Ayı yavruları kışın ortasında, anneleri kış uykusundayken, kör ve tüysüz olarak doğarlar. Sincap büyüklüğündeki yavru ayı yalnızca süt emeceği yere tırmanacak kadar güçlüdür. Dişi kahverengi ayının sütü yağ ve kalori bakımından çok zengindir, bu yüzden yavru, kış boyunca hızla büyür. Anne ayı ilkbaharda uyandığında yavru onu yuvanın dışında izleyecek kadar güçlenmiştir.
Son derece hareketli olan ayı yavruları yuva dışında çok korumasızdırlar. Bir yıl boyunca onları bütün tehlikelerden koruyan annelerinin yanında kalarak kendilerine bakmayı öğrenirler. Bu süre içinde sürekli beslendikleri için hızla büyürler ve sürekli oyunlar oynarlar. Annelerinin üstüne tırmanmaya çalışır, diğer kardeşleriyle sürekli boğuşurlar. Ayı da diğer bütün ebeveyn hayvanlar gibi yavrusunun tehlikede olduğunu düşünürse düşmanlarına karşı çok yırtıcı olabilir. Anne ayı üç yıl boyunca yavrularıyla hiç bıkmadan ilgilenir, onların hayatını koruma altına alır. (http://www.nationalgeographic.com/kids/creature_feature/0010/brownbears2.html)
Geceleyin ve gündüzün barınan herşey O'nundur. O, işitendir, bilendir. |
Fok balıklarının yaşadığı bölgelerde hava, bahar aylarında bile en fazla -5 derece sıcaklıktadır. Ancak bu, fokları hiç etkilemez. Çünkü, kürkleri ve vücutlarında depoladıkları yağlar üşümelerini önler. Foklar kalabalık sürüler halinde yaşarlar.
Nasıl olup da bu kalabalık sürünün içinde anne fok yavrusunu tanır? Diğer pek çok canlı gibi anne fok da, doğumdan sonra yavrusunu koklar, dokunur. Bu sayede yavrusunun kokusunu tanır ve onu başka yavrularla hiç karıştırmaz.
Yavrular bebek yağı denilen bir yağla kaplı olarak doğarlar. Küçük vücutları bu yağ sayesinde sürekli sıcak kalır. Memelilerden çok azının yavrusu fok yavruları kadar hızlı büyür. Üç hafta içinde yavru, ağırlığının üç hatta dört katına çıkar. Çünkü fokların sütü en iyi inek sütünden on iki defa daha yağlıdır ve dört kat daha fazla proteinlidir. Bu, yavrunun çok hızlı büyümesini sağlar. Anne fokun özel sütü bebek fokun vücudunda hemen koruyucu-yağlı bir tabakaya dönüşür.
Son derece aciz olan ve kendini koruması mümkün olmayan fok yavrularının her türlü ihtiyaçları anneleri tarafından karşılanır.
Allah yarattığı her varlığı en güzel şekilde rızıklandıran, her türlü ihtiyaçlarını eksiksiz olarak yaratandır:
(Yine) Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. |
Kutup ayılarının derilerinin altındaki 10 cm'lik yağ tabakası ısı yalıtımı sağlar. Böylece buzlu sularda saatte 10-11 km. hızla, 2000 km. uzağa kadar yüzerek gidebilirler. Bununla birlikte beyaz kutup ayılarının koku alma duyuları öylesine keskindir ki 1.5 m. kalınlığındaki kar tabakasının altında saklanan bir fok balığının kokusunu bile rahatça algılayabilirler. (Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:211, Haziran 1985, s.25)
Kutup ayılarının yavruları genellikle kış ortasında doğarlar. Tüysüz doğan bu kör yavrular çok küçüktürler. Kışın soğuğunda yaşayabilmeleri için bir yuva gerekmektedir. Dişi kutup ayıları sadece hamile olduklarında ya da yavruları olduğunda yuva yaparlar. Kar yığınlarının altındaki yuvalar, 2 metre uzunluğundaki bir tünelle, yaklaşık yarım metre çaplı yuvarlak bir alandan oluşur.
