İsrailoğulları’na karşı nefret çok büyük uğursuzluk, bela getirir. Peygamber soyuna karşı nefret beslenmesi Allah'ın hiç hoşlanmadığı bir şeydir. Hayır, zaliminden nefret et; masumundan niye nefret ediyorsun, mümin olandan niye nefret ediyorsun? Hepsini toptan gözden çıkarıyor. Olmaz öyle şey.
İsrail soyuna gereksiz ve akılsızca bir nefret var. Halbuki o bela getirir, uğursuzluk getirir. Kuran’ın ilgili ayetlerine saldırmış oluyorsun sen. Aklını başına al. İsrailoğulları'nın hepsi kutsal değildir; ama temiz ve masum olanları, mümin olanları, muttaki olanları da sen karşına almış oluyorsun. Peygamber soyunu karşına almış oluyorsun. O zaman Allah bela verir, aklını başına al.
(A9 TV; 31 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
Hasut, tehlikeli adam her anlattığını şeytani hafızasına alır, şeytani bandına alır, kullanmak üzere hafızasında saklar. Çünkü iblisle bağlantılı. Sen anlatıyorsun ama kime anlattığını biliyor musun? Bir hakikati görünse kanın iliğin çekilir. Şeytana anlatıyorsun. İblis insan suretine giriyor, ona anlatmış oluyorsun. Anlatmayacaksın. Çünkü başına bela olur. Ama dostsa, müminse anlat, çünkü sevinir o.
(A9 TV; 31 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
Güzel olan şeyi anlattın mı haset ederler. Hasta adamlara söylenmez. Ancak samimi salih bir müminse söylenir. Onun içi açılır. Ama hasut, tehlikeli, münafık tıynetli adama anlatmayacaksın. Anlatmadığında ibadet olur. Ağzını tutacaksın, dilsiz olacaksın. Başka şeyler konuşacaksın.
(A9 TV; 31 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
Hıristiyanlar “Allah çocuk edindi” diyorsa Kuran onu düzeltiyor. Kuran'ın düzelttiklerini yaparlarsa Hıristiyanlar tamam, doğru yoldalar. Cenab-ı Allah, “Namazlarını kılsınlar, zekatı versinler, şirk koşmasınlar, tamam” diyor. Hıristiyan da Müslüman olmuş oluyor o zaman.
(A9 TV; 31 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
Hamd sevgi kelimesidir. Allah'a hamd etmek ne demek? Ya Rabbi Seni ben çok seviyorum, deliler gibi seviyorum. Sana sonsuz teşekkür ediyorum. Hamd’ın anlamı budur.
(A9 TV; 31 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
Rahman ve Rahim, ikisi de sevgi ifade eden kelimelerdir. Her ikisinin de kökenlerinde sevgi vardır. Rahim; sevgiyle koruyan, sahip çıkan, hep hayrına koşan, hayırla yaratan anlamındadır.
(A9 TV; 31 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
İran-Türkiye, Kandil’i ablukaya alırsa çatışmaya da gerek yok, hepsi sapır sapır dışarı çıkacaktır. Çünkü üç aylık yiyecek stokları olmaz. İllaki gelip teslim olacaklardır. Bunu yapsın hükümet.
(A9 TV; 31 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
Kandil işgal altında, adamlar orayı karakol gibi kullanıyor. Askerleri, polisleri, Müslümanları vurup şehit ediyorlar. İran’la anlaşıp, Irak hükümetiyle de anlaşıp, Kandil’e Türkiye’nin girmesi lazım. Oradaki mağaraların tamamını kanunla hukukla temizlemesi lazım. Bir kere abluka altına alsalar, üç aylık bir ablukada orada kimse kalmaz.
(A9 TV; 31 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
Bağnazlar nerede güzel bir şey varsa yasaklıyor. Nerede çirkin bir şey var, zor bir şey varsa onu da tavsiye ediyorlar. Ağlamayı teşvik etmeleri inanılır gibi değil. Allah küfrün özelliği olarak söylüyor, “Onlar çok ağlayacak, siz güleceksiniz” diyor. Onlar da tersine çevirmiş. “Sakın gülmeyin, bol bol ağlayın” diyor. İnsan bünyesi bunu ne kadar kaldırabilir? Git spor yap, ye, iç, gül. İbadetlerini yap. Her yeri güzelleştir. Her yere sanat hâkim olsun.
(A9 TV; 30 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
Bağnazlar ‘atalarının dini’ yüzünden güzelim İslam dinini yeryüzünden adeta silmek üzereler. Müslümanları da mahvettiler. Her yerde millet asıp kesiyor, dövüyor, küfrediyor, yüzlerine tükürüyorlar. Kimi kafasını doğruyor, kimi arabaya bağlayıp sürüklüyor, delik deşik ediyorlar, varil bombası atıyorlar. Akılalmaz bir zulüm sistemi var. Kuran’a dönseler bitecek.
