D inlerini bir oyun ve eğlence konusu edinen, kutsal değerlere karşı akılsızca alaycı bir tavır gösteren insanların aldığı karşılık yalnızca dünyadaki ile sınırlı kalmaz. Kuran'da bildirildiği gibi onları asıl olarak ahiret karşılığı beklemektedir. Allah nasıl müminleri cennet ile müjdeliyorsa aynı şekilde inkarcıları da azapla tehdit etmektedir.
Herkesin, dünya hayatında yaptıklarından dolayı tek tek hesaba çekileceği din günü geldiğinde, bu insanlar elbette büyük bir pişmanlık yaşayacaklar ve dünyadayken işledikleri suçların karşılığını da mutlaka alacaklardır. İşte o gün asıl kendileri alay edilecek konuma düşeceklerdir. Çünkü onlar bu günleriyle karşılaşacaklarını ummamışlar, azgınca isyankar tutumlarına devam etmişlerdir. Fakat artık kaçabilecekleri bir yer yoktur. Aşağılatıcı azap kendilerini beklemektedir. Bunun sebebi dünyadayken Allah'ın ayetlerini alay konusu edinmiş olmalarıdır. Ancak cehennemde içine düştükleri hal sebebiyle, şimdi asıl alay konusu edilecek olan inkarcıların kendileridir. Kuran'da onların bu durumu şöyle anlatılır:
Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman, alay konusu edinir. İşte onlar için aşağılatıcı bir azap vardır. Arkalarından cehennem (onları izlemektedir). Kazandıkları şeyler, onlara hiçbir yarar sağlamaz. Allah'tan başka edindikleri veliler de. Onlar için büyük bir azap vardır. (Casiye Suresi, 9-10)
Görüldüğü gibi dünyadayken çirkin bir cesaretle ve pervasızca dini alaya almaya çalışan bu insanlar, farkında olmadan çok büyük bir tuzağa düşerler. Onlar için büyük bir azap hazırlanmıştır ve Allah dünyadayken yaptıkları herşeyi kendi aleyhlerine döndürmüştür. Dinle ve müminlerle alay etmek suretiyle yapmış oldukları kötülükler kendilerine isabet etmiştir. Böylelikle üstün olmak isterken, büyüklük iddiasında bulunurken son derece küçük bir konuma düşmüşlerdir. Allah pek çok ayetiyle bu acı sonu insanlara hatırlatmıştır:
Böylece işledikleri kötülükleri kendilerine isabet etti ve alaya aldıkları şey, kendilerini sarıp-kuşatıverdi. (Nahl Suresi, 34)
Dünya hayatında alaycılığı seçenler, Allah'ın ayetleriyle, elçileriyle ve müminlerle alay edenler yaptıklarının karşılığı olarak cehennem ateşiyle kuşatılacaklardır. Böylece dine karşı gösterdikleri alaycı tavrın acı karşılığını göreceklerdir. İbret verici bir diğer konu ise, bu insanlar için hazırlanan cehennem azabının sonsuz oluşudur. Çünkü onlar nasıl ahireti ve hesap gününü göz ardı ederek unuttularsa, din günü geldiğinde de onlar göz ardı edilecekler ve Allah'ın rahmetinden uzak tutulacaklardır. Kuşkusuz bu, bir insanın karşılaşabileceği en korkunç sondur. Bu gerçek Kuran'da şöyle anlatılır:
Onların yaptıkları şeylerin kötülüğü kendileri için açığa çıktı ve alay konusu edindikleri de onları sarıp-kuşattı. Denildi ki: "Bugününüzle karşılaşmayı unuttuğunuz gibi, Biz de sizi bugün unutuyoruz. Barınma yeriniz ateştir. Ve sizin için hiçbir yardımcı yoktur." "Bunun nedeni şudur: Çünkü siz Allah'ın ayetlerini alay konusu edindiniz; dünya hayatı da sizi aldattı." Böylece ne ordan (ateşten) çıkarılırlar, ne (Allah'tan) hoşnutluk dilekleri kabul edilir. (Casiye Suresi, 33-35)
Bu bölüme dek inkarcıların, müşriklerin, münafıkların ya da din ahlakını yaşamayan insanların, kibirleri nedeniyle dinle, ayetlerle, elçilerle ve müminlerle alay ettiklerinden, dahası bunu alışkanlık haline getirdiklerinden söz edildi. Gerçekten de tarih boyunca cahiliye insanları kendilerince müminlere sıkıntı vermek, onların şevklerini kırmak, mücadelelerinde onları olumsuz yönde etkilemek kastıyla alaycılık silahına sarılmışlardır. Ancak onların hesap etmedikleri çok önemli bir gerçek vardır. Zamanı geldiğinde müminler de onlarla alay edeceklerdir.