Bu yuvaların genellikle birden fazla odası vardır ve kutup ayıları bu odaları yuvanın girişinden daha yüksek seviyede hazırlarlar. Böylece odalardaki sıcak havanın girişten dışarı çıkması engellenmiş olur. Ayrıca kutup ayısı yuvanın girişinde her zaman hava girecek kadar dar bir kanalı açık bırakır. (Thor Larsen, Polar Bear:Lonely Nomad of the North, National Geographic, Nisan 1971, s.574)
Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur, itaat-kulluk da (din de) sürekli olarak O'nundur. Böyleyken Allah'tan başkasından mı korkup-sakınıyorsunuz? |
Anne ayı barınağının tavanını kimi zaman 75 cm'den başlamak üzere 2 m'ye kadar varan bir kalınlıkta inşa eder. Bu özel tasarım sayesinde yuvadaki mevcut ısı korunmuş olur. (International Wildlife, November- December 94, s.15)
Araştırmacılar bu yuvalardan birinin tavanına bir cihaz yerleştirerek ısıyı ölçmüş ve hayli ilginç bir durumla karşılaşmıştır. Dışarıdaki ısı -30 dereceye kadar düşerken, yuva içindeki ısı 2 ya da 3 derecenin altına hiç düşmemiştir.
Kutup ayısının böyle bir yuva yapmayı ve yuvadaki ısıyı korumak için çeşitli önlemler almayı kendiliğinden düşünmesi elbette ki imkansızdır. Bütün bunları kutup ayısına öğreten herşeyi bilen üstün güç sahibi Allah'tır. Kuran'da, Allah'ın canlılar üzerindeki hakimiyeti şöyle açıklanır:
Anne penguen yumurtladıktan kısa bir süre sonra kış bastırır. Bunun üzerine anne penguenler, yumurtaları erkek penguenlere bırakarak besin aramak için denize dönerler. Baba penguen yumurtayı donmaktan korumak için ayaklarının üstünde taşır. Kalın tüyleri yumurtayı soğuktan koruyacaktır.
Bu çok zorlu bir dönemdir. Çünkü erkek penguenler yerlerinden kıpırdayamadıkları için beslenemezler.
Bahar aylarında minik penguen yavruları dünyaya gelir. Onları soğuktan koruyacak yağ tabakaları henüz oluşmadığı için hala babalarının ayaklarının üzerindedirler. Yavrunun ilk besini, babasının onun için kursağında sakladığı süttür. Baba penguen dört ay boyunca aç kaldığı halde olağanüstü bir fedakarlıkta bulunmuş, kursağındaki besini yemeyerek yavrusu için saklamıştır. Tam bu dönemde anne penguenler açık denizden kıyıya dönerler. Onlar da bu dört ay boyunca boş durmamış, sürekli avlanarak yumurtadan çıkacak yavru için kursaklarında besin depolamışlardır. Anne penguenler gelir gelmez, dört aydır aç bekleyen baba penguenler avlanmak için denize dönerler.
Allah dedi ki: "İki İlah edinmeyin: O, ancak tek bir İlah'tır. |
Evrim teorisini savunanlar, bir penguenin dört ay boyunca yavrusu için açlığa ve soğuğa dayanmasını hiçbir şekilde açıklayamazlar. Bu canlılara böylesine büyük bir fedakarlığı yaptıran kimdir? Ayaklarının üstünde 4 ay boyunca yavrusunu taşıtan kimdir? Üstelik bütün penguenlerin aynı fedakarlığı göstermesini onlara ilham eden kimdir? Bu soruların tek bir cevabı vardır. Penguenleri Allah yaratmıştır. Yavruları için yaptıkları benzersiz fedakarlıkları bütün penguenlere Allah öğretir.
