Dünya'nın yaşam için en gerekli şartları,
ilk bakışta, ısısı ve atmosferidir. Mavi gezegen,
canlıların, özellikle de bizim gibi son derece
kompleks canlı varlıkların yaşayabileceği bir
ısı değerine ve soluyabileceği bir atmosfere sahiptir.
Ancak bu iki etken de, birbirinden son derece
farklı faktörlerin her birinin ideal değerlerde
belirlenmesiyle gerçekleşmiştir.
Bunlardan birisi, Dünya'nın Güneş'e
olan uzaklığıdır. Elbette ki Dünya Güneş'e Venüs
kadar yakın ya da Jüpiter kadar uzak olsaydı,
yaşama imkan verecek bir ısı değerine sahip olamazdı.
Karbon bazlı organik moleküller, az önce belirttiğimiz
gibi, 120°C ile -20°C arasında değişen bir ısı
aralığında oluşabilirler. Güneş Sistemi'nde bu
ısı değerine sahip olan yegane gezegen ise Dünya'dır.
Tüm evren düşünüldüğünde ise, hayat
için gerekli olan bu ısı aralığının, gerçekte
elde edilmesi çok zor bir aralık olduğunu görürüz.
Çünkü evrenin içindeki ısılar, en sıcak yıldızların
içindeki milyarlarca derecelik korkunç sıcaklıklardan,
"mutlak sıfır" noktası olan – 273.15°C'ye
kadar değişebilmektedir. Bu dev ısı yelpazesi
içinde karbon-temelli bir hayata izin veren ısı
aralığı, çok dar bir aralıktır. Ama Dünya, tam
bu ısı aralığına sahiptir.
|
|
Dünya,
bilinen tüm gökcisimlerinin
aksine, yaşama elverişli bir
atmosfere, ısıya ve yüzeye sahiptir.
Güneş Sistemi’ndeki diğer
63 gök cisminden hiçbirinde
yaşamın temel şartı olan su
yoktur. Dünya’da ise yüzeyin
dörtte üçü suyla kaplıdır. |
|
Amerikalı jeologlar Frank Press ve Raymond
Siever de, Dünya yüzeyinin ısısına dikkat çekerler.
Belirttiklerine göre "yaşam sadece çok sınırlı
bir ısı aralığında mümkündür... ve bu ısı aralığı
Güneş'in ısısı ile mutlak sıfır arasındaki muhtemel
ısıların yaklaşık % 1'lik bir bölümünü oluşturmaktadır.
Dünya'nın ısısı, tam bu dar aralıktadır."(1)
Bu ısı aralığının korunması, elbette
Güneş ile Dünya arasındaki mesafe kadar, Güneş'in
yaydığı ısı enerjisi ile de yakından ilişkilidir.
Hesaplara göre Dünya'ya ulaşan Güneş enerjisindeki
%10'luk bir azalma yeryüzünün metrelerce kalınlıkta
bir buzul tabakası ile örtülmesiyle sonuçlanacaktır.
Enerjinin biraz artması halinde ise tüm canlılar
kavrularak öleceklerdir.
Dünya'nın ideal olan ısısının,
gezegen içinde dengeli olarak dağıtımı da son
derece önemlidir. Nitekim bu dengenin sağlanması
için çok özel bazı tedbirler alınmıştır.
Örneğin, Dünya'nın ekseninin 23°27´lık
eğimi, kutuplarla ekvator arasındaki atmosferin
oluşmasında engel oluşturabilecek aşırı sıcaklığı
önler. Eğer bu eğim olmasaydı, kutup bölgeleriyle
ekvator arasındaki sıcaklık farkı çok daha artacak
ve yaşanabilir bir atmosferin var olması imkansızlaşacaktı.
Dünya'nın kendi etrafındaki yüksek
dönüş hızı da ısının dengeli dağılımına yardımcı
olur. Dünya sadece 24 saatlik bir süre içinde
kendi etrafını dolaşır ve bu sayede geceler ve
gündüzler kısa sürer. Kısa sürdükleri için de
gece ile gündüz arasındaki ısı farkı çok azdır.
Bu dengenin önemi, bir günü bir yılından daha
uzun süren ve bu yüzden gece-gündüz arasındaki
ısı farkı 1000°C'yi bulan Merkür ile karşılaştırıldığında
görülebilir.
Dünya’nın Güneş’e olan
uzaklığı, kendi etrafındaki dönüş
hızı, ekseninin eğimi, yeryüzü
şekilleri gibi birbirinden bağımsız
pek çok etken, gezegenin yaşama
uygun bir biçimde ısınmasını ve
ısının gezegene dengeli bir biçimde
yayılmasını sağlar. |
|
Yeryüzünün şekilleri de ısının dengeli
dağılımına yardımcı olur. Dünya'nın ekvatoru ile
kutupları arasında yaklaşık 100°C'lik bir ısı
farkı vardır. Eğer böyle bir ısı farkı fazla engebesi
olmayan bir yüzeyde gerçekleşmiş olsaydı, hızı
saatte 1000 km'ye varan fırtınalar Dünya'yı allak
bullak ederdi. Oysa ki yeryüzü, ısı farkından
dolayı ortaya çıkması muhtemel kuvvetli hava akımlarını
bloke edecek engebelerle donatılmıştır. Bu engebeler,
yani sıradağlar, Çin'de Himalayalar'la başlar,
Anadolu'da Toroslarla devam eder ve Avrupa'da
Alplere kadar sıradağlar halinde uzanarak batıda
Atlas Okyanusu, doğuda Büyük Okyanus'la birleşir.
Okyanuslarda ise ekvatorda oluşan fazla ısı, sıvıların
ısı farkını dereceli bir şekilde dengelemesi sayesinde
kuzeye ve güneye doğru aktarılır.
Bu arada Dünya'nın atmosferinde
ısıyı sürekli dengeleyen birtakım otomatik sistemler
de vardır. Örneğin bir bölge çok fazla ısındığında
su buharlaşması artar ve bulutlar çoğalır. Bu
bulutlar ise Güneş'ten gelen ışınların bir kısmını
geri yansıtarak aşağıdaki havanın ve yüzeyin daha
fazla ısınmasını engeller.
|