Vefa Allah için olur. İmansız olan insan için vefanın faturası ağırdır. Başını belaya sokar. Mümine ise bereket ve nur getirir, güzellik getirir. Müthiş bir güzelliktir, yiğitliktir. Sabrın her dakikası saniyesi iman etmeyen bir insanın kemiklerini çatırdatır, acayip ıstırap verir. Ancak imanla sabredilir. Onun için insanlar Kuran’a mecburlar.
Güzel ahlaklı olayım demekle insan güzel ahlaklı olamaz. Allah’tan korkarak, Allah’ı severek güzel ahlaklı olunuyor. Yoksa cömert olamaz. Birine mal verdiğinde adamın içi yanar. Affetmek acayip kızdırır. Eğer iman yoksa, Allah korkusu yoksa affetmek çok sinir bozucu bir şeydir.
(A9 TV; 19 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
Topluluk olarak insanların mutlu yaşaması için gereken en akılcı en mükemmel düzenleme Kuran’ın içinde mevcuttur.
(A9 TV; 19 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
Kuran dikkatlice incelendiğinde dünyada cennet gibi yaşanması için gereken bütün mükemmel kuralların çok iyi işlendiğini görürüz. Yani Kuran tam uygulandığında şahıslar fert fert bir kere çok mükemmel yaşıyorlar. Çok dengeli oluyorlar. Toplum da çok mükemmel yaşıyor
(A9 TV; 19 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
İman zafiyeti oldu mu ahlak zafiyeti de oluyor. Çünkü kişi güzel ahlakı Kuran'dan öğreniyor. İslam olmasa sabırlı olmaya yanaşmaz; “Niye sabırlı olayım?” der. “Niye affedeyim?” der. “Niye cömert olayım?” der. “Niye hakkımdan feragat edeyim?” der. Her yönden çöker insan.
(A9 TV; 19 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
Müslümanlar için en önemli şey imanın güçlü olması. İman zafiyeti insanları perişan ediyor. Dünyadaki en büyük sorun iman zafiyetidir. Kuran'ın en az yüzde 70’inde insanların iman zafiyetinden bahsedilir, iman hakikatlerinin öneminden bahsedilir.
(A9 TV; 19 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
Makul, dengeli olmak için mutlaka nefsi eleştirmek lazım. Arada sırada da olsa mutlaka eleştirmek lazım. İnsanların içinde de eleştirmek lazım. O zaman makul, dengeli oluyor insan. Bu bir Kuran mucizesidir. Elle tutulur bir mucizedir.
(A9 TV; 19 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
İnsan kendini eleştirmezse, müstağni görürse deli gibi olur. Müslüman’ın mutlaka kendini eleştirmesi ve eleştirtmesi gerekiyor. Akıl sağlığı açısından bu gerekiyor. Yoksa akıl sağlığı bozulur. Muhakeme yargısı bozulur. Basireti, feraseti kapanır. Bakın etrafınıza görürsünüz. Dengesizlik meydana getirir. Makul olmaz insan.
(A9 TV; 19 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
Sevgi büyük bir güçtür; çünkü Allah sevgiyi insanın fıtratına koymuştur. Şeytan da insanın fıtratından çıkartmaya çalışıyor. Şeytan beceremeyeceği bir işe girdi. Şeytanı ayaklarımızın altında ezeceğiz ve sevgi dünyaya hakim olacak.
(A9 TV; 19 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
Kadınlar, çiçek gibi varlıklar. Onlara bu kadar ıstırap vermenin, acı vermenin âlemi ne? Bırakın dünyada güzel yaşasınlar. O zaman Avrupa da, Amerika da Türkiye’ye sonuna kadar kapılarını açar. Bu PKK’lı alçakları da desteklemezler.
(A9 TV; 19 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
Kuran’da anlatılan ahlakta mülkiyet hırsı yok. Her şey herkesin oluyor. Kardeşlik ön plana çıkıyor. Herkes malını mülkünü kardeşiyle paylaşıyor. Yediğini, içtiğini, elbisesini, eşyasını, her şeyini. Bir yere bir şey biriktirmek, hırs yapmak öyle bir şey yok. Sonradan çıkarmışlar işte ‘altının 40’ta birini vereceksin.’ Öyle bir şey yok. Kuran, ihtiyaçtan arta kalanı verin diyor.
