İnsanoğlu içinde yaşadığı dünyada "ne", "nasıl" ve "ne şekilde" gibi pek çok sorunun cevabını aramakta, ancak bu soruların ardından oldukça kısa bir yol katedebilmektedir. İnsanın iç içe yaşadığı olağanüstü düzen ve denge hakkında kendisine 'neden?' sorusunu sormadığı sürece gerçeğe ulaşacak bir mesafe katetmesi mümkün değildir.
Bu kitapta, canlı-cansız her şeyin temeli olan "atom" konusunu ele alacağız. Atom hakkında nelerin, nasıl ve ne şekilde gerçekleştiğini inceledikten sonra, "neden" sorusunun cevaplarını arayacağız. Bizi, peşinde olduğumuz mutlak gerçeğe ulaştıracak olan işte bu son sorunun cevabı olacaktır.
19. yüzyılın ilk yarısından bu yana çok sayıda bilimadamı atomun sırlarını ortaya çıkarabilmek için gece gündüz çalıştılar. Atomun şekli, hareketi, yapısı ve diğer özelliklerini gün ışığına çıkaran bu çalışmalar, maddeyi ezeli ve ebedi bir varlık olarak kabul eden klasik fiziği temellerinden yıktı ve modern fiziğin temellerini attı. Bu çalışmalar aynı zamanda beraberinde birçok soruyu da gündeme getirdi.
Bu sorulara yanıt arayan pek çok fizikçi, çalışmalarının sonucunda tüm evrende olduğu gibi atomda da kusursuz bir düzen, şaşmaz bir denge ve mükemmel bir tasarım olduğu gerçeğinde birleştiler.
Bu gerçek, 14 asır önce Allah Katından indirilmiş olan Kuran'da da açıklanmıştır. Kuran ayetlerinden açıkça anlaşıldığı gibi tüm evren, mükemmel bir düzen içinde işlemektedir. Çünkü yer, gök ve ikisi arasında bulunanlar, sonsuz bir güç ve akıl sahibi olan Allah tarafından yaratılmıştır.
Allah’ın yarattığı her şey olağanüstü mükemmelliktedir ve kusursuz bir düzen içinde işlemektedir. Asıl şaşılması gereken konu, bazı insanların kendi vücutları da dahil olmak üzere gördükleri, duydukları ve bildikleri her yerde karşılarına çıkan sonsuz sayıdaki mucizeden etkilenmemeleri ve bu olağanüstü detayların "neden" kendilerine gösterildiği sorusunun cevabını düşünmemekte ısrar etmeleridir.
Okumakta olduğunuz "Atom Mucizesi" adlı bu kitap, bilimsel bir konuyu incelemesine karşın, alışageldiğiniz bilimsel kitaplardan farklı bir amaçla karşınıza çıkmaktadır. Bu çalışma, hem canlıların hem de cansızların yapı taşı olmak gibi son derece eşsiz bir özelliğe sahip olan "atom"u, "ne", "nasıl" ve "ne şekilde" sorularının cevaplarıyla ele alarak, "neden" sorusunun yanıtına kapı açmaktadır. Bu kapıdan geçildiğinde ise, Allah'ın aklının, bilgisinin üstünlüğü ve yaratışının tüm varlıkları sarıp kuşattığı açıkça gözler önüne serilmektedir.
Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi, 255)
Kitapta zaman zaman karşınıza Allah'ın yaratmasındaki mükemmelliği vurgulamak için kullandığımız "tasarım" kelimesi çıkacak. Bu kelimenin hangi maksatla kullanıldığının doğru anlaşılması çok önemli. Allah'ın tüm evrende kusursuz bir tasarım yaratmış olması, Rabbimiz'in önce plan yaptığı daha sonra yarattığı anlamına gelmez. Bilinmelidir ki, yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah'ın yaratmak için herhangi bir 'tasarım' yapmaya ihtiyacı yoktur. Allah'ın tasarlaması ve yaratması aynı anda olur. Allah bu tür eksikliklerden münezzehtir. Allah'ın, bir şeyin ya da bir işin olmasını dilediğinde, onun olması için yalnızca "Ol" demesi yeterlidir. Kuran'da Allah şöyle buyurmaktadır:
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)