Renkler nasıl insanlar için çevrelerini tanımakta önemli iseler aynı şekilde diğer canlıların yaşamlarını sürdürmeleri için de vazgeçilmezdirler.
Canlılar sahip oldukları ışık ve algılama sistemlerine göre işleyen bir "renk dili"ne sahiptirler. Yani her canlı türü için renklerin ifade ettiği anlamlar değişmektedir. Her canlının yaşamını sürdürebilmesi için yaşadığı ortamdaki renklerin dilini bilmesi zorunludur. Çünkü yaşamsal faaliyetler ancak bu dilin algılanmasıyla yönlendirilir. Peki canlılar bu renk dilini nasıl kullanırlar?
Öncelikle canlıların çok büyük bir bölümü besin bulabilmek için renklerin yardımına ihtiyaç duyarlar. İkinci olarak deri, pul veya kürk gibi oluşumlarında bulunan renkler, özellikle ısıyı yayma veya tutma gibi özellikleriyle canlılığın devamı açısından çok önemli bir rol oynarlar.
Anne kuşlar yavrularını beslerken gaga rengine göre karar verirler. |
Ayrıca canlılar düşmanlarından korunurken de renklerini kullanırlar. Yaşadıkları çevreyle uyum içindeki renkleri sayesinde kamufle olur, düşmanlarından gizlenebilirler. Veya üzerlerinde taşıdıkları renkler ve desenler düşmanları açısından caydırıcı bir görünüm oluşturabilir. Rengin yardımcı olduğu bir başka nokta da canlıların eşlerini veya yavrularını tanımalarıdır. Örneğin anne kuş yavrusunun besin ihtiyacını gagasının rengi sayesinde anlar. Aynı şekilde yavru da annesini bu şekilde tanır ve besinin geldiğini anlar. 16 Doğadaki bu örneklerde de görüldüğü gibi canlılar, yaşamlarını sürdürebilmek için renklerin anlamlarını doğru olarak bilmelidirler. Bu bilgiyi doğru olarak alabilmeleri için de, bunu algılayabilecekleri uygun sistemlere sahip olmaları gerekir.
Eğer bu sistemler olmasa dış ortamı algılayamaz ve hayatlarını sürdürmeleri için gereken faaliyetleri yapamazlardı. Besinlerini tanıyamazlardı, düşmanlarını ayırt edemezlerdi. Dolayısıyla dış dünyadan kopar, ölüme mahkum olurlardı.
Canlıların sahip olduğu bu detaylı sistemin rastlantısal bir biçimde meydana geldiği asla iddia edilemez. Çünkü her sistem, her uyum, her tasarım, her program, her plan, her denge bir düzenleyici tarafından yaratılmak zorundadır. Bu uyumu en mükemmel biçimde canlıların içine ve yaşadıkları çevreye yerleştiren bir irade ve güç mutlaka vardır. Bu gücün sahibi, üstün bir bilgi ile hem ortamı hem canlının kendisini hem de kullandığı sistemleri sarıp kuşatmıştır. Bu gücün sahibi alemlerin Rabbi olan Allah'tır.
Yeryüzündeki bütün renkleri yaratan Allah'tır. Gökyüzü, dağlar, ekinler, kelebekler, kırmızı elmalar, portakallar, papağanlar, sülünler, mor üzümler, ağaçlar kısacası çevrenizde gördüğünüz her şey Allah dilediği için bu renklere sahiptirler. Allah Kuran'da bu gerçeği bize şöyle bildirir: |
Allah'ın gökyüzünden su indirdiğini görmedin mi? Böylece Biz onunla, renkleri değişik olan meyveler çıkardık. Dağlardan da beyaz, kırmızı renkleri değişik ve siyah yollar (kıldık). İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da renkleri böyle değişik olanlar vardır. Kulları içinde ise Allah'tan ancak alim olanlar 'içleri titreyerek-korkar'. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, bağışlayandır. (Fatır Suresi, 27-28) |
Canlıları incelediğimizde renklerin dilini ustalıkla kullandıklarını görürüz. İşte canlıların yaşamlarında önemli bir yer kaplayan renklerin dilinden örnekler:
Hayvanlardaki savunma taktiklerinin en önemlilerinden biri de kuşkusuz ki kamuflajdır. Kamuflaj yapan canlılar yaşadıkları ortama son derece uyumlu şekilde yaratılan vücut yapıları ile adeta özel bir koruma altına alınmışlardır. Bu canlıların vücutları bulundukları ortamla o kadar uyumludur ki, resimlerine bakıldığında bazılarının bir bitkiye mi yoksa bir hayvana mı ait olduğunu anlamak ya da aynı ortamda bulunan hayvanla bitkiyi birbirinden ayırt edebilmek neredeyse imkansızdır.
Yaşadıkları ortamın renklerine göre kendi renklerini değiştiren canlılar her zaman bilim adamlarının ilgisini çekmiştir. Yapılan araştırmalar, bir canlının nasıl olup da kendisinden tamamen farklı yapıdaki bir canlıya tıpatıp benzediği sorusunun cevabını bulabilmek içindir.
Yedi gök, yer ve bunların içindekiler O'nu tesbih eder;
O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ancak siz onların tesbihlerini kavramıyorsunuz. Şüphesiz O, halim olandır, bağışlayandır.
(İsra Suresi, 44)
Örneğin bahçede yürürken yaprak zannettiğiniz için üzerine basmaktan son anda kurtulduğunuz kurbağanın ne gibi işlemler yaparak o desenlere ve renge sahip olduğunu hiç düşünmüş müydünüz? Kurbağanın yaptığı kamuflaj onun için çok önemli bir savunma aracıdır. Bu sayede bulunduğu ortamda görünmez hale gelen kurbağa düşmanlarından kolaylıkla kurtulmuş olur.
Pembe bir çiçeğin üzerindeki pembe örümcek, çiçekteki açıklı koyulu pembe rengi aynı tonları ile tutturabilirken aynı tür örümceğin başka bir üyesi farklı bir çiçeğin üzerinde -örneğin sarı bir çiçeğin üzerinde- aynı rengi alabilmektedir.
