Çevrenizdeki canlıların şaşırtıcı özellikleri

Her gün gördüğünüz bazı canlıların çok şaşırtıcı özellikleri olduğunu biliyor muydunuz?

Allah dünyamızı yarattıktan sonra onun üzerinde sayısız canlı da yaratmıştır. Bu canlılardan bir tanesi insandır. İnsanın nasıl yaratıldığını size biraz önce anlattık. Ama dünya üzerinde insan dışında canlılar da vardır. Bunlar, hayvanlar ve bitkilerdir.

hayvanlar

Şimdi bu bölümde Allah'ın yarattığı bazı hayvanlardaki ve bitkilerdeki çok şaşırtıcı özellikleri anlatacağız. Bunların bir kısmı sizin belki de her gün yolda yürürken, bahçede oynarken veya balkonda otururken gördüğünüz canlılar. Ama şimdiye kadar onların bu özelliklerini hiç düşünmemiş olabilirsiniz.

uyuyan kız

 Allah insanları yaratırken onlara Kendisi'ni düşünmeleri için birçok özellik verir. Örneğin bu sayfadaki resimlerde bir sivrisinek bir de insan görüyorsunuz. Sivrisinek insandan binlerce kat küçüktür. Ama buna rağmen insan gece yatağında yatarken bu küçücük canlıya karşı savunmasızdır. Ne yaparsa yapsın, sineğin gelip kendisini ısırmasını engelleyemez. İşte Allah, insandan çok daha küçük olmasına rağmen sivrisineklere de önemli bazı özellikler vermiştir. Bu sayede insanların düşünmesini ister. İnsanların, Allah dilemedikten sonra bir sivrisineğe karşı bile hiçbir şey yapamayacaklarını anlamalarını ister. Ki böylece insan Allah'ın karşısında kendisinin hiçbir gücü olmadığını anlasın.

Şimdi siz de kendiniz için bir düşünün. Gece yatıyorsunuz ve kulağınızda sürekli bir vızıltı duyuyorsunuz. Bu bir sivrisineğin vızıltısı. Kendisi resimde gördüğünüz gibi çok çok küçük ama sesi çok güçlü. Çünkü Allah ona böyle bir özellik vermiş.

sivrisinek

İş başında bir sivrisinek! Üstteki sivrisineğin karnının emdiği kandan dolayı kızardığını görüyor musunuz?

Peki sivrisineğin neden ısrarla sizi sokmaya çalıştığını biliyor musunuz? Bakın şimdi size sivrisineğin ilginç macerasını anlatacağız.

Sivrisineğin Olağanüsü Macerası

Sivrisinekler, her insanın en yakından tanıdığı canlılardan biridir, çünkü her yaz fazlasıyla evlerimizi ziyaret ederler.

Sivrisineği hiç yakından inceleme fırsatınız oldu mu? Eğer olmadıysa da yandaki resime bakarak beraber inceleyebiliriz. Bu resimdeki sivrisineğin karın kısmı neden kırmızı biliyor musunuz? Çünkü şu anda karnı, üzerine konduğu bir insanın kanı ile dolmuş. Peki sivrisinekler neden kan emerler? Çoğu insan sivrisineklerin kanla beslendiğini zanneder. Oysa sivrisinekler çiçek özleri ile beslenirler. Sadece anne sivrisinek, taşıdığı yumurtalarının ihtiyacı olduğu için kan emer.

Bunu öğrendikten sonra artık sivrisineklere daha farklı bir gözle bakarsınız herhalde. Ama bundan daha çok şaşıracağınız şeyler var sivrisineklerle ilgili. Sivrisinekler bildiğiniz gibi uçan ve karada yaşayan canlılardır. Ancak suyun içinde büyürler ve büyüdükten sonra sudan hiç ıslanmadan çıkabilirler. Böyle müthiş bir şeyi hiç duymuş muydunuz? Duymadıysanız bundan sonra yazacaklarımızı çok iyi okuyun, çünkü çok şaşıracaksınız.

Macera başlıyor…

sinek yumurtaları

Anne sivrisinek yumurtalarının batmasını önlemek için, onları birbirine bağlayarak bir sal oluşturur.

