Değerli İlmi Araştırma okurları,
Bu ayki kapak konumuzu "Hz. İsa'yı Sevenler 'Savaş' Değil 'Barış' ile Yükümlüdür" başlıklı yazımız oluşturuyor. Hz. İsa'nın Allah'ın izniyle yeryüzüne tekrar gelmesini büyük bir heyecanla beklediğimiz bu dönemde, Hz. İsa'yı sevenler ve izleyenlere düşen önemli bir sorumluluk vardır. Bu sorumlukların başında, O'nun yaptığı gibi, insanlara sevgi ile yaklaşmak esas alınmalıdır. Allah'a iman eden ve Hz. İsa'yı da üstün bir peygamber olarak çok seven Müslümanlara karşı, bazı Hıristiyanlar, savaş ve kan dökme eğiliminde olmamalıdır. Onlar gerçek dindarların yapacağı gibi sevgi, barış, dostluk ve uzlaşma tavrı içinde bulunmalı, Hz. İsa'nın kendilerine, "Ne mutlu sulh edicilere" (Matta 5/9) sözleri ile belirttiği gibi, yeryüzünde barış elçileri olmayı emrettiğini hiçbir zaman unutmamalıdırlar.
Dünya Hayatının Düşündürdükleri... Günümüzde ortalama 60 yıl olan insan ömrünün, doğum anından itibaren her safhası birçok acizlik içermektedir. Bu sürenin yaklaşık 15 yılının uykuda geçirilmesi, trafikte harcanan saatler, yemek hazırlayıp yemek ve temizlik gibi işlere ayrılan süreler, geçirilen hastalıklar dünya hayatının ne denli yorucu ve zahmetli olduğunun, ayrıca sonsuz ahiret hayatı yanında da ne kadar değersiz olduğunun göstergelerinden yalnızca birkaçıdır. Kuran'da inananlara vaad edilen cennetin özellikleri belirtilirken dikkati çeken nokta ise cennet ehlinin tüm bu acizliklerin hiçbirini yaşamamasıdır. Bu nedenle dünya hayatının en büyük hikmetlerinden biri, müminlerin ahirete duydukları özlemin her an daha da artmasına vesile olmasıdır.
Hz. Muhammed (sav), Yahudilere ve Hıristiyanlara karşı her zaman son derece adil ve merhametli davranmış, İlahi dinlerin mensupları ile Müslümanlar arasında uzlaşmaya dayalı bir ortam oluşmasını sağlamıştır. Müslümanların Kitap Ehli'ne olan tutumlarında, her konuda olduğu gibi, en güzel örneği teşkil etmiştir. "Hz. Muhammed (sav) Kitap Ehli'ne Adaletle Hükmetti" konusunu ilerleyen sayfalarda bulabilirsiniz.
Toplum içerisinde adeta salgın bir hastalık gibi her geçen gün yayılan ve pek çok kimsenin dışarıya yansıtmadan kendi içinde yaşamaya çalıştığı gizli azap adı verilen stres, depresyon gibi rahatsızlıklardaki artış dikkat çekmektedir. Gerçek huzur ve mutluluğu yaşamayan çok sayıda insanda görülen bu azapların nedeni ise Kuran ahlakını gerektiği gibi yaşamamalarıdır. Bu gizli azaplardan kurtulmanın tek yolu ise Kuran ahlakını yaşamaktır. "Gizli Azaba Sürükleyen Tavır Bozuklukları" başlıklı yazımızı ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.
Değerli okurlarımız, bu ay dergimizle birlikte Harun Yahya'nın eserlerinden yararlanılarak hazırlanan 3 adet belgesel VCD, 1 adet Harun Yahya kitabı ayrıca "Risale-i Nur Külliyatı'nda Hz. İsa ve Hz. Mehdi Gerçeği" isimli önemli bir kitap hediye ediyoruz.