Hatırlatma: Maddenin Ardındaki Sır Konusu
Vahdeti Vücut değildir.
Madde Dışarıda Vardır, Ama Biz Aslına Ulaşamayız.
FİLMLERDEKİ MESAJ
GERÇEĞE
ÇAĞRI
(TOTAL RECALL)
Gerçeğe
Çağrı (Total Recall) isimli filmde de, Vanilya Gökyüzü
(Vanilla Sky) filminde olduğu gibi gerek başrol oyuncusu
gerekse izleyiciler, yaşanan olaylardan neyin gerçek
neyin hayal olduğunu ayırt edememektedirler. Filmin
kahramanı gerçek olarak kabul ettiğimiz hayatında, Douglas
Quaid adında bir inşaat işçisidir ve en büyük hayali
Mars'a gitmektir.
Mars'ta yaşamın mümkün olduğu hayali bir dönemin canlandırıldığı
filmde, burada terörist eylemler olmaktadır ve Mars'ın
yöneticisi (Velos Cohageen), bu ayaklanmaları bastırmak
için her türlü iş birliğine açık olduğunu bildirmektedir.
Filmin kahramanı Douglas Quaid de Mars'a gitme ve oradaki
bu olayları durdurma hayalleri kurmaktadır. Fakat eşi
bu fikre karşı çıktığından, en son çözümü gerçeği kadar
inandırıcı anılar yaşatan, diğer bir ifadeyle sanal
tatil pazarlayan "Recall" adında bir şirkete başvurmakta
bulur. Burada tüm detayların kişinin seçimine göre önceden
ayarlandığı, gerçeğinden farksız ve aslından çok daha
ucuz tatil imkanları sunulmaktadır. Hatta kişi dilediği
takdirde, kendisinden farklı bir insan olarak, başka
bir insanın kimliğiyle bu seyahati yapabilmektedir.
Filmin başrol oyuncusu Douglas Quaid de, para karşılığında
Mars'a gittiğine dair 15 günlük anıların hafızasına
yüklenmesi için bir anlaşma yapar. Bedeni bir sandalyedeyken,
hafızasına verilen bilgilerle kendini Mars'ta gizli
bir ajan olarak görebilecektir. Ancak bu bilgilerin
zihnine yüklenmesi sırasında, bir aksaklık olur ve hafızasındaki
bilgilerle daha evvel oynanmış olduğu ortaya çıkar.
Ve filmin kahramanı gerçek olarak kabul ettiğimiz hayatında
da, kendini Mars'taki olaylarla görevli gizli bir ajan
olarak hissetmeye başlar.
Film boyunca Douglas Quaid'in hayatının ne kadarının
gerçek olduğu, hafızasındaki anıların hangilerinin gerçekten
yaşandığı, hangilerininse suni olarak oluşturulduğu
net olarak anlaşılamamaktadır. İlerleyen sayfalarda
filmden alınmış bölümlerde göreceğiniz gibi, bu filmde
de hayallerle gerçekler arasındaki ayırt edilemezlik
sık sık vurgulanmaktadır.
Seyahat Eden Bir Kimse Aslında Kilometreleri Beyninde
Kateder
Kitabın başından beri çeşitli örneklerle değindiğimiz
gibi, madde dediğimiz herşey (kendi bedenimiz, etrafımızdaki
cisimler, üzerine bastığımız zemin, Güneş, gezegenler,
yıldızlar vs.) aslında birer algıdır. Örneğin gökyüzüne
baktığınızda Güneş'i kendinizden çok uzaklarda görürsünüz.
Oysa Güneş sizin için kapkaranlık kafatasınızın içinde
oluşan bir görüntüden başka birşey değildir. Aynı şekilde
bizden milyonlarca kilometre uzakta sandığımız gezegenler
de, beynimizdeki görüntü merkezinde yer alan, yani bizim
"uzağımızda" değil aksine "içimizde" var olan algılardır.
Gerçeğe Çağrı (Total Recall) adlı bu filmde de bir
tatil şirketi, yapay olarak verilen sinyallerle insanlara
gerçeğinden farksız anılar yaşatmaktadır. Kişiler zihinlerine
yüklenen bilgilerle, çok uzak mekanları oradalarmış
gibi gerçekçi görebilmekte, buralarda tatil yaptıkları
hissine kapılabilmektedirler.
Aşağıdaki satırlarda ve görüntüde Recall adındaki bu
tatil şirketinin televizyon tanıtımı yer almaktadır:
Reklam
: Buzdağı kadar işiniz olmasına rağmen, Antartika'da
kayak yapmak istemediniz mi? Parasız olmanıza rağmen
denizaltında tatil yapmayı arzulamadınız mı? Merdivenleri
çıkamadığınız halde Mars'ın dağlarına çıkmayı her
zaman istemediniz mi? O zaman RECALL'a gelin, bizde
hayal ettiğiniz tatili satın alabilirsiniz, hem gerçekten
daha ucuz, hem de daha iyi. Hayatınızı boş yere harcamayın,
RECALL'ı arayın ve size ömür boyu unutamayacağınız
bir hatıra verelim.