Küçük sivrisineğin macerası, anne sivrisineğin yumurtalarını gölcüklerin veya nemli yaprakların üzerine bırakmasıyla başlar. Ancak anne sivrisinek yumurtalarını öyle gelişigüzel bırakmaz. Onları çok düzenli bir şekilde yanyana dizer. Ve yumurtalar bir sala benzerler. Anne sivrisinek neden yumurtalarına böyle bir şekil verir biliyor musunuz?

Çünkü yumurtalar suyun üzerine bırakıldıkları için batabilirler. Ama birbirlerine bu şekilde bağlanırlarsa, batma tehlikeleri ortadan kalkmış olur.

Anne sivrisineğin özenle yerleştirdiği beyaz yumurtalar hemen koyulaşmaya başlar. Renkleri koyu olduğu için böcekler ve kuşlar bu yumurtaları fark edemezler. Böylece yumurtalar kuşlar ve böcekler tarafından yenilmekten kurtulur. Peki minicik bir sivrisinek yumurtası kendi rengini değiştirmeyi nereden biliyor?

Elbette ki bunu bu minicik yumurta bilemez. Bu yumurtanın annesi olan sivrisinek de renk değiştirmeyi bilemez. Yumurtaların rengini değiştiren Allah'tır. Allah çok merhametlidir ve yarattığı canlıları koruyandır. Sivrisinek yumurtalarını da korumak için onların renklerini değiştirir.

şnorkel

Sivrisinek pupası

Sivrisinek
larvası

Durun! Sivrisineğin macerası henüz yeni başladı. Yumurtadaki minikler kısa süre sonra kurtçuklara dönüşürler. Ve bu kurtçuklar üstteki resimde gördüğünüz gibi suyun içinde baş aşağı asılarak dururlar. Peki sizce bu kurtçuklar başları suyun içindeyken nasıl nefes alırlar? Allah onları nefes alabilmeleri için çok önemli bir organla birlikte yaratmıştır. Bu organ neye benzer biliyor musunuz? Yandaki çocuğun resminde de gördüğünüz gibi dalgıçların nefes almak için kullandıkları alete çok benzer. Bu bir hortumdur ve bir ucu suyun dışına çıkar. Bu hortumun içinden giren hava suyun altındaki küçük sivrisineğin nefes almasını sağlar.

Ancak önemli bir sorun vardır. Bu hortum suyun dışında durur ama en küçük bir dalgada hortumun içine su kaçabilir ve bu da küçük sivrisineğin boğularak ölmesi demektir. Ama böyle olmaz. Bu hortumun ucunda suyun içeri girmesini engelleyen yapışkan bir madde sürülüdür. Sizce bu resimde gördüğünüz kurtçuklar "bizim hortumumuza su kaçmasın, onun için hortumumuzun ucuna bu maddeden sürelim" demiş olabilirler mi? Küçük sivrisineklerin böyle bir aklı ve yeteneği olabilir mi? Tabii ki sivrisinekler böyle şeyleri düşünüp yapamazlar. Onlara nefes alabilmeleri için hortumu ve hortumun içine su kaçmaması için ucuna sürülen o maddeyi de yaratan Allah'tır.

pupa
 

Sivrisinek Pupası

Gördüğünüz gibi sadece sizi değil, çevrenizde gördüğünüz tüm canlıları Allah korumaktadır.

Bitti sanmayın! Macera hala devam ediyor…

Bu arada küçük sivrisinekler birkaç kez deri değiştirirler. Ve en son olarak şu yanda gördüğünüz hali alırlar. Ama hala sivrisineğe hiç benzemiyor değil mi? Sivrisineğin bu haline pupa denir. Pupa denen kılıfın içinde sivrisinek artık tam olarak gelişir ve gerçek bir sivrisinek halini alır. Antenleri, hortumları, ayakları, kanatları ve başının büyük bölümünü kaplayan gözleri ile uçmaya hazırdır. Ancak önce içinde bulunduğu kılıftan çıkabilmesi gerekmektedir.

Ve sivrisinek ilk kez dışarı çıkıyor!

sivrisinekKılıfının içinden çıkan sivrisinek suyun üzerinde duruyor! Allah, sivrisineğin ayaklarının altında yarattığı bir yapışkan ile onu suyun içine batmaktan koruyor.

