Bu kitabın konusu olan DNA, çıplak gözle görmenin mümkün olmadığı küçüklükteki hücrelerimizin bilgi bankasıdır. Etrafımızdaki canlılara ait bilgiler, her canlının kendi hücrelerinin her birinin içindeki “DNA” denilen bu bilgi bankasında saklıdır. Bir gülün, bir portakalın, bir serçenin, bir kaplanın ya da bir insanın tüm yapısal özellikleri, onları oluşturan hücrelerin çekirdeklerinde bulunur. Kitabı tuttuğunuz elinize şöyle bir bakın. Elinizi oluşturan milyonlarca hücrenin her birinde de bu bilgi depoları mevcuttur.
Bu kitaptaki bilgiler, gözle görülmeyen boyuttaki, ancak içeriği ve taşıdığı bilgi kapasitesi açısından, on binlerce kitaptan oluşan bir kütüphane boyutlarındaki moleküller hakkındadır. Kitap boyunca bir yandan ancak milyonlarca defa büyüterek gözlemlenebilen DNA'nın mucizevi yönlerini görecek, bir yandan da canlılığın böylesine küçük boyuttaki bir parçasının, evrim teorisini nasıl çıkmaza soktuğuna şahit olacaksınız. Bu olağanüstü yapıların detaylarını incelerken, alemlerin Rabbi olan Allah'ın sonsuz büyüklüğünü, ilminin benzersizliğini, genişliğini ve O'nun yarattıkları üzerindeki hakimiyetini daha derinlemesine düşünme imkanı bulacaksınız.
Darwin'in teorisini ortaya attığı dönemde ise, değil DNA gibi bir molekülün sarmal yapısı ve bilgi kapasitesinin incelenmesi, hücrenin temel yapısının dahi anlaşılması mümkün değildi. James Watson ve Francis Crick, DNA'nın sarmal yapısını, Darwin'in Origin of Species (Türlerin Kökeni) adlı kitabının yayınlanmasından neredeyse 100 yıl sonra ortaya çıkardılar. O zamandan bu yana moleküler biyolojide kaydedilen ilerlemeleri, Darwin'in ilkel bilim düzeyine sahip bir dönemde öngörmesine olanak yoktu. Bu bakımdan daha temelden geçersiz bilgi ve varsayımlar üzerine kurulan bir teorinin, DNA gibi, bilim adamlarını halen hayranlık içinde bırakan bir yapının varlığını açıklayamayacağı ortadadır.