(A9 TV; 30 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
İnsanlar dinle kalbini yıkadığında ona bir nur, ışık oluyor. Ama birçok insan da dinin, insanların dünyasını elinden aldığını düşünüyor. Halbuki dinsizlik dünyayı elden alır, hem de kökten alır. Her şey bela olur. Yiyecek bela olur, arabası, evi, karısı, arkadaşları, okulu, her şeyi bela olur. Ama imanlıysa eşi nimet olur, arkadaşları güzellik olur, evi zikirhanesi olur, hayatı nurlu olur, her yeri nur olur, kalbinde ferahlık olur.
(A9 TV; 30 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
Daha dindar olana Allah daha iyi imkanlar, daha güzel nimetler nasip eder. Bu da gözle görülür. Ama sabredecek tabii mümin. Yani çileyi de güzel görecek, nimeti de güzel görecek.
(A9 TV; 30 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
Dünyada hangi millet samimi dindarsa Allah oraya daha çok bereket veriyor. Dinden uzaklarsa Allah felaket veriyor, bereketsizlik veriyor. Şahıs şahıs, fert fert de öyle.
(A9 TV; 30 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
Din nimettir, insanların büyük bir bölümü dini bela gibi görüyor, haşa. Halbuki din dünyanın süsüdür, hayatın neşesidir, aklın ışığı, kalbin ferahlığıdır, berekettir.
(A9 TV; 30 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
Uyku dünya aczidir. Her gün belirli bir saatten sonra insanın uykusu geliyor. Gidip ölmeye yatıyor, ölüyor, sonra saatler sonra diriliyor. Banyo yapıyor, yemeğini yiyor. Yine akşam yeniden uykusu geliyor. Ölme saati geliyor, yeniden ölüyor. Sabah yeniden diriliyor. Öle dirile, öle dirile hayatı bu şekilde geçiyor. Sonunda bir kere daha ölüyor, bir diriliyor, başka alemde.
(A9 TV; 29 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
Güneş ile gölge müthiş kanunlarla birbiriyle bağlı. Allah'ın kanunlarıyla birbiriyle bağlı. Güneş’in ışığı yok, dışarıda ışık yok, zifiri karanlık. Gölge de yok dolayısıyla. Gölge ve ışık ayrı ayrı beynin içinde yaratılıyor. Renkler tek tek beynin içinde yaratılıyor. Dışarıda renk de yok. Sarı, kırmızı, yeşil; bütün renkler beyinde özel yaratılıyor.
(A9 TV; 29 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
Gölge ayrı yaratılıyor, ışık ayrı yaratılıyor. Çünkü ışık beyinde yaratılıyor. Dışarıda ışık yok. Dışarıda renk de yok. İnsan beyninde yaratılıyor ışık. Dışarısı simsiyah karanlık. Dolayısıyla dışarıda gölge de yok. Işık olmayınca gölge de yok. O zaman gölge de ayrıca beyinde yaratılması gerekiyor. İkisini de ayrı ayrı yaratıyorum diyor Allah.
(A9 TV; 29 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
Diyor ki, “Hatada vicdan rahatsız oluyor, insan nefes alamıyormuş gibi oluyor”. Bu şeytana kendini boğdurmaktan kaynaklanıyor. Ne gerek var kardeşim? Sen Allah'a tevekkül ediyorsun, tamam, Allah'a tövbe ediyorsun. Ne demek tövbe? Allah'ın tövbeni kabul etmesini umut ediyorsun. O zaman o boğulma neyin nesi? Allah'a güvenmiyorsun anlamına gelir o. Hata yaptıysan kaderindeki hatayı yapmışsın. Bir daha yapmama kararı aldın mı, aldın. Tamam. Azmettiysen mesele yok.
(A9 TV; 29 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
Bir hata yapıyor, bir günaha giriyor, yerlere yatıyor. Izdırap çekiyor. Allah öyle bir şey istemiyor ki senden. Sadece tövbe et diyor, normal hayatına devam et diyor. Kendini kahret, perişan et demiyor. Anormal, müşrik hareketleri bunlar. Sana O hatayı yaptıran da nihayetinde Allah. Bir hayır vardır. Bir daha yapmayacaksın, o kadar. Karar vereceksin, yapmayacaksın.
(A9 TV; 29 Mayıs 2015)
Adnan Oktar
-
İnsanın direnme gücü çok yüksektir. Beynine emir verecek, yapmayacak. Mesela İslam'a hizmet edecek, “Çok yorgunum” diyor. Telkinle yapıyorsun, ne yorgunu? Sana 5 bin lira verecekler diye duysan hoplarsın. Yalan söylüyorsun, öyle bir şey olmaz. Bitkinim, yorgunum, yapışacağım neredeyse diyor. Bir çıkarın olsun, bak nasıl deliye dönüyorsun.