Kılıf ilk olarak baş taraftan yırtılır. Ama sivrisinek daha doğmadan önemli bir tehlike ile karşı karşıyadır: Ya kılıfın içine su dolarsa, o zaman sivrisinek boğulur. Ancak yırtılan kılıfın üst kısmı sineğin kafasının su ile temasını önleyecek özel bir yapışkan sıvıyla daha kaplanmıştır.

İşte bu an çok önemlidir, çünkü sivrisinek ayaklarının ucuyla suyun üzerinde durmalı ve kanatlarını kesinlikle ıslatmamalıdır. Ufak bir rüzgar bile sivrisineğin suya düşüp ölmesine neden olabilir. Ama sivrisinek bunu büyük bir ustalıkla başarır. Çünkü onu Yaratan Allah ona bu yeteneği de vermiştir.

Sivrisinek gece karanlıkta sizi nasıl görüp sokuyor?

Hiç merak etmiş miydiniz? Gece karanlık ve yatağınızda yatıyorsunuz. Üstünüz de yorganla kapalı. Sadece kolunuzun küçük bir kısmı dışarıda kalmış. Ve sivrisinek gecenin karanlığında gelip açıkta kalan küçücük yerinizi görüp sokuyor. Peki siz karanlıkta hiçbir şey göremezken minicik sivrisinek nasıl görebiliyor?

Sivrisinekler çevrelerindeki varlıkları sıcaklıklarına göre renk renk görebilirler. Bu görme ışığa bağlı olmadığı için gecenin karanlığında da kan damarlarınızı bulabilirler.

Bu çok önemli bir yetenektir. Bu yüzden bilim adamları, sivrisineğin gözünü taklit ederek bir kamera icat ettiler. Bu kamera da ısıya göre görüyor. Hava karanlık olsa bile kamera çevreyi aydınlıkmış gibi görüyor. Düşünebiliyor musunuz? İnsanlar, küçücük bir sivrisineği taklit ediyorlar. Sivrisinek bir insandan, hem de bir bilim adamından daha çok şey biliyor olabilir mi? Tabi ki olamaz. Ama Allah sivrisineğe olağanüstü özellikler vermiştir. İnsanlar da Allah'ın yarattığı bu olağanüstü özelliklere hayran olurlar ve onları taklit etmeye çalışırlar. Örneğin insanlar uçakları da, kuşları taklit ederek icat etmişlerdir. Bunun gibi insanların doğada görüp taklit ettikleri daha çok şey vardır. Ama biz şimdilik sivrisineğin macerasına devam edelim.

Sivrisinek iş başında !

Sivrisineğin kan emme tekniği insanı hayrete düşürecek kadar detaylıdır.

sivrisinek nasıl görür

Sivrisinekler, çevrelerindeki varlıkları sıcaklıklarına göre renk renk görürler. İşte sivrisinek bir insan grubunu bu şekilde görür ve sonra hedefini belirler.

Sivrisinek önce bir hedef üzerine konar. Örneğin kolunuza... Sonra hortumundaki dudakçıklar ile kendine uygun bir nokta seçer. Sivrisineğin bir şırıngaya benzeyen iğnesi özel bir kılıfla korunmuştur. Kan emme işlemi sırasında iğne bu kılıftan dışarı çıkar. Birçok insan sivrisineğin iğnesini deriye batırdığını ve deriyi öyle deldiğini zanneder. Oysa sivrisinek bunun için başka bir yöntem kullanır. Alt çenesini testere gibi öne ve geriye doğru hareket ettirir ve üst çenesinden de yardım alarak deriyi keser. Açtığı yarıktan iğnesini sokar ve iğne kan damarına ulaşınca kanı emmeye başlar.

Doktor Sivrisinekler!

sivrisinek

"Sivrisinekten doktor mu olur" diye sorabilirsiniz. Ama bu sayfada anlatılanları okuyunca "gerçekten de doktorlarmış" diyeceksiniz.

