Allah'ın yüceliğini hakkıyla kavrayan bir insan yaptığı işlerin her aşamasında yüksek bir ahlak gösterir. Ancak basitlik insanı, Kuran ahlakına uygun bir yaşam şeklinden tamamen uzaklaştırır. Peygamberimiz (sav) "edebsizlik ve çirkin sözün girdiği yer çirkinleşir" (Tirmizi, Birr 47) şeklinde buyurmuştur. Bu sözde bildirildiği gibi gafil bir ruh haliyle yaşayan insanın hayatına da çirkinlik ve karmaşa hakim olur. Bulunduğu yerler çözümsüzlüklerin yaşandığı, konuların bir türlü halledilemediği, gerilime müsait, huzursuz ortamlara dönüşür. Ancak burada batıl basitlik dininin çok önemli bir özelliği ortaya çıkar: Basitlik tek taraflı yaşanmaz. Basit kişilerin bu kirli kültürlerini sergileyebildikleri kişiler yine kendileri gibi aynı kültürün içindeki gafil kişilerdir. Basitlik dininin üyeleri birbirlerini hemen tanır ve Kuran ahlakından uzaklaşma konusunda birbirlerini teşvik ederler. Bunlar, adeta birbirlerini ateşe çağırırlar. Allah bir ayetinde bu tehlikeye şöyle dikkat çekmiştir:
...Onlar, ateşe çağırırlar, Allah ise Kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler. (Bakara Suresi, 221)
Başka ayetlerde ise Allah insanların birbirlerinin sapmasına nasıl vesile olduklarını şöyle haber vermiştir:
De ki: "Sizin şirk koştuklarınızdan hakka ulaştırabilecek var mı?" De ki: "Hakka ulaştıracak Allah'tır. Öyleyse, hakka ulaştıran mı uyulmaya daha hak sahibidir, yoksa doğru yola ulaştırılmadıkça kendisi hidayete ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?" Onların çoğunluğu zandan başkasına uymaz. Gerçekten zan ise, haktan hiçbir şeyi sağlayamaz. Şüphesiz Allah, onların işlemekte olduklarını bilendir. (Yunus Suresi, 35-36)
Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.' (Enam Suresi, 116)
İmanı zayıf, kalbinde hastalık olan insanlar birbirlerini her konuda olduğu gibi basitlik dinini yaşama konusunda da olumsuz yönde etkilerler. Ancak bilinmelidir ki, bu kişiler aslında içlerinde yaşadıkları basitliğin çirkinliğinin de bilincindedirler. Çünkü bu kirli kültürü asla yaşayamayacakları insanları çok iyi tanırlar. Salih Müslümanlarla bu kirli kültür aracılığıyla bağlantı kurmanın olanaksız olduğunu bilirler. Bu nedenle onların yanlarına geldiklerinde ellerinden geldiği kadar bu yönlerini gizlemeye gayret ederler. Sadece Müslümanlara karşı değil, basitliği kendilerinden biraz daha az yaşayan kişilere karşı da kendilerini olabildiğince gizlerler. Örneğin çalıştıkları yerde bağlı oldukları kişiye kaliteli insanlar olduklarını göstermeye çalışırlar.
Böyle bir kişi basitliği yaşadığı arkadaşlarının yanındakinden çok farklı bir karakter sergiler. Oturuşu, kalkışı, konuşurken seçtiği kelimeler, mimikleri, ses tonu, olayları değerlendirmesi tümüyle farklılaşır. Ya da bu kişi bir devlet büyüğünün yanına gitse gerek saygısıyla, gerekse gösterdiği tavırlarla kimi zaman gerçek haliyle kıyaslanamayacak kadar değişir.
Aynı şekilde, bir öncesinde kendi zihniyetini taşıyan bir kişiyle rahatça bu kültürün gereklerine uygun gafil bir sohbet içinde olabilirken, samimi Müslüman ahlakında gördükleri kişilerin yanında bu kültüre ait tavırlarını ellerinden geldiği kadar geri çekerler. Bu kültüre ait basit mimiklerden, fayda getirmeyecek uzun manasız sohbetlerden, kısılmış gözlerle ve benzeri şekilde yapılan vurgulamalardan kaçınırlar. Ancak bu ani değişim aslında ruhlarında yaşadıkları basitliğin yanı sıra çok daha önemli bir gerçeği ortaya çıkarır. Demek ki bu kişiler bilinçli olarak ve isteyerek basitlik kültürünü yaşamayı ve onun oluşturduğu gafil ortama girmeyi tercih etmektedirler. Bu konuda vicdanlarını örtmekte, bu kirli kültürün gereklerini yaparken kendilerini soktukları itici görüntüyü Allah'ın gördüğünü ve her anlarına şahit olduğunu bilmelerine rağmen, bunları yaşamaktan bir rahatsızlık duymamaktadırlar.
Oysa bu kültür ciddi şekilde niyet ederek içinden hemen çıkılacak kadar zayıf bir kültürdür. Bundan sonraki yaşamında sadece Müslüman ahlakı ile yaşamaya karar veren bir insan bu basit kültürün getirdiği gafletten tek bir karar ile çıkabilir. Allah'ın razı olacağını belirttiği güzel ahlakı kendi dünya ve ahiret hayatı için en uygun ahlak olarak benimseyerek, yaşamına samimi, güzel ahlaklı bir Müslüman olarak devam edebilir. Diğer insanlara da bu yönde güzel bir örnek oluşturabilir ve bunun güzel karşılığını Allah'tan umabilir.