Bu
kabarcıklar patladıkları anda,
milimetrenin 100'de biri çapındaki
binlerce parçacığı havaya fırlatırlar.
"Aerosol" adı verilen bu parçacıklar,
rüzgarlar sayesinde karalardan
gelen tozlarla karışarak atmosferin
üst katmanlarına taşınır. Rüzgarların
bu şekilde yükseklere taşıdığı
parçacıklar, burada su buharı
ile temas eder. Su buharı da bu
parçacıkların etrafına toplanarak
yoğunlaşır ve su damlacıklarına
dönüşür. Bu su damlacıkları önce
biraraya gelerek bulutları oluşturur,
bir süre sonra da yağmur olarak
yeryüzüne iner.
Görüldüğü gibi rüzgarlar, havada
serbest halde bulunan su buharını
denizlerden taşıdıkları parçacıklarla
"aşılamakta" ve böylece yağmur
bulutlarının oluşumunu sağlamaktadır.
Eğer rüzgarların bu özelliği olmasa,
yüksek atmosferdeki su damlacıkları
hiçbir zaman oluşamayacak ve yağmur
diye bir şey de olmayacaktı.
Burada önemli olan nokta ise, rüzgarların
yağmur oluşumundaki bu kritik
görevinin asırlar önce Kuran ayetinde
bildirilmiş olmasıdır. Hem de
insanların doğa olayları hakkında
hemen hiçbir şey bilmedikleri
bir devirde.. |