Resimde ağacın gövdesinde bir güve görülmektedir. Güvenin uyguladığı kamuflaj o kadar kusursuzdur ki ağacın kabuğunun şekli, rengi, desenleri dahi güvede eksiksiz olarak vardır. İşte bu, Allah'ın kusursuz yaratışıdır. | Yengeç örümceklerinin üstte sağda görülen Misumena varia türü, üzerine konduğu çiçeğin rengine bağlı olarak sarıdan beyaza kadar değişen pek çok rengi vücudunda oluşturabilir. 17 Üstte solda görülen örümcek türü ise kendisini en iyi gizleyecek rengi buluncaya kadar durmadan ilerler. 18 |
Yandaki resimde üzerinde yaşadıkları bitkinin rengine tıpatıp benzer bir renge sahip olan iki tesbih böceği bulunuyor. Bu böceklerdeki kamuflaj yeteneği yalnızca yetişkinlerle sınırlı değildir. Tesbih böceklerinin yumurtalarında da kamuflaj yapabilecekleri sistemler vardır. Yetişkinlerin yaşadıkları bitkinin zemininde bulunan böcek yumurtaları sebze tohumlarını andırırlar. Bu sayede düşmanlarından korunmuş olurlar. 20 | Bazı böcek türleri toplu halde kamuflaj yaparak düşmanlarından korunurlar. Örneğin Madagaskar'da bulunan tropik bir hemiptera türü olan Phiatidlerin kanatları parlak ve renklidir. Bu fotoğraftaki gibi bir ağaç gövdesinde toplu halde dinlendikleri zaman bir böcekten çok çiçeğe benzerler. Bu da böcek arayan avcıları yanıltır. 19 |
Savanların kuru otlarında avlanan bir aslan neredeyse görülmezdir. Çünkü aslanın renkleri çevre ile karışır. | Uzun otlarda bir çitayı ayırt etmek de çok zordur; bunun sebebi yüzlerce küçük noktanın hayvanın vücudunu netleştirmemesidir. Ayrıca çitanın siyah noktaları güneş ile belirginleşir ve vücudunu olduğundan daha büyük gösterir. 21 |
Kutup ayılarının yoğun beyaz kürkleri onları aşırı soğuklardan korur. Ayrıca kürkün rengi de ayı avlanırken iyi bir kamuflaj sağlar. Aynı şekilde beyaz kürk karda yaşayan tavşanlar için de iyi bir koruma sağlar. |
Kamuflaj sadece deride gerçekleşen bir olay değildir. Örneğin Güney Amerika'nın tropik ormanlarında yaşayan kurbağaların bazı türlerinin kasları renklidir. Bundan başka kanları da oksijen taşıyan hücreleri ihtiva eder. Bu yüzden renk değişiminin yalnızca deri yüzeyinde değil, vücudun içinde de gerçekleşmesi gerekir. 22 | Kopmuş olan ince dal ve yapraklar ıslanınca koyu bir renk alırlar. Aynı şekilde birçok kurbağa ve kara kurbağası da nemli havalarda renk değiştirerek kararırlar. Bu halleriyle tıpkı ıslanmış yapraklara ve dallara benzerler. 23 Bu şaşırtıcı uyumun rastlantı olması mümkün değildir. |
Resimde havanın yağış durumuna göre renk değiştiren kara kurbağası görülmektedir. | Üstteki resimde kurumuş yaprak şekline sahip küçük bir kurbağa türü olan Makaya görülmektedir. Kurbağanın yaptığı kamuflaj, en iyi yukarıdan bakıldığında anlaşılır. Bu çok önemli bir detaydır, çünkü avcılar da kurbağaya en çok bu açıdan bakarlar. 24 |
Üstteki resimde ise ağacın bir parçası gibi görülen başka bir kurbağa türü vardır. Her iki canlıyı da ortamdan ayırt etmek son derece zordur. | Üstteki çekirgenin üzerindeki desenler yapraklara zarar veren bir mantar türünün bıraktığı izlere çok benzer. Genellikle ayaklarının görüntüsü çekirgeleri ele verir. Ama bu çekirge türü hem ayaklarını kıvırarak gizler, hem de bacaklarının rengi şeffaftır. 26 Yaprağın üzerindeki kurumuş parçalar ve kıvrımlar bile eksik kalmayacak kadar kusursuz olan bu taklitleri elbette ki hayvanlar kendileri yapmamışlardır. Çekirgeler her şeyi kusursuz yapan Allah tarafından yaratılmışlardır. |
Gündüzleri veya avcıların en fazla olduğu saatlerde taklitçi hayvanların çoğu hareketsiz kalır. Bu nedenle kamuflaj yapan canlıların çoğu zaman canlı oldukları bile anlaşılmaz. Bu zorunludur çünkü avcıların algılayıcıları harekete karşı çok hassastır. Örneğin Brezilya'da yaşayan bu çekirge üzerine konduğu otlardan hiçbir şekilde ayırt edilemez. 25 | Sağda resmi görülen ot parçası gerçekte bir böcektir. Genellikle hareketsiz durduğu için bu böceği içinde bulunduğu otlardan ayırt etmek neredeyse imkansızdır. Bir canlının çevresiyle aynı olacak şekilde kendi bedeninde renkler oluşturması, şeklini başka bir cins canlıya benzetmesi mümkün değildir. Kamuflaj yapan tüm canlılara bu özellikler yaratıcıları olan Allah tarafından verilmiştir. |
Resimlerde yaprak taklidi yapan çekirgeler görülmektedir. Yaprakların genel yapısında bulunan merkezi bir orta damar ve bu ana damarın iki yanındaki simetrik parçalar, resimlerde de görüldüğü gibi, eksiksiz bir şekilde bu çekirgelerde de bulunmaktadır. |
Üst resimde pembe renkli çiçeklerin arasında kaybolmuş olan bir Mantis türü görülmektedir. | Üstteki resimde ise Costa Rica türü Mantis görülüyor. Genelde uzun ve dar bir ön bölüme sahip olan mantislerin aksine, Costa Rica türü mantisin üstünde yaşadığı yaprağa benzemesi için bu bölümü farklıdır. |
Mantisler ormanlarda ve dünyanın en sıcak bölgeleri olan savanlarda sık rastlanan avcılardandırlar. Bir Mantisin bütün vücudu avlanmak için tasarlanmıştır. Alttaki resimde görülen Güney Amerika ormanlarının bu tropik Mantisi neredeyse kurumakta olan bir yaprağın aynısıdır. Bu canlı eğer yeşil bir yaprağın üzerinde dursaydı çok kolay fark edilecekti. Oysa birçok türde olduğu gibi Mantis de kendisine uygun renkteki zeminde yani kurumuş yaprakların arasında durur. 27 Bu canlının böyle bir sistemi kendi iradesiyle akletmesi elbette mümkün değildir. Bütün canlılara neler yapmaları gerektiğini ilham eden hiç kuşkusuz ki tüm kainatın Rabbi olan Allah'ır. |
İnsan bir dala bakıp üzerinde hiçbir şey yok zannederken aniden bir kelebek uçup gidebilir. Bir saniye önce, üzerindeki kurumuş ve kopmuş bölgelere kadar tam bir yaprak görünümünde olan bu kelebek, kamuflaj mucizesinin kusursuz bir örneğidir.
İlerleyen sayfalarda görüleceği gibi, canlıların üzerlerinde bulundukları cisimlere benzemesi düşmanlarının onları fark etmelerini önler. Elbette kamuflaj yapan canlılar, korunmak amacıyla vücutlarını yaprağa, bir dala ya da bir çiçeğe kendi kendilerine benzetmiş değildirler. Hatta onlar bu benzerlikler sayesinde korunduklarının bile farkında değildirler. Ama buna rağmen istisnasız bütün örneklerde kamuflaj çok ustaca yapılmaktadır. Çiçeğin rengiyle aynı olan bir böcek, yaprak dalı gibi hareketsiz duran bir yılan, ıslak zeminin rengini alan bir kurbağa kısacası kamuflaj yapan tüm canlılar, kamuflajın özel olarak yaratılmış bir savunma taktiği olduğunu kanıtlayan birer delildir.
Hiçbir canlı böyle bir işlemi kendi kendine ya da tesadüfen gerçekleştiremez. Elbette ki canlılara kamuflaj yeteneğini veren, renk değişimini gerçekleştirecekleri kimya laboratuvarlarını vücutlarına yerleştiren üstün akıl ve bilgi sahibi olan Allah'tır.
Bir sürüngen vahşi doğada düşmanlarından korunabilmek için ne yapar? Hızlı hareket edemeyen bu canlılar için en kolay yöntemlerden biri kuşkusuz ki gizlenmektir. En iyi gizlenme yöntemi ise canlının vücudunun ortamla uyum içinde olmasıdır. Renk ve desenler gerçekte pek çok canlı için hayat kurtarıcı özelliğe sahiptirler. Mesela Afrika'nın yağmur ormanlarında yaşayan tropik bir yılan olan Rhino Viper'ın, mavi, kırmızı, sarı, beyaz ve siyahın geometrik desenleri ile süslenmiş derisi sayesinde ormanın içinde ayırt edilmesi neredeyse imkansızdır. Yan sayfalardaki yılanların sahip olduğu renkler ilginç bir biçimde içinde yaşadıkları ortamla tam uyumludur. Bu birebir uyum akla bazı sorular getirecektir. Böylesine uyumlu renkler nasıl ortaya çıkmıştır? Bunun tesadüfen oluşması ya da böyle bir yapıyı sürüngenin kendi kendine oluşturması mümkün müdür?
Elbette ki böyle bir şey mümkün değildir. Sürüngenin önce bulunduğu ortamın analizini yapıp, arkasından kendisinde ne gibi değişiklikler yapması gerektiğine karar vererek, desen ve renk belirlemesi mümkün değildir. Üstelik vücudunda böyle bir değişim için gerekli olan kimyasal işlemleri gerçekleştirebilecek bir sistem oluşturduğunu iddia etmek tamamen akıl ve mantık dışıdır. Sürüngenin bu renklere tesadüfen sahip olduğu gibi bir iddia da anlamsızdır.
Yeryüzündeki akıl sahibi yegane varlık olan insan bile vücudundaki herhangi bir yerin rengini değiştiremez. Bu değişikliği sağlayacak bir sistemi kendi bedeni içinde oluşturamaz. Bu durumda bir sürüngenin renginin, çevrenin rengiyle tonları dahi farklı olmayacak şekilde kusursuz bir benzerliğe sahip olmasının tek bir açıklaması vardır. Bu canlı çok üstün bir akıl sahibi tarafından var edilmiştir. Bu akıl, üstün ve sonsuz güç sahibi olan Yüce Rabbimiz Allah'a aittir. Allah her canlının ihtiyacını en iyi bilendir.
