Fuzeyl bin Yesar şöyle der: İmam Muhammed Bakır'ın şöyle buyurduğunu duydum: "Her kim zamanının imamını tanımadan ölürse cahiliyet ölümü üzerine ölmüş olur. Ve her kim imamını tanırsa Kaim (Hz. Mehdi) aleyhisselam'ın zuhurunun erken veya geç olması, onun için fark etmez. Ve her kim imamını tanıyarak ölürse Kaim (Hz. Mehdi) aleyhisselam'ın çadırında olanlar gibidir." (Gaybetul Numani, sf. 407)
Onbirinci İmam Hasan Askari dedi ki: "Allah'ın peygamberinden sonraki imamları kabul edip Mehdi (as)'ı inkar eden kişi, tüm peygamberleri kabul eden, ama Muhammed (sav) reddeden kişi gibidir. Ve her kim Allah'ın peygamberini (Muhammed (sav)) inkar ederse Allah'ın bütün peygamberlerini inkar etmiş gibi olur. Bizim sonuncumuza itaat etmeniz birincimize itaat etmeniz gibidir ve sonuncumuzu inkar etmeniz birincimizi inkar etmeniz gibidir. Dikkat edin! Doğrusu Mehdi için Allah'ın korudukları dışında, tüm insanların şüpheye düşeceği bir gayb olacaktır." (Ithbatu'l-hudat, Şeyh Hurr el-Amili, sf. 427)
Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kâim, (kıyam edecek olan Mehdi) benim evlatlarımdandır. Adı, benim adım; künyesi, benim künyem; huyu, benim huyum ve davranışları da benim davranışlarım olacaktır. İnsanları benim dinime çağıracak, Allah'ın Kitabına davet edecektir. Ona itaat eden, bana itaat eder. Ona isyan eden bana isyan eder. Zuhurundan evvel onu inkar eden beni inkar etmiştir. Onu tekzip eden (yalanlayan) beni tekzip etmiştir. Onu tasdik eden, beni tasdik etmiştir. Onu (hz. Mehdi'yi) tekzip edenleri (yalanlayanları), onun (hz. Mehdi'nin) hakkındaki sözlerimi inkar edenleri ve ümmetimi saptıranları Allah nezdinde şikayet edeceğim. Zalimler yakında işlerinin sonucunu göreceklerdir." (Bihar-ul Envar, c.51, s.73)
Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Evlatlarımdan olan Mehdi'yi inkar eden beni inkar etmiştir." (Bihar-ul Envar, c.51, s.73)
Kaimimiz Mehdi (as)'ın arkadaşları arasında olmayı uman kişiler onu beklemeli ve şefkatli ve iyi davranışları benimsemelidir. (İmam Mehdi Hakkında Sorular ve Cevaplar, Seyid Hüseyin Hüseyni)
Emir'ul- Muminin Ali, Resulullah (sav)'den şöyle nakleder: "İbadetlerin en üstünü Mehdi (as)'ın zuhurunu beklemektedir." (Yenabi'ul- Mevedde, s.493. el-Mehdi, s.201)
Abdullah bin Ömer bin Hattab'den, Resulullah (sav) şöyle buyurdu: Miraç gecesi Allah azze ve celle bana şöyle vahyetti: "Ey Muhammed! Onları görmek ister misin?" "İsterim ya Rabbim!" dedim.
Şöyle buyurdu: "Öyleyse biraz ilerle." Biraz ilerleyince Ali bin Ebu Talib'i gördüm. Sonra Hasan, Hüseyn, Ali bin Hüseyn, Muhammed bin Ali, Cafer bin Muhammed, Musa bin Cafer, Ali bin Musa, Muhammed bin Ali, Ali bin Muhammed, Hasan bin Ali ve hüccet-i kaim'i (Hz. Mehdi (as)'ı) gördüm. Mehdi onların içinde parlayan yıldız gibiydi.
Dedim ki: "Ey Rabbim! Kimdir bunlar?"