Douglas Quaid, bu reklamı izledikten sonra, en büyük
hayali olan Mars'a gitmenin nasıl mümkün olacağını öğrenmek
üzere, "Recall" şirketinden Bob McClane adındaki bir
yetkili ile görüşme yapar. Filmden yapılan aşağıdaki
alıntılarda ise söz konusu sanal tatilin nasıl olacağı
ile ilgili detaylar kararlaştırılmaktadır:
Mr. McClane : O zaman Mars olsun.
Bir dakika lütfen... Mars turu ekstralar hariç size
899'a mal olur. Bu detaylarıyla birlikte, iki haftalık
bir hatırayı içeriyor...
Douglas Quaid : İki haftalık
tur neler içeriyor?
Mr. McClane : Önce şunu bilin:
RECALL'da sadece birinci sınıf hatıraları alabilirsiniz.
Uzay aracında tek kabin, Hilton'da lüks oda, tüm görülmeye
değer yerler, Mount Pyramid, büyük kanallar...
Douglas Quaid : Ne kadar gerçek
oluyor?
Mr.
McClane : Aklınızdaki her hatıra gibi.
Douglas Quaid : Saçmalamayın.
Mr. McClane : Hayır gerçekten! Beyniniz hiçbir fark bulmayacak. Kesinlikle!
Douglas Quaid, Mars'taki ortama ait detayların yanı
sıra kendi kimliği ile ilgili bilgileri de seçebilmektedir.
Böyle bir imkanı olduğunu öğrenen filmin kahramanı,
Mars'ta geçireceği süre boyunca gizli bir ajan görevinde
olmayı ister.
Dr. Lull : Uzaylı şeyler de
istiyor musunuz?
Douglas Quaid : Tabii ki neden
olmasın... Mars beni her zaman için etkilemiştir.
Asistan : Biz hazırız.
Dr. Lull : O halde rüya ülkesine
gidelim.
Douglas Quaid'in
makineye bağlanışı ile ilgili görüntüler.

Filmde de bir örneğini gördüğümüz gibi, rüya ya da
yapay sinyallerle oluşturulan ortamlarla, gerçek hayattaki
mekanlar arasında teknik açıdan bir fark yoktur. Her
ikisinde de tüm gördüklerimizi beynimizde görürüz. Bizim
çok uzak sandığımız gezegenler, çok büyük sandığımız
dünya, aslında beynimizin içine sığdırılmış bir algılar
bütünüdür. Bu konu ile paralel kitaplarımızdan alıntı
yaptığımız birkaç örnek şöyledir:
Üzerinde düşünülmesi gereken ayrı bir nokta da uzaklık
hissidir. Uzaklık, örneğin bu kitapla aranızdaki mesafe,
sadece beyninizde meydana gelen bir boşluk hissidir.
Bir insanın kendisinden çok uzakta sandığı maddeler
de aslında beyninin içindedir. Örneğin insan göğe
bakıp yıldızları seyreder ve bunların milyonlarca
ışık yılı uzakta olduklarını sanır. Oysa yıldızlar
onun içinde, beynindeki görüntü merkezindedirler.
(Evrim Aldatmacası, II. Baskı, s.
204-205)
- . hayatımız boyunca yaşadığımız, gördüğümüz, hissettiğimiz
herşey beynimizde meydana gelmektedir. Örneğin, koltuğunda
oturarak camdan dışarıyı seyreden bir insan, koltuğun
sertliğini, döşemesinin kayganlığını beyninde hisseder.
Mutfaktan gelen kahve kokusu gerçekte mutfakta, yani
uzağında değil, beyninin içindedir. Camdan gördüğü
deniz manzarası, kuşlar, ağaçlar ise yine beyninde
oluşan görüntülerdir. Kendisine kahve ikram eden dostu
ve kahvenin güzel tadı da yine beyninde oluşur. Kısacası,
evinin salonunda oturduğunu ve camdan dışarıyı seyrettiğini
zanneden bir insan gerçekte, beyninin içindeki ekrandan
salonunu, camdan görünen manzarayı izlemektedir. İşte
insan, beynindeki ekranda izlediği, anlamlı şekilde
biraraya getirilen algılarının tamamına "yaşamım"
der ve hiçbir zaman beyninin dışına çıkamaz. (Hayalin
Diğer Adı: Madde, s. 43)
Beynimizdeki Sanal Dünya

Teknolojinin gelişmiş olduğu ülkelerde eğlenceye
ve eğitime yönelik, üç boyutlu görüntü oluşturan
ve hayali bir ortamda gerçek hayat yaşadıkları
etkisi veren bilgisayar programları kullanılmaktadır. |
Bilgisayarlarla, simülatörlerle üç boyutlu ve gerçekçi
görüntüler yapıp hiç olmayan bir ortamı insanlara yaşatmak
günümüzde sıradan bir olay haline gelmiş durumdadır.
