Parçacıkların
Programlanmış Hareketi
Buraya kadar, atomu oluşturan
parçacıkların özelliklerini inceledik. Şimdi bu
parçacıkların, daha önce bahsetmediğimiz ortak bir
özelliğini ele alacağız: "Spin Dönüşü".
Atomu oluşturan parçacıkların kendi
eksenleri etrafında olağanüstü bir hızla dönüşlerine
"spin" adı verilir. Evrendeki pek çok sistemde
spin hareketi önemli bir rol oynar. Atomun içindeki
parçacıklardan uzaydaki yıldızlara kadar bütün
sistemler bu hareket üzerine kurulmuştur. Parçacıkların
spin hareketi ise ilk kez 1925 yılında fark edildi
ve bu dönüş "Pauli Dışlama İlkesi" olarak anılmaya
başlandı. Bu ilkeye göre, iki benzer parçacık
aynı duruma sahip olamazlar, yani belirsizlik
ilkesinin tanımladığı sınırlar içinde hem aynı
konumda, hem de aynı hızda bulunamazlar. Bu kuralı
şu şekilde açıklayabiliriz: Bildiğiniz gibi atom
son derece küçük bir yapıdır ve o küçük yapının
içinde de çok karmaşık bir trafik vardır. Eğer
bu yapıyı oluşturan birbirine benzer parçacıklar
aynı hızda ve aynı yönde hareket etselerdi ne
olurdu, bir düşünelim:
|
Önce,
protonu oluşturan 3 kuarkı ele alalım.
3 kuark aynı anda, aynı hızda ve
aynı yönde hareket ettikleri takdirde,
artık 3 kuark diye bir şey kalmaz,
hepsi de tek bir kuark halini alırlar.
Böyle bir durumda da protonların
oluşması mümkün olmaz ve çekirdek,
dolayısıyla atom oluşamaz. Çünkü
kuark bir enerjiden ibarettir ve
aynı yönde ve aynı hızda hareket
eden 3 ayrı enerji olabilmesi mümkün
değildir. Bunların bir şekilde birbirlerinden
ayrılmaları gerekir. Bu ayrım da
ancak hareket farklılıklarıyla oluşabilmektedir.
Ancak bu şartla, kuarklar (enerji
paketçikleri), nötronları ve protonları
oluşturabilirler. Şayet, kuarkların
hepsi aynı yönde ve aynı hızda hareket
etselerdi, ne protonlar, ne nötronlar,
ne de çekirdek oluşabilirdi. Sonuç
olarak, atomlar, moleküller dolayısıyla
da madde var olamazdı. Görüldüğü
gibi, "spin" hareketi, şu ana kadar
gördüğümüz diğer tüm özelliklerde
olduğu gibi, evrenin oluşumunda
son derece hayati bir öneme sahiptir.
Stephen Hawking bu durumu şöyle
ifade etmiştir: "Eğer
dünya, dışlama ilkesi olmadan
yaratılsaydı kuarklar, birbirinden
ayrı ve kesin tanımlı proton ve
nötronları oluşturamazdı. Proton
ve nötronlar da elektronlarla
birlikte atomları oluşturamazlardı.
Hepsi, oldukça düzgün, yoğun bir
'çorba' oluşturmak üzere bir araya
çökerdi". (1)
Bilim bugün atom
altı parçacıkların bu olağanüstü
hareketlerini keşfetmiştir, ama
parçacıkların neden böyle hareket
ettiklerini bir türlü açıklayamamaktadır.
Bu şuursuz parçacıkların spin
şeklinde hareket edebilmeleri
için, bu hareketlerinin sonucunda
atomu oluşturacaklarını idrak
edebilmeleri gerekir. Bu idrakin
arkasından da ne şekilde hareket
edeceklerine karar vermeleri,
yani bir strateji belirlemeleri
şarttır. Hangi parçacığın, hangi
yönde ve hangi hızda hareket edeceği
son derece detaylı bir şekilde
belirlenmelidir. Daha sonra sıra
bu stratejiyi evreni oluşturan
sonsuz sayıdaki parçacığa duyurmaya
ve hepsinin bu stratejiye uymasını
sağlamaya gelmektedir. Strateji
tüm parçacıklara duyurulur ve
tüm parçacıklar ne şekilde hareket
etmeleri gerektiğini öğrenirler. |
 |
"Spin
hareketi" basit olarak nesnenin
kendi ekseni etrafında dönmesi
anlamına gelir. Evrendeki
bütün sistemlerde spin hareketi
çok önemli bir rol oynar.
Akomun içindeki parçacıklardan
uzaydaki yıldızlara kadar
bütün sistemler bu hareket
üzerine kurulmuştur. Spin
hareketini dünya üzerinde
araştıran bilim adamları
ellerindeki tekniklerle
bu görüntüleri yakalama
imkanı elde etmişlerdir.
Atomaltında ise bu hareketi
görünülemek, günümüz teknolojisiyle
henüz mümkün olmamaşıtır.
|
|
|
Şimdi, cevaplanması gereken
çok önemli bir soru vardır ki bu soru bizi en
başa döndürmektedir: Neden tüm parçacıklar bu
stratejiye uymakta, yani itaat etmektedirler?
Neden bir parçacık bile bu kurala itiraz etmemektedir?
Tüm bu parçacıkların, burada saydıklarımızı uygulayabilecek
şuur, akıl, irade ve zekaları mı vardır? Elbette
hayır. Kütlesi bile olmayan, sadece enerjiden
ibaret olan bu parçacıkların, hiç şüphesiz ne
kendilerine ait bir akılları, ne de müstakil bir
iradeleri olabilir. Burada karşımıza çıkan, Allah'ın
sonsuz aklı, sonsuz gücü ve sonsuz ilmidir. Allah,
tüm bu parçacıklara, boyun eğdirmiş ve böylece
evreni yaratmıştır. Bir ayette bu gerçek bize
şöyle bildirilmektedir:
...Hayır, göklerde ve yerde her ne varsa
O'nundur, tümü O'na gönülden boyun eğmişlerdir.
(Bakara Suresi, 116)
|