Şöyle buyurdu: "Onlar imamlardır. Bu da Kaim (Mehdi)'dir. Helalimi helal edecek, haramımı ise haram edecektir. Düşmanlarımdan da intikam alacaktır. Ey muhammed, onu sev, çünkü ben onu seviyorum, onu seveni de seviyorum." (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s.97)
Hiçbir şey seni ona biat etmekten (onun talebesi olmaktan, ona tabi olmaktan) alıkoymasın, seni engelleyenler her zaman fitneye sığınanlardır. Eğer konuşurlarsa şerr konuşurlar, eğer susarlarsa fasit ve fasıktırlar." (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 252)
Sizden ona (Hz. Mehdi (as)'a) kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa ona gelsin. Ona katılsın. Zira o, Hz. Mehdi (as)'dır. (İbn Mace, Fiten, B 34, H 4082; İbn Ebi Şeybe, c. VII, s. 527; Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14)
Allah Resûlü (sav), Huzeyfetü'l-Yemani, "Bu sulhtan sonra ne olacak?" dediğinde de şöyle buyurmuşlardı: "Dalalete davet edilecek. İşte sen o gün bir Halife (Hz. Mehdi (as)) gördüğünde ağacın kökünü ısırarak da olsa (yani açlıktan çok çaresiz hale gelmiş dahi olsan) ölünceye kadar ona koş" buyurmuşlardı. (Ebu Avane, Müsned, 4:476)
… Bu ümmetin Mehdi'si de bizdendir. Benden sonra onlara sarılan şüphesiz ki Allah'ın kopmaz ipine sarılmıştır. Onları (Mehdi (as) ve cemaatini) terk eden ise Allah'ı terk etmiş sayılır. (Isbat-ul Hüdat, c.2, s.526)
HZ. MEHDİ (AS)'IN SOYU (NESEBİ)
9- HZ. MEHDİ (AS)'IN SOY AĞACINI PEYGAMBERİMİZ (SAV) AÇIKLAMIŞTIR
Mufaddıl dedi: "Ey Mevlam! Hz. (Mehdi as) zuhuru nasıldır?" (Sadık) dedi: "Ey Mufaddıl! Açığa çıkmak için şüpheli zuhur eder, namı yayılır, emri bilinir, ismiyle ve lakabıyla anılır, nesebi açıklanır, kabul eden ve etmeyen, tahkik edip yalanlayanların diline düşer ki; bahsedilen ispatlara uygun düşsün ve ona olan delillerimiz ispatlansın, soyunu adını ve lakabını belirttik ki, insanlar adını, soyunu ve lakabını bilmiyoruz demesinler diye dedesi peygamber (sav) adını verdik." (Bihar-ül Envar, cilt 53)
Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah (cc) benim Ehl-i Beytimden (soyumdan) bir zatı (Hz. Mehdi (as)'ı) gönderecek.
(Sünen-i Ebu Davud, 5/92)
Hz. Mehdi (as) ile müjdelenin. O Kureyş'ten ve Ehl-i Beytimden bir kişidir. (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 13)
Benim Ehl-i Beytimden bir şahıs (Hz. Mehdi (as)) bütün dünyaya hakim oluncaya kadar günler ve geceler gitmez.
(En-Necmu's Sakıb, Ukayli)
Bütün peygamberler birbirinin soyundandır. Hz. Mehdi (as) da hadislerin belirttiğine göre bu soydan gelmektedir. Halk arasında bu soydan gelenlere "seyyid" denmektedir. Hz. Mehdi (as) da seyyid olacaktır.
Allah, Kuran'da birbirlerinin soyundan gelen elçilerden bahsetmektedir. Bu ayetler Hz. Mehdi (as)'ın da aynı soydan geleceğine işaret etmektedir.
