Büyük Bir Süpriz

Emre sabah erkenden kalkar ve sessizce akarsuya gider. Onları yine çalışıyorken bulur. Bütün cesaretini toplar ve kunduzların yanlarına gidip onlarla konuşmaya başlar.

Emre: Merhaba, benim adım Emre. Sizinle arkadaş olabilir miyim?

Sevimli hayvanlar önce biraz irkilirler ancak sonra Emre'nin dost tavrını görünce biraz daha büyükçe olanı öne atılıp konuşmaya başlar.

Bay Kunduz: Tabii. Benim adım Bay Kunduz, yanımdaki de eşim Bayan Kunduz, tanıştığımıza çok memnum oldum.

Emre buna çok sevinmiştir. Çünkü artık merak ettiklerini onlara sorabilecektir. Hemen sohbet etmeye başlarlar.

kunduz çizimleri

Emre: Sizi bir süredir merakla izliyorum. Sormak istediğim o kadar çok soru var ki... Önce şu ağaç kütükleri ile başlayalım. Ağaç kütüklerini neden suya taşıyıp üst üste koyuyorsunuz Bay Kunduz?

Bay Kunduz: Emreciğim, bizim gibi bütün kunduz çiftleri kendilerine yeni yuva yapmak için göç ederler. Biz de bir süre önce buraya göç ettik yani bu akarsuya yeni taşındık. fiimdi kendimize bir yuva inşa ediyoruz. Ancak bunu yapabilmemiz için durgun bir suya ihtiyacımız var. Bu yüzden öncelikle akarsuyun önünü kesmemiz gerekiyor. Biz de bunun için ağaçları üst üste koyup suyu keserek gördüğün suni gölü oluşturduk.

Emre: Yani siz bir baraj mı yapıyorsunuz? Bu müthiş birşey. Biliyor musunuz, biz insanlar da suyun akışını kesmek için yüzyıllardan beri aynı şekilde barajlar yapıyoruz. Geçen gün coğrafya dersinde öğretmenim bize ülkemizdeki barajları ve yapılışlarını anlatmıştı. Ben çok şaşırmıştım. Çünkü o kadar güçlü akan suyun önüne bir inşaat yapılması çok zor diye düşünmüştüm. Ama sizin yaptığınız bizimkinden çok daha şaşırtıcı ve zor. Böylesine güçlü akan bir suyu durdurmayı nasıl başarıyorsunuz? Bu nereden aklınıza geldi? İnsanların yaptıkları barajlara bakıp mı karar verdiniz?…

Emre heyecan içinde sorularını arka arkaya sıralarken Bay Kunduz, Emre'nin sözlerine ve şaşkınlığına bir süre güler. Çünkü yaptıkları iş onlar için çok kolaydır, hiç zorlanmadan yapmaktadırlar.

Bay Kunduz: Dur Emre dur, biraz soluk al. Bütün sorularına sırasıyla cevap vereceğim. Hiç merak etme, herşeyi öğreneceksin. Biz baraj yapmayı da, böyle bir yuva yapmayı da doğar doğmaz biliriz. Tabi ki bu kendiliğinden bizim aklımıza gelmedi. Durup duruken bir gün "hadi gelin baraj kurup, suyun ortasına bir yuva yapalım" demedik. Bütün bunları biz zaten biliyorduk. Daha doğmadan bütün bunlar bize öğretilmişti. Bu yüzden biz işimizi bu kadar iyi yapıyoruz. Nerede nasıl davranacağımızı çok iyi biliyoruz. Koca ağaçları nasıl devireceğimizi, nasıl suya taşıyacağımızı da bu sayede biliyoruz.

Emre, Bay Kunduz'u şaşkınlık içinde dinlerken birdenbire arkasında bir ses duyarak irkilir:

Abisi: Ben sana bütün bu sorularının cevabını verebilirim Emre. Ama önce bana bir açıklama yapman gerekiyor. Neden kamptan tek başına ayrıldın? Bıraktığın notu görmeseydim seni çok merak edebilirdik.

Emre: Abiciğim, ben, şey... Çok özür dilerim o kadar heyecanlıydım ki, kendimi buraya gelmekten alıkoyamadım. Ama notumu göreceğini bildiğim için böyle yaptım. Lütfen bana bütün bunları kunduzlara kimin öğrettiğini söyler misin?

