New Scientist dergisinin 24 Mayıs 2003 tarihli sayısında "Human Nature: New rules for an old game" (İnsan Doğası: Eski bir oyuna yeni kurallar) başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazı evrimcilerin içinde bulundukları yanılgıları ve bu yanılgılara körü körüne bağlılığın onları sürüklediği tutarsızlığı göstermesi açısından ilgi çekiciydi. Yazıda California Üniversitesi'nden emekli antropolog Sarah Blaffer Hrdy ile yapılan bir röportaj aktarılıyordu. Evrime verilen gözü kapalı destek henüz ilk soruda göze çarpıyordu:
"Primatlardan kalan davranışlarımız son 20-30 yıl içinde nasıl değişti?"
New Scientist'teki bu soruyu okuyan bir okur, insan davranışlarının kökeninin sözde evrimsel ataları olan primatların davranışları olduğu yönünde bir izlenime kapılabilir. Çünkü soru cümlesi, evrimden, hiç şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde söz etmektedir.
Oysa bu tablo aldatıcıdır. Evrim teorisi insanın tek bir hücresinin dahi hayali gelişimini açıklayamamaktadır. İnsan davranışları ile ilgili evrimci açıklamalar ise, masal anlatımından başka bir şey değildir, hiçbir bilimsellik içermemektedir. (Detaylı bilgi için bkz. Harun Yahya, Hayatın Gerçek Kökeni)
Evrimsel psikologlar, insan davranışlarını hayvanların içgüdüsel davranışları gibi açıklarlar. Oysa insan akıl, vicdan ve irade sahibi bir varlıktır. Her insan çıkarcı, bencil, saldırgan olmayı bilir, ancak pek çok insan irade, akıl ve vicdan kullanarak bu tür davranışlar sergilemez; fedakar, vefakar ve alçak gönüllü olur.
Hrdy, röportaj boyunca primatlarla insan davranışları arasında kendince paralellik kurmakta, insanlara özgü bazı davranışların sözde primat atalarından miras kaldığını iddia etmektedir. Evrimciler, insanların davranış biçimlerinin evrimin bir sonucu olduğunu göstermek için evrimsel psikoloji olarak bilinen yeni bir disiplin icat etmişlerdir. İnsanın biyolojik evrimini dahi açıklayamayan evrimcilerin, evrimsel psikoloji alanında öne sürdükleri iddialar, hiçbir delile dayanmamaktadır ve en az biyolojik evrim iddiaları kadar masalsı ve bilim dışıdır. Bazı bilim adamları tarafından "işte öylesine hikayeler" (just so stories) olarak tanımlanan bu iddialar, evrim propagandasının önemli bir parçasıdırlar. Örneğin neredeyse bütün biyoloji ders kitaplarında yer alan "dinozorların sinek peşinde koşarken ön ayaklarını sinek yakalamak için açıp kapattıklarını ve bu sayede kanat sahibi olarak kuşlara evrimleştiklerini" iddia eden hikaye bunun örneklerinden biridir. New Scientist'te yer alan söz konusu yazı da bu masalsı anlatımların ve hayal gücüne dayalı çıkarımların tipik bir örneğidir. Evrimciler bu hayali senaryolarla, sanki evrim insan hayatındaki her konuyu açıklayan bilimsel bir gerçekmiş gibi bir izlenim oluşturmaya çalışmaktadırlar.
Evrimsel psikologların iddiaları bilim dışı olmalarının dışında, toplum ahlakı ve insan davranışlarının dejenerasyonu açısından oldukça risklidir. İnsan davranışlarını hayvan davranışları ile bağdaştıran bu disiplin, insanlara ait birçok kötü ahlak özelliğini ve sapkınlığı makul ve meşru göstermektedir. Kıskançlığın, saldırganlığın, fırsatçılığın, bencilliğin, acımasızlığın, kıyasıya rekabetin, homoseksüelliğin, aldatmanın ve bunlar gibi daha birçok kötü davranış ve özelliğin insanın hayali hayvan atalarında görülen "doğal" davranışlar olduğunu, bunların insanlara onlardan genetik olarak miras kaldığını iddia etmektedirler. Bu saçma iddiaya göre, insanlar bu davranışlarından dolayı kınanmamalı, suçlu görülmemelidirler, çünkü bu bozuk tavırları "doğanın bir kanunudur".
New Scientist'teki yazıda da bu iddianın birçok örneğine rastlamak mümkündür. Örneğin Hrdy, anne davranışı için şöyle bir açıklama yapmaktadır:
"The Woman That Never Evolved (Hiçbir Zaman Evrimleşmeyen Kadın) adlı kitabımı yayınladığımda, kadınların, babanın kim olduğu konusunda karışıklık meydana getirmek için birçok erkekle birlikte olmayı deneyebilecekleri ve bunun insanlara da uygulanabileceği iddiasını genişlettim. Bu fikir iyi karşılanmadı. Örneğin The Evolution of Human Sexuality (İnsan Cinselliğinin Evrimi) adlı kitabın yazarı Don Symons, "Another woman that never existed" (Hiçbir Zaman Var Olmayan Başka Bir Kadın) adlı makalesinde bunun evrimsel mirasımızın bir parçası olamayacağını yazdı. Onun mantığı şöyleydi: İnsanlarda kadının, çok fazla maliyeti olan çocuğunun yetiştirilmesi için eşinin yardımına ihtiyacı vardır.
