Bilindiği gibi proteinler, yüzlerce amino asidin belirli
bir plana göre birleşmesiyle sentezlenir. 10 ile 30
arasında amino asitten oluşan zincir şeklindeki özel
bir bölüm de proteinin posta kodunu meydana getirir.
Diğer bir ifadeyle, zarfın üzerine yazılan posta kodu
rakamlardan, proteindeki posta kodu ise değişik amino
asitlerden oluşur. Bu kod, proteininin uçlarından birinde
veya içinde yer alır. İşte bu sayede, sentezlenen her
yeni protein, hücre içinde nereye ve nasıl gideceğine
dair talimatları alır. Şimdi proteinin hücre içindeki
yolculuğunu son derece gelişmiş bir mikroskop altında
inceleyelim.
Proteindeki özel kod
Yeni sentezlenmiş bir proteinin, örneğin, hücrenini
içinde endoplazmik retikulum bölümüne nasıl geçtiğine
baktığımızda şunları görürüz: Öncelikle posta kodu,
SRP adı verilen moleküler bir parçacık tarafından okunur.
Proteindeki özel kodu çözer ve onunla birleşerek adeta
bir rehber gibi yol gösterir. SRP parçacığı ile protein,
daha sonra endoplazmik retikulum zarı üzerinde bulunan,
kendilerine özel bir reseptör ve protein geçiş kanalına
kenetlenir. Reseptörün bu şekilde uyarılmasıyla birlikte
de zardaki kanal açılır. Bu aşamada SRP parçacığı reseptörden
ayrılır. Tüm bu işlemler kusursuz bir zamanlama ve uyum
içinde gerçekleştirilir.
Bu noktada protein bir problemle daha karşı karşıyadır.
Bilindiği gibi proteinler, amino asit zincirlerinin
kıvrılıp bükülerek üç boyutlu şekil almalarıyla oluşurlar.
Bu durumda protein moleküllerinin endoplazmik retikulumun
zarından geçmesi imkansızdır. Zira endoplazmik retikulum
zarının üzerindeki geçiş kanalı 0.000000002 metre çapındadır.
Ancak, burada önceden tasarlanmış kusursuz bir planın
varlığı karşımıza çıkar, çünkü bu sorun daha üretim
aşamasında çözülmüştür. Proteini üreten ribozom, proteini
kıvrılmamış bir zincir şeklinde üretir. Zincir yapı,
proteinin kanaldan geçebilmesine imkan sağlar. Geçiş
işlemi tamamlandıktan sonra, bir dahaki geçişe kadar
kanal kapanır. Endoplazmik retikulum bölümüne giren
proteindeki kod bölümünün görevi sona erer. Bu nedenle
bu bölüm belirli enzimler tarafından proteinden ayrılır;
bunun ardından protein, bükülerek üç boyutlu son halini
alır. Söz konusu durum, mektubun alıcısına ulaştıktan
sonra, üzerinde posta kodu yazılı zarfın görevinin bitmesine
benzer. Söz konusu enzimlerin proteinin üzerindeki yüzlerce,
bazen binlerce amino asitten hangisini kopartacaklarını
bilmeleri ve bu şuurla hareket etmeleri de ayrı bir
mucizedir. Çünkü kodu oluşturan amino asitler yerine,
proteini oluşturan amino asitlerden herhangi birini
kopardıkları takdirde protein işe yaramaz hale gelecektir.
Görüldüğü gibi her aşamada, birçok parça kusursuz bir
şuur ve sorumlulukla hareket etmektedir. Bu şuur ve
sorumluluk hissinin bu küçücük moleküllere ait olamayacağı
ise açık bir gerçektir.
Gerçek şu ki protein, SRP parçacığı, protein posta
kodu, ribozom, reseptör, protein geçiş kanalı, enzimler,
organel zarı ve burada değinilmeyen diğer karmaşık işlemler
sırasında görev alan moleküllerin tümü arasındaki işbirliği
kusursuzdur. Tek başına hücredeki posta kodu sistemi
bile muazzam bir yaratılış delilidir. İnsanlığın son
40 senedir kullandığı bir sistem, milyarlarca insanın
vücudunun derinliklerindeki trilyonlarca hücrenin içinde
çalışır durumdadır. (Harun Yahya, Hormon
Mucizesi)
Kodlama sistemi
Howard Hughes Tıp Enstitüsü, hücresel haberleşme alanındaki
araştırmalarıyla tanınan merkezi bir kuruluştur. Enstitü
Başkanı P.W. Choppin, hücredeki kodlama sisteminin ortaya
çıkarılmasının modern biyolojinin en önemli keşiflerinden
biri olduğunu belirtmiş ve bir noktaya dikkat çekmiştir.
Choppin'e göre, proteindeki kodlama, moleküler bir barkod
gibi hizmet vermekte, böylece hücre içi haberleşme ve
ulaşımın bazı unsurları düzenlenmektedir.
Barkod sistemi aslında bize yabancı olmayan, günlük
hayatta sık sık karşılaştığımız bir uygulamadır. Bu
sistem yan yana dizilmiş paralel dikey çizgilerden oluşan
kodlamanın bir lazer tarayıcı tarafından okunması esasına
dayanır. Lazer tarayıcının bilgisayar ortamına aktardığı
bilgiler, karmaşık işlemleri kolaylıkla halletmemize
olanak sağlar. Sonuç olarak barkod sistemi, hayatımızı
kolaylaştırmaya yönelik geliştirilen bir tasarım ürünüdür.
Bilinçli yaratılış
Şüphe yok ki barkod, lazer tarayıcı ve bilgisayar özel
tasarım ve programlama sonucunda geliştirilmiştir. Bu
sistem, sistemi oluşturan cihazlar ve bu cihazların
aralarındaki uyumlu çalışma mühendislik planına dayanır.
Akıl ve sağduyu sahibi hiç kimse bunun aksini iddia
edemez. Kuran'da Yüce Allah bu gerçeği "Yoksa
onlar, hiçbir şey olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa
yaratıcılar kendileri mi?" (Tur Suresi, 35) ayetiyle
vurgulamaktadır. Değil tek bir hücredeki bir milyar
protein, tek bir proteinin bile kendiliğinden veya tesadüfen
oluşması ihtimali sıfırdır. Ve, bu proteinlerin tesadüfen
oluşmaları imkansız olduğu gibi, aralarında tesadüfen
kusursuz bir koordinasyon, işbirliği ve uyum oluşması
ve bu sayede koskoca bir bedenin yıllarca hayatta kalmasını
sağlamaları çok daha imkansızdır.
Şüphesiz, atomlardan moleküllere, proteinlerden hücrelere
kadar herşeyi sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan
Allah yaratmış ve hepsini hizmetimize vermiştir. O halde
bizlere düşen, Rabbimiz'in sınırsız lütuflarını derin
derin düşünerek Allah'a gereği gibi şükretmektir.
|