Teknolojinin çok gelişmiş olduğu ülkelerde eğlenceye
ve eğitime yönelik birçok araç yapılmaktadır. Bunların
büyük bir kısmında insan beyninde üç boyutlu görüntü
oluşturan bilgisayar programları kullanılmaktadır. Bu
tekniğin kullanılmasındaki asıl amaç ise beş duyuyu
etkileyerek oynayanlara hayali bir ortamda gerçek hayat
yaşadıkları etkisi vermektir.
NASA'daki astronotlardan mimarlara, pilotlardan mühendislere
kadar birçok meslekte eğitim, simülasyon denilen üç
boyutlu görüntülerle yapılmaktadır. Örneğin bu simülasyonlarla
yapılan uçuş eğitimindeki bir pilot gerçek hava koşullarıyla
bilgisayarın ona yaşattığı hayali hava koşullarını ayırt
edememektedir. Seyrettiğimiz yabancı bilim kurgu filmlerinin
büyük bir kısmında da insan hayatının görüntülerden
oluşması ve beyinde oluşturulan sanal dünyalarla olan
benzerliği konu alınmaktadır. Bu filmde de eğlence amaçlı
bu tekniğin geliştirilmiş şekli uygulanmaktadır. Sanal
tatil yapmak isteyenler, istedikleri yerde, istedikleri
kişilerle istedikleri kadar süreyle tatil yaptıkları
hissini yaşama imkanına sahiptirler.

Simülasyonlarla yapılan uçuş eğitimindeki bir
pilot gerçek hava koşullarıyla bilgisayarın ona
yaşattığı hayali hava koşullarını ayırt edememektedir.
Uçak simülasyonunun içindeki bu kişi, sanal bir
ortamda olduğunu bilmesine rağmen kendisini yerden
havalanıyor ya da uçağa yön veriyor gibi hissedebilir. |
Ancak filmin akışında Mars'a ait 15 günlük anıların
ve yeni kimlik bilgilerinin yüklenmesi sırasında, beklenmedik
bir durum olur ve daha yükleme yapılmadan Douglas Quaid
Mars hakkında konuşmaya başlar. Artık kendisini gerçek
hayatında da başka biri zannetmektedir. Filmin bu bölümünde
başrol oyuncusu, gerçekte Douglas Quaid kimliğiyle bir
tatil şirketinde bulunmasına rağmen, kendisini öldürülmek
istenen bir ajan sanmaktadır.
Dr. Lull : Bu bir hafıza donmasıdır!
Douglas Quaid : Öldürecekler.
Mr. McClane : Ne diyor bu? Bilmiyorum!
Douglas Quaid : Benim ismim
Quaid değil.
Dr. Lull : ... Bakın, sabahtan
beri Mars'tan bahsetti. Gerçekten oradaydı!
Mr. McClane : ... Ego turundaki
ajan rolünü yaşıyor!
 
Hafızasına yüklenen bilgiler doğrultusunda yaşadıklarını
gerçek zanneden Douglas Quaid'in durumu son derece düşündürücüdür.
Hiçbir gerçekliği olmayan sanal bir dünyayı gerçek zannederek
yaşaması, günümüzde de maddenin aslı ile muhatap olduğunu
düşünerek, bu maddi dünyaya hırsla bağlananların durumuna
benzemektedir. Halbuki kimse zihnindeki kopya görüntülerden,
kopya algılardan yola çıkarak dışarıda maddesel bir
dünya olduğunu ve yaşadıklarının gerçek olduğunu ispatlayamaz.
Bu konu ile ilgili kitaplarımızdan alıntı yapabileceğimiz
izahlardan birkaçı şöyledir:
- . şu anda başınızı kaldırıp içinde bulunduğunuz
odaya baktığınızda gördüğünüz, sizin dışınızdaki oda
değildir. Siz odanın, beyninizin içinde oluşan kopya
görüntüsünü görürsünüz. Ve hiçbir zaman bu odanın
aslını duyularınız aracılığı ile görmenize imkan yoktur.