Abisi: Peki tamam. Bak Emre, geçen hafta seninle Kuran okumuştuk. Hatırlarsan okuduğumuz ayetlerden pek çoğunda gökleri, yeri ve ikisi arasındaki herşeyi yaratanın Allah olduğu yazıyordu. Bunun üzerine seninle teker teker bildiğimiz hayvanları ve yaptıkları olağanüstü işleri düşünmüştük ve bütün bunları kendiliklerinden yapamayacakları sonucuna varmıştık. Onlara nasıl davranacaklarını öğreten birinin olduğunu anlamıştık.

Emre: Evet çok iyi hatırlıyorum.

Abisi: İşte Emreciğim, bütün canlılar kendilerine Allah'ın öğrettiği şekilde davranırlar. Daha doğdukları andan itibaren hepsi nasıl davranacaklarını çok iyi bilir. Biz insanlar, hayvanların yaptıklarını çözmek için yıllarca çalışırız. Teknolojik aletler kullanırız, kitaplar okuruz, deneyler yaparız. Ama hayvanlar bizim anlamak için çalışıp çabaladığımız işleri büyük bir kolaylıkla yaparlar. Örneğin uzman insanların yapamayacağı hesaplamaları bile hiç zorlanmadan yaparlar. Bay Kunduz ve Bayan Kunduz da kendilerine Rabbimizin öğrettiklerini yapıyorlar. fiimdi Bay Kunduz neler yaptıklarını anlatırsa, o zaman ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksın.

Bay Kunduz: Evet, Emre. Biraz sonra sana yapacağımız yuvanın detaylarını anlatacağım. Bizim kendi başımıza böyle bir şey yapmamızın mümkün olmadığını sen de göreceksin.

Emre, Bay Kunduz'un ve abisinin anlattıklarını büyük bir dikkatle dinlemektedir. Ne kadar önemli bir konuşma yaptıklarının farkındadır. Bu yüzden bütün dikkatini toplayıp, aklına takılan bütün soruları sormaya karar verir.

Emre: Bay Kunduz gördüğüm kadarıyla bu gölü oluşturmak için ağaç keserken ellerinizi ve dişlerinizi kullanıyorsunuz. Peki sizin dişleriniz nasıl bu kadar dayanıklı? Mesela ben bir dalı ısırmaya kalksam benim dişlerim hemen kırılır. Ben sizin yaptıklarınızı kesinlikle yapamam.

Bay Kunduz: Çok güzel bir soru. Eşim ve ben 1 sene içinde 400'e yakın ağacı devirebiliriz. Üstelik bu işlemlerin hepsini de dişlerimizle kemirerek yaparız. Ağaç dallarını kemirirken dört tane ön dişimizi kullanırız. Seninkiler kadar olmasa da bizim de dişlerimiz zaman içinde aşınır ve zaman zaman da kırılır. Ancak bu bizi hiç etkilemez çünkü kesici ön dişlerimiz çok kısa bir sürede uzar. Bu hayatımız boyunca hep böyle devam eder.

Emre: Yani tıpkı bizim tırnaklarımızın uzaması gibi sizin de dişleriniz mi sürekli uzuyor?

Bayan Kunduz: Bu soruna da ben cevap vereyim Emre. Evet öyle de diyebiliriz. Allah bizim diş yapımızı diğer bütün canlılardan farklı bir özellikte yaratmıştır. Eğer böyle olmasaydı, hem beslenemezdik hem de yuva yapamazdık. Bu da bizim için çok kötü olurdu. Hatta açlıktan öleceğimiz için soyumuz tükenirdi, yani bugün biz burada olamazdık. Hatta dünyada tek bir kunduz bile bulamazdın. Ancak gördüğün gibi ben ve Bay Kunduz da dahil bütün kunduzların dişleri çok çabuk uzar. Dişlerimiz bizim için çok ama çok önemlidir.

çizim kunduz

Emre: Peki yüzmeyi nasıl öğrendiniz? Ben daha yeni yeni yüzmeye başlamışken, siz nasıl bu kadar mükemmel bir şekilde yüzebiliyorsunuz.

Bay Kunduz: Emreciğim, bizim gibi bütün kunduzlar doğduktan kısa bir süre sonra yüzmeye başlarlar. Bu bizim için çok kolaydır. Çünkü vücudumuz yüzmeye çok uygundur. Bir kere ayaklarımız perdelidir, bu yüzden suyu kolayca iteriz. Arka kuyruklarımızsa dev bir palet gibidir, bu sayede suyun içinde çok rahat hareket ederiz. Sen nasıl suyun altında gözünün içine su girmesin diye ve görebilmek için gözlük takıyorsan bizim de doğal gözlüklerimiz vardır. Suyun altındayken kulaklarımız ve burun deliklerimiz suyun içeri girmesini engelleyecek şekilde kapanarak korunur. Ve gözlerimizde de yarı saydam olan üçüncü bir göz kapağı vardır. Bu da bizi suyun etkilerinden korur.

