Cabir, Ebu Cafer'den naklediyor, ... iman edenlerin Prensi (Hz. Ali) dedi ki: "Benim sevgili ve yakın dostum (Peygamberimiz (sav)) dedi ki, YÜCE ALLAH ONU ORTAYA ÇIKARANA KADAR ONUN (HZ. MEHDİ (AS)'IN ADINI KİMSEYE SÖYLEMEMEM İÇİN BENDEN SÖZ ALDI. ONUN (HZ. MEHDİ (AS)'IN) ADI, YÜCE ALLAH'IN ELÇİSİNE EMANET ETTİĞİ BİLGİLERDEN BİRİDİR. (İkmal al Din) (Gaybet, Allame Muhammed Bakır El-Meclisi, Ansariyan Yayınları, İran, 2007)
Abdullah b. Ömer (ra)'dan rivayete göre; Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Benim Ehl-i Beyt'imden İSMİ, İSMİME UYGUN OLAN BİR KİŞİ (HZ. MEHDİ (AS)) bütün Araplar üzerine hakimiyet kuruncaya kadar dünya (yok olup) gitmez."
Dünya hayatından sadece bir gün kalmış olsa bile, BENİM EHL-İ BEYT'İMDEN İSMİ İSMİME UYGUN OLAN BİR KİŞİ (HZ. MEHDİ (AS)) GÖNDERİNCEYE KADAR ALLAH O GÜNÜ MUHAKKAK UZATIR... (Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, Beyhaki ve Ebu Amr Ed-Dâni tahric etmişlerdir)
Onun (Hz. Mehdi (as)'ın) ismi ismime, BABASININ İSMİ DE BABAMIN İSMİNE MUVAFIK OLACAKTIR... (Kıyamet Alametleri, Genişletilmiş 9. baskı, s.159-160)
"İbn İshak'a göre İsmail'in, Hz. Muhammed (sav)'e kadar soyu şöyledir: Nabit, Yeşcub, Yarub, Teyrah, Nahor, Mukavvem, Uded, ADNAN. Peygamber (sav), Adnan'da durur ötesini anmazdı..."
Hz. Ali ise, Peygamberimiz (sav)'e "MUSTAFA ADNAN" olarak hitap ederdi:
Bundan dolayı iki isim sahibi oldum. Bir de künye ki daha önce hiç duymamıştım. Ebu Turab ki bana bu künyeyi vermişti: HÂDÎ OLAN MUSTAFA (ASM) ADNAN PEYGAMBERİ... (Ercuze)
Mufazzal bin Ömer der ki: İmam Ebu Abdullah Cafer-i Sadık'ın huzurunda idim ve benimle birlikte başkaları da vardı. İmam bize şöyle buyurdu: "SAKIN HZ. MEHDİ (AS)'IN ADINI MEŞHUR ETMEYİN..." (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 174)
Maveraünnehir'den bir şahıs (Hz. Mehdi (as)) çıkar, ONA EL-HÂRİS İBN-UL HARRAS** denir. (Ebu Davud, Mehdi 1, (2452)) Ravi: Hz. Hilal İbnu Amr (ra) (Et-Tac, Ali Nâsıf el-Hüseynî,cilt 5, s. 617) (Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/410)
(** Haris aslan demektir. O zatın ismi ile aynı mânâdadır. Binaenaleyh hadîs kinayeli olarak o zattan bahsetmektedir.)
Nuaym buyurdu ki: "BEN MEHDİ'Yİ PEYGAMBERLERİN SUHUFUNDA ŞÖYLE BULURUM: 'Mehdi'nin amelinde ne zulüm ne de ayıp yoktur.'" (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 21)
PEYGAMBERLERE DAİR OLAN KİTAPLARDA, "Mehdi'nin işi zulüm ve kötülük değildir" şeklinde işaret edilmiştir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s.49)
Mufaddıl dedi: "Ey Mevlam! Hz. Mehdi (as)'ın zuhuru nasıldır?" (Sadık) dedi: "Ey Mufaddıl! AÇIĞA ÇIKMAK İÇİN ŞÜPHELİ ZUHUR EDER, NAMI YAYILIR, EMRİ BİLİNİR, İSMİYLE VE LAKABIYLA ANILIR, nesebi açıklanır, kabul eden ve etmeyen, tahkik edip yalanlayanların diline düşer ki; bahsedilen ispatlara uygun düşsün ve ona olan delillerimiz ispatlansın, SOYUNU, ADINI VE LAKABINI BELİRTTİK Kİ, İNSANLAR ADINI, SOYUNU VE LAKABINI BİLMİYORUZ DEMESİNLER..." (Bihar-ül Envar, 53. Cilt)