(Hayalin Diğer Adı: Madde, s. 22)
- . bu gerçek, bir felsefe veya herhangi bir fikir
değildir. Aksine bugün modern bilimin kesin olarak
ispatladığı ve inkarı kesinlikle mümkün olmayan teknik
bir gerçektir. Bugün tıp, biyoloji, fizik, nöroloji,
beyin ve ilgili tüm alanlarda uzman olan hangi bilim
adamına "biz dünyayı nasıl ve nerede görüyoruz?" diye
sorulsa, verdikleri tek cevap vardır: tüm dünyayı
beynimizdeki görme merkezinde görürüz. (Hayalin
Diğer Adı: Madde, s. 8)
Hafızamızdaki Bilgiler de Hayallerimizden Kalan Hatıralardır
Bir insanın geçmişi, aslında o insanın hafızasında
yer alan bilgilerden ibarettir. Eğer bu insanın hafızası
silinse, geçmişi kalmayacaktır. Gelecek ise insanların
düşüncelerinden ibarettir. İnsan, geleceği için plan
yapar, geleceğini düşünür. Ancak insanın düşünceleri
de ortadan kaldırılsa, bu kez gelecek diye bir kavram
da kalmayacaktır. Hafızası ve düşünceleri alınan bir
insan için sadece içinde yaşadığı "an", yani "şu an"
kalacaktır.
Gerçeğe Çağrı (Total Recall) adlı bu filmde de filmin
kahramanının hafızasında birtakım oynamalar yapıldığı,
bunun sonucunda zamanı ve çevresindeki olayları farklı
değerlendirdiği anlaşılmaktadır. Filmde Douglas Quaid'in,
daha evvel hafızasından silinmiş birtakım bilgilerin
canlanması üzerine hayatında değişiklikler olur. Düşmanları
tarafından takip edilmeye, hatta öldürülmeye çalışılır,
ancak bu saldırıların gerçek mi yoksa bir zamanlar hafızasına
yerleştirilmiş hayal dünyasına mı ait olduğu ayırt edilememektedir.
Filmin ilerleyen sahnelerinde Douglas Quaid kendisini
takip eden birtakım insanlardan kaçarak evine gelir.
Tüm olanları eşine anlattığında, eşi olanların gerçek
olmadığına kendisini ikna etmeye çalışır.
Lori : ... Herşey sırayla. Neden
casuslar seni öldürsünler?
Douglas Quaid : Bilmem ama Mars'la
ilgili.
Lori : Sen oraya hiç gitmedin
ki.
Douglas Quaid : Evet herşey
tuhaf, ama ben Recall'a gittim.
Lori : O beyin kasaplarına mı?
Ne yaptılar?
Douglas
Quaid : Ben Mars için bir tur ayırttım ve sonra ...
Recall'ı unut! Onlar beni öldürmek istediler!
Lori : Hiç kimse seni öldürmek
istemedi.
Douglas Quaid : İstedi! Ama
ben onları öldürdüm.
Lori : Bak Recall'daki adamlar
senin beynini karıştırmışlar. Sen paranoid hayal görüyorsun.
Douglas Quaid : Bu da mı paranoid
hayal? (elindeki kanları gösteriyor)
Eşinin de bir oyun içinde olmasından şüphelenen Douglas
Quaid, ona gerçekleri anlatması için ısrar eder. Filmin
aşağıdaki sahnelerinden de anlaşılacağı gibi, Douglas
Quaid'in gerçek olarak kabul ettiğimiz hayatında da
aslında hayali bir kimliği gerçek zannederek yaşadığı
anlaşılır. Douglas, gerçekte bambaşka biridir, fakat
hafızasına yüklenen bilgilerle kendini sekiz senedir
evli bir inşaat işçisi zannetmektedir. Eşi, iş arkadaşı,
kısacası tüm hayatı hafızasına yüklenmiş yapay bilgilerdir
ve Douglas Quaid o güne kadar tüm bunları gerçek zannetmiştir.
Douglas Quaid : Hadi konuş!
Lori : Ben senin karın değilim.
Douglas Quaid : Ya öyle mi!
Lori : Seni 6 haftadır tanıyorum.
Evliliğimiz bir hafıza aktarımıdır.
Douglas Quaid : Ah?
Lori : Düğünümüzü hatırlıyor
musun? Gizli istihbarat aktardı.
Douglas
Quaid : Bizim arkadaşlarımız, benim işim, 8 senelik
beraberliğimiz yalan mı?
Lori : İşin gerçek. Gizli istihbarat
buldu.
Douglas Quaid : Saçmalık!
Lori : Senin kişiliğini
yeniden yazdılar. Seni gözaltında tutmak
için beni eşin olarak görevlendirdiler. Kusura
bakma, ama tüm hayatın bir rüya.
Douglas Quaid : Peki ben ben
değilsem, o zaman Allah aşkına ben kimim?
Lori
: Bilmiyorum. Ben burada sadece görevimi yapıyorum.
Filmde işlenen bu konu bizlere şunu düşündürmektedir:
Biz hafızamızdaki bilgilerin gerçek olduğu ön yargısıyla
hareket ederiz. Oysa hafızamıza verilen bilgiler olmadan
hiçbir şeyi bilemeyiz. Bu konuyu açıklayıcı kitaplarımızdan
birkaç örnek alıntı şöyledir:
- Bir insanın geçmişi hafızasına verilen bilgilerden
oluşur. Hafıza silindiğinde insanın geçmişi de silinir.