Güney Doğu Asya'daki kamçı yılanı ağaçlarda yaşar ve yeşil pullarla kaplıdır. Yılanın vücudunun üst kısmındaki pullar ağacı kaplayan liken ve alglerle aynı şekile ve renge sahiptir. | Costa Rica'nın yağmur ormanlarında yaşayan bu yılan türünü üzerinde bulunduğu ağaçtan ayırt etmek neredeyse imkansızdır. |
Üzerinde bulunduğu ağaçla bir bütün gibi görünen Avustralya yaprak kertenkelesi genelde açık renkli karnını çok nadir olarak gösterir. Bu kertenkelenin gözleri de iyi bir kamuflaja sahiptir. | Pakistan'da yaşayan bu leopar kertenkelesi, yalnızca vücudunun sırt kısmını kullanarak kamuflaj yapabilir. Karın kısmı ise neredeyse tamamen beyazdır, bu yüzden sürüngen bu bölgesini göstermemek için dikkat sarf eder. 28 |
Mürekkep balıkları ve ahtapotlar da renklerini çok hızlı değiştirebilirler. Bazen renk dalgaları bedenlerinde nabız atması gibi görünür. Bu kadar fazla değişikliğin olmasına birçok farklı etken sebep olur. Ahtapotlar kızgınlık, yiyecek görme, korku gibi durumlarda çok kısa bir zaman içinde bulundukları yerin rengini alabilirler. 30 Allah bu canlıları denizin dibinde kendilerini koruyacak özelliklerle birlikte yaratmıştır. Allah her şeyin hakimidir, her şeyden haberdardır. |
Hiç bulunduğu ortama göre renk değiştiren bir bukalemun gördünüz mü? Bu gerçekten de görülmeye değer olaylardan biridir. Zira bukalemun öylesine üstün bir kamuflaj yeteneğine sahiptir ki, bu işi yapmaktaki çabukluğu ile insanı hayrete düşürür. Diğer pek çok sürüngen de renk değiştirme yeteneğine sahip olduğu halde hiçbiri bunu bukalemun kadar hızlı yapamaz. Bukalemun, derisinin altındaki kırmızı ve sarı renk taşıyıcıları, mavi ve beyaz yansıtıcı tabakaları ve en önemlisi de duruma göre derisinin rengini değiştiren kromatofor hücrelerini büyük bir ustalıkla kullanabilir.29 Örneğin bir bukalemunu sapsarı bir ortama koyduğunuzda vücudunun renginin de hızla sarı renge dönüştüğünü ve ortama uyum sağladığını görürsünüz. Üstelik bukalemun sadece tek bir renge değil alacalı renklere de tam bir uyum gösterebilmektedir. Bunu başarabilmesinin sırrı ise bu usta kamuflajcının derisinin altındaki renk hücrelerinin boyutça büyümeleri ve hızla yer değiştirerek bulundukları yere uyum göstermeleridir. Peki bukalemun bu son derece mükemmel değişimi kendi kendine yapabilir mi? En usta ressamın dahi bir rengin aynısını elde etmek için saatlerce uğraşması gerekirken, bu hayvanların yaşadıkları ortama ayırt edilemeyecek şekilde karışmaları nasıl gerçekleşmektedir?
Böyle bir işlemi bukalemunun kendi iradesiyle yaptığını iddia etmek elbette ki akıl dışı olacaktır. Çünkü bir sürüngenin kendi bedeninin görünümünü belirlemesi, hatta görünümünü değiştirecek bir sistemi vücudunun içine yerleştirmesi elbette ki mümkün değildir. Veya bu canlının vücudundaki tüm hücrelere, atomlara hakim olduğunu, onlar üzerinde dilediği ayarlamayı yaptığını, gerekli pigmentleri oluşturduğunu iddia etmek de son derece saçmadır.
Böyle üstün bir yeteneğin tesadüfen oluştuğunu iddia etmek ise tamamen tutarsız ve anlamsız bir iddiadır. Doğadaki hiçbir mekanizma böyle kusursuz bir yeteneği oluşturma ve ihtiyacı olan canlıya verme gücüne sahip değildir. Bukalemunlar da yeryüzündeki diğer tüm canlılar gibi Allah tarafından yaratılmışlardır. Allah yaratma sanatındaki benzersizliği bize bu örneklerle de göstermektedir. Allah üstün ve güçlü olandır.
Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü (aziz) olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Diriltir ve öldürür. O, her şeye güç yetirendir. (Hadid Suresi, 1-2)
Bukalemunlar en iyi renk değiştiren canlılardandır. Sağ üstteki resimlerde de görüldüğü gibi bukalemunun üzerine konan bir yaprağın izi bir süre sonra hayvanın derisinde, üstelik de aynı renk ve desenlerle ortaya çıkar. |
Canlılar renkleri kullanarak sadece düşmanlarından mı korunurlar? Tabi ki hayır. Bazı hayvanlar, vücutlarını kaplayan tüylere rengini veren enzimler sayesinde soğuktan ve sıcaktan da korunurlar. Soğuk bölgelerde yaşayan hayvanlarda, vücudun en hassas kısımları olan bacak ucunda, kulakta ve burunda yer alan tüyler koyu renklidir. Koyu renkli tüyler, insanların kışın koyu renk giysiler giyerek güneş ışınlarından daha fazla faydalanmaya çalışmaları gibi, hayvanların da ısı enerjisini daha çok alıp, daha kolay ısınmalarını sağlar. Renk değişimi, kara hayvanlarında sık rastlanan bir durumdur. Örneğin yazın kuzey tilkilerinin tüyleri beyazlaşır, çünkü vücut sıcaklıkları yüksek olur. Kışınsa havalar soğuduğu için, vücut sıcaklıkları düşer ve enzimlerin rahatça çalışabileceği bir ortam sağlanır. Bu nedenle kışın kuzey tilkilerinin tüyleri koyulaşır. Yine kuzey enlemlerinde yaşayan tavşanlar, tilkiler, gelincik ve sansarlar da yazın kahverengi, kışın ise beyaz renge bürünürler.
Renk değişimini sağlayan enzime tirozinoz adı verilmiştir.
Bazı kuşlar da kış aylarında bembeyaz bir renk alırken, bahar geldiğinde toprağın ve bitki örtüsünün rengine uygun yeni bir görünüme bürünürler.
Bu kar tavukları, hayvanlarda, mevsimlere göre gerçekleşen kamuflajın en güzel örneklerindendirler. |
Canlılar renkleri çok farklı alanlarda kullanırlar. Birbirlerine çeşitli konularda mesajlar vermeleri de bunlardan biridir. İlerleyen sayfalarda bu konudaki örneklerin bir kısmına yer vereceğiz.
