Bir yapı veya eserdeki harikalığı anlayabilmek ve takdir edebilmek için, çoğu zaman o yapı veya eser hakkında detaylı bilgi edinmek, onun hakkında düşünmek gerekir. Örneğin Mısır piramitleri hakkında detaylı bilgisi olmayan biri, bunları sadece çöl ortasındaki taş yığınları olarak görebilir, hatta neden dünyanın 7 harikasından biri olduklarına bir anlam veremeyebilir. Ancak bu piramitlerin her birinin ortalama 2.5 ton ağırlığında, yaklaşık 2.3 milyon taş bloktan oluştuğu, piramitlerin araziye yerleştirilmesinde kullanılan geometri bilgisi, taşların kesimindeki titizlik, yapının dev boyutu ve bu piramitlerin yapıldığı dönemdeki koşul ve teknoloji öğrenildiğinde, ortada gerçekten bir harika olduğu açıkça görülecektir. Piramitlerin iç mimarisi, içlerindeki dehlizler ve daha birçok sır nokta öğrenildiğindeyse, bu harikalara duyulan hayranlık daha da artacaktır.
Bu örnekte olduğu gibi, dış görünüşünün mükemmelliği yanında birçok harika özelliğe sahip olan insan vücudu için de aynı durum söz konusudur. İnsan eğer detayları öğrenmez ve bunlar üzerinde düşünmezse, her an iç içe yaşadığı mucizelerin farkına varamaz. Oysa, karşıdan gelen arabanın kendisine çarpacağını zannedip korktuğunda, gribe yakalandığında, kan basıncı yükseldiğinde ya da bir arkadaşı ile karşılaşıp selamlaştığında, her insanın vücudunda olağanüstü olaylar gerçekleşir. Saniyeler, hatta saliseler içinde gözle görülemeyecek kadar küçük moleküller, insanın içinde arı gibi çalışarak, insanın kendisinin dahi anlamakta güçlük çekeceği kadar karmaşık olan ve çok fazla bilgi ve uzmanlık gerektiren işler yaparlar.
Tüm evreni, canlıları ve insanı yaratan Yüce Allah, şüphesiz bu kusursuz sistemleri ve muhteşem yetenekleri olan molekülleri bir amaçla yaratmıştır. Bu nedenle akıl ve vicdan sahibi her insan, Allah'ın yaratışındaki mucizeleri öğrenmeli ve bunlar üzerinde düşünmelidir. Bunları öğrenmek, bu harikaları yaratan Rabbimiz'in sonsuz gücünü, ilmini, aklını, büyüklüğünü ve azametini daha iyi kavramamıza vesile olur. Allah'ın ayetinde bildirdiği gibi "…Kulları içinde ise Allah'tan ancak alim olanlar 'içleri titreyerek-korkar..." (Fatır Suresi, 28)
Bu kitap, Rahman ve Rahim olan Rabbimiz'in varlığının bazı delillerini, O'nun yaratışındaki kusursuzluğu herkesin kolayca görüp anlayabileceği ve üzerinde düşünebileceği şekilde anlatmak için hazırlandı. İnsan, Allah'ın yarattığı bir varlıktır. Kitap boyunca da görüleceği gibi, atomlarına, en küçük molekülüne kadar Allah'ın ilmiyle hareket etmektedir ve evrendeki tüm varlıklar gibi O'nun gücüne boyun eğmiş durumdadır.
Allah'ın yaratmak için tasarım yapmaya ihtiyacı yoktur
Kitap boyunca yer yer kullanılan 'tasarım' ifadesinin doğru anlaşılması önemlidir. Allah'ın kusursuz bir tasarım yaratmış olması, Rabbimiz'in önce plan yaptığı daha sonra yarattığı anlamına gelmez. Bilinmelidir ki, yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah'ın yaratmak için herhangi bir 'tasarım' yapmaya ihtiyacı yoktur. Allah'ın tasarlaması ve yaratması aynı anda olur. Allah bu tür eksikliklerden münezzehtir.
Allah'ın, bir şeyin ya da bir işin olmasını dilediğinde, onun olması için yalnızca "Ol!" demesi yeterlidir. Ayetlerde şöyle buyurulmaktadır:
Bir şeyi dilediği zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir. (Yasin Suresi, 82)
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)