Bal Mucizesi

Sizin için hayvanlarda da elbette ibretler vardır, size onların karınlarındaki fers (yarı sindirilmiş gıdalar) ile kan arasından, içenlerin boğazından kolaylıkla kayan dupduru bir süt içirmekteyiz.
(Nahl Suresi, 66)

Balarısı

Arılar tarihin çok eski devirlerinden bu yana insanlara bal üreterek hizmet etmektedirler. Öyle ki arıcılık tarihi MÖ 3500 yıllarına kadar uzanmaktadır.141

Balın Üretimi

Bilindiği gibi balın ana malzemesi, arıların çiçeklerden ve meyve tomurcuklarından topladıkları nektarlardır. Arılar nektarı bala çevirirler. Polenlerin ise bal yapımında bir etkisi bulunmaz, arılar tarafından sadece protein ihtiyaçlarını gidermek için kullanılır.

Çiçeklerden ve meyve tomurcuklarından alınarak yutulan nektar, arıların "bal midesi" denilen organlarında kimyasal bir değişime uğrar ve içinde birçok vitamin ve mineral bulunan ağır şekerli bir sos halini alır. Daha sonra bal, kovandaki hücrelere yerleştirilir ve üzerleri mumdan bir kapakla örtülür. Bal petek içindeyken arılarca sağlanan özel havalandırma sistemi sayesinde bildiğimiz tat ve kıvamına gelir.142

Balın rengi, şeker dengesi ve tadındaki farklılık tamamen toplanan nektarlardan kaynaklanmaktadır. Balın kokusunu, çiçeklerdeki aromalı "volatil" yağı verir ki bu, aynı zamanda çiçeklerin kokularını sağlayan yağdır.

Bal üretimi çok büyük bir çaba gerektirir. Örneğin sadece 1/2 kg ham nektarı toplamak için 900 arının bir gün boyunca çalışması gerekmektedir. Toplanan bu miktarın ise ancak bir kısmı bala çevrilebilir. Çiçeklerdeki nektardan elde edilecek balın miktarı tamamen getirilen nektarın şeker konsantresine bağlıdır. Örneğin elma çiçeğinin fazla şekeri bulunmaz. Bu yüzden bu ağaçtan elde edilen nektarın çok azı bala dönüştürülebilir.143

450 gramlık saf balı elde edebilmek için yaklaşık olarak 17.000 balarısının 10 milyon çiçeği ziyaret etmesi gereklidir. Arının yiyecek aramak için ihtiyaç duyduğu ortalama bir gezinti, yaklaşık olarak 500 çiçek ziyaretini gerektirir ve 25 dakika sürer. Bu yüzden 450 gram saf bal elde etmek için arıların 7000 iş saati çalışmaları gereklidir. 144

Son derece zahmetli bir iş olmasına rağmen arılar, balı ihtiyaçlarından kat kat daha fazla üretirler. Kuşkusuz bu, Allah'ın insanlara verdiği güzel bir nimettir.

Arılar Kışın Nasıl Beslenir?

Bilindiği gibi arılar balı kış için besin olarak depolamaktadır. Balın ne kadar üretileceği ise tamamen çevredeki çiçek kaynaklarına bağlıdır. Arılar kolonilerine yetecek kadar balı çiçekler solmadan bir ay önce toplamış olsalar da bir kenara çekilip nektar toplamayı bırakmaz, peteği genişletme yoluna giderek daha fazla bal depolamaya çalışırlar.

Arıcılar ise bal ile dolu olan peteklerin yalnız bir kısmını kovandan alır çünkü arılar balın bir kısmını kışın besin olarak kullanmaktadırlar. Eğer balın büyük bir kısmını alırlarsa, kışın arıları şekerli su ile beslerler. Sadece kışın çok sert geçtiği günlerde bir istisna olur ve şekerli su yetmez. Bu durumda arılara bal verilmesi gerekir.

Balın İçeriği

Balın hiç şüphesiz ilk akla gelen özelliği tatlı olmasıdır. Bunun sebebi balın içindeki üç şekerdir: Üzüm şekeri (% 34), sakroz (% 2) ve levulose (meyve şekeri % 40).

Bundan başka balın % 17'si su, geri kalan % 7'lik bölümü ise demir, sodyum, sülfür, magnezyum, fosfor, polen, manganez, alüminyum, gümüş, albümin, dekstrin, nitrojen, protein ve asitlerden oluşur. Balın kalitesini belirleyen bu % 7'lik karışımdır.145

... Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır.
(Nahl Suresi, 69)

Balarısı

Balı bildiğimiz şekerden ayıran çok önemli bir fark vardır. Şeker ancak sindirim sisteminde değişime uğradıktan sonra kana karışırken, bal sindirime gerek olmadan çok süratli bir şekilde kana karışır. Çünkü içerdiği meyve şekeri ve üzüm şekeri, ilk başta oranı oldukça fazla olan sakrozun ters-yüz olmasıyla meydana gelir. Bu yüzden bu şekerlere "basit şekerler" denir. Kısacası bal insan vücudunun en yüksek derecede ve en hızlı şekilde faydalanacağı şekilde tasarlanmış bir gıdadır. Ilık su ile karıştırılan balın birkaç dakika içinde vücuda enerji verdiği tespit edilmiştir.