Tabi ki, insanlarda kadının çok fazla yardıma ihtiyacı olduğunu kabul ediyorum, ancak ben anneleri farklı kesimlerden yardım talep eden becerikli fırsatçılar olarak düşünüyorum. Kadınların kişiliklerinin birçok yönü sadece bu - destek talep etmek. Ancak Symons bu tür bir yardımın sadece babalığı kesin olan bir eşten geleceğini kabul ediyor. Aksi takdirde hiçbir erkeğin böyle bir yatırım yapmayacağına inanıyor..."
Aslında bu ifadeler, evrimcilerin insana bakış açılarının bir özeti niteliğindedir. Yukarıdaki ifadelerde iki ayrı görüşe sahip evrimcinin yorumları yer almaktadır ve her ikisi de anneleri, ilişkilerinde çıkarcı, fırsatçı karakterler olarak tanımlamaktadır. Toplumda böyle düşünen insanların çok fazla olduğu kesindir. Ancak, bu kötü ahlak özelliklerinin, primatlarla ortak bir davranış olduğunu ve bu nedenle hayatta kalma mücadelesinde gösterilmesi gereken davranışlar olduğunu iddia etmek, toplum ahlakı açısından son derece tehlikelidir. Günümüzde birçok lise ve üniversitenin psikoloji derslerinde insan davranışlarının sözde evrimsel kökeninden ve hayvanlardan miras kalan bu tür davranış bozukluklarından bahsedilmektedir. Toplumca kınanması, eleştirilmesi gereken davranışlar ve kötü karakterler, bilim adamı ünvanı taşıyan kişiler tarafından "doğanın kanunu normal davranışlar" olarak anlatıldığında, toplumun bir kesiminin bundan olumsuz yönde etkileneceği kesindir.
Evrimsel psikologlar, insan davranışlarını açıklarken, sanki bir hayvanın içgüdüsel olarak yaptıkları davranışlardan bahseder gibi bir üslup kullanmaktadırlar. Oysa insan akıl, vicdan ve irade sahibi bir varlıktır. Yaratılış olarak her insan çıkarcı, bencil, saldırgan olmayı bilir ve bundan kazanç sağlayacağını düşünebilir. Ancak, pek çok insan irade, akıl ve vicdan kullanarak bu tür davranışlar sergilemez; fedakar, vefakar ve alçak gönüllü olur. Yani, saldırgan ve kötü ahlaklı insanlar bunları hayvan atalara sahip oldukları için değil, irade ve vicdanlarını kullanmadıkları için yaparlar.
Evrimsel psikolojinin iddialarını evrimciler dahi kabul etmemekte, bu iddiaları "peri masalları" veya "gülünç hikayeler" olarak tanımlamaktadırlar. Örneğin Chicago Üniversitesi'nden Jerry E. Coyne, bir evrimci olmasına rağmen evrimsel psikolojinin her şeyi açıklama iddiasını bir "büyüklük tutkusu" olarak nitelendirmiş, "Evrimsel Psikolojinin Peri Masalları" başlıklı yazısında şöyle demiştir:
Sorun şu ki, evrimsel psikoloji, megalomaninin (büyüklük tutkusunun) bilimsel karşılığından sıkıntı çekiyor. Evrimsel psikoloji taraftarlarının çoğu her insan hareketinin veya hissinin - bunlara depresyon, homoseksüellik, din ve bilinç de dahil- beyinlerimize doğal seleksiyon yoluyla konduğuna ikna oldular. (Jerry Coyne, "The fairy tales of evolutionary psychology.", The New Republic, 4 Mart, 2000)
Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Allah, her şeye güç yetirendir. (Al-i İmran Suresi, 189)
Genetik profesörü Gabriel Dover ise evrimcilerin her alanda hikaye anlatma kapasitesini şöyle ifade etmektedir:
Yerli yerinde hikaye anlatma problemi- çok daha derin ve geniş; evrimsel psikoloji, Darwinci tıp, dilbilim, biyolojik etik ve sosyobiyoloji gibi birçok yeni bilim dalını da içeriyor. Burada, seçilim teorisinin en kaba uyarlamalarına dayanılarak, insanın neden böyle olduğuna dair en kaba açıklamalar sunuluyor. Psikolojik yapımızın varsayılan evrimsel açıklamadan payını almayan bir yönü yok gibi görünüyor? (Gabriel Dover, "Dear Mr. Darwin: Letters on the Evolution of Life and Human Nature," [1999], University of California Press, Berkeley CA, 2000, s.45).
Sheffield Üniversitesi'nden davranışsal çevre bilimci Tim Birkhead ise evrimsel psikoloji hakkındaki bir çalışma için yaptığı eleştirisinde şöyle demektedir:
"Çok fazla bir çabaya gerek kalmadan, evrimsel psikoloji gerçek bilim olmak yerine teorik bir eğlence olarak kalacak." (Jerry A. Coyne, "Of Vice and Men: The fairy tales of evolutionary psychology", The New Republic, 3 Nisan, 2000)