"O, göklerin ve yerin yaratıcısıdır..."
(Şura Suresi, 11) |
NÜKLEER KAYNAŞMA (FÜZYON) |
|
Nükleer kaynaşma (füzyon), parçalanmanın tersine
çok hafif iki çekirdeği birleştirerek daha ağır
bir çekirdek oluşturmak ve bu şekilde açığa çıkan
bağ enerjisini kullanmaktır. Ama bunu denetim
altında oluşturmak oldukça zor bir iştir. Çünkü
çekirdekler pozitif elektrik yükü taşır ve birbirlerine
yaklaştırmak istenildiğinde çok şiddetli bir şekilde
birbirlerini iterler. Bunların kaynaşmasını sağlamak
için aralarındaki itme kuvvetini yenebilecek büyüklükte
bir kuvvetin kullanılması gerekmektedir. Gereken
bu kinetik enerji (hareket enerjisi), 20-30 milyon
derecelik bir sıcaklığa eşdeğerdir. (1)
Bu
olağanüstü bir sıcaklıktır ve kaynaşma tepkimesine
girecek maddeyi taşıyacak hiçbir katı malzeme
bu sıcaklığa dayanamaz. Yani bu birleşmeyi gerçekleştirecek
bir düzenek yeryüzünde yoktur.
Füzyon tepkimeleri
Güneş'te her an doğal olarak gerçekleşmektedir.
Güneş'ten gelen ısı ve ışık, hidrojen çekirdeklerinin
birleşerek helyuma dönüşmesi ve bu dönüşüm sırasında
kaybolan maddenin yerine enerji ortaya çıkması
sayesinde meydana gelmektedir. Güneş saniyede
564 milyon ton hidrojeni 560 milyon ton helyuma
çevirir. Kalan 4 milyon ton gaz maddesi de enerjiye
dönüşür. Dünyamızdaki canlılık için son derece
hayati öneme sahip güneş enerjisini meydana
getiren bu müthiş olay milyonlarca yıldır, hiç
durmadan devam etmektedir. Bu noktada, şöyle
bir soru aklımıza gelebilir. Eğer Güneş'te,
saniyede 4 milyon ton kadar büyük bir miktar
madde kaybediliyorsa, Güneş'in sonu ne zaman
gelecektir?
Güneş saniyede
4 milyon ton, dakikada ise 240 milyon ton madde
kaybetmektedir. Güneş'in, 3 milyar yıldan beri
bu hızla enerji ürettiğini varsayarsak, bu süre
içinde kaybetmiş olduğu kütle 400.000 milyon
kere milyon ton olacaktır ki, bu değer, yine
de Güneş'in şimdiki toplam kütlesinin 5000’de
biri kadardır. Bu miktar, 3 milyar yılda 5 kg’lık
bir taş yığınından 1 gram kum eksilmesi gibidir.
Bundan da anlaşılacağı gibi Güneş'in kütlesi
öyle büyüktür ki, bu kütlenin tükenmesi çok
uzun bir zaman gerektirir.
İnsanoğlu,
Güneş'in yapısını ve içinde meydana gelen olayları
ancak bu yüzyılda keşfetmiştir. Bundan önce
kimsenin nükleer patlama, fisyon, füzyon türü
olaylardan haberi dahi yoktu. Güneş'in nasıl
enerji ürettiğini kimse bilmiyordu.
Atomun
çekirdeğinde saklı olan bu
muazzam gücün açığa çıkmasıyla,
birkaç saniye içinde yüzbinlerce
insan hayatını kaybetmiştir. |
Ancak
insanoğlu daha bunlardan habersizken
Güneş, milyonlarca yıldır bu
akıl almaz mekanizmasıyla yeryüzünün
ve hayatın enerji kaynağı olmaya
devam ediyordu.
İşte bu noktada
şu gerçeğe dikkat çekmek gerekir:
Dünyamız muazzam büyüklükte
bir kütleye sahip ve enerji
kaynağı olan Güneş'ten o kadar
hesaplı bir uzaklığa yerleştirilmiştir
ki ne onun yakıcı, yok edici
etkisine maruz kalır, ne de
onun sağlayacağı faydalı enerjiden
yoksun kalır. Aynı şekilde
bu derece korkunç bir güce
ve enerjiye sahip olan Güneş
de başta insan olmak üzere
yeryüzündeki tüm canlılığa
en faydalı olacağı mesafe,
güç ve büyüklükte yaratılmıştır. |
|
Bu devasa kütle ve içinde gerçekleşen akıl
almaz nükleer reaksiyonlar milyonlarca yıldır
yeryüzüyle mükemmel bir uyum içinde ve en kontrollü
biçimde faaliyetini sürdürmektedir. Bunun ne kadar
olağanüstü, kontrollü ve dengeli bir sistem olduğunu
anlamak için, insanın kendi ürettiği basit bir
nükleer santrali bile kontrol altında tutmaktan
aciz kaldığını hatırlamak yeterlidir. Örneğin,
1986 yılında Rusya’daki Çernobil reaktöründe
meydana gelen nükleer kazayı hiçbir bilim adamı,
hiçbir teknolojik alet engelleyememiştir. Öyle
ki bu nükleer kazanın etkisinin 30-40 yıl süreceği
söylenmektedir. Bilim adamları bu etkiyi engellemek
için bölgeyi dev kalınlıkta betonlarla kapattıkları
halde, ilerleyen günlerde betonlardan sızıntı
olduğu haberleri alınmıştır. Değil nükleer patlama,
nükleer bir sızıntı bile insan yaşamı için son
derece tehlikelidir ve bilim bu tehlike karşısında
çaresiz kalmaktadır.
 |
 |
Patlama
arkasında çok kalıcı
izler bırakmıştır. |
1986
yılında Rusya'daki Çernobil
reaktöründe meydana gelen nükleer
kazanın insanlar, tüm canlılıar
ve bitkiler üzerinde çok kalıcı
etkileri olmuştur. Bilim adamları
bu etkilerin 30-40 yıl daha
süreceğini söylüyorlar. Nükleer
sızıntının engellenmesi için
alınan önlemler birsonuç vermemiştir.
Radyasyonun zararlı etkilerinin
azalması için çalışmalar devam
etmektedir. |
|
İşte bu noktada Allah’ın
sonsuz gücü ve evrendeki her bir zerre (atom)
ve bu zerrenin içindeki tanecikler (proton,
nötron...) üzerindeki hakimiyeti ile karşı karşıya
kalmaktayız. Allah'ın, yarattıkları üzerindeki
bu gücü ve hakimiyeti bir ayette şöyle haber
verilir:
Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun
hakkında Kur'an'dan okuduğun herhangi bir şey
ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur
ki, ona (iyice) daldığınızda, biz sizin üzerinizde
şahidler durmuş olmayalım. Yerde ve gökte zerre
ağırlığınca hiçbir şey Rabbinden uzakta (saklı)
kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de
yoktur ki, apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın. (Yunus
Suresi, 61)
Dipnotlar |
 |
1Théma
Larousse, Tematik Ansiklopedi Bilim ve
Teknoloji, Evren ve Dünya, Matematik,
Fizik, Kimya,Teknoloji, s. 300
|
|
|