Kişi, “La ilahe illAllah, Muhammeden Resulullah” dediği müddetçe ona sen münafıklık ithamında bulunup Müslümanların velayet sistemi dışına çıkaramazsın. İşte, “Defol git, küfre git” diyemezsin, haramdır. Sen küfrü kazanmaya çalışıyorsun, adamı da göndermeye çalışıyorsun. O zaman küfrü niye kazanmaya çalışıyorsun?
Müminler birbirlerini koruyup kollamakla mükelleftir. Kuran’da velayet sistemi vardır. Mümin mümini kendi oğlu gibi, kızı gibi, kardeşi gibi koruyacak.
(A9 TV; 29 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafık bazen çok iyi tavır gösterir. O yeni bir atağın başlangıcı olur. Mesela herkese iyi davranır, iyi konuşur fakat o esaslı bir atak için yeni bir zemindir. Yani şeytanın ona verdiği, ilka ettiği bir atak başlangıcıdır. Yani bir münafığın düzelmesi genellikle kuşkuludur, bir şey yapacaktır, yeni bir atak başlatacaktır.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafıklar Müslümanlardan genellikle uzak durmak isterler. Uzak durmanın sebebi de ya Müslümanlara biri saldırırsa, bir şey olursa, tutuklanabilir, mimlenebilir işte dövülebilir, sövülebilir, adına zarar gelmesin, amaç budur.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafığın hedefi sürekli imamın yanıdır, peygamberin yanıdır. Münafığın en çok ulaşmak istediği yer orasıdır, çünkü en çok vuruşu, saldırıyı yapacağı yer orasıdır. Onun faaliyetini durdurabilmek için, istihbarat alıp şeytanlarına ulaştırabilmek için merkez olan yer orası olduğu için çok hayati görür.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafık asla tamir olmayan, asla azgınlığı gitmeyen bir manyaktır. Hiçbir şekilde kini ve nefreti bitmez münafığın, sakinleşmez. Yani tam tipik bir akıl hastasıdır. Verem hastalığı gibi güçlü antibiyotik alırsa geriler, fakat ilacın dozu biraz azaltıldığında hemen atağa geçer. Bazen de ilaca bağışıklık kazanır, hiç fark etmez, bünyeyi sarmaya çalışır.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafık sevgiyi bilmez. Sevgiyi alet olarak kullanır, araç olarak kullanır. Müslümanlara saldırıda, ahlaksızlık yapmada, alçaklık yapmada bir vesiledir. Yani Müslüman’ı rahatsız etmek için, pislik yapmak için sevgiyi kullanır. “Sevdiğim için geldim” der, “Sevdiğim için konuştum” der, “Sevdiğim için bunu yapıyorum” der.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafık saldırganlaşırken çok alçakça ve şeytani bir metot kullanır. Müslümanları haksızlık yapan, zulüm yapan, akılsızca hareket eden insanlar olarak gösterir. Kendini de tedbirli, akıllı, vicdanlı, doğru yolda gösterir.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafık sadece peygamber veyahut imam, o devirde Müslümanların önemli merkez gücü kimse ona odaklanır. Şeytan dikkatini böldürmez. Bütün dikkatiyle o kişiye karşı saldırganlaşır.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Kuran’da münafıkların hedefi bütün Müslümanlar olmuyor. Bu çok önemlidir. Peygamber, imam, Müslümanların lideri kimse o; en etkili olduğunu gördüğü kişi kimse ona kafayı takar münafık. Yani en büyük düşmanı, en büyük hedefi odur. Sonra da peygamberlerin, imamların -artık kimse o devrin lider insanı- en güvendiği insanlara kafayı takar münafık.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Samimi olmak zevklidir. Vücuda bayağı şifadır. Samimiyet insanı ferahlatır. Samimi olmadı mı insan kasılır, yani aklı dumura uğrar, bunalır. Samimi olduğunda rahat eder.
(A9 TV; 28 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
İmanlı, dindar nesil yetişmesi için bir kere Darwinizm’in geçersizliğinin bilimsel olarak anlatılması gerekir. Diyalektik felsefeyle dini anlatmak mümkün değildir.
(A9 TV; 27 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Gençlerin böyle öfkeli yetişmesinin nedeni de Darwinist eğitimdir. Darwinist materyalist eğitilince sevgi kalmıyor. Sevgiyi sağlayan din ahlakıdır.
(A9 TV; 27 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafıkta sürekli gezme içgüdüsü vardır. O iç sıkıntısını bahane eder. Mesela ticareti bahane eder, ailesini bahane eder, oradan oraya gider. Münafığın içi bir türlü rahat etmez. Ama sıkıntısı da beraber üstündedir, omuzundadır. O sıkıntıdan kaçar, sıkıntı da onu kovalar.
(A9 TV; 27 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafık Müslümanlardan uzak olmayı kendince uyanıklık zanneder ve aptalca bu oyunu da Müslümanların görmediğini zanneder. Bunu Müslümanların kabul edeceğini, Allah’ın da kabul edeceğini düşünür. Müslümanları da haşa Allah’ı da kandırdığını zanneder.
(A9 TV; 27 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Her dönemde, peygamberlerin dönemlerinde de hep böyle tabiri caizse “muhallebi çocukları” vardı. Sokaktan korktuğu için, ailesinden korktuğu için, babasından, anasından, çıkarlarından, işini kaybetmekten, okulunu kaybetmekten korktuğu için peygamberlerin yanına yanaşmıyorlardı. Mümkün mertebe kaçarak, uzak yaşayarak, arada sırada gelerek bağlantı kuruyorlardı. O arada sırada gelmenin sebebi de ahirette haşa Allah’ı kandırabileceklerini düşünüyorlardı.
(A9 TV; 27 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafık çok isabetli, güzel, faydalı konuştuğuna inanır. Yani her şeyi lafı yerli yerinde konuştuğunu zanneder. Hâlbuki dışarıdan bakan hayretler içinde kalır. Yani dengesizliğine şaşar. Ama onu göremez münafık. Mesela akılsızlığını göremez. Yani akıl dengesinin yerinde olmadığını göremez.
(A9 TV; 27 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafığın konuşmaları sarhoş gibidir, çok dengesizdir. Ama onun deli dünyasında onu fark etmesi mümkün değildir. Şizofren bir mantığı vardır. Şizoit bünyelidir, manyak gibi konuşur, dengesizdir ama fark edemez.
(A9 TV; 27 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafığın asıl istediği Allah olmak ve Allah’tan daha büyük olmaktır. Münafığın asıl hırsı budur. Onun için bütün Müslümanları çok akılsız görür, kendini çok akıllı görür ve çok güzel konuştuğunu zanneder.
(A9 TV; 27 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafık Müslümanlara rahatsızlık veriyorsa, kendisinden şüphelenildiğini anlarsa onu bir süre durdurur. Ama Müslümanların dikkatlerinin dağıldığını görürse yeniden çirkefliğine başlar. Yeniden eylemlerine başlar. Yine Müslümanları rahatsız eder. Yine pislik yapar. Yine onları huzursuz edecek her şeyi yapmaya başlar.
(A9 TV; 27 Şubat 2016)
Adnan Oktar
-
Münafık fitneciyse fitnesi yakalandığında bir süre durur. Ama müslümanların dikkatinin dağıldığı bir anı bekler. Ondan sonra yeniden atağa geçer. Yani münafık şartların sakinleşmesini, ortamın sakinleşmesini bekler.