Kurbağaların en öldürücü olanlarından biri zehir oku kurbağasıdır. Dendrobates türünün bu küçük kurbağasının derisinde "batracotixin" olarak bilinen zehir vardır. Bu, hayvanlar aleminde bilinen en güçlü zehirlerden biridir. Kurbağanın ismi Amazon'daki bir kabileden gelmektedir. Yerliler kurbağaların derilerindeki zehirleri oklarının ucuna sürerler ve bunu avlanırken kullanırlar. Kurbağa zehirli olduğunu renklerini kullanarak kendisini avlamak isteyen diğer canlılara haber verir. 31 | Üstte sağdaki resimde oldukça zor seçilen Sinanceidea türünün balıkları küçük ve yassı vücutlara sahiptir. Pulları yoktur, bunun yerine derileri deniz yatağında mükemmel bir kamuflaj yapmasını sağlayan çıkıntılarla kaplıdır. Kayaya benzeyen bu çıkıntılar balığın dış hatlarını belirsizleştirirler. Bu balıklar kendilerini kuma gömerek de kamuflaj yapabilirler. 32 |
Güney Amerika'da yaşayan bu yılan türü sarı, kırmızı ve siyah halkalarla kaplıdır. Bunlara mercan yılanları adı verilir. Bu yılanlardan bazıları zehirlidir, bazıları ise sadece zehirli olan yılanları taklit etmektedir. İki yılandan hangisinin zehirli olduğu sadece renklerinin diziliminden anlaşılır. Zehirli olmayan yılanlar bu benzerlikten faydalanarak düşmanlarından korunmuş olurlar. 33 (solda) | Bir papilionida kelebeği tırtılı, kırmızı antenini uzatıyor. Bu kelebek türünün tırtılları bu organı yaklaşan bir düşman duyduklarında açığa çıkarırlar. Bu parlak kırmızı renkli uzantının hareketi küçük kuşları korkutmaya yarar. 34 (sağda) |
Fulgoriade, tropik bölgelerde yaşayan parlak renkli bir böcektir. Bu böceğin kafasında boynuz benzeri bir çıkıntı vardır. Bu çıkıntı Fulgoriade'ye ağzı açık ve dişleri görünen bir timsah görüntüsü verir. Bu çıkıntıların özellikleri hala tam olarak anlaşılabilmiş değildir. Ancak kur yapmada kullanıldığı zannedilmektedir. Ayrıca Fulgoriadeler ağaç kabuklarına da çok benzerler. Bu canlıların kullandıkları tek savunma yöntemi kamuflaj değildir. Bundan başka sağdaki resimde de görüldüğü gibi rahatsız edildiklerinde gözlerini açığa çıkarmak için kanatlarını açarlar. Bu da düşmanlarını şaşırtır ve böceğe kaçmak için fırsat verir. 35 |
Bazı hayvanlar vücutlarının çeşitli bölgelerinde yer alan değişik renkteki tüyleri bir alarm işareti olarak kullanırlar. Bu özellik en belirgin şekilde çatal boynuzlu antiloplarda (Antilocapra Americana) görülür. Hayvan, kuyruğu civarındaki beyaz tüyleri herhangi bir tehlike sırasında dikleştirerek diğer hayvanların çok uzaktan görebilecekleri bir flaş gibi kullanır. 36 |
Galapagos'taki erkek Fırkateyn kuşu, dişisinin dikkatini çekmek için gagasının altındaki kırmızı kesesini şişirir. Erkekler daha sonra yuvalarını inşa edecekleri ağaçların üzerinde grup şeklinde birikirler. Üzerlerinde uçan dişiler de erkeklerini seçerler. Kesenin kırmızı rengi kuşun üst kısmındaki metalik renkle tam bir tezat oluşturacak şekildedir. 37 |
Hayvanların tümü renklerini kamuflaj için kullanmazlar. Sülün ve tavus kuşunun erkekleri, eşlerini etkileyebilmek için renkli tüylerini kullanırlar. Erkek tavus kuşu tüylerini açtığında ortaya muhteşem bir görüntü çıkar. |
Renkler sayesinde canlılar üreme amacıyla diğer canlıları kendilerine çekerler, rakiplerini ve saldırganları uyarır ya da uzaklaştırırlar. Örneğin eşeyli üreme için tozlaşmaya gereksinim duyan çiçekli bitkiler, çiçek tozlarının taşınması işlevini üstlenen böcekleri çekmek için canlı renkler ve karmaşık desenler ile bezenmişlerdir. |
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. |
Asya kökenli olan altın sülün kuşu gözalıcı renklerinden dolayı çok dikkat çekicidir. |
Kuşların rengarenk tüylerinin en önemli özelliklerinden birisi cansız yapılar olmalarıdır. Bir tüyün tamamen cansız olması, kopan tüyün rengini aynen muhafaza etmesinin de nedenidir.
Kuşlardaki zengin renk çeşitliliği, tüylerin içerisinde yer alan ve tüy ilk oluşmaya başladığı sırada depolanan pigmentlerin varlığına veya tüylerin yapısal özelliği nedeniyle ışık hareketlerine bağlı olarak meydana gelir.
Keratin maddesinden meydana gelen bu oluşumlar, çevre koşulları nedeniyle kısa sürede yıprandıklarından belirli zaman aralıklarıyla yenilenirler. Ama hayvan her seferinde rengarenk tüylerine tekrar kavuşur. Çünkü kuşların tüyleri gerekli uzunluğa, türün renk ve desen özelliklerine tam olarak ulaşıncaya kadar gelişmelerini sürdürürler.
Tüyler sahip oldukları farklı yapı sayesinde tıpkı cam prizmanın ışığı renklere ayrıştırması gibi bir görünüm sunabilirler. Bu şekilde ışığın kırılmasıyla ortaya çıkan renkler, pigmentlerce renklendirilmiş olanlardan daha canlı ve metaliktirler. Bu tüylerin renkleri maviden yeşile, portakal renginden kırmızıya değişir.
Genellikle kuşlardaki yeşil, mavi ve metalik renkler ışığın yansıma ve kırılması sonucu oluşur. Ancak bazı renkler pigmentlerden de kaynaklanabilir. 38
Kuşlarda başlıca üç tür pigment görülür. Bunlar,siyah, kahverengi ya da donuk sarı rengi sağlayan melanin pigmentleri; kırmızı, sarı ve portakal rengini veren karotenoidlerdir.
Kuşların tüyleri sürekli yenilenen cansız yapılardır. Her yenilenmede aynı renkler tekrar ortaya çıkar. |
Kuşlardaki mavi, yeşil ve diğer bazı parlak renkler ise, tüylerin üzerindeki mikroskobik ince levhacıklarla ışığın kırılması ve yansıması sonucunda meydana gelirler. Örneğin, bazı kuşlardaki mavi renk, ışık tayfındaki tüm renklerin tüyler tarafından emilmesi ve yalnız mavi rengin yansıtılmasıyla ortaya çıkar. 39
Hormonlar da kuşlardaki renk değişikliğinde önemli rol oynarlar. Bazı türlerin erkek ve dişi bireylerindeki renk farklılığı eşeysel hormonlardan kaynaklanır. Örneğin, horozlarla tavukların tüy şekli ve renklerinin farklı olması östrojen hormonuna bağlıdır.
Kuşlardaki renkler, bulundukları çevreye uyma, erkek ve dişi bireylerin birbirlerini tanıması ve üreme mevsiminde erkek kuşların dişilere kur yapması sırasında önemlidir. Ayrıca tüylere renk veren pigmentler, tüyün dayanıklılığını artırır, güneş ışınlarından ısı depolar ve zararlı ultraviyole ışınlarının vücuda girmesini engellerler.
...Hayır, göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur, |
Kelebek kanatlarındaki renk oluşumu son derece ilgi çekicidir. Bir kelebeğin kanatlarının üzerindeki pullar vasıtasıyla ışık yansır ve ortaya "gerçekte olmayan", ama akılalmaz bir simetri ve güzellik sergileyen renkler çıkar. "Gerçekte olmayan" diyoruz, neden mi?
Kelebekler, vücutlarına kıyasla oldukça geniş bir yüzeye sahip olan kanatlarının güzelliğiyle bilinirler. Peki kelebek kanatlarındaki bu muhteşem desenler ve renkler nasıl ortaya çıkmaktadır?
Kelebekler aslında saydam olan bir çift zar kanada sahiptirler. Bunlar, yoğunlukları farklı pullarla kaplı olduğu için zar kanatların saydamlıkları belli olmaz.
Kelebek kanatlarının aerodinamiğini (hava akımlarından faydalanarak yapılan hareketler) artıran, onlara rengini veren işte bu pullardır. Dokunulduğu anda yerlerinden kopacak kadar hassas olan pulların, kelebeğin kanadına saplanan sivri uçları vardır. Bu sayede pullar dökülmeden durabilirler. Kanadın üstüne bir damın kiremitleri gibi dizilmiş olan her pulcuk ya kimyasal pigmentlerle ya da sabun köpüğündeki gibi üstüne düşen ışığı gökkuşağı renklerine kıran yapısı ile renk kazanır. Ayrıca laboratuvar araştırmaları, farklı renklerin farklı kimyasal maddelere bağlı olduklarını da göstermiştir.40 Örneğin Pteridin denilen boya maddesinin türevleri kelebeklerde genelde görülen pembe, beyaz ve sarı renkleri sağlayan maddelerdir. Çok sık rastlanan melanin adlı boya maddesi ise kanatlardaki siyah beneklerde bulunur.