Misk öküzleri Alaska, Kanada'nın kuzeyi ve Grönland Adasında yaşarlar. Dişiler her Mayıs'ta bir yavru doğururlar ve yavru doğumdan bir saat sonra ayağa kalkıp annesini izlemeye başlayabilir.
Misk öküzleri bir düşmanla karşılaştıklarında yüzlerini düşmana doğru dönerler ve bir daire oluşturarak yavruları bu dairenin içine alırlar. Her biri 350-400 kg ağırlığındaki yetişkin misk öküzleri omuz omuza vererek yavruları ile düşmanları arasında adeta bir siper oluştururlar. Bu, yavrular için kesin bir korumadır. Daireyi oluşturan bireylerin her biri düşmana saldırıp geri dönerler ve dairenin bozulmaması için çalışırlar. Doğanın sadece acımasızlıklarla, saldırganlıkla dolu olduğunu iddia eden evrim teorisi, misk öküzlerinin sergiledikleri bu fedakarca davranışa bir açıklama getiremez. Bu son derece özverili davranışın tek açıklaması vardır: Tüm canlılara bu gibi fedakar davranışları, benzersiz koruma yöntemlerini ilham eden herşeyin sahibi olan, üstün güç sahibi Rabbimiz Allah'tır.
Görmüyorlar mı; gökleri ve yeri yaratan Allah, onların benzerini yaratmaya gücü yeter |
Yeni doğmuş bir kanguru yavrusu ilk anlarda bir fasulye tanesinden daha büyük değildir ve bacakları henüz gelişmeye başlamıştır. Ayrıca kanguru yavruları ilk doğduklarında kördürler. Çünkü memeli yavrularının tümünün anne karnında geçirdikleri bir dönemde dünyaya gelen yavrular tam olarak gelişmemiştir. Bu nedenle yavru kangurular için annelerinin vücudunda hazırlanmış olan tüylü kese çok önemli bir korunma yeridir. Bu kese yavru büyüdükçe genişleyecektir. Kesenin girişinde yavrunun fırlamasını engelleyen özel kaslar vardır; bu kaslar, anne kanguru suya girdiğinde de içeriye suyun dolmasını engelleyecektir. (Creation, vol.20, n.3, June-August 1998, s. 29)
Kanguruların sütü de yavruların tam ihtiyacı olan özelliklerdedir. Yavrunun büyümesiyle birlikte sütün içindeki maddeler değişir. Sütün bileşimindeki yağ ve diğer bileşikler yavrunun büyümesine paralel olarak zamanla değişir.
İlk yavru bu besleyici sütü emmeye devam ederken hemen ardından doğan ikinci yavru için, hazmı kolay olan süt verilmeye başlanır. Üçüncü yavru dünyaya geldiğinde ise, farklı nitelikte üretilen sütlerin sayısı üçe çıkar. Her yavru kendine hazırlanan sütü kolaylıkla bulur, hiç karışıklık olmaz. Bu beslenme sisteminin özel bir yaratılışın eseri olduğu çok açıktır. Anne kangurunun bu işi bilinçli olarak düzenleme imkanı yoktur.
Bir hayvan, nasıl olur da, farklı büyüklüklerdeki yavruların ihtiyacı olan sütlerin bileşimini hesaplar? Hesaplasa bile, bunu nasıl kendi vücudunda üretebilir? Bu üç ayrı sütü, üç ayrı kanaldan nasıl verebilir?
Sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır. |
Kuşkusuz kanguru bunların hiçbirini kendisi yapmamaktadır; onun, vücudundan çıkan sütün üç ayrı türü olduğundan haberi bile yoktur. Bu, olağanüstü işlem, kangurunun yaratılışındaki ihtişamdan kaynaklanmaktadır:
Rakun yavruları altı aylık olduklarında ölü ağaçlara kurulmuş olan yuvalarından anneleriyle birlikte keşfe çıkarlar. Annelerinden aldıkları talimatlarla hareket ederek, zaman içinde becerikli birer avcı olurlar.
