, diledikleri aldatmacayı diledikleri şekilde uyguluyorlardı. Buna, evrimi çürüten delilleri yok etmek de dahildi.
Canlılığın müthiş bir komplekslikle ve birden bire başladığının en büyük kanıtlarından biri olan Kambriyen dönemi fosilleri, Darwinizm'in sonunu ilan ettiğinden, fosilleri bulan Darwinist paleontolog Charles Doolittle Walcott tarafından tam 70 yıl saklandı. Bu gerçekten de Darwinist sahtekarlığın anlaşılması açısından çok büyük bir olaydır.
Bundan sonraki dönemlerde de buna benzer olaylar sıklıkla yaşandı, öyle ki, şu an bulunmuş olan ve tamamı evrimi çürüten 350 milyondan fazla fosilden hiç kimsenin haberi yoktu. Elbette ki Darwinistler, Kambriyen fosillerinde yaptıkları uygulamayı, bulunan bütün fosillere yapmışlardı. Çünkü bulunan bütün fosillerin mahiyeti aynıydı: Her biri Yaratılış gerçeğini ispat ediyordu.
Yıllarca "yaşayan fosil" adı altında yalnızca iki ya da üç canlı örneğini ön plana çıkarıp duran, sanki yaşayan fosil olarak yalnızca bu örnekler varmış gibi göstermeye çalışan Darwinistlerin bu foyaları da bu vesile ile ortaya çıkmış oldu. Anlaşıldı ki, şu an var olan bütün canlıların milyonlarca yıl önce yaşamış olan örneklerinin fosilleri gerçekte vardı. Yani fosillerin çok büyük bir bölümü, günümüz canlılarının milyonlarca yıl önce de aynı olduklarını gösteren yaşayan fosillerdi.
İnsanın hayali evrimi konusu Darwinistler için spekülasyona en açık ve en hassas konu olduğundan, Darwinistler insanın tarihini gösteren fosiller konusunda daha geniş çaplı bir sahtekarlık içindedirler. Çoğu zaman insanın hiç evrim geçirmediğine dair fosiller saklanır, hatta tahrip edilip yok edilir. Çünkü bunlardan yalnızca bir tanesinin bile gündeme gelmesi evrim aldatmacasının sonunu getirmeye yeterlidir. Konuyla ilgili olarak hep sahte fosillerin gündeme getirilmesinin, sürekli spekülasyonla gündem oluşturulmaya çalışılmasının sebebi işte budur.
Darwinist bir bilim adamının ortaya çıkıp "yaşamı uzaylılar getirdi" demesi olağanüstü derecede küçük düşürücü ve onun adına son derece komik bir olaydır. Dikkatli bakan ve Darwinizm aldatmacasının gerçek yüzünün farkında olan bir kişi, bu açıklamaların çaresizlik ve zavallılık ifadesi olduğunu hemen anlar. Çünkü Darwinistlerin en büyük sorunu, hayatın başlangıcı sorunudur. Tek bir proteinin tesadüfen meydana gelişini hiçbir şekilde açıklayamayan ve bu konuda çaresiz olduklarını anlayan Darwinistler, çözüm olarak şu anda uzaylılara sığınmaktadırlar.
Daha önce bazı Darwinistlerle ilgili olarak dikkat çektiğimiz önemli bir nokta vardır: Bazı Darwinistler, ayette belirtildiği gibi, "mucizeler dahi görseler" Allah'ın varlığını inkar içindedirler. Bu, bazı inkarcıların Kuran ile bizlere tarif edilen özellikleridir. Bu insanlar, gerçeği ve doğruyu çok iyi bildikleri halde, Kuran'a göre yalnızca kapıldıkları büyüklük hissinden dolayı inkar içindedirler.
Bazı ateist Darwinistlerin başı çektiği bu uzaylı aldatmacası da söz konusu durumdan doğmuştur. Proteinin tesadüfen meydana gelemeyeceği gerçeği, canlıların yaratıldıklarını ispatlayan önemli delillerden yalnızca biridir. Fakat bazı Darwinistler zaten Allah'ın varlığı gerçeğini inkar amacında olduklarından (Allah'ı tenzih ederiz) proteinlerle ilgili bu önemli gerçeği görmezden gelirler. Ve tek bir proteini dahi olağanüstü komplekslikte yaratmaya kadir olan Allah'ın varlığını kabul etmek yerine "yaşamı uzaylılar getirdi" diye olağanüstü derecede mantıksız bir iddianın savunucusu haline gelmişlerdir. Bu, şaşırtıcı bir cesaret ve aslında müthiş bir acizliktir. Bu akıl almaz iddiadaki Darwinistler, sapkın dinleri uğruna tam anlamıyla küçük düşmektedirler.
Darwinistler bunu yaparken, şu sorunun cevabını veremeyeceklerini akledememektedirler: İddia ettikleri şekilde oluşan bu hayali ve kompleks molekül nasıl ortaya çıkmıştır? Uzayda bir yerde bile olsa, tesadüfen meydana gelemediğine göre, onu var eden, insandan çok daha üstün bir aklın varlığı gerekir. Bu, sahte Darwinist iddianın çöküşü demektir. Darwinistlerin diğer iddiaları olan organik moleküllerin uzaydan gelip, Miller'in deneyindeki gibi bir cold trap (soğuk tuzak) içine yakalanarak bir canlı hücre meydana geldiği hikayesi de aynı mantıksızlıktaki bir hikayedir.