Ayrıca kelebeklerin kanatlarındaki renkler her zaman göründükleri gibi değildirler. Örneğin yeşil renkli pullar; siyah ve sarı pulların karışımından oluşmaktadır. Kelebeklerin kanatları üzerinde yapılan son incelemeler, pigmentlerin pulcuklarda sentezlendiğini ve melanin üretimi için gerekli olan enzimlerin pulcukların üst derisinde bulunduğunu göstermiştir. Kelebeklerdeki bu çok değişken renkler yalnızca boya maddelerinden kaynaklanmaz. Kelebeğin kanatlarındaki pulların yapısı, düzeni, yansıma, kırılma gibi ışık olaylarının ortaya çıkmasına ve muhteşem güzellikteki renklerin doğmasına neden olur. Mesela, Stilpnotio Salicis kelebeğinin hava kabarcıklarıyla dolu yarı saydam pulları vardır. Bu pullarda boya maddesi bulunmamasına rağmen, içlerinden geçen ışık, kelebeğin satene benzer bir görünüm almasını sağlar.
Kelebek kanatlarındaki pulların detayları. |
Argynnis kelebeğininse kanat pullarının yüzeyi inanılmayacak kadar yumuşaktır ve kanatlarında gümüşi yansımalar vardır. Bazı kelebeklerde birbiri üstüne gelen iki pul tabakasının farklı dizilişleri de değişik ışık yansımaları meydana getirebilir, mesela kelebeğin siyahımsı ya da kahverengi değil de mavi görünmesini sağlayabilir. Kelebeklerin kanat yapısını, sadece renklerini göz önüne alarak incelediğimizde bile pek çok mucizeyle karşılaşırız. Böyle olağanüstü güzellikteki bir görünümün varlığı hiç kuşkusuz tüm bunları yaratan Allah'ın üstün kudretinin ve nihayetsiz sanatının bir delilidir.
Bu arada belirtmek gerekir ki, kelebeklerin kanatlarındaki renklerin ve desenlerin bir süs olarak yaratılmış olmalarının yanında, bu canlılar için hayati başka pek çok fonksiyonları da vardır.
Büyük Endonezya kelebeği (yukarıda solda) düşmanlarını şaşırtmak için kanatlarındaki göze benzeyen iki geniş beneği kullanır. Bu, onlar için yeterli bir savunmadır. Monark kelebekleri gibi başka türler ise daha farklı yollara başvururlar (sağda). Monark kelebekleri koyu portakal renkli ve siyah desenleri olan kanatları ile düşmanlarına ‘kötü tat' mesajı vererek uyarı gönderirirler. |
Pek çok kelebeğin üzerinde büyük bir canlının gözlerini çağrıştıran koyu renkli yuvarlak desenler vardır. Yine kanatların üzerindeki renkli pulcuklardan meydana gelen bu gözler kelebeklerin en önemli savunma mekanizmasını oluştururlar. Kelebekler dinlenirken kanatlarını kapalı pozisyonda tutarlar, herhangi bir düşmanla karşılaşma ya da ufak bir dokunuş sonucunda kanatlar ani olarak açılır ve kanat zeminindeki iri ve koyu renkli parlak göz desenleri ortaya çıkar. Bu sayede düşmana gereken mesaj iletilmiş olur.
Resimlerde görülen kelebekler hem renk hem de desen yolu ile kamuflaj yöntemini kullanırlar. Kelebeklerin üzerindeki göz motifleri, gözün içindeki pırıltılar dahi eksik bırakılmayacak şekilde Allah tarafından yaratılmıştır. |
Kelebeklerin sahte gözler dışında kamuflaj yetenekleri de şaşırtıcıdır. Kamuflaj yapan kelebekler çalının rengini görmekte, tespitler yapıp, bunları analiz etmekte, çok iyi işleyen bir sistemle vücutlarında ürettikleri renklerle çalının rengine bürünmekte, düşmanının zevklerinden haberdar olan başka bir türse onun hoşuna gitmeyecek renklere bürünerek uyarı mesajları vermektedir. Daha doğrusu bir kelebeğin saydığımız tüm bu işlemleri yapması asla mümkün değildir. Bunu şöyle bir örnekle belirginleştirebiliriz:
Bir laboratuvar ortamında herhangi bir rengi oluşturmaya çalıştığınızı düşünün. Bu konuda hiç bilginiz yoksa, bulunduğunuz laboratuvar ne kadar gelişmiş aletlerle ya da imkanlarla dolu olursa olsun istediğiniz gibi kesin bir sonuç alamazsınız. Bırakın kelebeklerin yaptığı gibi ortamla aynı rengi, aynı desenleri oluşturup, tamamen görünmez hale gelecek bir kaliteyi tutturmayı, herhangi anlamlı bir renk bile oluşturamazsınız. Durum böyleyken kelebeklerdeki bu muazzam sistemin tesadüflerle oluştuğunu iddia etmek elbette ki bilimsellikten uzak ve akıl dışı bir iddia olacaktır. Ortada bir düzen varsa, onun bir düzenleyicisi de vardır. Yeryüzündeki kusursuz düzen Rahman olan Allah'a aittir. Akıl sahibi insanlara düşen Allah'ın yaratması üzerinde detaylı olarak düşünmektir. Yüce Rabbimiz Allah Nahl Suresi'nde şöyle bildirmektedir:
Yerde sizin için üretip-türettiği çeşitli renklerdekileri de (faydanıza verdi). Şüphesiz bunda, öğüt alıp düşünen bir topluluk için ayetler vardır. (Nahl Suresi, 13)
Resimlerdeki kelebeklerin her ikisininde rengi aslında çok dikkat çekicidir. Fakat üzerinde bulundukları mekana olan uyumları sayesinde güvenlik içinde yaşarlar. |
Bazı kelebeklerde özellikle kanatların gövdeye yakın kısımlarında pullardan oluşmuş büyükçe koyu renkli benekler vardır. Her iki kanatta simetrik olarak yer alan bu benekler kelebeklerin uçabilmesi için çok önemli bir fonksiyona sahiptir. Uçmak için gerekli olan vücut sıcaklığına ulaşabilmek için kelebekler bu beneklerden faydalanırlar. Nasıl mı?
Pullar renklerine göre ısıyı maksimum veya minimum seviyeye getirebilme özelliğine sahiptirler. Güneş’in altında, sanki belli bir açıyı tutturmaya çalışıyormuş gibi kanatlarını açıp kapayan kelebekleri hepimiz görmüşüzdür. İşte bu hareketi yaparak güneş ışığını almaya çalışan kelebeklere kanatlarındaki siyah benekler yardımcı olur. Gövdesini ısıtması gereken kelebek güneş ışınlarının bu beneklere gelmesini ayarlayacak şekilde kanatlarını açıp kapatır, böylece bedenini kolaylıkla ısıtmış olur. Açık arazide Güneş’in altında kalan kelebeklerin rengi diğerlerine göre daha açıktır, ormanlık arazidekilerin rengi ise daha koyudur. Bazı Lepidoptera kelebekleriyse kanatlarında pul olmadığı için ışığı yansıtamazlar, bu yüzden saydamdırlar. Bu kelebek türünü uçarken görebilmek mümkündür ama bir yere konduklarında görmek hemen hemen imkansızdır. Bu da kelebek için mükemmel bir korunma teşkil eder. Tüm canlılarda olduğu gibi kelebekler de bütün ihtiyaçlarını tam olarak karşılayabilecekleri sistemlerle birlikte yaratılmışlardır ve bunların hepsi birbirine bağlı olan, biri olmazsa öbürü olmaz sistemlerdir.
Kainattaki her varlık gibi kelebekler de sahip oldukları detaylarla Allah tarafından, ihtiyaçları olacak her türlü sistemle, yaratılmışlardır.
Mavi renkli Morpho kelebeğinin kanatlarının altındaki kahverengi renk ve benekler çalılıklar arasında saklanabilmesi için mükemmel bir kamuflaj imkanı sağlar. Kelebek çalılıklarda birdenbire görünmez olabilir. |
Su altındaki yaşam, karadakine oranla çok farklıdır. Suda yaşayan canlıların tüm özellikleri suyun içinde en rahat yaşayabilecekleri şekilde düzenlenmiştir.
Bir insan suda bir balığın gördüğü gibi göremez, çünkü insan gözü su altında net görmeyi sağlayacak özelliklere sahip değildir. Örneğin balıklardaki gibi bir lens sistemi yoktur ya da insan gözü bir balığınki gibi küresel ve sert değildir, bu yüzden suda balıklar kadar net bir görüş sağlayamaz, sudaki kırılmayı değerlendiremediği için de balıklar kadar net bir uzaklık ayarı yapamaz.
