Mümin nasihate açık olacak. Hatalı olması bir şey değil ama söz dinleyen olması lazım. Yani küstah, saygısız olmaması lazım, züppelik yapmaması lazım. Nezaketiyle Kuran ölçüsü içerisinde dinleyip, “Yapmaya gayret edeceğim” demesi gerekir yapamasa dahi.
“Münafık o herhalde” diyor. Hadi öyle olduğunu farz edelim; eğit, tebliğ et, ayetle anlat, sabret, konuş, değil mi? O zaman kimse kimseyle görüşemez ki, hiçbir Müslüman Müslümanla görüşemez. Ona münafık de, ona kafir de, öbürüne hasta de, adam kalmaz.
(A9 TV; 29 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Müminler arasında velayet sistemi vardır. Bir insana münafık teşhisi koyarak müminlerin arasından atmak yetkisi yoktur. Bu ancak vahiyle olur.
(A9 TV; 29 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Bazen yazanlar oluyor işte, “Arkadaş grubumuzda biri var münafık ne yapalım?” Nereden biliyorsun? Belki o münafık dediğin adam cennete gidecek, sen cehenneme gideceksin. Kalbini mi yardın? Peygamber bile karar vermiyor, öyle bir şey yok. Vahiy geldiği vakit karar veriyor. Adamlar bas bas bağırıyor münafığım diye böyle kaynıyor, yine ellemiyor Peygamber (sav), düzeltmeye çalışıyor.
(A9 TV; 29 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Ateisti, dinsizi, İslam karşıtlarını kazanmaya çalıştığına göre kalbinde hastalık olan, imanında zaaf olan Müslümanı daha fazla kazanmaya çalışman lazım. Çünkü o senin yanında hazır, zaten rahat konuşabiliyorsun. Ne kadar anormal olursa olsun, ne kadar aksi olursa olsun sevabı çok olur.
(A9 TV; 29 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Kişi, “La ilahe illAllah, Muhammeden Resulullah” dediği müddetçe ona sen münafıklık ithamında bulunup Müslümanların velayet sistemi dışına çıkaramazsın. İşte, “Defol git, küfre git” diyemezsin, haramdır. Sen küfrü kazanmaya çalışıyorsun, adamı da göndermeye çalışıyorsun. O zaman küfrü niye kazanmaya çalışıyorsun?
(A9 TV; 29 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Müminler birbirlerini koruyup kollamakla mükelleftir. Kuran’da velayet sistemi vardır. Mümin mümini kendi oğlu gibi, kızı gibi, kardeşi gibi koruyacak.
(A9 TV; 29 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafık bazen çok iyi tavır gösterir. O yeni bir atağın başlangıcı olur. Mesela herkese iyi davranır, iyi konuşur fakat o esaslı bir atak için yeni bir zemindir. Yani şeytanın ona verdiği, ilka ettiği bir atak başlangıcıdır. Yani bir münafığın düzelmesi genellikle kuşkuludur, bir şey yapacaktır, yeni bir atak başlatacaktır.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafıklar Müslümanlardan genellikle uzak durmak isterler. Uzak durmanın sebebi de ya Müslümanlara biri saldırırsa, bir şey olursa, tutuklanabilir, mimlenebilir işte dövülebilir, sövülebilir, adına zarar gelmesin, amaç budur.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafığın hedefi sürekli imamın yanıdır, peygamberin yanıdır. Münafığın en çok ulaşmak istediği yer orasıdır, çünkü en çok vuruşu, saldırıyı yapacağı yer orasıdır. Onun faaliyetini durdurabilmek için, istihbarat alıp şeytanlarına ulaştırabilmek için merkez olan yer orası olduğu için çok hayati görür.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafık asla tamir olmayan, asla azgınlığı gitmeyen bir manyaktır. Hiçbir şekilde kini ve nefreti bitmez münafığın, sakinleşmez. Yani tam tipik bir akıl hastasıdır. Verem hastalığı gibi güçlü antibiyotik alırsa geriler, fakat ilacın dozu biraz azaltıldığında hemen atağa geçer. Bazen de ilaca bağışıklık kazanır, hiç fark etmez, bünyeyi sarmaya çalışır.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafık sevgiyi bilmez. Sevgiyi alet olarak kullanır, araç olarak kullanır. Müslümanlara saldırıda, ahlaksızlık yapmada, alçaklık yapmada bir vesiledir. Yani Müslüman’ı rahatsız etmek için, pislik yapmak için sevgiyi kullanır. “Sevdiğim için geldim” der, “Sevdiğim için konuştum” der, “Sevdiğim için bunu yapıyorum” der.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafık saldırganlaşırken çok alçakça ve şeytani bir metot kullanır. Müslümanları haksızlık yapan, zulüm yapan, akılsızca hareket eden insanlar olarak gösterir. Kendini de tedbirli, akıllı, vicdanlı, doğru yolda gösterir.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafık sadece peygamber veyahut imam, o devirde Müslümanların önemli merkez gücü kimse ona odaklanır. Şeytan dikkatini böldürmez. Bütün dikkatiyle o kişiye karşı saldırganlaşır.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Kuran’da münafıkların hedefi bütün Müslümanlar olmuyor. Bu çok önemlidir. Peygamber, imam, Müslümanların lideri kimse o; en etkili olduğunu gördüğü kişi kimse ona kafayı takar münafık. Yani en büyük düşmanı, en büyük hedefi odur. Sonra da peygamberlerin, imamların -artık kimse o devrin lider insanı- en güvendiği insanlara kafayı takar münafık.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Samimi olmak zevklidir. Vücuda bayağı şifadır. Samimiyet insanı ferahlatır. Samimi olmadı mı insan kasılır, yani aklı dumura uğrar, bunalır. Samimi olduğunda rahat eder.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
İmanlı, dindar nesil yetişmesi için bir kere Darwinizm’in geçersizliğinin bilimsel olarak anlatılması gerekir. Diyalektik felsefeyle dini anlatmak mümkün değildir.
(A9 TV; 27 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Gençlerin böyle öfkeli yetişmesinin nedeni de Darwinist eğitimdir. Darwinist materyalist eğitilince sevgi kalmıyor. Sevgiyi sağlayan din ahlakıdır.
(A9 TV; 27 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafıkta sürekli gezme içgüdüsü vardır. O iç sıkıntısını bahane eder. Mesela ticareti bahane eder, ailesini bahane eder, oradan oraya gider. Münafığın içi bir türlü rahat etmez. Ama sıkıntısı da beraber üstündedir, omuzundadır. O sıkıntıdan kaçar, sıkıntı da onu kovalar.
(A9 TV; 27 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafık Müslümanlardan uzak olmayı kendince uyanıklık zanneder ve aptalca bu oyunu da Müslümanların görmediğini zanneder. Bunu Müslümanların kabul edeceğini, Allah’ın da kabul edeceğini düşünür. Müslümanları da haşa Allah’ı da kandırdığını zanneder.
(A9 TV; 27 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Her dönemde, peygamberlerin dönemlerinde de hep böyle tabiri caizse “muhallebi çocukları” vardı. Sokaktan korktuğu için, ailesinden korktuğu için, babasından, anasından, çıkarlarından, işini kaybetmekten, okulunu kaybetmekten korktuğu için peygamberlerin yanına yanaşmıyorlardı. Mümkün mertebe kaçarak, uzak yaşayarak, arada sırada gelerek bağlantı kuruyorlardı. O arada sırada gelmenin sebebi de ahirette haşa Allah’ı kandırabileceklerini düşünüyorlardı.