Gerçek şu ki, Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti; Onlar birbirlerinden (türeme tek) bir zürriyettir. Allah işitendir, bilendir. (Al-i İmran Suresi, 33-34)
"Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş (Müslümanlar) kıl ve soyumuzdan sana teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin." (Bakara Suresi, 128)
Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik. (Enam Suresi, 87)
Hz. Ali b. Ebu Talib şöyle buyuruyor: "Vaat edilmiş Mehdi bizden olacaktır ve ahir zamanda zuhur edecektir. Hiç bir millet arasında ondan başka beklenilen bir Mehdi yoktur." (Isbat-ül Hüdat, cilt 7, s.148)
"Hz. Mehdi, Fatima'nın evlatlarındandır ve HASAN'IN SOYUNDANDIR." (Ebu Davud, Hz. Mehdi, 1)
Hz. İmam Ali Naki şöyle buyurmuştur: "BENDEN SONRA OĞLUM HASAN İMAMDIR VE HASAN'DAN SONRA DA ADALETİ TÜM DÜNYAYI KAPLAYACAK OLAN OĞLU MEHDİ'DİR." (Isbat-ül Hüdat, cilt 6, s.275)
İmam Zeyn-ul Abidin şöyle buyurmuştur: "Bizim Kaim'imiz (Hz. Mehdi (as) ile Allah'ın resulleri arasında bir takım benzerlikler vardır... İBRAHİM (as) İLE, DOĞUMUNUN GİZLİ OLMASI (DOĞUMUNUN EVDE OLMASINDA) ...benzerliği vardır." (Kemal'ud-Din s. 322, 31. Bab, 3. hadis)
Hz. Ali b. Hüseyin Zeynel Abidin şöyle buyurur: "KÂİM'İMİZİN (HZ. MEHDİ (AS)'IN) DOĞUMU İNSANLARA GİZLİ KALACAKTIR (yani, doğumu evde olacaktır) ..." (Bihar-ül Envar, cilt. 51, s. 135)
MEHDİ, MEDİNE'DEN (BÜYÜK ŞEHİRDEN) ÇIKACAK VE MEKKE'YE GELECEK. İnsanlar onu, kendi aralarından (tanıyıp) ortaya çıkaracaklar .... (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)
MEHDİ (AS)'IN KARA KÖYÜNDEN ÇIKACAĞI söylenmiştir. (Mustafa Reşit Filizi, Risalet-ül Huruc ül Mehdi, s. 69)
Peygamberimiz (sav)'den rivayet edilen hadislerde medine kelimesi kapalı bir üslup içinde kullanılmıştır. Yani Peygamberimiz (sav) medine kelimesini farklı farklı anlamlarıyla kullanmıştır. İslam aleminde ise çok fazla büyük şehir yani medine vardır. Bu nedenle söz konusu hadislerde geçen medine kelimesinin hangi anlamı taşıdığını ancak konuyla ilgili diğer rivayetleri inceleyerek anlamak mümkündür.
Örneğin yukarıda yer verdiğimiz hadiste Peygamberimiz (sav), Hz. Mehdi (as)'ın medineden, yani büyük bir şehirden çıkacağını bildirmekte, başka bir hadiste de Hz. Mehdi (as)'ın "Kara köyünden çıkacağını" ifade etmektedir. İmam Kurtubi'nin Tezkire'sinde ise Hz. Mehdi (as)'ın, İslam ülkelerinin batı tarafından çıkacağı ifade edilmiştir. Bu ifade, Hz. Mehdi (as)'ın doğduğu büyük şehrin İslam ülkelerinin batı tarafında yer alan büyük bir şehir olduğunu göstermektedir.
Başka bir hadiste ise Peygamberimiz (sav), karşısındaki kişiye Hz. Mehdi (as)'ın medineyi yani büyük bir şehri manen fethedeceğini söylemektedir. Rivayette Peygamberimiz (sav)'in karşısındaki kişi, çok fazla medine (yani büyük şehir) olduğundan Hz. Mehdi (as)'ın hangi medineyi yani hangi şehri manen fethedeceği konusunda şüpheye düşmüştür. Bu nedenle Peygamberimiz (sav)'e bu medinenin (büyük şehrin) hangisi olduğunu sormuştur.
Peygamberimiz (sav) de cevap olarak bu medinenin (yani şehrin) İstanbul olduğunu söylemiştir.
Hz. İbni Amrdan (ra) rivayet edilmiştir:
Peygamberimiz (sav) buyurdu ki: Ey Ümmet! Altı şey vardır ki; onlar olmadan kıyamet kopmaz (altıncısı) medinenin (şehrin)fethi. -Denildi ki : Hangi medine? (Hangi şehir?) -Buyurdu ki: Konstantiniyye.