Bir yeriniz kesilince kanınızın akması bir süre sonra kendiliğinden durur. Çünkü kanın katılaşarak akmayı durdurma özelliği vardır. Allah insanları korumak için kanlarını böyle bir özellikle yaratmıştır. Eğer kan böyle kendi kendine katılaşmasaydı, parmaktaki küçücük bir kesik veya koşarken düştüğünüzde meydana gelen bir yara bile günlerce kanayacağı için, kan kaybından bir insan ölebilirdi.

Bu bizim için önemli bir faydadır. Ancak sivrisinekler bundan pek hoşlanmayabilirler. Neden mi? Çünkü sivrisinek tam kanımızı emmeye başladığında kanımız katılaşacak ve sineğin hortumundan geçemeyecekti. Böylece sivrisinek diye bir hayvan da kalmayacaktı. Çünkü bu durumda hiçbiri yumurtalarını kandaki proteinle besleyemezdi. Ancak Allah yine sivrisinekleri bu işleme uygun bir özellikle yaratmıştır. Nasıl mı? Sivrisinek kan emmeye başlamadan önce, Allah'ın ona verdiği özel bir sıvıyı üzerine konduğu insanın kan damarının içine akıtır. Böylece o bölgedeki kan katılaşmaz ve sivrisinek rahatça kanı emer.

sivrisinek

Anne sivrisinek içinde taşıdığı yumurtalarını emdiği kan ile besler.

Yandaki resimde bir sivrisineğin insanı sokarken yaptığı işlemleri görebilirsiniz. Sivrisinek beslenmek için kan emmez. Sadece taşıdığı yumurtalarının ihtiyacı olduğu için kan emer. Üstelik bu işlemleri yaparken siz hiçbir şey hissetmezsiniz. Çünkü sivrisinek kestiği yeri uyuşturur.

Bu sıvının bir başka özelliği daha vardır. Sivrisinek bütün bu işlemleri yaparken siz hiçbir şey hissetmezsiniz. Çünkü bu sıvı sivrisineğin kestiği yeri uyuşturur. Bu dişçilerin veya ameliyat yapan doktorların kullandıkları bir ilaca benzer. Doktorlar da canınız acımasın diye size bir ilaç verirler ve siz hiçbir acı hissetmezsiniz. İşte sivrisinek de tam bir doktor gibi çalışır. Önce uyuşturur, sonra kanı emer.

Sivrisinek sizi soktuktan sonra, ufak bir kaşıntı ve şişme hissedersiniz. İşte bu kaşıntının ve şişmenin nedeni sivrisineğin verdiği bu sıvıdır.

Bütün bu anlatılanlar size çok uzun bir sürede gerçekleşmiş gibi gelebilir. Ancak bunların hepsini sivrisinek birkaç saniyede gerçekleştirir. Ve siz ancak sivrisinek işini bitirip, bütün malzemelerini toplayıp gittikten sonra, sizi soktuğunu anlarsınız.

Şimdi birlikte düşünelim. Sivrisinek neredeyse kurşun kaleminizin ucu kadar minicik bir hayvandır. Ancak yaptığı işler çok önemli ve karmaşıktır. Bir sivrisinek bütün bunları sizce düşünebilir mi? Bir insanın kanının durmasını engellemek, canı yanmasın diye kestiği yeri uyuşturmak, gece karanlıkta da rahat görebileceği bir göz oluşturmak, yumurtalarını batmasın diye suyun üzerine sal şeklinde bırakmak… Bunların hiçbirini bir sivrisinek düşünemez değil mi?

Allah her canlıyı beslenebilmesi, kendini koruyabilmesi ve yaşamını devam ettirebilmesi için en uygun özelliklerle yaratmıştır. Bu, Allah'ın ne kadar şefkatli, merhametli ve koruyucu olduğunu gösterir. Örneğin bir sivrisinek yaşamını devam ettirebiliyorsa bu, Allah onu koruduğu içindir. Allah, hiçbir şeyi unutmaz ve hiçbir konuda yanılmaz. Bu yüzden de sivrisineğin ihtiyacı olan herşey tastamamdır. Hiçbir eksikliği yoktur.