Geleceği ise düşüncelerinden ibarettir. Bu düşünceler
olmadığında ise insanın sadece yaşadığı "an" kalır.
(Hayalin Diğer Adı: Madde, s. 130)
- Zaman, beyinde saklanan birtakım hayaller arasında
kıyas yapılmasıyla var olmaktadır. Eğer bir insanın
hafızası olmasa, beyni bu tür yorumlar yapmaz ve dolayısıyla
zaman algısı da oluşmaz. Bir insanın "ben otuz yaşındayım
demesinin nedeni, beyninde söz konusu otuz yıla ait
bazı bilgilerin birikmiş olmasıdır. Eğer hafızası
olmasa, ardında böyle bir zaman dilimi olduğunu düşünmeyecek,
sadece yaşadığı tek bir "an" ile muhatap olacaktır.
(Zamansızlık ve Kader Gerçeği, s. 53)
|
Bir
insanın geçmişi, aslında o insanın hafızasında
yer alan bilgilerden ibarettir. Eğer bu insanın
hafızası silinse, geçmişi kalmayacaktır. Gelecek
ise insanların düşüncelerinden ibarettir. Hafızası
ve düşünceleri alınan bir insan için sadece içinde
yaşadığı "an", yani "şu an"
kalacaktır. |
Dokunma Hissi Maddenin Aslına Ulaştığınıza Bir Delil
Olamaz
Gece gördüğümüz rüyadaki görüntülerle, uyanınca görmeye
devam ettiğimiz görüntüler arasında bilimsel olarak
da, mantıksal olarak da bir fark yoktur. Rüyayı görürken
birisi rüyamıza girse ve bize "korkma, bir rüya görüyorsun,
bunların hiçbiri gerçek değil, şu anda yatağında yatıyorsun,
beyninin içindeki şeyleri seyrediyorsun" diyecek olsa,
yaşadığımız gerçekçi hislerden ötürü ona hiçbir şekilde
inanmak istemeyiz.
Filmde de bunun benzeri bir örnek yaşanmaktadır. "Recall"
adındaki sanal tatil şirketinde danışman olduğunu söyleyen
bir adam, Mars'ta otel odasında bulunan Douglas Quaid'in
ziyaretine gelir ve ona yaşadıklarının hiçbirinin gerçek
olmadığını anlatır. Quaid'in hala Recall şirketinde
olduğunu ve kendisinin de programın bir parçası olduğunu,
gerçekte orada bulunmadığını söyler. Ancak Douglas Quaid
yaşadıklarının gerçek olduğuna öylesine inanmıştır ki,
bunların hayal olabileceğine ihtimal vermemektedir.
Aralarında geçen konuşmalar şöyledir:
Douglas Quaid : Ne istiyorsunuz?
Görevli : Sizin için anlaşılması
zor olacak. Maalesef size söylemem gereken
bir şey var siz gerçekte burada bulunmuyorsunuz.
Douglas Quaid : Az daha inanacaktım.
Görevli : Ciddi diyorum. Siz
burada değilsiniz ve ben de değilim.
Douglas Quaid : İnanılmaz birşey...
(adamın omzunu sıkıyor imalı gülerek) Neredeyiz biz?
Görevli : Recall'da. İmplantasyon
sandalyesine bağlısınız. Ve ben sizi gözetim altında
tutuyorum.
Douglas Quaid : Şimdi rüya mı
bu yani. Bu da bana sattığınız o harika tatil.
Görevli : Tam değil. Yaşadığımız
herşey hatıra bantlarına dayanan bir hayal. Ama siz her an birşeyler daha icat ediyorsunuz.
Douglas Quaid : Peki benim hayalimde
siz ne arıyorsunuz?
Görevli : Ben tehlikeli durumlar
için aktarıldım... Sizi rüyanızdan çıkartmak zor.
Ben konuşmakla denemek istiyorum.
Douglas
Quaid : Cohageen bunun için size ne ödüyor?
Görevli : Bir düşünsenize: Rüyanız
aktarım sırasında başladı. Mars'a seyahat, Hilton'daki
suit. Bunların hepsi Recall-Ego turunun unsurları.
Bilakis kendiniz ajan rolünü seçtiniz.
Douglas Quaid : Saçmalık. Herşey
tesadüf.
Görevli : .... (Mars'ta arkadaşı
olmasını istediği kişinin nasıl olacağını kendisi
seçmişti. Teknik görevli bu seçimini kendisine hatırlatır.)
Douglas Quaid : O hakiki. Recall'a
gitmeden önce onun rüyasını gördüm.
Görevli : Bay Quaid, neler söylüyorsunuz?
Onun rüyasını gördüğünüz için mi gerçek?
Douglas Quaid : Evet.
