1 ve 8 Haziran 2001 tarihlerinde ATV'de yayınlanan ve Hulki Cevizoğlu'nun sunduğu "Ceviz Kabuğu" adlı tartışma programlarında çok önemli bazı gerçekler ortaya çıktı. Programlarda iki hafta üst üste evrim teorisi bilimsel manada tartışıldı. Ancak evrim teorisi lehinde söz alanların çoğu, bu teoriyi bilimsel bir bakış açısıyla değil, materyalist felsefeye olan dogmatik bağlılıkları nedeniyle savunduklarını ortaya koydular...
Programın stüdyo konukları, ilk hafta Prof. Cevat Babuna ile Prof. Yaman Örs'tü. Babuna, yaratılışın bilimsel bir gerçek olduğunu, buna dair pek çok kanıt bulunduğunu anlattı. Buna karşılık Yaman Örs ise evrim teorisini savundu, ancak bilimsel bir delil göstermekten ziyade felsefi yorumlar yaptı. Yaman Örs'ün söylediği "Allah'a inanan bir insan bilim adamı olamaz" sözü de, yine evrimci tarafın dogmatizmini sergiliyordu.
Yaratılışın bilimsel bir gerçek olduğunu anlatan Prof. Cevat Babuna konuşmasında görsel malzemelerden de yararlanırken, Prof. Yaman Örs'ün konuşması klasik felsefi yorumların ötesine geçmedi.
Programın ikinci haftaki stüdyo konukları ise, Prof. Ali Demirsoy, Prof. Turan Güven ve Prof. İsmail Yakıt idi. Bu ikinci programda Ali Demirsoy evrim teorisini savunmak adına bilimsel gerçeklerle uyuşmayan pek çok iddia öne sürdü. Sayın Demirsoy, her ne kadar salt bilimsellik niyetiyle konuştuğunu iddia etse de, Darwin'den kalma köhne iddiaları bilimsel bulgulara rağmen savunuyordu.
Bu kitapta, her iki Ceviz Kabuğu programında da söz alan evrimci konuşmaların yanılgıları cevaplandırılmaktadır. Böylece, hem evrim teorisinin içine düştüğü bilimsel kriz ortaya konmakta, hem de ülkemizdeki evrimcilerin bilimsel gelişmelerden ve bilimsel düşünce yapısından ne kadar uzak oldukları sergilenmektedir. Amacımız bu kitapta ismi geçen evrimcileri eleştirmek değil, onlar aracılığıyla ortaya çıkan "evrimci dogmatizmi" göstermek ve aynı zamanda evrim teorisinin bilimsel olarak çökmüş bir teori olduğunu ortaya koymaktır.
Böyle bir kitap çalışmasına ihtiyaç duyulmasının nedeni ise, Ceviz Kabuğu programı veya benzeri tartışma platformlarının, evrim teorisi gibi kapsamlı bir konuyu ele almak için yeterince uygun bir zemin ve ortam olmamasıdır. Bu programlarda, her ne kadar program sunucusu tarafsız ve iyi niyetli de olsa, zaman darlığı ve program düzeni nedeniyle bilimsel deliller yeterince ortaya konamamakta, somut delillerden yoksun olan taraf (yani evrimciler), demagojiye başvurmaktadır. Kamera karşısındaki bir tartışmada veya birkaç dakikalık bir telefon konuşmasıyla, bilimsel delillerin, akademik kaynakların ortaya konmasının mümkün olmadığı açıktır. Araya başka bir konuşmacının girerek söz kesmesi, telefon bağlantısının kesilmesi, sesin kötü veya parazitli gelmesi, belge ve delilleri izleyiciye gereği gibi aktarma güçlüğü gibi pek çok olumsuz faktör, en net ve açık bir konuyu dahi akıcı bir mantık örgüsünde aktarabilmeyi zorlaştırmakta, hatta imkan dışı kılmaktadır.
Bu nedenle tartışma programlarında, "kim daha yüksek sesle konuşursa", onun tezinin daha fazla dikkat çektiği bir ortam oluşabilmektedir. Bunu fırsat bilen evrimciler, "din-bilim çatışması" gibi hayali tezlerini hararetli, hatta kimi zaman agresif bir üslupla tekrarlamakta, her türlü gereksiz polemiğe girerek "laf kalabalığı" yoluyla ilmen yenildikleri tartışmada üstün gelmeye çalışmaktadırlar.
Bu nedenle, konu hakkındaki tartışmanın, bilimsel içerikli yayınlar (makaleler ve kitaplar) yoluyla yürütülmesi gereklidir. Nitekim evrim teorisini çürüten ve yaratılışı destekleyen kanıtlar şimdiye kadar ülkemizde yayınlanmış pek çok kitapla ortaya konmuştur. İlginç olan, evrimcilerin bu çalışmalar karşısında hep suskun kalmalarıdır. Bilimsel kanıtlara dayalı cevaplar vermek yerine, imza toplamak, demagojik deklarasyonlar yayınlamak, hatta kendi öğrencilerinin yaratılışın bilimsel delillerini anlatan kitapları okumalarını yasaklamak gibi yöntemlere başvurmaktadırlar. Bu gerçek, kendisi de evrim teorisine inanan bir düşünür olan, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Arda Denkel tarafından da 1999 yılında kaleme aldığı bir makalede belirtilmiştir. Denkel, ülkemizdeki evrimci kanadın demagoji yöntemlerine başvurduğunu, ancak bilimsel açıdan yaratılışı savunanların "gerisinde kaldıklarını" ifade etmiştir.1
Bu kitapta evrimcilerin bilimin gerisinde kaldıklarını bir kez daha gözler önüne sereceğiz. Eğer gerçekten bilimsel bir teori savundukları iddiasında iseler, bu kitaba yine bilimsel yayın yoluyla cevap vermeleri gerekir. Aksi halde, evrim teorisine bilimsel değil dogmatik bir bağlılık içinde olduklarını fiilen ilan etmiş olacaklardır.