Allah her canlıyı bulunduğu ortamla en uyumlu özelliklere sahip olacak şekilde yaratmıştır. Deniz altındaki canlılar Allah'ın yaratma sanatının örneklerinden sadece küçük bir bölümünü oluştururlar. Allah yaratmada hiçbir ortağı olmayan, her şeyi kontrolü altında tutandır.
…Allah'tan başka ilah yoktur. Ve şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Al-i İmran Suresi, 62)
Üstte sağdaki resimde bir kaya istakozu görülmektedir. Renk uyumu ve desenin mükemmel birleşiminin örneklerinden biri olan bu istakoz, kırmızının tonlarıyla süslenmiştir. 42 Solda ise bir mercan görülüyor. Mercanların milyarlarcası birarada yaşar, özel salgı maddeleri birbirine eklenir ve kalker iskeleti meydana getirirler. Bu iskelet üzerine kırmızı, pembe, ara sıra da siyah ya da beyaz renkli bir madde salgılarlar. 43 |
İlk resimdeki Trinidaian balıkları deniz altındaki renkli canlılardan yalnızca bir tanesidir. Denizin yüzlerce metre altında yaşayan bu balıklar bize Allah'ın renk sanatını tanıtırlar. Allah denizlerin de hakimidir. | Ortadaki resimde görülen bir saydam karides zehirli deniz anemonlarının üzerinde hiç rahatsız olmadan yürür. Bu canlı bulunduğu ortamın rengini kolaylıkla aldığı için çok iyi bir korunmaya sahiptir. Birçok saydam hayvanda vücutlarının bir kısmı görülür durumdadır. Örneğin birçoğu sindirim sistemlerini veya içlerindeki besini gizlemeyi başaramazlar. Bazı türlerde ise yalnızca kuyruk ve kıskaçların bir kısmı renklidir. Rengin bu küçük detayları karidesin görünmemesini sağlar, saydam kısımlarla renkli kısımlar arasındaki tezat, avcıyı yalnızca renkli kısma yöneltir. Bu da şeffaf canlılara bir koruma sağlar. 41 |
Denizlerin derinliklerinde, 200 metreden itibaren ışık yoktur ve karanlık başlar. Bununla birlikte derinliği Everest'in yüksekliğinden bile fazla olabilen okyanusların diplerine varıldığında rengarenk bir dünya ile karşılaşılır. Resimde görülen anemon bitkilerinin içinde yaşayan çizgili anemon balıkları da bu dünyanın elemanlarından bir tanesidir. |
Deniz salyangozları (nudibranchlar) tür olarak deniz altının en ilgi çekici canlılarındandır. Çok ilginç görünüşlere ve olağanüstü renklere sahip olan bu hayvanlar kabuksuz bir salyangoz türüdürler. Üstteki resimlerde sadece birkaç türden örnekler görülmektedir. Yumuşak bir bedene sahip olan bu canlılar, kuvvetli zehirleri sayesinde korunurlar. Çarpıcı renkleri çok zehirli olduklarını düşmanlarına haber verir. Zehirlerini, yedikleri bitkilerden elde ederler. 44 |
Sinanceidea türünün balıkları küçük ve yassı vücutlara sahiptirler.Görünüş olarak kayalara benzerler. Pulları yoktur, bunun yerine derileri av beklerken, denizin zemininde saklanmalarını sağlayan çıkıntılarla kaplıdır. | Yavru fok balıklarının vücut sıcaklıkları annelerininkine göre daha yüksektir, bu nedenle enzimleri çalışmaz ve tüyleri beyaz renkte olur. Bu aynı zamanda, beyaz buz üzerinde göze batmadıkları için, onları korur. Yavru fokbalıkları büyüdükçe, çevrenin sıcaklığına bağlı olarak da vücut sıcaklıkları düşer ve renk üzerinde etkili olan enzimler çalışmaya başlar. Beyaz renkli olan yavru fok balıklarının renkleri büyümeye başladıkça koyulaşır ve siyaha döner. |
Üstte resmi görülen Mollusk'un (yumuşakçalar sınıfından bir hayvan) en ilginç özelliklerinden biri, vücudunu kaplayan, "pelerin" denilen ve ikinci bir kabuk görevi gören dokusudur. Resimde de görüldüğü gibi gerektiğinde doku yavaşça kabuğu kaplar ve hayvanın kendini ele vermesini engeller. 45 Denizatının ise vücudu plaka şeklinde kemiklerle kaplıdır. Denizatları yüzme konusunda pek becerikli değildirler. Bu yüzden mercanlara tutunarak yaşarlar. Denizatları hızlı renk değiştirebildikleri için düşmanlarından rahatlıkla korunurlar. |
Akrep balığı (üstte solda) ılıman ve tropik kuşaktaki deniz yatağında yaşar ve hiçbir zaman açık denize çıkmaz. Bu balıklar etoburdurlar ve küçük balıkları yerler. Göğüs bölgelerindeki yüzgeçler balığın düşmanları için mükemmel bir engeldir. Kırmızı beyaz çizgileri arkadaki mercanların içinde kamufle olmalarını sağlar. Bu da av olma risklerini azaltır. Akrep balığı son derece renkli bir görünüme sahiptir ama aynı şekilde yaşadığı mercanlar da çok renkli olduğu için mercanların içinde kolaylıkla kaybolur. 46 Gizlenme renkleri ya ortamın rengine tam uygunluk gösterir veya balığın vücut sınırını kaybetmek amacıyla çeşitli leke ve çizgiler taşır. Dil balıklarında (ortada) vücut rengi resimde de görüldüğü gibi ortamın rengine tıpatıp benzer. 47 Timsah balığı ise (sağda) renklerini düşmanlarından korunmak için kullanır. |
Gece görüntülenen bir ahtapot, derisini parlak hale getirerek kendisini olduğundan daha büyük göstermeye çalışır. (en solda) 48 Sağda görülen Crinoidler zambak şeklindeki deniz laleleridir. Uzun, ince çiçek benzeri dikenli kollara sahiptirler. Kollarında zehirli bir salgı vardır. Sudaki oksijeni de kolları vasıtasıyla süzerek alırlar. 49 |
İlk resimde görülen mantis karidesi deniz altının ilginç görünüme ve canlı renklere sahip olan canlılarından yalnızca bir tanesidir. Dışarı doğru çıkık olan gözleri doğadaki en kompleks gözlerdendir. Sağdaki resimde renkli anemonların arasında yaşayan başka bir karides türü görülmektedir. Anemon bitkisi karidesin artıkları ile beslenir, karides de düşmanlarından korunmuş olur. 50 |
Şüphesiz, mü'minler için göklerde ve yerde ayetler vardır. Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır. |
İnsan düşünmediği zaman çevresinde bulunan canlılardaki mucizevi özellikleri göremez. Örneğin zar gibi ince kanatlara sahip olan kelebeklerin nasıl olup da uçtuğunu, her an her yerde gördüğü çiçeklerin nasıl olup da bu kadar çeşitli renklere sahip olduğunu, metrelerce yükseklikteki ağaçların en uç dallarının bile nasıl olup da yemyeşil kaldığını düşünmediği sürece, bunlardaki incelikleri kavrayamaz. Hatta bir çiçekteki olağanüstü sanat dikkatini çekmeyebilir.
Oysa bu kitap boyunca incelediğimiz gibi böceklerden kuşlara, bitkilerden balıklara kadar tüm canlılarda kusursuz bir sanat apaçık sergilenmektedir. Kuşkusuz bu sanat, tüm canlıların yaratıcısı olan Allah'a aittir.
Bitkileri düşünelim. Meyveleri, sebzeleri, çiçekleri ve ağaçları… Her biri farklı renklere, kokulara ve tatlara sahip olan bitkiler Allah'ın yaratma sanatının delillerindendir. Çevrenizde her an gördüğünüz, kimi zaman da sadece kitaplardan tanıdığınız bitkilerin her biri kendine özgü renklere ve desenlere sahiptir.