Önceki
sayfadaki satırlarda da görüldüğü gibi, Douglas Quaid
gördüklerinin gerçek olduğunu şirket görevlisinin omzuna
dokunarak ispat etmeyi düşünmektedir. Ancak diğer tüm
algılarımızda olduğu gibi dokunma duyusu da beynimizde
izlediğimiz hayatımızın bir parçasıdır. Douglas Quaid
de karşısındaki kişinin omzuna dokunduğunu gördüğünde,
elini adamın omzuna uzatması, sertliğini hissetmesi,
kıyafetine dokunması bunların hepsi zihnindeki yorumlardan
ibarettir. Bu durum bir kimsenin rüyasında karşısındaki
kişinin omzuna dokunmasından farksızdır. Dolayısıyla
dokunmak, maddenin aslıyla muhatap olduğumuzu hiçbir
şekilde kanıtlamaz. Kaldı ki böyle bir ispat arayışı
içinde olan bir kimsenin hayallerinden başka delili
de yoktur. Bu konu hakkındaki izahlarımızdan bazıları
şöyledir:
- ... rüyasında maddenin aslı ile muhatap olduğunu
iddia eden bir kişi kendinden son derece emin olabilir.
Kendisine "maddenin hayal olduğunu", "dış
dünyanın aslıyla muhatap olmanın mümkün olmadığını" anlatan arkadaşının omzuna elini koyarak "Şimdi
ben bir hayal miyim? Sen elimi omzunda hissetmiyor
musun? O zaman nasıl hayal olabiliyorsun? Nereden
çıkarıyorsun bu iddiaları? Gel seninle bir Boğaz turu
yapalım, hem bu konuyu konuşuruz, bir de böyle bir
konuya neden inanıyorsun bana anlatırsın" diyebilir.
Derinleşen uykusunda gördüğü bu rüya o kadar nettir
ki, keyifle arabanın kontağını açıp motora yavaş yavaş
gaz verir ve sonra aniden pedala basıp arabayı adeta
sıçratır. Yolda hızla giderken ağaçlar ve yol çizgileri
süratten adeta blok bir görüntü oluşturur. Bir yandan
da temiz Boğaz havasını alır.
Tam arkadaşına itiraz etmeye, o anda yaşadıklarının
hayal olmadığını anlatmaya hazırlanırken saatinin
ziliyle uyanır. Ancak ne ilginçtir ki, rüyasında gördüklerinin
hayal olduğuna itiraz eden bu insan, uyanıkken de
gördüklerinin zihninde oluşan kopya görüntüler olduğunu
anlatan bir arkadaşı yanında olsa, ona da aynı şekilde
itiraz edecektir. (Hayalin Diğer Adı: Madde,
s. 61)
- Bazı insanlar ise, görüntünün beyinlerinde oluştuğunu
kabul etmekte ancak, gördükleri görüntünün asıllarının
dışarıda olduğunu iddia etmektedirler. Oysa, bu hiçbir
zaman ispatlayamayacakları bir iddiadır. Çünkü bugüne
kadar hiçbir insan, beyninin dışındaki algılarının
dışına çıkamamıştır.
Her insan, beynindeki hücresinin içinde yaşamaktadır
ve algılarının kendisine gösterdikleri dışında hiçbir
şey yaşayamaz. Dolayısıyla algılarının dışındaki
dünyada, neler olduğunu hiçbir zaman bilemez...
İnsan her zaman yine beyninde oluşan hayal ile
muhatap olacaktır. Dolayısıyla insanlar, "maddesel
karşılıklara" hiçbir zaman ulaşamayacaklardır.
. teknolojinin veya bilimin ilerlemesi de bu konuda
herhangi bir değişikliğe sebep olamaz. Çünkü her
bilimsel bulgu veya teknolojik buluş yine insanların
beyinlerinde oluşacaktır, dolayısıyla bu yöntemle
de dış dünyaya ulaşmak mümkün olamayacaktır. (Hayalin
Diğer Adı: Madde, s. 46)
Gerçeğinden Farksız Hologram
Görüntüler
Bilim adamları dış dünyanın varlığına gerek olmadan
beyinde sanal bir dünya oluşturulabileceğini birçok
kez kanıtladılar. Ve her geçen gün dünyayı bilgisayar
ortamında elektrik sinyali olarak oluşturup, insanlara
bu sinyallerle istenilen görüntüyü yaşattırmak daha
da kolaylaşmaktadır. Örneğin yapılan üç boyutlu ve gerçeğinden
farkı olmayan bilgisayar simülasyonları yoluyla aslının
aynı özelliklere sahip görüntüler elde edilebilmektedir.
Ayrıca bu görüntülerle muhatap olan insanlar, gerçeğinde
olduğu gibi tepkiler vermektedirler.
Filmin bir sahnesinde hologram tekniği kullanılarak,
gerçek ile kopya görüntüler arasındaki benzerlik vurgulanmaktadır.