Allah'ın ilhamıyla hareket eden anne rakun yavrusunu sürekli koruyup gözetmektedir. Rakunlar da diğer bütün canlılar gibi Allah'ın koruması altındadırlar.
Geyik yavruları diğer birçok canlının yavrularına oranla güçsüzdürler. Doğumdan sonra hemen ayağa kalkabilirler ancak çok daha sonra yürüyebilirler. Peki bu canlılar düşmanlarından nasıl korunurlar?
Gizlenme, annesi gibi hızlı koşabilene kadar yavru geyiklerin en iyi savunmasıdır. Vücutlarının rengi ve desenleri sayesinde bulundukları ortamda adeta görünmez hale gelirler. Anne geyik, ormanlık bölgenin çalılıkları içinde benekli yavru geyiği gizler. Yavru geyiğin kırmızımsı kahverengi postunun üzerindeki beyaz benekler güneş ışığıyla karışır; ayrıca annesi uzakta olduğunda yavru geyik hareketsiz uzanarak bekler. Anne geyik de genel olarak yavrunun yakınlarında bir yerlerdedir fakat dikkati yavrunun üzerine çekmemek için kısa ziyaretler dışında yanına çok fazla yaklaşmaz. (Russell Freedman, How Animals Defend Their Young, s.47-48)
Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter. |
Yavru geyik gizlenerek korunması gerektiğini nasıl bilmektedir? Derisinin renklerinin, bulunduğu yerdeki otlarla uyumlu olduğunu ve hareketsiz kaldığında düşmanlarının kendisini göremeyeceğini nereden bilmektedir?
Elbette ki bunları yavrunun kendiliğinden bilmesine olanak yoktur. Bunları ona, her canlıyı koruyan, hepsinin ihtiyaçlarını bilen Yüce Allah ilham etmektedir:
Dağ keçilerinin yavruları doğduktan kısa bir zaman sonra anneleriyle birlikte hareket etmek zorundadırlar. Aksi takdirde savunmasız kalırlar. Herşeyi kusursuz yaratan Allah dağ keçilerinin yavrularına da ihtiyaçları olan bütün özellikleri vermiştir.
Keçi yavruları doğduklarında hem görebilir hem de işitebilirler. Ayrıca onları soğuktan koruyacak olan tüyleri de yeterince uzundur. Bunlar, doğar doğmaz anneleriyle birlikte dik yamaçlarda hareket etmeye başlayan dağ keçisi yavruları için çok önemli özelliklerdir. (National Geographic Society, How Animals Care for Their Babies, s.8)
Ve hayvanları da yarattı; |
14. Catherine D. Hughes, "Brown Bears,"http://www.nationalgeogra pic.com/kids/creature_feature/00 10/brownbears2.html
15. David Attenborough, The Trials of Life, pp. 36-38; Fort Wayne Children's Zoo, ZAP, "Bringing Up Baby;" http://www.kidszoo.com/pdfs/Br UpBaby.pdf
16. "Polar Bears," SeaWorld/Busch Gardens Animal Information Database, http://www.seaworld.org/infobo oks/PolarBears/pbadaptations.ht ml; Stirling, 1988; "Polar Bear," www.wonderclub.com/Wildlife/ mammals/PolarBear.htm
17. Thor Larsen, "Polar Bear: Lonely Nomad of the North," National Geographic, April 1971, p. 574.
18. International Wildlife, November-December 94, p. 15.
19. David Attenborough, The life of Birds, pp. 290-291.
20. Russell Freedman, How Animals Defend Their Young, p. 75.
21. Creation, vol. 20, no. 3, June- August 1998, p.29; Kathy & Tara Darling, Kangaroos on Location, Lothrop, Lee & Shepard Books, New York: 1993.
22. David Attenborough, The Trials of Life, pp. 30-33.
23. Russell Freedman, How Animals Defend Their Young, pp. 47-48.
24. Roger B. Hirschland, How Animals Care for Their Babies, National Geographic Society, Washington D.C.: 1987, p. 8.