Hepsinin üreme şekilleri farklıdır, içerdikleri nektar oranı, kokuları hep birbirinden farklıdır. Gülleri düşünelim. Kırmızı, beyaz, sarı, turuncu, pembe, kenarları beyazlı, çift renkli hatta geçişli renklere sahip gülleri… Kuşkusuz bunları gören bir insanın hayranlık duymaması, bu çiçekleri yaratan Allah'ın sonsuz kudretini kavrayamaması çok büyük bir körlük olur. Allah Kuran'da gördüğü yaratılış delillerini takdir edemeyen insanlardan şöyle bahsetmiştir:
Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler. Onların çoğu Allah'a iman etmezler de ancak şirk katıp-dururlar. (Yusuf Suresi, 105-106)
X. Wavelength Y1. Klorofillerin tahmini ışık emme oranı A. klorofil a |
Alttaki noktalı ve düz beyaz çizgiler klorofil a ve b'nin ışık emme dağılımını göstermektedir. Tepedeki siyah eğri ise fotosentezi başlatan çeşitli ışık dalga boylarını gösteriyor. Klorofillerin emme dağılımı ile fotosentezin oluşum dağılımı arasındaki uyum çok açık bir şekilde görülmektedir. |
Bilindiği gibi bitkiler dünyasında hakim olan renk yeşil ve yeşilin tonlarıdır. Yeşil rengi oluşturan ana madde ise klorofildir. Son derece önemli bir madde olan klorofil bitki hücresinin sitoplazmasında dağınık halde bulunan kloroplastlardaki bir pigmenttir. Güneş’ten aldıkları ışığı rahatça yutacak niteliğe sahip olan bu pigmentler yalnızca yeşil rengi yansıtırlar. Bu özellik, yapraklara yeşil renk vermesinin yanı sıra, "fotosentez" gibi hayati bir işlemin gerçekleşmesini de sağlamaktadır.
Bitkiler fotosentez işleminde değişik renklerin birleşiminden oluşan güneş ışığını kullanırlar. Güneş ışığındaki renklerin en önemli özelliklerinden biri enerji yüklerinin birbirinden farklı olmasıdır. Bu renklerin ayrıştırılması ile ortaya çıkan ve tayf adı verilen renk dizisinin bir ucunda kırmızı ve sarı tonları, öbür ucunda da mavi ve mor tonları bulunur. En çok enerji taşıyanlar tayfın mavi ucundaki renklerdir.
Renkler arasındaki bu enerji farkı bitkiler açısından çok önemlidir çünkü fotosentez yapabilmek için çok fazla enerjiye ihtiyaçları vardır. Bu nedenle bitkiler fotosentez sırasında güneş ışınlarından en çok enerji taşıyanlarını, yani tayfın morötesi ucundaki renklerle (mavi ve mor) birlikte tayfın kızılötesi ucundaki renkleri (kırmızı, turuncu ve sarı) soğururlar yani emerler. Yapraklar bütün bu işlemleri kloroplastlarda bulunan klorofil pigmenti sayesinde başarırlar. 51
Bitkinin fotosentez yapabilmesi için, klorofil maddesinin emdiği ışık parçacıklarının enerji seviyesinin yeterli olması gereklidir. Kısaca fotosentez işlemini özetleyelim. Bitki, bu ışık parçacıklarından aldığı enerjiyle su moleküllerini kırar ve oksijen ile hidrojen molekülleri elde eder. Elde edilen hidrojen, bitkinin yaşamını sürdürmesi için karbondioksit gazındaki karbon atomlarıyla reaksiyona girerek bitkinin öz suyu haline dönüşür. Yani bitki kendi besinini oluşturmuş olur. Kullanılmayan oksijen ise havaya verilir. Atmosferde soluduğumuz oksijenin çok büyük bir bölümü bu yolla oluşur.
Görüldüğü gibi bitkilerin yeşil olması estetik bir görüntü vermesinin yanı sıra hem bitkilerin hem de diğer canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için son derece hayati bir öneme sahiptir. Allah, bitkilerin ve diğer bütün canlıların beslenmesinde klorofil maddesini sebep kılmaktadır.
Dünyanın her yerinde aynı türdeki çiçekler kendi türlerine özgü aynı desenlere ve renklere sahiptirler, bu hiçbir zaman değişmez. |
Dünyanın her yerinde aynı türdeki çiçekler kendi türlerine özgü aynı desenlere ve renklere sahiptirler, bu hiçbir zaman değişmez. |
Daha önce de söz ettiğimiz gibi, her maddenin yansıttığı renk, o maddenin sahip olduğu pigment moleküllerine bağlıdır. Yeşil bitkilerdeki asıl pigment molekülü de daha önce bahsi geçen "klorofil" maddesidir. Bunun yanı sıra bitkilerde başka renkleri oluşturan pigmentler de bulunur ve bu farklı pigment türleri bitkilerde gördüğümüz olağanüstü renk çeşitliliğinin oluşumunu sağlar.
Örneğin klorofile ek olarak bitkilerde "karotenoid" adı verilen pigmentler de vardır. Daha önce detaylarını incelediğimiz bu pigmentlerin bazıları sarıdır; mısırlara, limonlara, ayçiçeklerine renklerini verirler. Diğer karotenoidler sarıdan daha fazla kırmızıdırlar; bunlar şeker pancarlarında, domateslerde, güllerde, havuçlarda bulunmaktadır. Karotenoidler aynı zamanda yeşil yapraklarda da bulunmaktadır. O halde neden yapraklar kırmızı, sarı ya da turuncu değil de ağırlıklı olarak yeşil renklerde görünürler diye düşünülebilir. Bunun nedeni, klorofilin yeşilinin diğer renklerin görülmesini engelleyecek kadar güçlü olmasıdır. 52
Bununla birlikte sonbaharda değişiklikler meydana gelir. Gün ışığının azalması ile birlikte bitkiler klorofil üretmeyi durdururlar ve bu yüzden yeşil rengi veren pigmentlerin gücünde azalma olur ve yapraklardaki yeşil renk solmaya başlar. Karotenoidler yaprakları kahverengi, sarı ve kırmızıyla renklendirirler. Aynı zamanda sonbaharda bazı yaprakların dış tabakalarında "anthocyanin" adı verilen bir grup pigment üretilir. Parlak kırmızı ve mavi olan bu pigmentler yapraklarda kırmızı ve pembe renkleri oluşturan maddelerdir. Eğer bir bitkide birden fazla pigment bulunuyorsa, bu durumda bitkide, pigmentlerin yansıttığı rengin karışımı görülür. 53
Kendisine renk veren pigmentlerin tümünün bilgisi o bitkinin DNA'sında kodludur. Bu yüzden bir bitki türü dünyanın neresine gidilirse gidilsin aynı özellikleri taşır. Örneğin dünyanın her yerindeki portakalların rengi aynıdır, şekilleri ve kabuklarının dokusu aynıdır. Portakalın kabuğunun içinde bulunan içi turuncu renkli, kokulu, şekerli su dolu torbacıkları oluşturan şeffaf zarın rengi dünyanın hiçbir yerinde değişmez. Muzlar dünyanın her yerinde sarıdır, domatesler kırmızı, güller, menekşeler, karanfiller hep aynıdır. Dünyanın neresine giderseniz gidin doğal olarak yetişen bir çileğin farklı bir renk taşıdığını göremezsiniz. Dünyanın her yerindeki çileklerin DNA'sında, onları bildiğimiz çilek haline getiren özellikler mevcuttur. Çileğin rengi, kokusu, lezzeti hep aynıdır. Bu eşi benzeri olmayan bir düzendir. Böyle bir düzenin kendi kendine gelişen tesadüflerle oluştuğu elbette ki iddia edilemez.
Dünyanın her yerine hakim olan bu benzersiz sanatın sahibi üstün bir akıl sahibi olan Allah'tır. Allah her şeye güç yetirendir.
Aynı toprakta yetişmesine, aynı su ile sulanmasına rağmen nasıl olup da bitkilerde bu kadar çeşitli renklerin ortaya çıktığını hiç düşünmüş müydünüz?
Allah Rad Suresi'nde aynı su ile sulanmasına rağmen topraktan farklı ürünlerin çıkmasına şöyle dikkat çekmektedir:
Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır; ama ürünlerinde (ki verimde ve lezzette) bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, bunlarda aklını kullanan bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Rad Suresi, 4)
Bitkilerin yaptıkları fotosentez işlemi sonucunda diğer canlıların besin kaynakları olan karbonhidratlar oluşur. Fotosentez sonucunda üretilen maddeler hem bitkilerin kendileri, hem hayvanlar, hem de insanlar için son derece önemlidir. Çünkü yeryüzündeki tüm canlıların temel besin kaynağı bitkilerdir.