(A9 TV; 18 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
Zulmün çözümü sevgidir, barıştır, akılcılıktır, ilim irfandır, bağnazlığa karşı Kuran hakikatleriyle yapılacak mücadeledir. Şu an anlamazdan gelenler olabilir ama çok yakın bir zamanda olaylar iyice büyüyünce anlayacaklar. Dediğimi bir yere yazın aynen göreceksiniz. Aynısı oluşacak.
(A9 TV; 18 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
YPG'ye operasyon yapılsın. Türkiye'nin sınır boyunu boydan boya kaplamış vaziyetteler, son aşamaya geldi, Akdeniz'e ulaşmaları an meselesi. Dev bir hat oluşturup İslam alemiyle, Türklük alemiyle bağlantımızı koparmak istiyorlar. Buna asla müsaade edilmemesi lazım. Hiç vakit kaybetmeden gereği yapılsın.
(A9 TV; 18 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
Musevilerde sen lanet arama. Hristiyanlarda lanet arama. Suç işleyene ve suçunda ısrar edene lanet olur. Mazlum insana lanet olmaz.
(A9 TV; 5 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
Allah’ın bir ırkı lanetlemesi Allah’ın adaletine uygun düşmez. Allah’ın lanetlediği bir kavim yoktur. İşledikleri suç sebebiyle Allah’ın lanetlediği insanlar olabilir. Suçu işleyen kimse lanetlenen odur. Yoksa çocuğunun ne suçu var? Soyundan gelenlerin suçu ne?
(A9 TV; 5 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
Musevilerin lanetlendiği iddiası bir yalandır. Böyle bir şey yok. O dönemde ahlaksızlık yapan bir topluluk varsa lanetlenen onlardır. O kadar. Tövbe etmeye de kapı açık olur. Ahlaksızlıkta, zulümde kararlı olursa lanetlenir. Müslüman lanetlenmiyor mu? Ahlaksızlık yaparsa o da lanetlenir.
(A9 TV; 5 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
Allah duayı seviyor. Dua biraz gözden kaçan bir ibadet gibi görünüyor. Namazını kılarsın ama dua etsen de olur etmesen de olur gibi. Halbuki dua çok hayati.
(A9 TV; 5 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
Allah’a duaya önem vermek lazım; duayı samimi yapmak gerekiyor. Alışılmış Arapça dualar değil. Ezberliyor anlamını bilmiyor veya hoca okuyor herkes âmin diyor ama kimse ne dediğini bilmiyor. Olmaz, herkes içinden geldiği gibi samimi dua edecek.
(A9 TV; 5 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
Sevgiyi arayan kişi kendisini sevilecek bir insan olmak için eğitmelidir. Karşındaki üstün bir insandır, güzel ahlaklıdır, kendini güzel yetiştirmiştir, sen tabii ki seversin, öyle birini herkes sever. Mühim olan sen sevilecek bir insan mısın? Onu geliştir, Allah’a kulluğun nasıl, dava adamı mısın, İslam’a Kuran’a bağlılığın nedir? Allah için kendini zor şartlarda ne derece zorlayabiliyorsun, değil mi? Sarp yokuşa gidebiliyor musun Kuran’ın tabiri ile.
(A9 TV; 5 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
İnsanlar Allah'tan uzak yaşayınca rahat edeceklerini zannettiler ama Allah mahvetti dünyayı, gördüler. Allah'ı kendilerince sınadılar aslında. İşte böyle yapıyor Allah. Birinci Dünya Harbi’nde, İkinci Dünya Harbi’nde de sınadılar, gördüler. Allah'ın Kitabına göre yaşanmadığında bunlar oluyor.
(A9 TV; 4 Kasım 2015)
Adnan Oktar
-
Mümin imanda derinleşebiliyor, Allah'a sevgide derinleşebiliyor. Allah derinleşmeye sınır koymamıştır.