Fisyon adı verilen tepkime,
evrendeki en kuvvetli güç olan "Güçlü Nükleer
Kuvvet" ile bir arada tutulan atom çekirdeğinin
parçalanmasıdır. Fisyon tepkimesi deneylerinde
kullanılan ana madde "uranyum"dur. Çünkü uranyum
atomu en ağır atomlardan biridir, bir diğer deyişle
çekirdeğinde çok yüksek sayıda proton ve nötron
bulunur.
Fisyon
deneylerinde bilim adamları
uranyum çekirdeğine, büyük bir
hızla nötron göndermişler ve
bunun sonunda çok ilginç bir
durumla karşı karşıya kalmışlardır.
Nötron uranyum çekirdeği tarafından
soğurulduktan (yutulduktan)
sonra, uranyum çekirdeği çok
kararsız duruma gelmiştir. |
 |
Fisyon,
atom çekirdeğinin parçalanmasıdır.
Resimde de görüldüğü gibi, bir
nötronla çarpıştırılan uranyım
235 atomu parçalanıp, kripton
92 ve baryum 142 atomu oluşturur.
Bu çarpışma sonucunda gamma
ışınları enerji olarak açığa
çıkar |
|
Burada çekirdeğin "kararsız"
olması demek, çekirdek içindeki proton ve nötron
sayıları arasında fark oluşması ve bu nedenle
çekirdekte bir dengesizliğin meydana gelmesi demektir.
Bu durumda çekirdek, meydana gelen dengesizliği
gidermek için belli miktarda enerji yayarak parçalara
bölünmeye başlar. Ortaya çıkan enerjinin etkisiyle
de çekirdek, büyük bir hızla içinde barındırdığı
parçaları fırlatmaya başlar.
Deneylerden
elde edilen bu sonuçlardan sonra "reaktör" adı
verilen özel ortamlarda, nötronlar hızlandırılarak
uranyum üzerine gönderilir. Yalnız, nötronlar
uranyum üzerine gelişigüzel değil, çok ince
hesaplar yapılarak gönderilmektedir. Çünkü,
uranyum atomunun üzerine gönderilen herhangi
bir nötronun uranyuma hemen ve istenilen noktadan
isabet etmesi gerekmektedir. Bu yüzden bu deneyler
belli bir olasılık göz önünde bulundurularak
gerçekleştirilmektedir. Ne kadar büyük bir uranyum
kütlesi kullanılacağı, uranyum üzerine ne kadarlık
bir nötron demeti gönderileceği, nötronların
uranyum kütlesini hangi hızla ve ne kadar süre
bombardıman edeceği çok detaylı olarak hesaplanmaktadır.
Tüm bu hesaplar
yapıldıktan ve uygun ortam hazırlandıktan sonra,
hareket eden nötron, uranyum kütlesindeki atomların
çekirdeklerine isabet edecek şekilde bombardıman
edilir ve bu kütledeki atomlardan en azından
birinin çekirdeğinin iki parçaya bölünmesi yeterlidir.
Bu bölünmede çekirdeğin kütlesinden ortalama
iki ya da üç nötron açığa çıkar. Açığa çıkan
bu nötronlar kütlenin içindeki diğer uranyum
çekirdeklerine çarparak zincirleme reaksiyon
başlatırlar. Her yeni bölünen çekirdek de ilk
baştaki uranyum çekirdeği gibi davranır. Böylece
zincirleme çekirdek bölünmeleri gerçekleşir.
Bu zincirleme hareketler sonucu çok sayıda uranyum
çekirdeği parçalandığı için ortaya olağanüstü
büyüklükte bir enerji çıkar.
İşte, onbinlerce
insanın ölümüne yol açan Hiroşima ve Nagasaki
felaketlerine, bu çekirdek bölünmeleri sebep
olmuştur. 2. Dünya Savaşı sırasında, 1945 yılında
Amerika’nın Hiroşima’ya attığı atom
bombasında patlama anında ve hemen sonrasında
yaklaşık 100.000 kişi ölmüştür. Hiroşima felaketinden
3 gün sonra yine Amerika’nın Nagasaki’ye
attığı bir diğer atom bombası yüzünden patlama
anında yaklaşık 40.000 kişi hayatını kaybetmiştir.
Çekirdekten çıkan güç bir yandan insanların
ölümüne sebep olurken, diğer yandan çok büyük
bir yerleşim alanı harap olmuş, kalan bölge
halkında radyasyon nedeniyle nesiller boyu düzeltilemeyecek
genetik ve fizyolojik bozulmalar meydan gelmiştir.
Peki dünyamız,
tüm atmosfer, bizler de dahil olmak üzere canlı-cansız
her şey atomlardan oluşmuşken, atomların bu
tip nükleer tepkimelere girmelerini, her an
ve her yerde yaşanabilecek Hiroşima ve Nagasaki
gibi olayları ne engellemektedir?
Nötronlar
öyle yaratılmışlardır ki, doğada serbest halde
-bir çekirdeğe bağlı olmadan- dolaştıklarında
"beta bozunumu" diye adlandırılan bir bozulmaya
uğrarlar. Bu bozulma yüzünden doğada serbest
nötrona rastlanmaz. Bu sebeple nükleer tepkimeye
girecek nötronlar yapay yollarla elde edilir.
İşte bu noktada
ortaya çıkan, tüm evrenin Yaratıcısı olan Allah'ın
her şeyi ince bir hesapla var etmiş olduğudur.
Çünkü, nötronlar serbest halde bozulmaya uğramasalardı,
dünya, yaşamanın mümkün olmadığı, nükleer reaksiyonların
son bulmadığı bir küreden ibaret olurdu. Allah,
atomu içindeki bu muazzam güç ile beraber yaratmıştır
ve bu gücü de olağanüstü bir şekilde kontrol
altında tutmaktadır.