Baldaki Şifa

Bal, gerek içinde barındırdığı vitaminler ve minerallerle, gerekse yapısal özellikleri sebebiyle insanlar için tam bir şifa niteliğindedir ve Kuran'da da bu konuya dikkat çekilmiştir:

Rabbin balarısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır. (Nahl Suresi, 68-69)

Balın en önemli özelliklerinden biri, içinde bakteri barınamamasıdır. Dr. Bodag F. Beck "Bal ve Sağlık" adlı kitabında buna şöyle değinir:

Bütün canlıların yaşamlarını devam ettirebilmek için bir miktar neme ihtiyaçları vardır. Bakteriler balla temas ettiklerinde nemden yoksun kalır ve yok olurlar. Ayrıca balın asidik tepkisi de bakterilerin yaşamaları için uygunsuz bir ortam oluşturur. İnsan vücudunu etkileyen birçok mikroorganizma balda yok olur. 146

Bal, içinde bakteri barındırmamakla kalmaz aynı zamanda bir bakteri yok edici olarak da kullanılır. Örneğin antibiyotiklere karşı dirençli olduğu bilinen MRSA bakterisinin bala karşı koyamadığı tespit edilmiştir.147

Dr. W. Sackett bal sayesinde tifo mikroplarını 48 saat içinde yok etmiştir. Dizanteri mikropları 10 saat içinde ölmüştür.148

Bu bilgilerden de anlaşılacağı gibi bal, "şifa" yönü son derece güçlü bir besindir. Henüz günümüzde kesin olarak tespit edilmiş bu özelliğine, Kuran'da 1400 yıl önceden dikkat çekilmiştir. Kuşkusuz bu da, sonsuz kudret sahibi Allah'ın indirmiş olduğu Kuran'ın mucizelerinden biridir.

Balın içinde, minerallerin, şekerlerin ve birçok vitaminin yanısıra, az miktarlarda, birtakım hormonlar, çinko, bakır ve iyot da vardır. Yan sayfadaki tablo 100 gram balın kimyasal analizini göstermektedir.

Benzersiz Bir Besin: Arı Poleni

...Onlarda kendileri için daha nice yararlar ve içecekler vardır. Yine de şükretmeyecekler mi?
(Yasin Suresi, 73)

Arıların bir başka ürünleri de arı polenidir. Daha önce de belirttiğimiz gibi arılar çiçeklerden topladıkları poleni doğrudan doğruya kullanmaz, "arı poleni" denilen bir maddeye dönüştürürler. Bu dönüşüm çiçekten toplanan polenlere, nektarın ve bazı enzimlerin eklenmesiyle yapılır.

Arıların imal ettikleri bu karışımda ihtiyacımız olan herşey vardır. Arı poleninin, % 25'i bitki proteinidir. (8 tanesi temel amino asitlerden olmak üzere en az 18 amino asit) Bundan başka bir düzineden daha fazla vitamin, 28 mineral, 11 enzim ve yardımcı enzimler ile 11 karbonhidratı içerir. Arı poleni bu içeriğiyle bir besin olmanın çok ötesinde bir değere sahiptir.

1950'lerden bu yana arı poleni üzerinde birçok çalışma sürdürülmektedir. Özellikle Paris yakınlarında bulunan Apiary Araştırma Laboratuvarları'nda bu konuda sayısız deney yapılmıştır. Arı poleninin, koli basili ve bazı salmonellalar (bir bakteri türü) üzerinde etkili olan antibiyotik maddeleri içerdiği, bunun yanısıra, besleyici, kuvvetli ve metabolik avantajlar sağlayan bir madde olduğu da anlaşılmıştır. 149

Beslenme uzmanı Dr. Paavo Aitrola arı polenini şöyle övmektedir:

Polen doğadaki besin açısından en zengin ve mükemmel besindir. Vücudun strese ve hastalıklara karşı direncini artırır, birçok hastalık vakasında iyileşmeyi hızlandırır..."150

Ruslar da arı poleni konusuna oldukça önem vermişlerdir. Vladivostok'taki Longevity (Uzun Yaşam) Akademisi'nin başkanı Dr. Naun Petrovich Joirich şöyle demektedir:

… Arı poleni orjinal bir besin ve ilaç hazinesidir. Yaşam için gerekli olan bütün temel maddeleri içermektedir.151

Fiziksel performansın güçlendirilmesi de arı polenine bağlanmıştır. Carlson Wade "Arı Poleni ve Sağlığınız" (Bee Pollen and Your Health), Linda Lyngheim ve Jack Scagnetti "Arı Poleni," (Bee Pollen) adlı kitaplarında, arı poleni sayesinde atletlerin güçlendiğinden bahsetmektedirler. 152

Arı Sütü

Arı sütü son derece kompleks ve henüz tanımlanamayan bazı bileşikler içerdiği için sentetik olarak üretilemeyen bir maddedir. Doğal hormonlar, mineraller, B vitaminleri, folik asit, yağ asitleri, vücutta eksikliği Parkinson, Alzheimer ve benzeri diğer sinir sistemi hastalıklarına sebep olan acetylcholine maddesi, amino asitler, proteinler, yağlar ve karbonhidratlar bakımından zengindir. Ayrıca vücuttaki doku yenilemesinde ve büyümesinde önemli bir rolü olan aspartik asiti de içermektedir.

Arı sütü anti bakteriyel, anti virütik, besleyici ve yaşlanmayı önleyici etkilere sahiptir. Ayrıca solunum, iskelet, sinir, üretim, endokrin, kalp damarları, savunma ve hücre sistemleri için faydalıdır. Arı sütü hormon dengesini harekete geçirici etkiye sahiptir. Hormonları ve metabolik fonksiyonları düzenler ve normalleştirir. İnsanın yaşı ilerledikçe bozulan hücre yenilenmesine yardım eder. Deri problemlerini tedavi etmenin yanısıra derinin rengini de korur.

Kronik yorgunluk, ciddi hastalıklar, ameliyat ya da travma gibi durumlardan sonra vücudun güç kazanmasını sağlar. Enerji artırıcı etkisi vardır. Serum kolestrolü ve yağ sayımlarını düşürür, damar sertliğini engellemeye yardımcı olur. Ayrıca karaciğeri koruma, doku ve kas oluşturma, kemik büyüme ve sağlığını destekleme, hafızayı güçlendirme, kiloyu düzenleme ve yara tedavilerinin desteklenmesinde de faydalı olduğu yapılan araştırmalar sonucunda anlaşılmıştır.

Almanya'da değişik alanlarda çalışmalar yapan doktorlar arı sütünü kötü beslenmiş ve prematüre bebekleri iyileştirmede kullanmışlardır. Arı sütü ile beslenen bebeklerin kilo ve sağlık durumlarında iyileşme görülmüştür. Bundan başka arı sütü verilen sinirsel ve ruhsal hastaların da normal kilolarına, daha dayanıklı bir sinir sistemine ve daha güçlü bir fiziksel ve zihinsel yapıya kavuştukları gözlenmiştir.

Arı sütü yaşlanma etkisini geciktirmek için, menopoz, beslenme yetersizliğinin düzeltilmesi, eklem iltihabı, damar hastalıkları, peptik ülserler, karaciğer rahatsızlıkları gibi rahatsızlıklarda ve genel olarak daha sağlıklı olmak için doktorlar tarafından tavsiye edilmektedir.153

Dipnotlar

141- Encyc. Americana, 1993, USA, Vol.3, Int. Headquartes, Danbury Connecticut, s.444

142-http://www.atd.ucas.edu/homes/cook/mead/danspaper.html

143- Lucy W. Clausen, Insect Fact and Folklore, Int. Book and Periodicals Supply Services, New Dehli

144- John Brackenbury, Insects and Flowers, 1995, UK, s.12

145- Murray Hoyt, The World of Bees, Coward Mcnann Inc, New York, 1965 s.181

146- F. Beck Bodog and Smedly, Honey and Health, Mc. Bride and Co., N.Y., Doree, 1946

147- www.wave.co.nz/honey

148- Murray Hoyt, The World of Bees, Coward Mcnann Inc, New York, 1965 s.185

149- http://www.good-vitamins.com/front/honey.htm

150- http://www.good-vitamins.com/front/honey.htm

151- www.aim4health.com

152- www.aim4health.com

153- http://www.wic.net/waltzark/rjelly.htm http://www.health-pages.com/rj/

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER
  • Giriş: Arilarin Hayati
  • Arı Kovanında Hayat
  • Arıların Haberleşme Yöntemleri
  • Koloninin Bölünmesi: "Oğul Verme"
  • Arıdaki Kusursuz Vücut Tasarımı
  • Bir Mühendislik Harikası: Petek
  • Bal Mucizesi
  • Sonuç: Yaratılış Gerçeği
  • Darwinizm'in Çöküşü