Tüm insanların dünyadayken yaptıklarıyla hesaba çekileceği hesap günü gerçekleşeceği kesin olan bir vaattir. O gün hiçbir insan için geri dönüş imkanı yoktur ve herkes yaptıklarının karşılığını eksiksiz olarak alacaktır. İşte o gün geldiğinde Allah'a ve elçisine bağlı olan, onların gösterdiği yoldan ilerleyenler yani müminler, Allah'ın onlar için yarattığı nimetlerle dolu cennete girecekler ve Allah'ın dilemesi dışında sonsuza dek orada kalacaklardır. Allah'a ve elçisine isyan eden, O'nun diniyle ve elçileriyle alay eden, inananları alaycı sözlerle ve hakaretlerle incitmeye çalışan kişiler ise her türlü azabın olduğu cehenneme girecekler ve "bütün zamanlar boyunca" onun içinde kalacaklardır. Dolayısıyla o gün de müminlerin inkarcılarla alay edeceği gün olacaktır. Çünkü onlar müminlerle alay ederken bu yaptıklarından dolayı hesap vereceklerini ve bunun sonucunda sonsuza dek cezalandırılacaklarını düşünmemişlerdir. Yalnızca dünya hayatını yaşayacaklarını, tekrar dirilmeyeceklerini zannetmişler, ahiretin varlığını ya inkar etmişler ya da uzak görmüşlerdir. Bunlardan dolayı cezalandırılabileceklerini ise hiç akıllarına getirmemişlerdir. Kendilerine hatırlatıldığında hatırlatanlarla da alay etmişlerdir. Bununla da kalmamış, din ahlakını yaşayan, Allah'a teslim olan, Kuran'daki güzel ahlak sistemini benimseyen insanlara da cephe almışlar, her fırsatta onlara alaylı ifadelerle saldırmışlardır. Fakat ahiret günü geldiğinde müminlerin doğru yolda oldukları anlaşılmış, asıl alay konusu olanların ise inanmayanlar olduğu ortaya çıkmıştır. Çünkü bu şekilde davranarak yalnızca kendilerine kötülük yapmışlar ve kendi sonsuz hayatlarını mahvetmişlerdir.
Allah'ın cehennemde vereceği azap çok şiddetli olacağı için daha önce yaşamadıkları büyüklükte sıkıntılar ve azaplar kendilerini beklemektedir. Buna karşın müminler ise benzeri görülmemiş bir güzellik ve nimetle ödüllendirilecektir. İnkarcıların dünya hayatındayken "pervasızca" alay ettikleri o insanlar, sonsuza kadar nimet yurdu olan cennetlerde ağırlanacaklardır. Her iki taraf da birbirini görecek ve Allah'ın adaletine şahit olacaklardır. Kuran'da o günkü ortam şöyle tarif edilmiştir:
Artık bugün, iman edenler, kafir olanlara gülmektedirler. Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmek suretiyle. Nasıl, kafir olanlar, işlediklerinin 'feci karşılığını gördüler mi?' (Mutaffifin Suresi, 34-36)
Ancak bir kez daha belirtmek gerekir ki, o gün Allah'ın adaleti tam olarak tecelli edecektir. Çünkü Allah bu insanlara dünyada öğüt alabilecekleri bir süre vermiş, onları ahiretin ve hesap gününün yakınlığı ile uyarmıştır. Ancak onlar buna rağmen vicdanlı davranmamış ve alaycılığa devam etmişlerdir. Kuran'da bu gerçek şöyle bildirilir:
Andolsun, Biz onları, sizleri kendisinde yerleşik kılmadığımız yerlerde (size vermediğimiz güç ve iktidar imkanlarıyla) yerleşik kıldık ve onlara işitme, görme (duygularını) ve gönüller verdik. Ancak ne işitme, ne görme (duyuları) ve ne gönülleri kendilerine herhangi bir şey sağlamadı. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alay konusu edindikleri şey, onları sarıp-kuşattı. (Ahkaf Suresi, 26)
Görüldüğü gibi kendilerine dünyada birçok fırsatlar verilen bu insanlar bunu iyi kullanmadıkları ve alaycı tavırlarına devam ettikleri için bu vicdansızlıklarının cezasını çekmeye mahkumdurlar.
