İsrail bölgenin zeki, akıllı bir devleti. Anti-komünist ve Allah'tan yana olan bir devlet. Türkiye’nin her halükarda İsrail’le çok iyi dost olması lazım.
Milli menfaat diye de bir konu olmaması lazım. Herkesin menfaati için uğraşmamız lazım. Kendimiz çile çeksek de başkalarının mutluluğu için uğraşmalıyız. Böyle asil bir millete, asil bir devlete bu yakışır. Bize çıkarcılık, egoistlik yakışmaz.
(A9 TV; 22 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Bizim silahımız, varsa yoksa iman ve imandan kaynaklanan sevgimizdir, o kadar. Koyu dindar fakat çok sevgi dolu olmalıyız. Hiç kimseden intikam almayan, herkesi barıştırmaya çalışan, herkesin iyi olması için uğraşan olmalıyız.
(A9 TV; 22 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Kadınlara baskı yapan bir zihniyet asla abad olmaz. Kadınları hür olan ülke kalkınır, Allah onun yolunu açar. Kadına baskı varsa orası biter.
(A9 TV; 22 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Avrupa çapında, dünya çapında bütün insanların bize dost olması için, en başta Allah’ın bizi sevmesi için bizim müthiş sevgi öğretmeni olmamız lazım. Yani dünyada görülmemiş bir kişilik göstermemiz lazım. Dünyanın bizi hayretle izlemesi lazım. Ve çok çok modern olmamız lazım.
(A9 TV; 22 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Kadını kaliteli olmayan bir ülke, hiçbir şekilde kaliteli ve başarılı olamaz. Hiçbir şekilde kaliteyi elde edemez. Hiçbir şekilde modern olamaz, Avrupai olamaz. Kadını aydın, özgür, sevinç içinde değilse, bakımlı değilse, neşede, gülmede, sporda, yemede, içmede özgür değilse o ülke asla aydınlık ülke değildir. Bayağı kararmıştır ve her kararan ülke mutlaka yıkılır. Allah esirgesin.
(A9 TV; 21 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Tesadüf dünyadaki en mantıksız izah. Tesadüf; narı, portakalı, limonu, zeytini, mandalinayı nasıl yapsın? Einstein'ları, Newton'ları tesadüf nasıl yapsın? Aslanları, kaplanları, zürafaları, arıları ki her biri birbirinden mükemmel varlıklar, nasıl yapsın.
(A9 TV; 21 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Terör örgütüyle mücadelede en önemli konu, moralini sıfıra götürmektir. Aşağılamak bir yoldur ama fikriyatının yanlışlığını ispatlamak en etkili yoldur. En etki eden şey budur; fikriyatının, felsefesinin yanlışlığını anlatmak. Bütün gücünü kırarsın, morali sıfıra gider, yani adale gücü, kafa gücü sıfıra gider, hiçbir şey yapamayacak hale gelir.
(A9 TV; 21 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
İsrail düşmanlığı sanki bir marifetmiş gibi, bir takva alameti veya üstünlükmüş gibi sunuluyor. Ehli Kitab’a düşmanlık çirkin. Biz Musevileri seviyoruz, Hıristiyanları seviyoruz. Ateistlere de şefkat duyuyoruz.
(A9 TV; 21 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Mehdiyet iddia değil, ispattır. İslam dünyaya hakim olur. Bir şahıs İslam aleminin başına geçer, biz o zaman onun ‘Allahualem Mehdi (as)’ olduğunu düşünürüz, o kadar. Kesin iddia da etmeyiz. “Allahualem, herhalde öyle” diyeceğiz.
(A9 TV; 20 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Din deyince ayetleri ezberlemek, Kuran’ı su gibi ezberden bilmek, onu idgama dikkat ederek tecvidle okumak; o şekilde anlıyorlar. Halbuki Kuran’ın hikmeti ve özü önemlidir. Yani oradaki manayı hayata geçirmek önemlidir. Yoksa onu galgaleye dikkat ederek idgamına dikkat ederek okumak değil. Onu Araplar en iyi şekilde yapıyorlar. Ama uygulamayanların bir kısmı da yine Arapların içinden çıkıyor.