Hz. Mehdi (as)'ın doğduğu ve İslam aleminin batısında kalan şehir ile fethedeceği şehrin ayrı medineler yani ayrı şehirler olduğunu da yine rivayet edilen hadislere bakarak anlamamız mümkündür. Yani, Hz. Mehdi (as) İslam aleminin batısında yer alan büyük bir şehirde doğacak, daha sonra da İslam aleminin bir başka büyük şehri olan İstanbul'u manen fethedecektir.
Müslümanlardan bir zat (Hz. Mehdi (as)) gelecek, BU ZATIN ŞEREFİ KAFKASYA'NIN EN ULU DAĞINDAN etrafa Güneş'in şuaı (ışık hüzmeleri gibi) gibi şulenisar olacaktır (etrafa ışıltılar saçacaktır). (Osman Yüksel Serdengeçti, Mabedsiz Şehir, Serdengeçti Neşriyatı: VI, s.107)
Horasan tarafından bayraklar çıktığını gördüğünüzde, KAR ÜZERİNDE SÜRÜNEREK DE OLSA, o bayraklara katılınız, zira içlerinde Allah'ın halifesi Hz. Mehdi (as) vardır. (El-Kavlu'l Muhtasar fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, Hadis no. 35)
Hadiste Mehdi (as)'a ulaşmak için "kar üzerinde sürünerek de olsa" ifadesi kullanılmaktadır. Bu ifadeyle Peygamberimiz (sav) çok hikmetli bir şekilde, bazı kimselerin iddia ettiği gibi, Mekke veya Medine şehirlerinden değil, kar yağan, kar olan bir yerden çıkacağını anlatmaktadır.
Konstantiniyye'nin fethi sırasında sabah namazı için abdest alırken bir bayrak dikecek. DENİZ İKİYE AYRILARAK SU KENDİLİĞİNDEN UZAKLAŞACAK VE AÇILAN YOLU TAKİP EDEN HZ. MEHDİ KARŞI KIYIYA GEÇECEKTİR. Sonra bir bayrak daha dikecek ve diyecek ki: "Ey insanlar, ibret alınız. Deniz Ben-i İsrail'e nasıl yol verdiyse bize de öyle yol verdi..." (El-Kavl-ül Muhtasar fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 57)
Hz. Mehdi (as)'ın denizde kuru bir yol açılacağı söylenerek bir köprüye de işaret edilmiş; Hz. Mehdi (as)'ın bir köprüden geçerek İstanbul'a geleceği haber verilmiştir
Hasan'ın evladından birisi (HZ. MEHDİ (AS)) DOĞU TARAFINDAN ÇIKACAK.... (Ali Bin Hüsamettin El Muttaki, Celaleddin Suyuti'nin Tasnifinden Hadisler – Ahir Zaman Mehdi'sinin Alametleri, s. 22)
HZ. MEHDÎ (AS) RUM'DAN, TÜRKLERDEN (çünkü, eskiden Türkiye'ye "Diyar-ı Rum" deniliyordu) AYRILMAYACAKTIR. (İş'afü'r-Rağıbîn'den naklen Tılsımlar Mecmuası, Bediüzzaman Said Nursi, s. 212)
PEYGAMBER (SAV)'İN SOFTAN BAYRAĞI İLE ÇIKACAKTIR. O BAYRAK DÖRT KÖŞELİ OLUP, DİKİŞSİZDİR VE RENGİ DE SİYAHTIR. Onda bir hicr (hale) bulunur. O Resulullah (sav)'in vefatından beri açılmamış olup Mehdi çıkınca açılacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiy-il Ahir Zaman, s. 23)
Alametlere gelince; BERABERİNDE ALLAH RESULÜNÜN (SAV) GÖMLEĞİ, KILICI, SANCAĞI BULUNACAKTIR. O sancak ki Peygamberin (sav) vefatından bugüne kadar hiç açılmamıştır... (Kıyamet Alametleri, s. 164)