Müminlerle alay eden bu insanlar ahirette müminlerden yana çok büyük bir şaşkınlık yaşayacaklardır. Kendileri yaptıkları dolayısıyla cehenneme gönderildiklerinde dünyadayken yanlış yolda olduklarını zannettikleri müminleri de orada görmek isteyeceklerdir. Ve işte o an nasıl bir aldanış içinde olduklarını fark edeceklerdir. Onlar müminlere gülerken ve onlarla alay ederken bir anda kendileri küçük konuma düşmüş ve alay edilecek hale gelmişlerdir. Aşağıdaki ayette onların bu acınacak halleri şöyle anlatılır:
Ve derler ki: "Bize ne oluyor ki, kendilerini şerir (kötü)lerden saydığımız adamları göremiyoruz." Biz onları bir alay konusu edinmiştik; yoksa gözler mi onlardan kaydı?" Bu, cehennem halkının birbiriyle çekişmesi kesin bir gerçektir. (Sad Suresi, 62-64)
Müminlerin cennette olması inkar edenlere büyük bir darbe olur. Çünkü cennet Allah'ın müminler için hazırladığı, içinde sonsuza dek kalınacak olan mükemmel bir ortamdır. Orada nimetlerin her türlüsü vardır. Bu olağanüstü ortam inkarcılara gösterildiğinde, müminlerin böyle güzel bir yerde ağırlanmasından dolayı büyük şaşkınlık yaşarlar. Oysa herkes sadece dünya hayatında yaptığının karşılığını almıştır. Allah Kuran'da haklının haksızdan ayrılacağı o büyük günü şöyle tarif eder:
(O gün) Zalimleri kazandıkları dolayısıyla korkuyla titrerlerken görürsün; o (yaptıkları) da üstlerine çöküvermiştir. İman edip salih amellerde bulunanlar ise, cennet bahçelerindedirler. Rableri Katında her diledikleri onlarındır. İşte büyük fazl (nimet ve üstünlük) budur. (Şura Suresi, 22)
Böylelikle Allah zamanı geldiğinde hem dünya hayatında müminlerle alay eden inkarcılara yaptıklarının karşılığını verir, hem de müminleri sabretmeleri dolayısıyla mükafatlandırır. Allah Kuran'da bu gerçeği şöyle bildirir:
Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler.
Ayetlerim size okunuyorken, yalanlayanlar sizler değil miydiniz?
Dediler ki: "Rabbimiz, mutsuzluğumuz bize karşı üstün geldi, biz sapan bir topluluk imişiz."
"Rabbimiz, bizi (ateşin) içinden çıkar, eğer yine (inkara) dönersek, artık gerçekten zalim kimseler oluruz."
Der ki: "Onun içine sinin ve Benimle söyleşmeyin."
"Çünkü gerçekten Benim kullarımdan bir grup: "Rabbimiz, iman ettik, Sen artık bizi bağışla ve bize merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın, derlerdi de,"
"Siz onları alay konusu edinmiştiniz; öyle ki, size Benim zikrimi unutturdular ve siz onlara gülüp duruyordunuz."
"Bugün Ben, gerçekten onların sabretmelerinin karşılığını verdim. Şüphesiz onlar, 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenlerdir." (Müminun Suresi, 103-111)