Renk tayfının düzgün çizgiler halinde görülebildiği gökkuşakları gerçekte birer renk oyunudurlar. Atmosferdeki yağmur damlacıkları ve güneş ışığının biraraya gelmesiyle gökkuşakları oluşur. |
Allah'ın ayette dikkat çektiği gibi aynı topraktan farklı ürünlerin çıkmasını bir de çevremizde bulunan sebze ve meyveler üzerinde düşünelim. Örneğin karpuzları, kavunları, kivileri, muzları, kirazları, patlıcanları, domatesleri, üzümleri, şeftalileri, fasulyeleri inceleyelim. Koyu sarı renkli kabuğunu açtığınızda içinden benzersiz kokusuyla, açık sarı renkte muz çıkar. Elmanın kırmızı, yeşil veya sarı renklerde olabilen kabuğu pürüzsüz bir cilaya sahiptir.
İçindeki kendine has elma kokusuna sahip şekerli suyun tat ve koku kalitesi insanlar tarafından kusursuz olarak taklit edilememektedir.
İşte Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan başka ilah yoktur. Her şeyin Yaratıcısı’dır, öyleyse O'na kulluk edin. O, her şeyin üstünde bir vekildir |
Bu, Allah'ın yaratmasıdır. Şu halde, O'nun dışında olanların yarattıklarını bana gösterin. Hayır, zulmedenler, açıkça bir sapıklık içindedirler. |
O, gökleri dayanak olmaksızın yaratmıştır, bunu görmektesiniz. |
Doğada mevsimlere göre değişen bir renk çeşitliliği vardır. Dağlar, ağaçlar, göller, nehirler kısacası tüm doğa bize Allah'ın benzersiz renk sanatını tanıtan delillerdendir. |
Bunlardan dolayı akla aynı kuru topraktan çıkmasına rağmen tüm çiçeklerin, ağaçların, sebze ve meyvelerin nasıl olup da bu kadar farklı renklere sahip oldukları sorusu gelebilir. İşte bu, Allah'ın sonsuz ilminin ve örneksiz yaratışının bir delilidir. Bir insanın yeni bir renk yaratması mümkün değildir. İnsanların ürettikleri tüm renkler doğada olanlardan yola çıkılarak elde edilen kopyalardan ibarettir. Ama Allah yoktan var edendir ve yeryüzündeki canlıları tamamlayan renklerin tümünün yaratılışı O'na aittir. Allah'ın yaratma sanatının eşi benzeri yoktur. Üstün güç sahibi Allah'ın sıfatlarından bir tanesi de Musavvir (tasvir eden, her şeye şekil ve suret veren) dir. Allah yarattığı her şeyi en güzel surette yaratmıştır:
Resimlerde görülen farklı renklere ve şekillere sahip olan meyve ve sebzelerin hepsi aynı kuru topraktan, aynı su ile sulanarak çıkar. Ancak herbirinin kendisine özgü rengi, kokusu ve tadı vardır. Allah bunların her birini benzersiz biçimde yaratmış ve faydamıza sunmuştur. |
O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 24)
Yeryüzündeki tüm bitkilerin renkleri ve dış görünümleri, insan ruhuna en hoş gelecek şekilde yaratılmıştır. Meyvelerde ve sebzelerde benzersiz bir renk çeşitliliği vardır. Bunun yanı sıra çiçekleri ve ağaçları düşündüğümüzde de aynı estetik görüntü ve renk çeşitliliği ile karşılaşırız.
Çiçeklerde de çok benzersiz bir renk ve desen tasarımı vardır. Yeryüzündeki yüzbinlerce çeşit çiçeğin her biri kendine özgü özelliklerle donatılmıştır.
Günümüzde insanların ürettikleri kokular, desenler ve renkler doğadaki benzerlerinin taklit edilmesiyle üretilmektedirler. Örneğin menekşelerin kadife yumuşaklığındaki yapraklarının mor renkleri ve yaprak dokularındaki pürüzsüzlük benzersizdir. Kadife kumaşlar menekşelerin dokusu taklit edilerek üretilmektedir ama yine de aynı kalite sağlanamamaktadır.
Bu şekilde düşünerek yeryüzündeki hangi bitkiyi incelersek inceleyelim, karşılaştığımız sonuç kusursuz bir yaratılış olacaktır. Yaratmada ortağı olmayan Allah, tadı, kokusu, rengi, deseni farklı olacak şekilde bitkileri insan için yaratmıştır. Bize düşen Allah'ın yarattığı deliller üzerinde düşünüp, şükretmektir.
Sonbaharla birlikte yapraklardaki farklı pigmentler açığa çıkar ve bitkilere sarının ve kırmızının tonları hakim olur. |
16. David Attenborough, The Life of Birds, Princeton University Press, New Jersey, 1998, s.263
17. Marco Ferrari, Colors for Survival, Barnes and Noble Books, New York, 1992, s.41
18. Marco Ferrari, Colors for Survival, Barnes and Noble Books, New York, 1992, s.52
19. Marco Ferrari, Colors for Survival, Barnes and Noble Books, New York, 1992, s.20
20. Marco Ferrari, Colors for Survival, Barnes and Noble Books, New York, 1992, s.26
21. Marco Ferrari, Colors for Survival, Barnes and Noble Books, New York, 1992, s.71
22. Marco Ferrari, Colors for Survival, Barnes and Noble Books, New York, 1992, s.76
23. Jill Bailey, Mimicry and Camouflage, BLA Publishing Ltd. , England, 1988, s.17
24. Marco Ferrari, Colors for Survival, Barnes and Noble Books, New York, 1992, s.85
25. Marco Ferrari, Colors for Survival, Barnes and Noble Books, New York, 1992, s. .25
26. Marco Ferrari, Colors for Survival, Barnes and Noble Books, New York, 1992, s.48-49
27. The Guinnes Enyclopedia of Living World, 1992, s.16
28. Marco Ferrari, Colors for Survival, Barnes and Noble Books, New York, 1992, s.86-87
29. International Wildlife, September-October 1992, s.34
30. Jill Bailey, Mimicry and Camouflage, BLA Publishing Ltd. , England, 1988, s.18
31. Dr.Harold Cogger&Dr. Richard Zweifel, Enyc. of Reptiles&Amphibians, 1998, s.388
32. Marco Ferrari, Colors for Survival, Barnes and Noble Books, New York, 1992, s.64
33. Dr.Harold Cogger&Dr. Richard Zweifel, Enyc. of Reptiles&Amphibians, 1998, s.200
34. Marco Ferrari, Colors for Survival, Barnes and Noble Books, New York, 1992, s.129
35. Marco Ferrari, Colors for Survival, Barnes and Noble Books, New York, 1992, s.126
36. David Attenborough, The Trials of Life, Princeton University Press, New Jersey s.235
37. David Attenborough, The Life of Birds, Princeton University Press, New Jersey, 1998, s.193
38. David Attenborough, The Life of Birds, Princeton University Press, New Jersey, 1998, s,158
39. David Attenborough, The Life of Birds, Princeton University Press, New Jersey, 1998, s.158
41. Karl Roessler, Coral Kingdoms, Harry N. Abrams, Inc. , Publishers, 1986, s.69
42. National Geographic, October 1989, s.518
43. National Geographic, August 1997, s.32
44. The Guinnes Enyclopedia of Living World, 1992, s.167
45. Marco Ferrari, Colors for Survival, Barnes and Noble Books, New York, 1992, s.56
46. Marco Ferrari, Colors for Survival, Barnes and Noble Books, New York, 1992, s.122
47. Marco Ferrari, Colors for Survival, Barnes and Noble Books, New York, 1992, s.62
48. Karl Roessler, Coral Kingdoms, Harry N. Abrams, Inc. , Publishers, 1986, s.44
49. National Geographic, Aralık 1996, s.118-120
50. Karl Roessler, Coral Kingdoms, Harry N. Abrams, Inc. , Publishers, 1986, s.125
51. Temel Britannica Ansiklopedisi, Cilt 7, s.16
52. Franklyn Branley, Color, From Rainbows to Lasers, Thomas Y. Crowell Comp. , New York, s.37
53. Franklyn Branley, Color, From Rainbows to Lasers, Thomas Y. Crowell Comp. , New York, s.38