Sinek, Yeryüzündeki En İyi Uçan Canlılardandır

sinek

Size şimdiye kadar sivrisineklerin özelliklerini anlattık. Ama aslında etrafınızda gördüğünüz tüm sineklerin ilginç özellikleri vardır.

Sinekler ilk doğdukları andan itibaren son derece iyi uçarlar. Hatta sinekler için en üstün uçma kabiliyetine sahip olan canlılar bile denebilir.

Bir sinek saniyede ortalama 500 ile 1000 kez kanatlarını çırpabilir. Burada bir an durup düşünün. Bahsettiğimiz süre 1 saat veya bir dakika değil, tam olarak bir saniyedir. Yani siz gözünüzü bir an kapatıp açıncaya kadar geçen süre kadardır. İşte sinek siz gözünüzü kapatıp açıncaya kadar en az 500 kere kanatlarını açıp kapatmıştır.

Şimdi de şunu düşünün: Sizden saniyede 500 kere değil sadece 10 kere kolunuzu açıp kapatmanız istense ne yaparsınız? Vücudunuzdaki kaslarla böyle bir şeyi başarabilmeniz kuşkusuz mümkün değildir. Ama sinek vücudundaki olağanüstü kas sistemiyle, sizin ve hatta yetişkin insanların bile başaramayacağı bu işi yapabilir. Üstelik sinekler kanatlarını çırparken hiç zorlanmazlar; kanat kaslarında aşınma da olmaz. Çünkü Allah sinekleri böyle üstün bir sisteme sahip olarak yaratmıştır.

Bir sineği dikkatlice izleyecek olursanız; olduğu yerden hiç zorlanmadan havalandığını görürsünüz; bildiğiniz bütün sinekler bunu zaten yaptıkları için bu sizi şimdiye kadar hiç şaşırtmamış olabilir. Oysa bu çok önemli ve oldukça zor bir harekettir.

Helikopterleri, uçakları iyi bilirsiniz. Peki bunları insanların ne zamandan beri kullanabildiğini biliyor musunuz? Bugün uçabilen araçlar ancak son yüz yılda geliştirilebilmiştir. Yani bundan 100 yıl önce ne bugünküler gibi bir uçak, ne de helikopter ortada yoktu. Mühendisler, teknisyenler uzun uzun araştırmalar yaptılar, yıllarca çalıştılar ve ancak yakın zamanda bu aletleri geliştirebildiler. Ama bakın şu çok önemlidir: Bugün uçabilen hiçbir alet sineklerin oldukları yerden havalanma özelliklerine tam olarak sahip değildir. Bu özellik bazı helikopterlerde belli bir oranda vardır. Ama tüm bu uzun çabalara, özel olarak geliştirilen son derece güçlü motorlara rağmen, sineğinki kadar kusursuz bir uçma yeteneği bu helikopterlerde yoktur.

Şimdi ilk gördüğünüz sineği bir süre inceleyin. Bakın neler göreceksiniz: Öncelikle sineğin düz bir hat izleyerek uçmadığını fark edeceksiniz. Sinek istediği yöne doğru manevralar yaparak uçabilir. Mesela havada zikzaklar çizerek uçabilir, ani dönüşler yapabilir. Zemin ne kadar elverişsiz olursa olsun kolaylıkla iniş yapabilirler, hatta tavan ya da düz duvar gibi bir yere de kolaylıkla konabilir.

Günümüzde tüm bunları başarabilen uçan bir makine henüz yoktur. Gözünüzün önüne bir sineğin havalanışını, bir de helikopterin havalanışını getirmeye çalışın ve hangisinin daha başarılı olduğuna siz karar verin.

helikopter

En ileri teknoloji kullanılarak, insanlar tarafından yapılan helikopterler bile uçma konusunda sinekler kadar başarılı değildirler.

Şimdi aklınıza şöyle bir soru gelmiş olabilir: Sineğe tüm bu hareketleri öğreten kimdir? İşte burada karşımıza çıkan yine üstün güç sahibi Allah'ın apaçık varlığıdır. Sineğe böylesine kusursuz bir uçuş yeteneği veren her şeyin Yaratıcı'sı olan Allah'tır.

Bal Üreten Küçük Dahiler

balarısı

Sabah kahvaltıda yediğiniz balı kimin yaptığını biliyor musunuz?

