"O, göklerin ve yerin yaratıcısıdır..."
(Şura Suresi, 11) |
ATOM BOMBASININ ETKİLERİ :
HİROŞİMA VE NAGASAKİ |
|
II. Dünya Savaşı’nın son yılında atılan
atom bombaları, atomun içinde ne kadar büyük bir
güç saklı olduğunu tüm dünyanın gözleri önüne
sermiştir. Atılan her iki bomba da, yüzbinlerce
insanın hayatlarını kaybetmesine, kalanların birçoğunda
da hayatları boyunca düzelmeyecek fiziksel arazlar
meydana gelmesine sebep olmuştur.
Birkaç saniye
içerisinde yüzbinlerce insanın ölmesine yol
açan atomun içindeki muazzam gücün, saniyesi
saniyesine nasıl ortaya çıktığını ele alıp inceleyelim:
-
Patlama anı... Bir
atom bombasının tıpkı Hiroşima ve Nagasaki’de
olduğu gibi 2.000 m. yükseklikte patladığını varsayalım.
Patlayıcı kütleye fırlatılan ve ilk çekirdeği
parçalayan nötron, daha önce de bahsedildiği gibi
kütle içerisinde zincirleme tepkimeler oluşturur.
Yani ilk parçalanan çekirdekten dışarı fırlayan
nötronlar, başka çekirdeklere çarpar ve bu yeni
çekirdekleri de parçalar. Böylece hızla bütün
çekirdekler zincirleme olarak parçalanır ve çok
kısa bir zaman aralığında patlama gerçekleşir.
Nötronlar öyle hızlı hareket etmektedirler ki,
saniyenin milyonda biri kadar bir zamanda bomba,
kütlesi yaklaşık 1.000 milyar kilokalorilik bir
enerji açığa çıkarır.
Bombanın
çevrildiği gaz kütlesinin sıcaklığı, bir anda
birkaç milyon dereceye ve gaz basıncı da bir
milyon atmosfere çıkar. -
Patlamadan saniyenin binde biri kadar sonra...Patlamış
olan gaz kütlesinin çapı büyür ve etrafa çeşitli
ışınlar yayılır. Bu ışınlar patlamanın "başlangıç
parlaması"nı oluşturur. Bu parlama onlarca kilometre
çapında bir alanda bulunabilecek herhangi bir
kişide tam körlüğe neden olabilir. Öyle ki bu
parlak ışık (yüzey birimi başına), Güneş yüzeyinden
yayılandan yüzlerce kat daha büyüktür. Patlama
anından başlayarak geçen zaman öylesine kısadır
ki, patlamanın yakınında bulunan bir kişi gözlerini
kapayabilecek zaman bile bulamamıştır.
Şokun basınç
cephesi kapalı kapılarda ağır hasarlara yol
açar. Buna karşılık elektrik taşıma kuleleri,
iki parçadan oluşan köprüler ve cam-çelik yapılı
gökdelenler de hasar görürler. Patlamanın yakınlarında
da büyük oranda, pudraya benzer ince toz kalkar.
-
Patlamadan 2 saniye sonra...Parlayan kütle ve onu çevreleyen hava, bir
ateş topu oluşturur. Yüzeyi henüz son derece sıcak
ve Güneş'inki kadar, hatta daha parlak olan bu
ateş topundan yayılan ısı, 4-5 km çapındaki bir
alandaki tüm yanabilir maddeleri tutuşturmaya
yeterlidir. Ateş topunun parlaklığı da, görme
duyusuna, düzelmeyecek derecede zarar verebilir.
Burada ateş topunun çevresinde, çok büyük bir
hızla yer değiştiren şok dalgası gelişmiştir.
-Patlamadan
6 saniye sonra...Bu
anda şok dalgası yeryüzüne çarpar ve ilk mekanik
zararlara neden olur. Dalga, şiddetli bir hava
basıncı yaratır ve bu basıncın şiddeti patlama
merkezinden uzaklaştıkça azalır. Bu noktadan yaklaşık
1.5 km. uzakta bile, ek basınç, normal atmosfer
basıncının yaklaşık iki katı olur. Bu basınçta
insanların sağ kalabilme şansı %1’dir.
- Patlamadan
13 saniye sonra...Şok dalgası yerin yüzeyinde yayılır ve bunu,
ateş topunun kovduğu havanın yer değiştirmesi
nedeniyle oluşan patlama izler. Bu patlama yer
boyunca 300-400 km/saatlik bir hızla yayılır.
Bu arada
ateş topu soğumuş ve hacmi küçülmüştür. Havadan
hafif olduğundan yükselmeye başlar. Yukarıya
doğru yönelen bu hareket, yeryüzünde rüzgarın
yönünün tersine dönmesine yol açar ve şiddetli
bir rüzgar, başlangıçta patlama merkezinden
dışarı doğru eserken, şimdi merkeze doğru esmeye
koyulur. -
Patlamadan 30 saniye sonra...Ateş topu yükseldikçe, küre biçimindeki
şekli bozulur ve tipik bir mantar görünümünü alır.