Filmde Douglas Quaid bileğine taktığı saat benzeri bir
alet sayesinde kendi bedeninin hologram görüntülerini
elde etmektedir. Bu sayede kendisini öldürmek isteyen
düşmanları, kopya görüntüleri yakalamaya çalıştıkları
için amaçlarında başarılı olamamaktadırlar.
Adam : Onun hologramı var.
Douglas Quaid : Beni gerçek
Quaid mi zannediyorsunuz? Doğru bildiniz!
 
Bir Gün
Rüyadan Uyanır Gibi Bu Hayattan da Uyanabileceğinizi
Hiç Düşündünüz mü?
Rüya görmek, diğer tüm zihinsel işlemler gibi, beynin
bir ürünüdür. Bir insan ister uyanık isterse uykuda
olsun, beyin daimi olarak elektriksel dalgalar verir.
Ancak uyku sırasında, beyinden kaslara sinyal gönderen
sinir yolları bloke olur. Dolayısıyla rüyalar sırasında
beden hareket etmez. Fakat temelde kişinin rüyadayken
de, uyanıkken de durumu aynıdır. Örneğin rüyanızda da,
şimdi olduğu gibi, aşağıya doğru baktığınızda eli-kolu
olan, yürüyen, nefes alan, dokunma hisleri olan bir
beden görürsünüz ve gayet inandırıcı bir şekilde gerçek
bir hayat yaşadığınız hissine kapılabilirsiniz.
Halbuki
rüyada gördüğünüz sanal beden, sadece sizin zihninizde
yer alan, ama sanki zihninizin dışındaymış gibi hissettiğiniz
algılardan ibarettir. Yani rüya, tıpkı uyanıkken olduğu
gibi beynimizin ilgili merkezlerine gelen uyarıların
yorumlanmasıyla oluşan bir algılar bütünüdür.
Kitap boyunca çeşitli örneklerine değindiğimiz gibi,
rüyadaki olaylar bazen o kadar etkilidir ki, insanlar
kimi zaman uyanınca yaşadıklarının gerçek olup olmadığını
düşünürler. Aslında uyandıktan sonra yaşadığımız hayatla
uyurken gördüğümüz rüyalar arasında teknik olarak hiçbir
fark yoktur. Bir insan rüya sırasında, uyanıkken yaptığı
şeylerin hepsini yapabilir; konuşur, yemek yer, nefes
alır, koşar, güler, ağlar, yaralanır, araba kullanır.
Çoğu zaman günlük hayatın bir kopyası olan rüya ortamında
herşey zaten bildiği ve alışık olduğu şekliyle vardır.
Bu yüzden rüyadaki olaylara sanki olanlar gerçekmiş
gibi tepki verir. Bazen korku dolu bir rüyadan bağırarak
uyanır, bazen de gördüğü güzel bir rüyadan hiç uyanmak
istemez.
Aşağıdaki konuşmalarda filmin kahramanı da tüm yaşadıklarının
bir rüya olması ihtimalini düşünmektedir.
Melina : İnanamıyorum. Bir rüya
gibi. Ne oldu?
Douglas Quaid : Aklıma korkunç
birşey geldi: Ya bu gerçekten bir rüyaysa?
- İnsan dış dünya olmadan da tüm algıları
bütün canlılığı ile yaşayabilir ve buna verilebilecek
en açık örnek... rüyalardır. Bir insan rüyası
sırasında gözleri kapalı olarak yatağında yatar. Ancak
buna rağmen, gerçek hayatında karşılaştığı olayların,
yaşadığı hislerin, uyarıların tamamını rüyalarında,
gerçeklerinden ayırt edilemeyecek kadar gerçekçi olarak
algılar. Bu gerçeğe, bu kitabı okuyan insanların tamamı
bizzat kendi uykularında sık sık şahit olurlar. Örneğin,
gece yatağında sessiz ve sakin bir ortamda, çevresinde
ikinci bir kişi dahi yokken yatan bir insan, rüyasında
kendisini çok kalabalık bir mekanda, bir tehlike içinde
görebilir. Can havliyle bu tehlikeden kaçtığını, bir
duvarın arkasına sığındığını gerçekmiş gibi yaşayabilir.
Hatta rüyasında gördükleri o kadar gerçekçidir ki,
korku ve panik duygusunu gerçekten tehlikeli bir ortam
varmış gibi aynısı ile hisseder. Her gürültüde yüreği
ağzına gelir, korkudan titrer, kalbi hızla atar, terler,
insan bedeni tehlike anlarında neler hissederse, fiziksel
olarak ne tepkiler verirse hepsini aynen yaşar. Oysa,
zihninin dışında, gördüklerinin hiçbirinin bir karşılığı
yoktur. (Hayalin Diğer Adı: Madde, s. 59)
- Hayatınızı, rüyalarınız gibi bambaşka bir
yerde izliyor olabilirsiniz
Rüyasında kahve içen bir insan, kahvenin şekerini,
kıvamını, içindeki sütün tadını, gerçekten kahve
içiyormuş gibi hisseder. Ancak ortada ne kahve,
ne de içecek birşey vardır. Ne var ki, rüyasında
kahve içen bir insana biri gelip, "şu anda rüyadasın
ve bu kahve aslında bir görüntü" dese, hemen itiraz
eder. "Görüntü olur mu? Bak sıcaklığını hissediyorum.
