GÜNEŞ SİSTEMİNDEKİ HASSAS
DENGELER
Evrendeki hassas denge ve düzeni
en açık biçimde gözlemlediğimiz alanlardan biri
de, Dünyamızın içinde bulunduğu Güneş Sistemi'dir.
Güneş Sistemi'ndeki büyüklü küçüklü gezegenlerin
eşsiz düzenleri, sistemin 4 milyar yılı aşkın bir
süredir kararlı bir yapıya sahip olmasını sağlamıştır.
Güneş Sistemi'nde 9 ayrı gezegen ve bu gezegenlere
bağlı 54 ayrı uydu yer alır. Bu gezegenler, Güneş'e
olan yakınlıklarına göre; Merkür, Venüs, Dünya,
Mars, Jüpiter, Satürn, Neptün, Uranüs ve Pluton'dur.
Bu gezegenlerin ve 54 uydunun içinde yaşama uygun
bir yüzey ve atmosfere sahip olan yegane gök cismi
ise Dünya'dır.
Gezegenleri dış uzaya savrulmaktan
koruyan etki, Güneş'in "çekim gücü" ile gezegenin
"merkez-kaç kuvveti" arasındaki dengedir. Güneş
sahip olduğu büyük çekim gücü nedeniyle tüm gezegenleri
çeker, onlar da dönmelerinin verdiği merkez-kaç
kuvveti sayesinde bu çekimden kurtulurlar. Ama eğer
gezegenlerin dönüş hızları biraz daha yavaş olsaydı,
o zaman bu gezegenler hızla Güneş'e doğru çekilirler
ve sonunda Güneş tarafından büyük bir patlamayla
yutulurlardı.
Bunun tersi de mümkündür. Eğer gezegenler daha hızlı
dönseler, bu sefer de Güneş'in gücü onları tutmaya
yetmeyecek ve gezegenler dış uzaya savrulacaklardı.
Oysa çok hassas olan bu denge kurulmuştur ve sistem
bu dengeyi koruduğu için devam etmektedir.
Bu arada söz konusu dengenin her gezegen için ayrı
ayrı kurulmuş olduğuna da dikkat etmek gerekir.
Çünkü gezegenlerin Güneş'e olan uzaklıkları çok
farklıdır. Dahası, kütleleri çok farklıdır. Bu nedenle,
hepsi için ayrı dönüş hızlarının belirlenmesi lazımdır
ki, Güneş'e yapışmaktan ya da Güneş'ten uzaklaşıp
uzaya savrulmaktan kurtulsunlar. Elbette tüm bu
dengeler Güneş Sistemi'ndeki gezegenlerden biri
olan Dünya için de geçerlidir.
Bunların yanı sıra, son astronomik bulgular, sistemdeki
diğer gezegenlerin varlığının, Dünya'nın güvenliği
ve yörüngesi için büyük önem taşıdığını göstermiştir.
Jüpiter'in konumu buna bir örnektir. Güneş Sistemi'nin
en büyük gezegeni olan Jüpiter, varlığıyla aslında
Dünya'nın dengesini sağlamaktadır. Astrofizik hesaplamalar,
Jüpiter'in bulunduğu yörüngedeki varlığının, Güneş
Sistemi'ndeki Dünya gibi diğer gezegenlerin yörüngelerinin
istikrarlı olmasını sağladığını ortaya çıkarmıştır.
Diğer pek çok yıldız sisteminde Jüpiter benzeri
gezegenler vardır. Fakat bunlar bulundukları sistemi
kararlı hale getirmek ya da sistemlerindeki diğer
gezegenleri korumaktan çok uzaktırlar. Washington
Üniversitesi'nden Dr. Peter D. Ward'a göre, "bugün
gözlemlenebilen bütün Jüpiterler kötüdür. Tek iyi
olan yalnızca bizimkidir. Ve öyle de olmak zorundadır,
aksi takdirde ya karanlık uzaya ya da Güneşiniz'e
doğru fırlardınız."