-
Patlamadan 2 dakika sonra...Mantar biçimli bulut şimdi 12.000 metrelik
bir yüksekliğe, yani atmosferin stratosfer tabakasının
alt sınırına ulaşmıştır. Bu kadar yüksek düzeyde
esen rüzgarlar, mantar biçimindeki bulutu azar
azar dağıtır ve bulutu oluşturan maddeleri (genel
olarak radyoaktif döküntüleri) atmosfere saçar.
Söz konusu bu radyoaktif döküntüler, çok küçük
tanecikler olduklarından atmosferde daha yüksek
katmanlara da çıkabilirler. Bu döküntüler yeryüzüne
düşmeden evvel, atmosferin üst tabakalarında esen
rüzgarlar tarafından dünyanın çevresinde birkaç
kez döndürülebilir. Böylece radyasyon döküntüleri
dünyanın dört bir yanına dağılabilir.
Atomdan
Çıkan Radyasyon

Radyasyon, atomun dış yüzeyindeki
elektronlara çarptığı zaman,
pozitif iyonlar oluşturarak
çok ciddi hasarlar verebilir.
Elektronlar diğer nötr atomlara
bağlanarak negatif iyonlar
oluştururlar. |
Radyasyon,
uzayda saniyede 200.000 km.
gibi çok yüksek bir hızda hareket
eden, gama ışınları, nötronlar,
elektronlar ve benzeri birkaç
tip atom-altı parçacıktan oluşur.
Bu parçacıklar, insan vücuduna
kolaylıkla nüfuz edebilir ve
vücudu oluşturan hücrelere hasar
verebilirler. Bu hasar ölümcül
bir kanserin ortaya çıkmasına
neden olabilir ya da üreme hücreleri
içinde yer alırsa, gelecek kuşakları
etkileyecek genetik bozukluklara
yol açabilir. Bu yüzden, bir
radyasyon parçacığının insana
çarpmasının sonuçları son derece
ciddidir.
Atom patlamalarında ortaya
çıkan ışınlar canlılar üzerinde
ya doğrudan doğruya ya da
patlama sırasında ortaya çıkan
parçalanma ürünleri yoluyla
etki yapar.
Bu parçacık ya da ışınlardan
biri madde içinde hızla yol
alırken, karşısına çıkan atom
ya da moleküllerle çok şiddetli
bir şekilde çarpışır. Bu çarpışma,
hücrenin hassas yapısı için
felaket olabilir. Hücre ölebilir
ya da iyileşse bile, içinde
belki haftalar, aylar, yıllar
sonra kanser dediğimiz kontrol
edilemeyen bir büyüme başlar. |
|
Merkezi patlama noktasından aşağı yukarı 1.000
metre çapındaki alan içerisinde radyasyon çok
yoğundur. Ölüme yol açan öteki etkilerden kurtulanlar
kanlarındaki akyuvarların hemen hepsini kaybeder,
derilerde yaralar belirir, bunların hepsi birkaç
günden iki üç haftaya kadar varan kısa bir süre
içinde kanama nedeniyle ölür. Patlama noktasından
daha uzakta olanlar üzerinde ise radyasyonun etkisi
değişiktir. Ateş topundan yayılan bu zararlı ışınlarla
karşı karşıya kalan insan bedeninde 13, 16 ve
22 km. uzaklıklarda sırasıyla üçüncü, ikinci ve
birinci dereceden yanıklar oluşur. Sindirim bozuklukları
ve kanamalar daha hafiftir fakat asıl bozukluklar
daha sonra ortaya çıkar. Saçların dökülmesi, deri
yanıkları, kansızlık, kısırlık, çocuk düşürme,
sakat çocuk doğurma... Bu vakalarda da on günden
üç aya kadar varan bir süre içinde ölüm görülebilir.
Yıllar geçtikten sonra bile göz bozuklukları (göze
perde inmesi), kan kanseri (lösemi) ve ışınım
kanseri meydana gelebilir. Hidrojen bombası patlamalarının
en büyük tehlikelerinden biri radyoaktif tozların
solunum, sindirim ve deri yoluyla vücuda girmesidir.
Bu tozlar bulaşmanın azlığına veya çokluğuna göre
yukarıda saydığımız bozukluklara sebep olurlar.
"İnkar
edenler, dediler ki: "Kıyamet-saati
bize gelmez."
De ki:"Hayır, gaybı bilen Rabbime
andolsun, o muhakkak size gelecektir.
Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca
hiçbir şey O'ndan uzak (saklı) kalmaz.
Bundan daha küçük olanı da, daha büyük
olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık
bir kitapta (yazılı)dır."
(Sebe Suresi, 3) |
Tüm bu sayılanlara, gözümüzle bile göremediğimiz
atomlar sebep olmaktadır. Atomlar gerektiğinde
hayatı oluştururlarken, gerektiğinde de hayatı
yok ederler. Atomun bu özelliği bizlere ne kadar
aciz olduğumuzu ve Allah’ın kudretinin
ne kadar üstün olduğunu çok açık bir şekilde
göstermektedir.
|
 |
 |
|
|