Biz etrafımıza baktığımızda herşeyi beynimizin içinde görürüz. Gözlerimiz ve göz sinirlerimiz, aynı televizyona görüntüyü taşıyan kablolar gibi, bir nesneye ait sinyalleri beynimize taşırlar. Bu sinyaller ise, beynimizde, bir televizyon ekranında olduğu gibi, renkli, üç boyutlu, aydınlık bir görüntüye dönüşürler. Ve biz, hiçbir zaman nesnelerin aslını göremeyiz. Örneğin gördüğümüz, kıpkırmızı bir gülün beynimizde oluşan kopyasıdır. Gülün aslının rengi nasıl hiçbir zaman bilemeyiz. Veya "yanımızdaki arkadaşımız da gülü bizim gördüğümüz renkte mi görüyor?", "onun kırmızı dediği bizim kırmızı dediğimiz renkle aynı mıdır?", hiç bir zaman bunu test edemeyiz.^
Çünkü aynı bahçedeki, aynı güle bakan yüz insanın her birinin beyninde ayrı ayrı yüz gül görüntüsü oluşur. Ve hiçbiri, hiçbir zaman gülün aslını görmez, beyninde oluşan kopyasını görür.Bu açık gerçeğe rağmen insanlar hep nesnelerin gerçeklerine dokunduklarını, asıllarını kokladıklarını zannederler. İnsanların gördükleri kopyaları hayatları boyunca maddenin aslı sanmaları ise Allah'ın yarattığı ayrı bir mucizedir. Bu önemli gerçeğin farkına vararak Allah'ın yarattığı mucizeleri görmeye başlamak hayata bakış açınızı değiştirecektir.