İşte Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan başka ilah yoktur. Herşeyin yaratıcısıdır, öyleyse O'na kulluk edin...
(Enam Suresi, 102)

Emre: Küçük dostlarım biliyor musunuz, ben de ayağıma palet takıp çok rahat ve hızlı bir şekilde yüzebiliyorum. Ama tabii ki benim paletlerimi babam satın alıyor, sizse bunlara doğuştan sahipsiniz. Allah sizi tam ihtiyacınız olan özelliklerle yaratmış.

kunduz pençesi ve kuyruğu

Kunduzların pençeleri, palet gibi kullandıkları kuyrukları (üstteki resimler), dişleri kısacası bütün vücutları yüce Rabbimiz tarafından tam gerektiği gibi, özel olarak yaratılmıştır. Bunlar olmadan kunduzların yaşaması imkansızdır.

Abisi: Evet Emre çok güzel söyledin. Bay Kunduz, bize biraz da yaptığınız barajdan bahseder misiniz?

Bay Kunduz: Baraj için ilk iş olarak kalın dalları dere yatağının içine doğru iteriz. Ardından daha ince dalları, daha ağır olanların üzerine yığarız. Ancak bunları akarsu yatağına sağlam bir şekilde yerleştirmemiz gerekir. Yoksa akan su yaptıklarımızı alır götürür. Bunun için önce büyük kazıkları taşlarla ağırlaştırarak akarsuyun içinde iyice sabitleriz. Ama böyle bırakırsak kolayca dağılacağı için başka bir destek daha yapmamız gerekir. Bu yüzden yığdığımız dalları, kil ve yapraklardan yaptığımız özel bir harçla birbirlerine yapıştırırız. Bu harç su geçirmez ve suyun aşındırıcı gücüne karşı da çok dayanıklıdır.

Emre: Zaten böyle olmasaydı, suyun içinde kuru bir yuva üretemezdiniz ki, bütün çabalarınız boşa gidebilirdi.

Bay Kunduz, Emre'ye Bayan Kunduz'un, bu ağaçları sağlamlaştırmak için birbirine nasıl yapıştırdığını anlatıyor.

bayan kunduz çizimi
çizim kunduz

Bayan Kunduz: Doğru söylüyorsun Emre. Ancak yaptığımız bu set son derece dayanıklıdır ve her geçen gün biraz daha büyür ve daha sağlam olur. Set büyüdükçe önünde oluşan su birikintisi de yükselir. Birkaç aylık çalışmamız sonunda gördüğün gibi bir baraj göleti oluşur. Ancak gölet büyüdükçe barajı da sağlamlaştırmamız ve bir yandan da çatlaklarını onarmamız gerekir. Biraz önce Bay Kunduz'un da söylediği gibi kuyruğumuzla ağaçların aralarını hem çamurla doldururuz hem de çalılarla kapatırız. Ha, bu arada çok önemli bir şey daha var. Onu da sana söyleyeyim. Barajımızın şekline dikkat ettin mi? Bir yaya benziyor değil mi? İşte bu yay gibi içe doğru bükülmüş şeklin adı iç bükeydir. Bütün kunduzlar barajlarını iç bükey olarak yaparlar. Tek amacımız barajın suyun önünü 45 derecelik bir açıyla kesmesidir.

kunduz pençesi ve kuyruğu

Yukarıda solda duran kenara yığılmış bu dal parçaları biraz sonra kunduzların yuvası haline gelecek. Kunduzlar yuvalarını yaparken büyük bir sabırla önce küçük dal parçalarını taşırlar. Allah onları çok yetenekli ve akıllı yaratmıştır. Sonra ağır parçalar yine büyük bir sabırla taşınır. Kunduzlar yuvalarını yaparken çamur da kullanırlar. Taşıdıkları çalıları çamurla yapıştırırlar.

Bay ve Bayan Kunduz'un söyledikleri Emre'yi çok fazla heyecanlandırır. Bu heyecanla Emre söze atılır.