(A9 TV; 20 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Peygamberimiz (sav) insanları kendine çağırmadı. Kuran’a çağırdı. Hiçbir peygamber kendine çağırmadı. Hep Allah’ın Kitabı’na çağırdılar. Mesela Hz. Musa (as) Tevrat’a çağırdı. Hz. İsa (as) İncil’e çağırdı. Mehdi (as) da insanları Kuran’a çağıracaktır.
(A9 TV; 20 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Hikmet Allah'ın beğendiği bir güzelliktir. İnsanların bir kısmı bol konuşurlar ama hikmetsiz olur. Hikmetin çok bol bilgiyle, bol lafazanlıkla alakası yok. Adam yürüyen kütüphane gibi ama o derinliği, o hikmet yönünü alamıyor. Bilginin sadece ukalalık, züppelik yönünü alıyor. Halbuki bilgi hikmet için kullanılır.
(A9 TV; 20 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Kıyametin de ölümün de Müslümanları rahatsız edecek hiçbir yönü yoktur. Müslüman eğer kendisine zulüm yapılacağına yahut acı çekeceğine inanırsa bu Allah'ın gücüne gider. Çünkü Allah diyor ki, "Bana güven. Sen iyiysen sana bir zarar gelmez." Mümin daima Allah'a hüsnü zan edecek.
(A9 TV; 20 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Bütün mesele Allah’a candan teslim olmaktadır, Allah’ı sevmektedir. Öyle oldun mu sen yavaş yavaş yoluna doğru ilerlersin. Hızlı gitmeye çalışırsın ama Allah senin hızlanmana müsaade etmez. Mehdiyet yavaş gelişen bir sistemdir. Mehdi talebeleri de yavaş gelişirler. İstedikleri kadar can atsınlar ne yaparlarsa yapsınlar Allah o süreyi doldurtur.
(A9 TV; 19 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Mehdiyet’in özü hikmet ve samimiyettir. Edebi, sükseli konuşmalar insanlara şarkı türkü gibi gelir, hiçbir etkisi olmaz.
(A9 TV; 19 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Zannediyorlar ki İslam böyle büyük harcamalar, büyük faaliyetler, organize hareketler, işte el altından bir şeyler yapmak, öyle hakim olur. Kuran’a bakın, İslam’ın hakimiyeti hep metafiziktir. Bütün mesele samimi olmaktadır.
(A9 TV; 19 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Mehdiyet’e yardım edilir. Mehdiyet iddiasıyla ortaya çıkılmaz. Dikkatlice bakın tarihe, hepsi hezimetle bitmiştir. Ama Mehdiyet’e yardım iddiasıyla çıkan herkesin; Allah yollarını açmış ve hepsi bahtiyar olmuştur.
(A9 TV; 19 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Suni Mehdilik hareketlerinin hepsi yıkılır. Çünkü bu, Mehdiyet’le alay demektir. Allah başına geçirir. Her suni Mehdi adayı hezimetle netice alır.
(A9 TV; 19 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Eğlence, İslam, Kuran, yemek-içmek, her şey; hayat tek bir bütündür. İslam'dan ayrı olan bir hayat yoktur. Yani "bir kısmı İslami, bir kısmı İslami olmayan" olmaz. Her nefesinde İslam vardır; eğlenirken, gülerken, uyumada, yatmada, kalkmada; aklına gelen her yerde İslam vardır. İslam'ın olmadığı bir yer gaflet demektir, perişanlık demektir.
(A9 TV; 19 Aralık 2015)
Adnan Oktar
-
Biz son derece modern bir ülke olursak, çok aydın bir ülke olursak, kadın haklarında en ileri dereceye gelirsek, bilimde, sanatta, estetikte, kalitede seçkin olursak dünyanın en güçlü ülkesi oluruz. Ama öbür türlü Ortadoğu çizgisinde kalan bir ülke olacağız, gelen vurur giden vurur, mahvoluruz Allah esirgesin.