Birden içince dilim yanıyor. Hatta kahveyi içince
susuzluğum geçti. Görüntü olsa susamamı geçirir
miydi?" der. İçtiğini sandığı kahvenin aslında beyninde
oluşan bir görüntü olduğunu, içerken hissettiği
sıcaklık, susuzluk gibi hislerin de yine beyninde
oluşan algılar olduğunu ancak uykusundan uyandıktan
sonra anlar.
Rüyalarımızda yaşadıklarımızla, gerçek hayatta
yaşadıklarımız aynı mantıkla oluşur. Rüyalarımız
nasıl zihnimizde yaşanıyor ise, gerçek hayatımız
da zihnimizde yaşanır. Rüyalarımıza "hayal" dememizin
tek nedeni, sabah uyandığımızda bedenimizi yatağımızda
bulmamız ve "demek ki ben yatıyordum ve bunları
rüyamda gördüm" sonucuna varmamızdır. (Hayalin
Diğer Adı: Madde, 63)
GERÇEK HAYATIMIZLA RÜYALARIMIZ
ARASINDAKİ BENZERLİK MÜZİK DÜNYASINDA
Ünlü Amerikalı pop sanatçısı Britney Spears, 2001 yılında
Las Vegas'da düzenlediği konser gösterisi için oldukça
ilginç ve insanları düşünmeye sevk eden bir tanıtım
hazırlamıştı. Özellikle tanıtımın açılış kısmı olmak
üzere, konser boyunca herşeyin zihinde olup bittiği
vurgulanmaktaydı. Tüm yaşananların, hatta o anda izleyicilerin
konserde izlediği tüm gösterilerin de aslında kişilerin
zihninde olduğu sık sık hatırlatılmaktaydı.
Sanatçı bu tanıtımıyla insanlara, gerçek olarak yaşadıkları
hayatlarının da aslında bir rüya olabileceğini düşündürmektedir.
Çarpıcı görüntülerle çok detaylı olarak yer verilen
bu konuya örnek olarak, kendisinin kalabalık bir seyirci
topluluğu karşısında konser verdiği rüyasından örnek
vermektedir. Sonra da bunların rüyanın içinde bir rüya
olabileceğini hatırlatmaktadır.
Herşey
zihninizdeydi...
Gördüğüm veya görmekte olduğum
herşey yoksa rüyanın içindeki bir rüya mı?
Hiç çok gerçek olduğunu hissettiğiniz
bir rüya gördünüz mü?
Gerçek hayatla hayal dünyası
arasındaki farkı güçlükle söyleyebildiğiniz....
Şu anda hangi dünyanın içindesiniz?
Dün gece bu anın hayalini kuruyordum.
Ve hepinizle beraber buradaydım.
Ve şimdi rüyalarım gerçek oldu.
Herşey zihninizdeydi.
Yukarıda konser gösterileri arasında yer alan bu ifadeler,
bizlere içinde yaşadığımız dünyanın gerçekliğini sorgulamayı
hatırlatmaktadır. Rüyamızda gördüğümüz yerlerin ve olayların,
bir başka yerde veya boyutta maddesel karşılıkları olduğunu
düşünmeyiz. Çünkü tüm gerçekliğine rağmen, rüyamızdaki
hareketli yaşantımızın biz yatağımızda sabit bir şekilde
uyurken olduğunu biliriz. Aynı şekilde şu anda gördüğünüz
ve adına "gerçek hayat" dediğimiz dünyanın aslıyla muhatap
olduğumuzu da iddia edemeyiz. Rüyadan farksız olarak
"gördüğünüz algıların kaynağının, dış dünyadaki cisimler
ve bunları algılayan bedenimiz" olması şart değildir.
Çünkü dışarıda her ne kadar maddi bir dünya olsa da,
biz yine kopya görüntülerden oluşan hayali bir dünyayı
seyrederiz.
- Rüyanızda kendinizi tamamen hayali dünyalar içinde
görürsünüz. Etrafınızda gördüğünüz cisimlerin ve insanların
hiçbir gerçekliği yoktur. Üzerinde yürüdüğünüz toprak,
yukarıdaki gökyüzü, gördüğünüz evler, ağaçlar, arabalar
ve diğer herşey tamamen hayaldir; maddi bir karşılıkları
yoktur. Ve hepsinin yeri, sizin beyninizin içidir.
Beyninizde, daha doğrusu zihninizde vardırlar ve bundan
başka bir yerde de değildirler. (Kuledeki Küçük
Adam, s. 28)
|