Bir hücreyi oluşturan tüm organik moleküller, hatta tek başına oluşması imkansız proteinler bile bir arada olsa ve şartlar Darwinistlerin iddia ettikleri şekilde oluşsa bile, bir hücrenin tesadüfen meydana gelebilmesi imkansızdır. Darwinistler laboratuvarda istedikleri şartlarda, bilinçli ve kontrollü olarak hücrenin en küçük parçalarını dahi meydana getirememektedirler. Tek bir tane proteini bile açıklayamamaktadırlar. Darwinistler insanlarla oyun oynamaktadırlar. Uzaylı aldatmacalarıyla aslında insanlara yönelik bakış açılarını göstermektedirler. 150 yılın aldatmacası olan evrim ellerinden gidecek diye bu tür saçmalıkları insanlara hala dayatabileceklerini sanmaktadırlar.
Darwinistler istedikleri kadar çabalasınlar, Yüce Allah'ı inkar amacıyla (Allah'ı tenzih ederiz) getirdikleri her türlü iddia, yalnızca kendilerini küçük düşürecektir. Çünkü bu alemlerin Rabbi olan Yüce Allah'ın vaadidir. Bir ayette Rabbimiz inkar edenlerin aşağılık kılınacağını şöyle bildirmektedir:
...bilin ki Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Gerçekten Allah, inkar edenleri hor ve aşağılık kılıcıdır. (Tevbe Suresi, 2)
Darwinistler bilimden korkarlar. Bilimin getirdiği gerçeklerin anlaşılmasından, bilinmesinden, dünyaya yayılmasından dehşete kapılırlar. Bunun nedeni, bilimsel her şeyin evrim teorisini yerin dibine geçirmiş ve geçersiz kılmış olmasıdır.
İşte bu sebeple Darwinistler, hiçbir zaman hiç kimseye BİLİM İLE BİR CEVAP VEREMEMEKTEDİRLER.
- Bilimsel delile verdikleri cevap yalnızca saldırganlıktır.
- Bilimsel kanıtların sunulduğu evrim karşıtı konferanslara, delillerle değil yalnızca pankartlar ve eylemlerle karşı koyarlar.
- Bilimsel delillerin –gerçek fosillerin– sergilendiği sergileri kapattırmaya kalkışırlar.
- Bilimsel delil sunan kitapları yakmaya kalkarlar.
- Bilimsel delilleri okullarda okutmaya çalışanları mahkemeye verirler.
- Yaratılış savunucularının deliller getirerek karşılıklı tartışma davetlerini dehşet ve korku içinde geri çevirir, asla kendileri böyle bir talepte bulunamazlar.
- Darwinistler, bilimsel delile bilim ile karşılık vermek yerine zorbalıkla, saldırganlıkla, kaba kuvvetle ve bağırış çağırışla cevap verirler. Çünkü ellerinde bilimsel delil yoktur ve ayakta kalabilmek için bildikleri tek yöntem de budur.
Darwinistler için bilimsel bir anti-evrimci faaliyete karşılık verebilmenin tek yolu holiganlık, saldırganlık, protesto, bağırtı çağırtıdır. Bilime, asla bilimsel delillerle cevap veremezler.
Ellerine geçen her fırsatta demokrasi, hak, özgürlük, düşünce hürriyeti gibi kavramların ardına sığınan Darwinistler, iddialarının geçersizliği ispatlandığında bir anda bağnaz ve saldırgan hale gelirler. Devamlı ardına sığındıkları düşünce özgürlüğü, söz hakkı, demokrasi, fikir hürriyeti gibi kavramları bir anda yok sayarlar. Yaratılış gerçeğini kanıtlayan deliller ortaya konulduğunda hemen tahammülsüzleşir hatta saldırganlaşırlar. Aslında iddiaları konusunda en sabit fikirli, en fanatik, en bağnaz ve en saplantılı olanlar Darwinistlerin kendileridir. Çünkü Darwinizm, bilimin getirdiği bir sonuç değil, aksine bilimin yalanladığı sahte ve sapkın bir inançtır. Sadece ideolojiye ve batıl bir inanç sistemine dayandığı için ancak holigan yöntemleriyle ayakta tutulmaya çalışılmaktadır.
Darwinizm uzun yıllardır, himayesi altında, bu zorbaca politika ile insanları sindirmektedir. Bugün Darwinizm dünya çapında devlet kurumlarına hakimse, bunun tek sebebi söz konusu zorbaca ve saldırgan sindirme politikasıdır.
Eğer bir Darwinist, bilimsel bir konferansa elinde delille değil de pankartlarla geliyor, bağırtı çağırtı ile bilimsel açıklamaları susturmaya çalışıyor, evrim karşıtlarına saldırıp onları sindireceğini zannediyor, bilimsel bir konferanstan polis gözetiminde uzaklaştırılıyorsa, bunlar Darwinizm'in gerçek yüzünün görülmesi için yeterlidir. Darwinizm'in yıkım haberi, Darwinistler arasında olağanüstü bir panik başlatmıştır. Artık hiçbir zorbaca hareket, Darwinistlerin sahte dinini ayakta tutamayacaktır. Bu Allah'ın adetullahıdır. Her şeyden haberdar olan Rabbimiz Allah bir ayetinde iman edenlerin her zaman üstün geleceğini şöyle bildirmektedir:
Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)