Aslında Big
Bang'deki patlama hızı, evrenin ilk anında oluşan
sayısal dengelerden yalnızca bir tanesidir. Big
Bang'in ardından, şu an içinde yaşadığımız evrenin
yapısını belirleyen "ölçüler" ortaya çıkmıştır
ve bunlar tam olmaları gerektiği değerde belirlenmişlerdir.
Bu ölçüler,
bugün modern fiziğin kabul ettiği "dört temel
kuvvet"tir. Evrendeki tüm fiziksel hareketler
ve yapılar, bu dört kuvvetin birbiri ile iletişimi
ve dengesi sayesinde olur. Bunlar; yerçekimi kuvveti,
elektromanyetik kuvvet, güçlü nükleer kuvvet ve
zayıf nükleer kuvvettir. Güçlü ve zayıf nükleer
kuvvetler sadece atomun yapısını belirlerler.
Diğer iki kuvvet, yani yerçekimi ve elektromanyetizma
ise, atomların arasındaki ilişkiyi ve dolayısıyla
tüm maddesel objeler arasındaki dengeyi belirlerler.
Bu dört temel kuvvet Big Bang'in sonrasında ortaya
çıkmışlar ve evrene dağılan madde, bu dört temel
kuvvete göre belirlenmiştir.
Ancak ilginç
olan, bu kuvvetlerin birbirleri ile karşılaştırıldıklarında
ortaya çıkan tablodur. Çünkü bu kuvvetler, birbirlerinden
olağanüstü derecede farklı değerlere sahiptirler.
Eğer tüm bu kuvvetlerin birbirlerine olan oranlarını
ortak bir birim kullanarak ifade etmek istersek
şöyle yazmamız gerekir:
Güçlü nükleer
kuvvet : 15
Zayıf nükleer
kuvvet : 7.03 x 10-3
Yerçekimi
kuvveti : 5.90 x 10-39
Elektromanyetik
kuvvet : 3.05 x 10-12
Dikkat edilirse,
üstteki sayılar arasında çok büyük uçurumlar vardır.
Örneğin güçlü nükleer kuvvetin değeri, yerçekimi
kuvvetinin değerinden yaklaşık "milyar kere milyar
kere milyar kere milyar kere milyar" kadar daha
büyüktür. Peki acaba bu kadar farklı bir güç dağılımının
amacı nedir?

Ünlü moleküler biyolog Michael
Denton Doğanın Kaderi: Biyoloji
Kanunları Evrendeki Amacı Nasıl
Gösteriyor başlıklı kitabında
önemli bir gerçeği açıklamaktadır:
Evren , insan yaşamını amaçlayan
özel bir tasarımla yaratılmıştır.
|
Ünlü
moleküler biyolog Michael Denton,
Nature's Destiny: How the Laws
of Biology Reveal Purpose in the
Universe (Doğanın Kaderi:
Biyoloji Kanunları Evrendeki Amacı
Nasıl Gösteriyor) adlı kitabında
bu soruyu şöyle cevaplar: Eğer
yerçekimi kuvveti bir trilyon
kat daha güçlü olsaydı, o zaman
evren çok daha küçük bir yer olurdu
ve ömrü de çok daha kısa sürerdi.
Ortalama bir yıldızın kütlesi,
şu anki Güneşimiz'den bir trilyon
kat daha küçük olurdu ve yaşama
süresi de bir yıl kadar olabilirdi.
Öte yandan, eğer yerçekimi kuvveti
birazcık bile daha güçsüz olsaydı,
hiçbir yıldız ya da galaksi asla
oluşamazdı. Diğer kuvvetler arasındaki
dengeler de son derece hassastır.
Eğer güçlü nükleer kuvvet birazcık
bile daha zayıf olsaydı, o zaman
evrendeki tek kararlı element
hidrojen olurdu. Başka hiçbir
atom olamazdı. Eğer güçlü nükleer
kuvvet, elektromanyetik kuvvete
göre birazcık bile daha güçlü
olsaydı, o zaman da evrendeki
tek kararlı element, çekirdeğinde
iki proton bulunduran bir atom
olurdu. (1)
Bu durumda evrende hiç hidrojen
olmayacak ve yıldızlar ve galaksiler,
eğer oluşsalar bile, şu anki yapılarından
çok farklı olacaklardı. Açıkçası,
eğer bu temel güçler ve değişkenler
şu anda sahip oldukları değerlere
tam tamına sahip olmasalar, hiçbir
yıldız, süpernova, gezegen ve
atom olmayacaktı. Hayat da olmayacaktı.
|
|
Paul Davies
ise, evrendeki temel fizik yasalarının insan yaşamına
en uygun biçimde belirlenmiş olduğu gerçeği karşısında
şu yorumu yapar:
Eğer doğa
biraz daha farklı sayısal değerler seçmiş olsaydı,
evren çok daha farklı bir yer olacaktı. Ve büyük
olasılıkla onu görmek için biz burada olamayacaktık...
Ve insan kozmolojiyi araştırdıkça, inanılmazlık
giderek daha belirgin hale gelir. Evrenin başlangıcı
hakkındaki son bulgular, genişlemekte olan evrenin,
hayranlık uyandırıcı bir hassasiyetle düzenlenmiş
olduğunu ortaya koymaktadır.(2)
Big Bang'in
büyük bir delili olan kozmik fon radyasyonunu
ilk Robert Wilson ile birlikte gözlemleyen ve
bu nedenle 1965'te Nobel ödülü kazanan Arno Penzias
ise, evrendeki bu olağanüstü tasarım karşısında
şu yorumu yapmaktadır:
Astronomi
bizleri çok olağanüstü bir olaya götürmektedir;
hiç yoktan yaratılmış bir evren. Hayatın oluşmasına
izin verecek gerekli şartları tam olarak sağlayacak
hassas bir denge ile kurulmuş, bu amaca yönelik
bir plana sahip olan bir evren. (3)
Şu ana kadar
kendilerinden alıntı yaptığımız bilimadamları
önemli bir gerçeğin farkına varmışlardır. Evrendeki
hayret verici dengeleri ve düzeni inceleyen her
insanın karşısına çıkan bu gerçek son derece açıktır:
Tüm evrende üstün bir tasarım, kusursuz bir düzen
sergilenmektedir. Bu düzenin Sahibi elbette her
şeyi kusursuzca var eden Allah'tır. Allah evrenin
yaratılışındaki düzene, "belli bir ölçüyle" hesaplanmış
dengelere bir ayetinde şöyle dikkat çekmiştir:
Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk
edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, her
şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir
ölçüyle takdir etmiştir. (Furkan
Suresi, 2)
|