Emre: Siz bunu nereden biliyorsunuz? Hani size biraz önce öğretmenimizin bizi götürdüğü baraj gezisinden bahsetmiştim ya, işte o gün öğretmenimiz günümüzdeki barajların şeklinin de tam sizinkiler gibi yani içe doğru bükülen şekilde yapıldıklarını söylemişti. Buna iç bükey deniliyormuş. Bu şekil sayesinde suyun önünü tam 45 derecelik bir açıyla kesebiliyorlarmış ve su basıncına karşı koyabilecek en dayanıklı barajlar da iç bükey barajlarmış. Ama Bay ve Bayan Kunduz siz böyle birşeyi nasıl biliyorsunuz? Size bunu kim öğretti? Barajı mühendislerin yaptıklarını biliyorum, benim ablam da mühendis ama senelerce okudu, sonra yurt dışına gitti ve öyle mühendis oldu. Siz okula gidemeyeceğinize göre bunları nasıl biliyorsunuz? Deneye deneye mi buldunuz? Size bu bilgileri kim öğretti?

kunduz barajı ve insanların yaptığı baraj

Bayan Kunduz Emre'ye barajı nasıl bir plana göre yaptıklarını anlatırken... Emre'nin en çok şaşırdığı şey, kunduzların insanların yaptıkları barajın benzerini nasıl yaptıklarıdır.

Abisi: Bak Emre, elbette ki bunları kunduz ailesinin tesadüfen yapması mümkün değil. Sen bana daha önce Darwin isimli bir kişi ile ilgili sorular sormuştun, hatırlıyor musun? Hani okuduğun kitaplardan birinde hayvanlar tesadüfen var oldular, tesadüfen bu özellikleri kazandılar diyordu. Sen de bunu çok saçma bulmuş ve Darwin'in söylediklerinin birer yalan olduğunu bana söylemiştin.

Emre: Evet çok iyi hatırlıyorum ve ne demek istediğini de anladım abiciğim. Tabii ki Bay ve Bayan Kunduz'un bunları Darwin'in yalanlarında olduğu gibi tesadüfen öğrenmelerine imkan yok.

kunduzlar baraj yapıyor

Bay ve Bayan Kunduz barajlarını aşama aşama yaparken, Emre de bunu büyük bir şaşkınlık ve hayranlıkla izler. Emre bir yandan da "bunu nasıl yapıyorlar?" diye düşünmektedir.

Bay Kunduz: Emreciğim, sana daha önce de söylediğim gibi biz bütün bunları doğdumuz andan itibaren biliriz. Sen çok akıllı bir çocuksun. Tabi ki ben okula gitmedim. Böyle bir şeyi deneyip yanılarak bulmam da elbette ki imkansız. Sana böyle saçma birşey söyleyen olursa ona şu soruları sorabilirsin.

charles darwin

Resimde bütün insanları yalanları ile kandırmaya çalışan Darwin'i görüyorsunuz. Çok akıllı bir çocuk olan Emre abisinin anlattıklarından ve okuduğu kitaplardan bu kişinin yalan söylediğini hemen anlamıştı.

Bir kunduzun mesela benim ya da Bayan Kunduz'un bu yuvayı yapmayı tesadüfen keşfetmiş olduğumuzu varsaysak bile bütün kunduzlar böyle yuva yapıyor, hepsi mi bunu tesadüfen keşfettiler?

Benim dişlerim aşındıkça yerine yenileri çıkıyor ama bu bütün kunduzlarda böyle. Bunun tesadüfen olmayacağı çok açık değil mi?

Gördüğün gibi Emreciğim, böyle birşeyin olmayacağını, bu fikrin ne kadar saçma olduğunu anlamak için biraz düşünmek yetiyor. Ablanı ilk gördüğünde barajların 45 derecelik açıyla inşa edileceklerini hangi derste okuduklarını, nasıl hesaplar yaptıklarını sorarsan ne demek istediğimi daha iyi anlarsın.

Emre: Çok haklısınız Bay Kunduz. Bütün bunların size çok üstün akla sahip biri tarafından öğretildiği çok belli. Annem Allah'ın sonsuz akıl sahibi olduğunu söylemişti. Aynı anda hem size hem diğer kunduzlara hem de şimdiye kadar yaşamış bütün kunduzlara bunu öğretmiş olması, Allah'ın benzersiz aklını bize gösteren kanıtlardan biri. Üstelik bir tek size değil, bütün canlılara, yaptıklarını Allah'ın öğrettiğini de ben biliyorum.

Abisi: Evet Emre. Allah herşeye güç yetirendir ve tüm canlıları yaratandır. Bununla ilgili sana Kuran'dan bir ayet hatırlatacağım:

Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir. Allah, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. (Nur Suresi, 45)

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER
  • Becerikli Baraj İnşaatçıları: Kunduzlar
  • Bahar Kampındaki İlk Gün
  • Emre Esrarengiz Yabancılarla Karşılaşıyor…
  • Büyük Bir Süpriz
  • Koyu Sohbet Devam Ediyor…
  • Kunduzları Yaratan Allah’tır