Jüpiter açısından bir diğer önemli nokta da şudur:
Jüpiter olmasaydı yüksek sayıdaki kuyruklu yıldız
çarpmaları nedeniyle yeryüzünde hayat olamazdı.
Fakat Jüpiter devasa kütlesinin oluşturduğu manyetik
alan sayesinde Güneş Sistemi'ne giren meteor ve
kuyruklu yıldızların yörüngesini saptırarak Dünya'ya
yönelmelerini engeller. Böylece, Dünya'ya bir kalkan
görevi gören dev bir manyetik koruyucu şemsiye oluşturur.
Jüpiter'in Dünya'yı koruyucu bu ikinci işlevini
gezegen bilimci George Wetherill, "Jüpiter Ne Kadar
Özel" adlı bir makalede şöyle açıklar:
Jüpiter'in bulunduğu yerde eğer bu büyüklükte bir
gezegen var olmasaydı, Dünya, gezegenler arası boşlukta
gezinen meteorlara ve kuyruklu yıldızlara yaklaşık
bin kat daha fazla hedef olurdu... Eğer Jüpiter
olduğu yerde olmasaydı, şu anda biz de güneş Sistemi'nin
kökenini araştırmak için var olamazdık.
Dünya-ay ikili gezegen siteminin de Güneş Sistemi'ndeki
dengenin korunmasında çok önemli bir etken olduğu
hesaplanmıştır. Dünya-ay sisteminin yokluğunda,
Jüpiter'in muazzam kütlesi Merkür, Venüs gibi iç
gezegenlerde çok büyük bir istikrarsızlığa sebep
olacaktı. Bu da belli bir zaman sonra Merkür ve
Venüs gezegenlerinin yörüngelerinin çok fazla yakınlaşmasına
yol açacaktı. Böyle bir yakınlaşma ise Merkür'ün
sistemden dışarı atılmasına, Venüs'ün de yörüngesinin
değişmesine neden olurdu. Güneş Sistemi'nin bir
bilgisayar simülasyonunu yapan bilim adamları sistemde
milyarlarca yıldır süre gelen denge ve kararlılığın,
ancak bu gezegenlerin sahip oldukları ideal kütle
ve konumları sayesinde mümkün olabileceğini, bu
dengeden en ufak bir sapmanın dahi Güneş Sistemi'nin,
dolayısıyla insanlığın var olmaması anlamına geleceğini
belirlemişlerdir.
Kasım 1998'de dünyaca ünlü astronomi dergisi "The
Astronomical Journal"da yayınlanan son astronomik
çalışmalardan birinde de Güneş Sistemimiz'deki olağanüstü
tasarım şöyle vurgulanmaktadır:
Temel bulgularımız Güneş Sistemi'ndeki uzun süreli
kararlılık ve dengenin sağlanması için bir tür "temel
dizayn"a ihtiyaç olduğunu göstermektedir._
Kısacası Güneş Sistemi'nin yapısı da insan yaşamı
için olağanüstü özel bir tasarımla düzenlenmiştir.
Allah'ın bu üstün yaratışı, Kuran'da birçok ayetle
haber verilmiş ve insanlara bu mucizevi yaratılış
üzerinde düşünmeleri emredilmiştir:
Geceyi, gündüzü, güneşi ve
ayı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O'nun emriyle
emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen
bir topluluk için ayetler vardır. (Nahl Suresi,
12)
(Allah) Geceyi gündüze bağlayıp-katar,
gündüzü de geceye bağlayıp-katar; güneşi ve ayı
emre amade kılmıştır, her biri adı konulmuş bir
süreye kadar akıp gitmektedir. İşte bunları (yaratıp
düzene koyan) Allah sizin Rabbinizdir; mülk O'nundur.
O'ndan başka taptıklarınız ise, 'bir çekirdeğin
incecik zarına' bile malik olamazlar. (Fatır Suresi, 13)
|
|