Büyük ihtimalle "evet" diyeceksiniz. Çünkü hepimiz balı, arıların ürettiklerini biliriz. Ama bu minicik arıların bal üretmek için doğdukları andan ölene kadar ne kadar çok çalıştıklarını, ne kadar fedakar ve ne kadar akıllı olduklarını hiç biliyor muydunuz? Gelin, Allah'ın arıları nasıl yarattığını hep birlikte inceleyelim…

Arı kovanında tek bir kraliçe, birkaç yüz erkek ve  -hepsi dişi olan- binlerce işçi arı bulunur. (Kovan içindeki arıların sayısı ise 80.000'e kadar varabilmektedir.) Kovandaki tüm faaliyetler işçilerce yapılır. İşçilerin görevlerinden bazıları şunlardır:

balarısı

Peteklerin inşası, kovanın temizliği ve güvenliği, kraliçenin ve erkek arıların beslenmeleri, arı larvalarının beslenmesi ve bakımı (arı sütü, bal ve polen karışımı), yavruların büyüyeceği odaların inşa edilmesi, bu odaların temizlenmesi, kovan içi ısısı ve neminin ayarlanması, nektar, çiçek tozu, su ve reçinenin toplanması…

balarısı

Daha önce sivrisineğin yaşam macerasını anlatmıştık. Şimdi de gelin beraber işçi arıların nasıl bir yaşam sürdürdüklerine bakalım.

İşçi arı yaklaşık 4 ile 6 hafta arasında yaşar ve doğduktan sonra 3 hafta boyunca kovanın içinde çalışır. İlk işi gelişmekte olan arılara dadılık etmektir. Depolardan aldığı bal ve çiçek tozları ile yavru arıları besler.

İşçi arı 12 günlük kadar olduğu sırada birdenbire vücudunda balmumu maddesi üretilmeye başlar. Balmumu arılar için çok önemlidir. Çünkü arılar balmumları ile peteklerini inşa ederler. Aşağıda bir balarısı peteğinin resmini göreceksiniz...

Ne kadar muntazam değil mi? Siz elinizde cetvel olmadan bu kadar muntazam altıgenleri yanyana çizebilir misiniz?

Hatta elinize boş bir kağıt alın. Ve kağıdın bir ucundan siz, diğer bir ucundan da bir arkadaşınız altıgenler çizmeye başlayın. Kağıdın tam ortasında, aralarda hiçbir boşluk bırakmadan, muntazam bir petek oluşturmayı başarabildiniz mi? Başaramadınız değil mi? Bu aslında büyük insanların bile başaramayacağı bir şeydir. Öğretmenleriniz, anneniz, babanız hatta dedeniz bile bunu yapamaz. Çünkü bunun için bazı aletler kullanarak çok zor bir hesap yapmak gerekir. Ama küçücük arı, hem de doğduktan 12 gün sonra böyle mükemmel düzgünlükte bir petek yapabilir. Üstelik hiçbir alet kullanmadan!

Arıların hepsi bir uçtan başlayarak altıgen petekler yaparlar ve sonra ortada buluşurlar. Dikkat ederseniz peteklerin hepsi aynı boydadır. Bir arı insanların bile yapamadığı bir işi nasıl böyle ustalıkla yapabilir? İşte arıya bunu yaptıran Allah'tır. Allah onu bu yetenekle birlikte yaratmıştır.

İşçi arının sorumlulukları bunlarla bitmez. 3 haftalık oluncaya kadar, erişkin arıların getirdikleri balözü ve çiçek tozlarını peteklere depo etmek, kovanın temizliğini sağlamak, ölü arıları ve çöpleri kovan dışına atmak görevleri arasındadır. Arı, 3 haftanın dolmasına yakın son görevi olan nöbetçiliğe başlar ve kovanını düşmanlara karşı savunur.

3 hafta dolduğunda ise arı artık balözü, çiçek tozu ve su toplamaya gidebilecek durumdadır.

İşçi arı 2-3 hafta durup dinlenmeden çalıştıktan sonra bitkinleşir ve ölür.

balarısı petekleri

El ile çizilen altıgenlerle muntazam bir petek oluşturmak imkansız!

