HAVANIN YOĞUNLUĞU
Atmosferin çok iyi bir biçimde
dengelenmiş bir başka yönü ise, onu soluyabilmemizi
sağlayan ideal yoğunluğudur.
Havanın basıncı 760 mm Hg'dir. Yoğunluğu, deniz
seviyesinde, litre başına bir gram civarındadır.
Havanın, deniz yüzeyindeki akışkanlığı ise, suyun
elli katı kadar fazladır. Herhangi birer değer sanabileceğimiz
bu rakamlar , gerçekte bizim yaşamımız için çok
kritiktirler. Çünkü, "hava soluyan canlıların var
olabilmesi için, atmosferin genel karakteristik
özellikleri—yoğunluğu, akışkanlığı, basıncı
vs.—şu anda sahip oldukları değerlere çok
çok benzer olmak zorundadır".
Nefes alırken ciğerlerimiz "hava direnci" denen
bir güce karşı enerji kullanırlar. Hava direnci,
havanın harekete karşı gösterdiği durgunluk eğilimidir.
Ancak bu direnç, atmosferin özellikleri sayesinde
çok zayıftır ve ciğerlerimiz kolaylıkla havayı içeri
çekip dışarı itebilirler. Bu direncin biraz artması
ise, ciğerlerimizin zorlanmaya başlamasına neden
olacaktır. Buradaki mantık bir örnekle açıklanabilir:
Bir enjektörün iğnesinden su çekmek kolaydır, ama
aynı iğneyle bal çekmek çok daha zordur. Çünkü bal,
sudan daha az akışkanlığa ve daha yüksek bir yoğunluğa
sahiptir.
İşte eğer atmosferin yoğunluk, akışkanlık, basınç
gibi değerleri biraz farklılaşsa, nefes almak bizim
için bir enjektöre bal çekmek gibi zorlaşacaktır.
Bu durum karşısında "o zaman enjektörün iğnesi kalınlaşabilir"
diye düşünmek, yani akciğer kanallarının genişletilmesini
önermek ise yanlıştır. Çünkü o zaman ciğerlerin
hava ile temas eden alanı çok küçülmekte ve ciğerler
vücut için gerekli oksijeni alabilecek yapıdan uzaklaşmaktadır.
Yani havanın yoğunluk, akışkanlık, basınç gibi değerlerinin
mutlaka belirli bir aralık içinde olması şarttır.
Bugün soluduğumuz havanın sahip olduğu değerler
ise tam bu dar aralığın içindedir.
Prof. Michael Denton, bu konu hakkında şu yorumu
yapar:
Eğer havanın yoğunluğu ya da durgunluğu biraz daha
fazla olsaydı, hava direnci çok büyük oranlara çıkacaktı
ve hava soluyan bir canlıya ihtiyaç duyduğu oksijen
oranını sağlayacak bir solunum sistemi tasarlamak
imkansız hale gelecekti... Muhtemel atmosfer basınçları
ile muhtemel oksijen oranlarını karşılaştırarak
"hayat için uygun" bir rakamsal değer aradığımızda,
çok sınırlı bir aralıkla karşılaşırız. Hayat için
gerekli olan çok fazla şartın hepsinin bu küçük
aralıkta gerçekleşmesi—ve atmosferin de bu
aralıkta olması—elbette ki çok olağanüstü
bir uyumdur.
Atmosferin rakamsal değerleri, sadece bizim solunumumuz
için değil, mavi gezegenin "mavi" olarak kalması
için de önemlidir. Eğer atmosfer basıncı şu anki
değerinden beşte bir kadar azalsa, denizlerdeki
buharlaşma oranı çok fazla yükselecek ve atmosferde
çok yüksek oranlara varacak olan su buharı tüm Dünya
üzerinde bir "sera etkisi" oluşturarak gezegenin
ısısını aşırı derecede yükseltecektir. Eğer atmosfer
basıncı şu anki değerinden bir kat daha fazla olsa,
bu kez de atmosferdeki su buharı oranı büyük ölçüde
azalacak ve Dünya üzerindeki karaların tamamına
yakını çölleşecektir.
Ancak bu ihtimallerin hiçbiri gerçekleşmez, çünkü
Allah dünyayı ve içinde bulunduğu güneş sistemini,
onun içinde bulunduğu evreni kusursuz bir yaratılışla
var etmiştir. Dünya üzerindeki tüm dengeleri bizim
yaşamımızı sürdürebileceğimiz gibi birbiriyle uyum
içinde yaratmıştır. Allah'ın bu kusursuz yaratışı
Kuran'da şöyle haber verilmekte ve insanların da
akıl kullanarak bu örnekler üzerinde düşünüp, Allah'ın
yaratışını takdir etmeleri bildirilmektedir:
Allah O'dur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti;
onları görmektesiniz. Sonra arşa istiva etti ve
güneş ile aya boyun eğdirdi, her biri adı konulmuş
bir süreye kadar akıp gitmektedirler. Her işi evirip
düzenler, ayetleri birer birer açıklar. Umulur ki,
Rabbinize kavuşacağınıza kesin bilgiyle inanırsınız.
Ve O, yeri yayıp uzatan, onda sarsılmaz-dağlar ve
ırmaklar kılandır. Orada ürünlerin her birinden
ikişer çift yaratmıştır; geceyi gündüze bürümektedir.
Şüphesiz bunlarda düşünen bir topluluk için gerçekten
ayetler vardır.
Yeryüzünde birbirine yakın komşu
kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve
çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su
ile sulanır; ama ürünlerinde (ki verimde ve lezzette)
bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, bunlarda
aklını kullanan bir topluluk için gerçekten ayetler
vardır. (Rad Suresi,
2-4)
|
|