Kısacık hayatları boyunca arılar hiç durmaksızın çalışırlar. Üstelik onlara kimse ne iş yapmaları gerektiğini öğretmez. Ama onlar daha doğar doğmaz işe koyulurlar. Bir düşünsenize, yeni doğmuş bir bebek yatağından kalksa, önce yatağını toplasa, sonra gidip yıkansa ve sonra bulunduğu evdeki diğer küçük bebeklere bakmaya başlasa. Onları temizlese, yedirse, giydirse. Bu ne kadar imkansız bir şey değil mi? Ama işte arılar bu kadar imkansız bir şeyi gerçekleştirirler. Çünkü Allah onları doğdukları andan itibaren bunları yapabilecekleri şekilde yaratmıştır.

Dans Eden Balarıları

dans eden balarıları

Arılar, "8" benzeri hareketlerle dansederler. Onların bu danslarının bir amacı vardır: Arkadaşlarına besin kaynağının yerini göstermek.

Size hiç arıların bir dansı olduğunu söyleyen olmuş muydu? Bazı arılar kovanın dışına çıkarak kendilerine bir besin kaynağı ararlar. Gün boyunca dolaştıktan sonra kendilerine bir besin kaynağı bulur ve alabildikleri kadar balözü toplayıp, kovanlarına geri dönerler. Buldukları yerde daha bir sürü balözü vardır ama arkadaşlarının yardımı olmadan bunların hepsini toplayamazlar. Keşif yapan arı besin kaynağının yerini aklında tutar ve hemen kovana dönerek arkadaşlarını çevresinde toplar. Ve bal peteğinin üzerinde 8 sayısının şekline benzeyen hareketler yapmaya başlar. Dönüşlerinin ve karnını titretmesinin sayıları besin kaynağının kovandan ne kadar uzakta olduğunu belirten işaretlerdir. Dansın sonunda kovandaki arkadaşları yol tarifini anlamışlardır ve hemen yeni besin alacakları çiçeklere doğru yola koyulurlar.

Sizce minicik arılar dans ederek birbirlerine yol tarif etmeyi nereden öğrenmişlerdir? Onlara böyle bir bilgiyi veren elbette ki onları yaratan ve koruyan Allah'tır.

Arıların bizim için de bal ürettiklerini biliyor muydunuz?

balarısı petekleri

Arılar, kusursuz bir biçimde inşa ettikleri peteklerinin içine bal depolarlar. Üstte, arıların muhteşem depoları!

balarısı

Arılar kendi ihtiyaçlarının çok üstünde bal üretebilirler. Bildiğiniz gibi arılar balı karınlarında üretirler. Küçücük bedenlerinden hem kendilerine hem de insanlara yetecek kadar bal çıkar. Peki neden arılar bu kadar fedakardırlar? Neden sadece kendileri için bal üretmezler de bizi de düşünürler? Bal insanlar için çok faydalı bir besindir. Bunun için de Allah hem arıları bal üretebilecek şekilde yaratmış, hem de onlara fazla bal üretmelerini emretmiştir. Allah, Kuran'daki bir ayetinde arılar ve bal için şöyle der:

Rabbin balarısına vahyetti: "Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver". Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır. (Nahl Suresi, 68-69)

 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER
  • Başlarken
  • Evren nasıl meydana geldi?
  • İşte vücudumuz
  • Çevrenizdeki canlıların şaşırtıcı özellikleri
  • İlginç canlılar
  • Kara topraktan rengarenk bitkiler nasıl çıkar?
  • Tekrar düşünelim!
  • Evrim teorisi nedir?
  • Evrimcilere göre canlılar nasıl evrimleşirler?
  • Evrimcilerin bir türlü bulamadıkları fosiller
  • Kambriyen döneminde neler oldu?
  • Balıkların sürüngene dönüştükleri yalanı
  • Çok saçma
  • Hiç böyle şey olur mu?
  • İnsanın evrimi masalı
  • Darwin ve evrimcilerin en çok korktukları konulardan bazıları
  • Vücudumuzdaki bilgi bankası: DNA
  • Her şeyi yaratan Allah'tır
  • Sonuç